Ziya Öğretmen olarak rica etti: Bir hafta sabırlı olun

Uzaktan eğitim ile ilgili merak edilenleri ve koronavirüs nedeniyle eğitimde yapılan değişiklikleri Buket Aydın ile konuşan Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, "Bir hafta sabretsinler sistem oturacak." ifadelerini kullandı.

Sınavlar ne olacak? Uzaktan eğitim çocuğumun gelişimi için yeterli mi? Buket Aydın, merak edilen bu sorular ve daha fazlasını Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk'a sordu.

Bakan Selçuk, Ziya Öğretmen olarak 'Bir hafta sabretsinler sistem oturacak.' dedi.

İşte o röportaj:

- Koronavirüs nedeniyle okullar uzaktan eğitime geçti. Dersler TRT’de veriliyor. Fakat internet de işin içinde değil mi?

Bu gerçekten bütün dünya için zor bir süreç. Dünyanın bir sistemi var ve bir virüs bu sistemin tamamını alt-üst edebiliyor. Biz de Milli Eğitim Bakanlığı olarak bu süreci yönetmeye çalışıyoruz. Öncelikli olarak televizyonu tercih etmemizin sebebi; her evde ulaşılabilir, erişilebilir olması. Fakat televizyon tek başına yetmez. Öğretmenlerimizin de devreye gireceği ve televizyon saatleri dışında öğrencilerimizin, velilerimizin internet tabanlı eğitim bilişim ağı, yani EBA’da çalışabilmelerine fırsat vermek için de ikinci bir kanal açtık; yani birinci olarak televizyon kanalı, ikinci olarak da internet tabanlı eğitim bilişim ağı.

- Peki, bu yeterli olur mu?

Tabii ki olmaz. Üçüncü aşama olarak da okulların açıldığı dönem için yüz yüze telafi eğitimleri planladık. Bu üçü bir arada olursa o zaman biz tümüyle sistemi yürütebilmek için gereğini yapabilme kapasitesine sahip olacağız. Televizyondaki yayınlar iki açıdan ele alınabilir; sınav senesinde olan öğrenciler için televizyon yayınları, sınav senesinde olmayan öğrenciler için televizyon yayınları. Bu anlamda birinin içeriği sınava dönük, ikincisi de yıllık programda yer alan derslere yönelik.

“ÇOCUKLARIN PSİKOLOJİSİ YETİŞKİNLERLE İLGİLİDİR”

- Çocukların virüsle ilgili psikolojilerini rahatlatacak yayınlar yapılacak mı?

Çocukların psikolojisi etrafındaki yetişkinlerin psikolojisiyle çok ilgilidir. Yetişkinler eğer sükûnet içerisinde olabilirlerse ve durumun ailenin birlikte başarması gereken bir sorun olduğu, ülke olarak, aile olarak beraber olduğumuz telkini verilebilirse çocuklar da sakin kalır.

- Ailelere tavsiyeniz ne olur acaba?

Benim anne-babalara tavsiyem, öncelikle çatışmayı körükleyecek yaklaşımlardan kaçınmaları. Evin içinde fiziksel hareketler, duygusal etkileşimler ve zihinsel faaliyetler, yani hareket, duygu, bilişin dengeli olması gerekiyor. Bu 3’ü birlikte olursa kimi zaman film seyredilir beraber, kimi zaman fiziksel bir oyun oynanır, kimi zaman bir şarkı eşliğinde dans edilir, kimi zaman ışıklar karartılır bir kitap okunur, babaannesi telefonda masal anlatır. Bu tür önerilerin yüzlercesini veriyoruz ailelere. EBA’da veriyoruz, ben sosyal medyamda paylaşmaya çalışıyorum. Milli Eğitim Bakanlığı mesela psiko-sosyal destek paketi hazırladı, önümüzdeki hafta o da hayata geçiyor.

- Çocuklar teknolojiye daha teşne, anne babaların teknoloji bilgisi uzaktan eğitim konusunda yeterli kalır mı?

Bunlar yeni kuşak çocuklar, ama hayatlarında ilk defa böyle bir şey görüyorlar. Dolayısıyla bu bir alışma devresi. Ve ileride virüsten kurtulduğumuzda bunu bilimle, akılla, metotla çözdüğümüzde inşallah bu sistem çok daha farklı bir şekilde işimize yarayacak ve bize destek olacak. Ama bu konuda toplumdan biraz sabır ve destek bekliyoruz. Kolay bir süreç değil. İnanın yaklaşık 12 kadar stüdyoda hazırlıklar yapılıyor, yüzlerce öğretmen, yüzlerce teknisyen çalışıyor, büyük bir emek var burada. Ve biz bunu dünyada da yapabilen 2-3 ülkeden birisiyiz.

