Zihnin oyunlarından kurtul! Panik atak, anksiyete ve sinir kriziyle baş etme yöntemleri!

Psikolog Cansın Coşkunyürek, panik atak, sinir krizi ve kaygı bozukluğu gibi anksiyete rahatsızlıklarını SuperHaber YouTube kanalında çözümledi...

SuperHaber'de insanların psikolojik sorunlarını anlamaya yönelik yepyeni bir format başlıyor. Panik atak, sinir krizi ve kaygı bozukluğu gibi anksiyete bozukluklarının temeline inilen programda, gergin ve stresli durumlara karşı verilen duygusal tepkimeler çözümleniyor. Feyza Öznur ilk programda, yaşadığı panik atak sürecini Psikolog Cansın Coşkunyürek ile paylaştı. Coşkunyürek, panik atak, sinir krizi ve kaygı bozukluğuna ilişkin önemli tespitlerde bulunurken, zihin oyunlarının yarattığı sonuçları ve nöbet sırasında krizi kontrol altına alma yöntemlerine ilişkin çözümlemelerini SuperHaber izleyicilerine anlattı.

Cansın Coşkunyürek'in açıklamaları şu şekilde;

"PANİK ATAK YAŞIYORSAN UZUN SÜRE KAYGI BOZUKLUĞU YAŞADIN DEMEKTİR"

Panik atak ile sinir krizi aynı şey değil. Basit bir ayrım yapabilirim. Sinir krizi bir nevi kişinin toplumda 'cinnet geçirmek' tabiridir. Tamamen kontrolü kaybederek, içinde alevli kontrolünün çıkması, kişinin ne yaptığının ne düşündüğü ne hissettiğini bilmemesi ve içgüdüsel olarak içinden nasıl geliyorsa ona göre hareket etmesi. İster sözel, eylemsel, agresifsel ya da şiddet olarak. Panik atak dediğimizde farklı bir tabloyla karşılaşıyoruz. Kontrolünü kaybetme hissi sinir krizinde de vardır. Panik atak geçirenlerin çoğu genelde ölmekten korkarlar. O an yoğun şekilde bedelsel duyum içindedir. Kalbi çok hızlı atar, nefes alıp veremediğini hisseder, kasları gerilir, titreme, uyuşma, felç hali duyumu bedenlerine gelir. Bu bedenlerindeki duyumları panik atak geçiren kişi yanlış yorumlar. Kişi panik atak olduğunu bilmiyorsa 'Ben gidiyorum, ben ya deliriyorum ya ölüyorum, ben ne yaşadığımı bilmiyorum. Birinin bana yardım etmesi lazım' olayı olur.  Bedensel tepkimeler ve yaşadığı korku ağır basıyor ve ne yaşadığını anlamıyor. Ya birini arıyorlar ya da kendilerini hastaneye atıyorlar. Bedenindeki hisleri yanlış yorumlayabilir. Kalbi hızlı atar, kalp krizi geçiriyor sanar. Nefes almakta zorluk yaşar, boğuluyorum der. Bunun tedavisi sadece ilaç değil. Panik atağın dereceleri vardır. Hafif şiddetli, orta ve ağır şeklinde. Ne kadar sıklıkla olduğu önemli. Hafif dereceye meyletmesi demek panik atağın tamamen geçtiği anlamına gelmez. İlaç kullandım, atak geçmemiş olabilir gibi bir endişeye girmemek gerek. Panik atak yaşıyorsan eğer bu bir anda oluşmadı. Demekki hayatında uzun süre kaygı bozukluğu yaşadın. Hayatında uzun dönem boyunca bir duruma, kişiye ya da olaya yönelik fobiler mesela... Yoğun şekilde kaygı ya da korku besleyip, hayatını buna göre şekillendirip, kısıtlamaya başladıysan eğer kaygı bozukluğu var diyebilirim. Kaygı yaratan unsurdan kaçınmaya başladıysan ve bütün hayatını ona göre şekillendiriyorsan kaygı bozukluğu vardır. Bu günlük davranışlarını, düşüncelerini etkileyemeye başlar.

"İNSAN YAŞAMI BOYUNCA BİR YA DA BİRKAÇ KEZ PANİK ATAK GEÇİREBİLİR, BU KİŞİDE PANİK BOZUKLUĞU OLDUĞU ANLAMINA GELMEZ

Her insan hayatı boyunca bir ya da birkaç kez panik atak geçirebilir. Bu kişide panik bozukluğu olduğu anlamına gelmez. Bunun için belli kriterlerin olması gerekir. Artık hayatını bunu merkez alarak başlıyor insan. Dışarı çıkarken kendini güvende hissettirecek eşyalar taşıyor insan. Bu olmazsa kendini güvende hissetmez ve atakta geçirebilirim, başıma kötü şeyler gelebilir korkusu ile hayatını atağın çevresinde şekillendirmeye başlıyorsun. Burada bir bozukluk vardır, tedavisi de mümkündür. Panik atak bir anda oluşmaz, uzun dönem olan kaygı bozukluğunun sonucudur ve sonunda atak olarak ortaya çıkar. İnsan başına gelebilecek en kötü senaryoyu zihninde canlandırıp, ona göre hayatını yaşayabiliyor. Onun başına gelme ihtimalinden bir habersizdir, belki de ihtimal sıfırdır. Eğer bunu yapıyorsak kaybı bozukluğuna sahibiz. Bunun ileri evresinde de o kadar çok şey kaygılandırıyordur ki, bunlar panik atağa giden yolda bir taş, basamaktır. Panik atak bunun zirvesidir.

