Kalp çarpıntınızın ve mide bulantınızın sebebi anksiyete olabilir mi?
Anksiyete toplumda kaygı bozukluğu olarak da bilinen bir psikolojik rahatsızlıktır. Günlük hayatta kaygılanmak çok normal olsa da kimi zaman bazı kişilerde bu kaygı fazla artar ve günlük hayatını olumsuz etkiler.
Kaygı günlük yaşamımızın bir parçasıdır, herkes gün içerisinde birçok şeye kaygılanabilir. Aslında kaygı beynimizin hayatta kalma içgüdüsünün bir ürünüdür, olası tehlikelere ve olumsuzluklara karşı uyararak hayatta kalma şansımızı artırır. Kaygı hafif ve baş edilebilir bir düzeyde olmalıdır fakat bazen insan kaygıyla baş edemez ve yoğun anksiyete yaşar. Böyle durumlarda en doğrusu bir psikoloğa ya da psikiyatriste danışmaktır.
ANKSİYETE NEDİR?
Anksiyeteyi kısaca yoğun ve duruma uygun olmayan aşırı dozda kaygı durumu olarak tanımlayabiliriz.
Aşırı endişe, kişinin günlük yaşamını olumsuz yönde etkiler ve hatta olağan yaşam etkinliklerini sürdürmesini engeller. Ansiyete yaşayan kişiler genelde kötü bir şey olacakmış hissine kapılırlar ve hep en uç kötü ihtimalleri düşünürler. Ansiyete, günler hatta aylar boyunca artan ve azalan periyotlarda sürebilir. Anksiyete bozukluğunun birden çok çeşidi vardır.
ANSİYETE BOZUKLUĞUNUN ÇEŞİTLERİ NELERDİR?
Genelleştirilmiş Anksiyete Bozukluğu: Bulunduğu mevcut durumla ilgisi olmayan fakat sürekli endişe halidir.
Panik Atak:Bu durum aniden ortaya çıkmaktadır ve zaman zaman gerçekleşebilmektedir. Temelinde ölüm korkusu vardır kişide fiziksel olarak terleme ve titremeler görülür.
Sosyal Anksiyete Bozukluğu: Toplum içerisinde kişi kendini ifade edemez ve kaygı korku hisseder. Bu durum kişide sosyal fobi olarak da adlandırılmaktadır.
Belirli Fobiler: Bazı durumlara, nesnelere, olaylara ve canlılara karşı nedeni belli olmayan korku endişe ve kaygının bulunma halidir.
Agorafobi: Kişinin kendisini güvenli hissettiği bir alandan ayrılma korkusu ve kaygısı olarak nitelendirilmektedir. Bu kaygı durumunu her işten eve evden işe veya dışarıya gittiğinde yaşaması agorafobinin belirtisi olabilir.
Ayrılık Kaygısı: Kişinin ailesinden, sevdiklerinden ve bağlandığı bir şeyden dolayı yaşadığı ayrılık korkusudur. Ayrılık olmasa bile kişi sürekli bu kaygı ve korku ile yaşar.
Seçici Dilsizlik: Çocuğun ya da bireyin akıcı konuşmasına rağmen sosyal alanlarda veya durumlarda konuşmama durumudur.
ANKSİYETENİN BELİRTİLERİ NELERDİR?
-Panik, korku ve huzursuzluk.
-Yoğun bir şekilde sevdiklerini kaybetme korkusu. (genellikle sebepsiz ve yüksek dozda)
-Her an kötü bir şey olacakmış hissi.
-Endişeli hissetme hali.
-Ruhsal durumlarda değişkenlik.
-Sakin kalamamak.
-Uyku problemi.
-Soğuk, terli, uyumuş ya da karıncalanan eller ya da ayaklar.
-Nefes darlığı.
-Ağız kuruması.
-Kalp çarpıntısı.
-Mide bulantısı.
-Baş dönmesi.
ANKSİYETENİN SEBEPLERİ NELERDİR?
Günlük yaşam stresleri anksiyetenin gelişiminde önemli rol oynar. Çocukluk dönemi ve genç erişkinlik çağları arasında başlayan anksiyete, yavaş ve sinsi bir gelişim gösterir. Hastalığın belirtileri dönem dönem iyileşmeler ve alevlenmeler gösterir. Stresli yaşam olayları olduğunda belirtiler çoğunlukla kötüleşir. Hastalığın oluşma nedenleri arasında kalıtsal etkenler, beyin nörokimyasındaki değişiklikler, kişilik özellikleri, stres verici yaşam olayları, ani kayp ve ayrılıklar ya da çocukluktan gelen travmalar vardır.
ANKSİYETEYİ KONTROL ALTINA ALMAYI KOLAYLAŞTIRACAK BAZI TAVSİYELER
-Kahve, çay kola enerji içeceği gibi kafeinli yiyecekler ve içecekler azaltmalıdır.
-Doğru yemek, iyi uyku ve egzersiz yapmak yardımcı olacaktır.
-Uyku problemi kaygıyı artıran bir durumdur. Öncelikli iyi bir uyuma rutini geliştirmek gerekir.
ANKSİYETENİN TANI VE TEDAVİSİ
Anksiyete şüphesi olan herkes mutlaka bir uzmandan destek almalıdır. Anksiyete tanısı kişiye muayenede bir uzman tarafından konulabilecek bir tanıdır. Bu tanı hasta ile uzman görüşmesinden sonra uzmanın değerlendirmeleri neticesinde konulabilir. Tanı konulduktan sonra ise kişiye uygun tedavi yöntemi ile tedaviye başlanır.