- Bu sisteme ulaşmakta zorluk çeken öğrencilerle ilgili özel bir çalışmanız var mı? Mesela bazı ailelerin evinde televizyon olmayabilir, köy okulları var. Bu çocukların bu eğitimi aldığından nasıl emin oluyorsunuz?

Biz köy okulları için yaklaşık 1,5 senedir bir ekosistem planlıyoruz. Ekosistemden kastım şu: Birleştirilmiş sınıflarda okuyan köy çocuklarının her birinin evine bir eğitim takvimi gönderdik. Çünkü o çocukların daha fazla desteği ve pozitif ayrımcılığı hak ettiğini düşünüyoruz. Ve bu çocuklarımızın her birinin evinde televizyon olup-olmadığı konusunda hane halkı araştırmalarına baktık. Hatta Türkiye’deki evlerdeki televizyonların yüzde 70’ine yakınının HD olduğunu, yüzde 30’dan biraz fazlasının SD olduğunu fark ettik ve yayını iki türlü yayına dönüştürdük. Bu kadar ince ayrıntısına kadar planlamalar yaptık.

- Tek televizyonlu ve farklı yaşlarda çocukları olan evler de var. Bu durumlar için çözüm öneriniz ne, böyle çakışmalar oluyor mu?

Biz tabii ki böyle bir şey olacağını tahmin ediyoruz, bu yüzden de aynı yayını iki kere veriyoruz. Diyoruz ki; birinde izlemediyse diğerinde izlesin, sabah biri izleyebilir, öğleden sonra biri izleyebilir. Diyelim ki üçüncü çocuk da var o zaman da eğitim bilişim ağına girip o dersin izle butonuna bastıklarında TRT’nin izle platformunda bu dersi istedikleri kadar tekrar ederek izleyebilirler. Bir çözümsüzlük değil de bir adaptasyon dönemi var aileler için.

BEDEN EĞİTİMİ DERSLERİ DE GELİYOR

- Bazı çocukların dikkat problemi olabiliyor.

Çocuğun ödev yapmamakla ilgili bir sorunu, dikkat problemi varsa bu okul açıkken de vardır. Bunu uzaktan eğitimle doğrudan doğruya ilişkilendirmemek lazım. Çocuğumuzun genel olarak akademik davranış seti üzerinden bakmak lazım meseleye.

- Çocukların adapte olmaları için de bir zaman gerek değil mi?

Çocukların başka dikkat odakları var; bu virüs ne yapıyor, biz niye dışarı çıkamıyoruz, niye arkadaşlarımızla buluşamıyoruz, neden hep evde kalmak zorundayız gibi… Bu problemlerden dolayı da çocuklara adaptasyon için bir izin vermek lazım. Emin olun bizim bir-iki haftalık eksiğimizi kapatmakla ilgili bir sorunumuz olmaz. Bir çocuğumuz Allah esirgesin bu hastalıktan mustarip olsa bunun telafisi yok, ama eğitimi telafi ederiz.

- Çocuklarına uzaktan eğitim aldırmak konusunda zorluk çeken ebeveynlere Ziya Hoca olarak ne önerirsiniz?

Çocukları okula gönderdiğimizde mücadele etmek zorunda olmadığımız onlarca sorunun bugün hepsi anne-babaya kaldı. Biz de dışarıdan videolar gönderiyoruz diyoruz ki bakın bir gün boyunca şunları yapabilirsiniz, çiçeklerle, saksılarla, ev temizliğiyle ilgili... Şimdi televizyonda da önümüzdeki haftadan itibaren STEM ve fen deneyleri konusunda içerikler çıkacak ve çocuklar ya da aileler uygulamalı olarak bunu da çok materyalle yapabilecekler. Yani, içeriği daha da zenginleştiriyoruz, biraz zamana ihtiyacımız var, ama bu zaman çok uzun bir zaman değil.

- Çocuklar çok enerjik ve evde tabi onları zapt etmek çok zor. Beden eğitimi dersi olsun diye de talepler de görüyorum sosyal medyada.