"ATAK SIRASINDA İNSAN, BEDENİN NE HİSSETTİĞİNE YORUMLAMADAN DÖNÜP BAKMALI VE SADECE FARK EDEREK NEFES ALMALI"

Panik atakla baş etmenin temel yollarından biri, ilk adım bilgi sahibi olmak. Ne yaşıyor, ne deneyimliyor? Kişi atak halinde farkında olmayabilir. Çok fazla çarpıtılmış inançlar zihninde belirebilir. Panik atak, yoğun korku nöbetidir. Kalbi hızlı çarpar, kitlenir, donakalır, oradan kaçmak isteyebilir. Kişiden kişiye değişir. Korkuya her birimizin verdiği tepki farklıdır. Stres anında yaşadığımız bir tepkidir bu. Stres anında verilen 4 tepki saptanıyor. O tepkiyi verdiğimiz anda tepkinin farkında olmak çok önemlidir. Korkuyorum, şu anda ne yapıyorum? Kaçmaya çalışıyorum, ya da boyun eğiyorum. Beden ne hissediyor diye dönüp bir bakmaktır. Bedeninkileri yorumlamadan, bunları hissettikten sonra derin bir nefes almalı insan. Sadece fark etmeli.

"Psikiyatrik tedavilerde ilaç sorunun asıl kaynağına ulaşmamızda ve asıl çözümünde tam yardımcı olmayabiliyor. Belki de bazen o ilaçlar semptomlarını gizlerken terapi aldığında o semptomlara da ulaşmaya engel olabiliyor.

"SORUN ACI ÇEKMEYİ YEDİREMEMEKTE. YAŞADIĞI PROBLEMDEN DOLAYI KENDİNİZİ SUÇLU HİSSETMENİZE GEREK YOK"

O an insan duygunun etkisi altında kalıyor ve bunun dışına çıkmak kolay oluyor. O noktada dikkati başka bir şeye yöneltmek yardımcı oluyor. Panik atak yaşayanlara tavsiye; kendini hemen seni iyi hissettirecek bir şeyi imgelemekle meşgul et, dikkatini oraya ver. Dikkatini dağıtmaktan ziyade dikkatini konsantre etmek. En sevdiğin yemek ne, en sevdiğin şarkıyla ilgili konuş. Şu an en çok nerede olmak isterdin. gibi. Burada kişinin ataktan dışarı çıkması için 5 duyumu aktive etmeye ihtiyacı var. Kişi bu beceriyi öğrendiğinde kendi de deneyimleyebiliyor. Zihninde bir şey görsün, kulağında bir şey duysun, bir koku ya da tat gelsin diline. Yanınızda şekerli bir şey taşımanızın sebebi bu. Nabız yükseldiğinde sakinleşmenizin sebebi bu. Bir şey hissetsin, bir şeye dokunsun, bir temas hissetsin. Biri, bir şey benim anımda şu an. Dikkati kendi içinden dışarıya yönelirse yatışma ve sakinleşme başlar. Kişi bununla baş edebiliyorsa terapiste gitmeli diyemem. Ancak bu ataklar sıklaşıp, kişi baş edemiyorsa o zaman görüşmeli. Psikiyatrik destek sadece yeterli olmuyor. İlaçlarla belki de sorunu kişinin daha baş edilebilir seviyesine taşıyor ama sorunu çözmüyor. Sorunun kaynağına ulaştırmıyor. Biz sorunun kaynağını görmeden orada hangi travma var anlayamıyoruz.Bütün psikiyatrik bozuklukları ele aldığımızda en temelinde atalardan, anne karnında ya da çocuklukta yaşadığınız travma insanın bugününü etkileyebiliyor. Kesinlikle bir epi genetik aktarımlar söz konusu. Bizden 7 sene önce aktarılan bilgilere sahibiz. Fiziksel deği ama duygusal olarak DNA'larımızda kodlanmış durumda. O yüzden en çok şunu görüyoruz insanlar psikolojik problemler yaşadığında kendini yargılama ve suçlama eğiliminde oluyor. Sorun acı çekmek değil, acı çekiyorsan kendine yedirememende. Acı çektiğimizi kendimize yediremiyorum. Bunları kabul edebilirsek asıl çözüm orada başlıyor. İnsanın yaşadığı problemden dolayı kendini suçlu hissetmesine gerek yok. Bu problem kendisine ait olmayabilir. Kendini suçlamak o problemi çözmesine yardımcı olmayacak. Ne zaman bana ait bir deneyim diyecek, o zaman biz onu dönüştürebilmek adına bir adım atabileceğiz."

Cansın Coşkunyürek'in açıklamalarının tamamını SuperHaber YouTube kanalından izleyebilirsiniz...

YOUTUBE KANALIMIZA ABONE OLMAYI UNUTMAYIN

Palandöken’de çığ düşme anı böyle görüntülendi! Tesla Cybertruck ve Tofaş Kartal aynı çekicide! İşte o anlar... Aşiret düğününde ilginç takı töreni... Makinistin refleksi felaketi önledi! Kaldırımda yürüyen adama çarptı! Hayatını kaybetti... Metro kumanda merkezine silahla geldi, rehin almaya çalıştı!