Bununla ilgili çekimler bitti, yani çocuklarımızın temel fiziksel aktiviteleri konusunda üniversiteden bilim insanlarıyla görüşmeler yaptık, hangi yaş grubunda hangi hareketler söz konusu olmalıdır bunun video çekimleri stüdyolarda yapıldı. Müzik eşliğinde birtakım hareketlerin yapılması için hatta teliflerini de aldık o müziklerin. Spor çok önemli. Çocukların yaşı küçüldükçe bedensel hareket ihtiyacı daha fazla artar. Eğer o bedensel hareketi yapma olanağı bulamazlarsa bu sefer gerginlikleri artar. Bu yüzden de bu hareket ihtiyaçlarını giderme konusunda biz de tedbirlerimizi alıyoruz.

- Teneffüs araları için projeler, planlar var mı?

Hepsi geliyor. Birtakım sohbetler ve hatta veliler için rehberlik kuşağı da geliyor. Öğrencilerimiz için aralarda fiziksel, duygusal, zihinsel oyunlarla, aktivitelerle ilgili ya da çevre doğa bilinciyle ilgili birçok içerik geliyor; şu anda onları toparlıyoruz. Ve öğretmenlerimiz artık özellikle önümüzdeki haftadan itibaren devredeler ve her biri çocuklarının nereye gittiğini, ne yaptıklarını takipte olacaklar. Çünkü onlar biliyorlar ki bu evlatlar bize emanet.

“OKULLARIN AÇILMAMASI SENARYOSUNA HAZIRIZ”

 - Peki, siz bütün planlarınızı okulların bir daha açılmayacak olması ihtimali üzerine mi kurguladınız?

Bizim arkadaşlarımızla çalışma metodolojimiz hep senaryo temellidir. Ve tasarımımızı genellikle sondan başa yaparız, yani en son nereye ulaşmak istiyoruz. Okulların hiç açılmaması senaryolardan bir tanesi, ama mayıs başında açılması da senaryolardan bir tanesi. Böyle baktığımızda sınavlar ne olacak? Öğretmenlerin izinleri ne olacak? 222 sayılı kanundaki ifadeler nasıl dönüştürülecek? Öğrenci notlandırması yükseköğretim sınavında nasıl dikkate alınacak? Bütün bu değişkenleri diziyoruz.

- Peki, sınıf geçme sınavları nasıl olacak?

Bu da yine senaryolardan ibaret. Eğer okullar Mayıs’ta açılırsa biz eğitim yapar, yüz yüze telafiye başlar, sınavımızı yaparız. Diyelim ki olmadı; okullar açılmadı o zaman mevcut mevzuat uyumlu olmadığı için değişiklik gerekiyor. Danıştay’dan ve ilgili kuruluşlardan uzmanlarla bunları da çalıştık, hazırladık ve her duruma göre notlandırmayı nasıl yapacağımızla ilgili açıklığa kavuşturduk.

- Yani sınavların iptal edilme olasılığı yok mu böyle mi bakmalı?

Biz şöyle yapıyoruz: Senaryolardan birisine göre var, birisine göre yok. Prensip olarak biz sınavların zamanında yapılmasını önemseriz. Ama koşullar buna izin vermezse o zaman değişmemiz gerekiyor, yani sınavı iptal etmemiz, ertelememiz gerekir.

- Lise yerleştirme sınavına hazırlanan öğrenciler tedirgin ve mutsuzlar, siz onlara ne önerirsiniz, onlara ve ailelerine?

Bu sene 9. sınıflarda yaklaşık olarak 500 bin civarında bir öğrenci artışı olacak. Yani her sene 1 milyon 200 bin civarında öğrenci varsa, bu 1 milyon 700 bine çıkacak. Ama o zaman kontenjan daralıyor ve çocuklarımın sınavı kazanma ihtimali azılıyor. Dedik ki, biz yüzde olarak bakarız, yani geçen sene 1 milyon kişi sınava girdiyse, 1 milyonun yüzde 10’unu alırız. Bu sene 1 milyon 700 binse 1 milyon 700 binin yüzde 10’unu alırız. Dolayısıyla hiç endişe etmeyin yine yüzde 10, yani 100 bin olmayacak, 170 bin olacak sınavı kazanan öğrenci sayımız. Şu anda fiili, istisnai bir durum var, bu nedenle sadece okulda yüz yüze öğrendikleri konulardan soracağız soruları.

RÖPORTAJIN TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ

Venom serisi bitti mi? Venom: Son Dans final mi? Venom 4 olacak mı? Hizbullah'tan İsrail'e misilleme! Onlarca füze fırlatıldı! Sabiha Gökçen'de kuvvetli rüzgar sebebiyle uçaklar havada kaldı....
Sonraki Haber