Edinilen bilgiye göre, olay, Gemlik ilçesine bağlı Küçük Kumla Mahallesi'nde, geçen yıl Eylül ayında meydana geldi. Yalnız yaşayan Tülin Beygirci(48) işe gitmeyince, mesai arkadaşları şüpheye kapılıp, polisi aradı. Eve giden polis ekipleri, kapıyı kırıp içeriye girdiklerinde vücudunun 50 yerinden bıçaklanmış Beygirci'nin cansız bedenini buldu.
Annesini elli yerinden bıçaklayıp öldürdü! 'Sırtına oturup bıçak darbelerini defalarca vurdum'
Bursa'da annesini 50 yerinden bıçaklayarak öldüren üniversite öğrencisinin mahkemede verdiği ifade kan dondurdu. Olay günü annesine çelme takıp yere düşürdüğünü sonrasında sırtına oturup defalarca bıçakladığını soğuk kanlılıkla anlatan katil zanlısı evlat mahkeme salonundakileri şok etti.
Cinayetin ardından İl Emniyet Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliği ve Gemlik İlçe Emniyet Müdürlüğü'nce oluşturulan özel ekip, güvenlik kamerası kayıtları ile Tülin Beygirci'nin son 3 aya ait telefon görüşmelerini incelemeye aldı. Polis, kamera kayıtlarından, Tülin Beygirci'nin işte olduğu sırada eve oğlu Berke Karasu'nun(27) girdiğini belirledi. Polis, şüphelerin yoğunlaştığı Denizli Pamukkale Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi son sınıf öğrencisi Berke Karasu'yu telefonla arayarak, annesinin vefat ettiğini ve adli tıp işlemleri için imzasının gerektiğini söyleyerek, Bursa'ya çağırdı. Bursa'ya gelen Karasu, gözaltına alındı. Gemlik Adliyesi'nde annesini öldürdüğü şüphesiyle tutuklanan Berke Karasu, cezaevine konuldu.
Bursa 14'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde hakkında 'yakın akrabayı öldürmek' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle dava açılan Berke Karasu'nun yargılanmasına devam edildi. Sanık duruşmaya Bursa E Tipi Cezaevi'nden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katılırken, ayrıca duruşmada sanık avukatı ile Aile Çalışma Sosyal Politikalar Bakanlığı avukatı hazır bulundu. Berke Karasu, olay gecesini şöyle anlattı:
"BIÇAĞI SIRTINA DEFALARCA SAPLARKEN BIÇAK YAMULDU... YENİDEN DÜZELTİP SAPLADIM"
"Babamla iki yıldır konuşmuyordum. Terk edilmiştim. Arkadaşlık ilişkilerim bozuktu. Çok yalnızdım. Bunalıma girdim. Denizli'den Gemlik Kumla'ya otobüsle geldim. Bende bulunan anahtarla içeriye girerken, ayakkabımı da aldım. Annem saat 15.00 sıralarında aradı, ben de okulda olduğumu söyledim. Daha sonra yine aradığında mesaiye kaldığını söyledi. Çünkü, annemle sık sık telefonla görüşürdük. Hatta, benim ne yediğimi, nerede olduğumu cep telefonundan hep görüntülü olarak arar takip ederdi. Ayak seslerini duydum. Annem içeriye girince, arkasından sarılıp ağzını kapattım. Elimdeki bıçakla vurmaya başladım. Bacağına çelme takarak yüz üstü yere düşürdüm. Sırtına oturup, bıçağı sırtına defalarca saplarken, bıçak yamuldu, yeniden düzeltip sapladım.
"EN BÜYÜK VİCDAN AZABI ANNEME AHLAKI HAKKINDA İFTİRA ATTIĞIM İÇİN YAŞIYORUM"
Banyoya girip yarım saat oturup düşündüm ve ağladım. Nedendir bilmiyorum duvara kanla 'Mahallenin onuru var' diye yazdım. Olayda bir şey varmış gibi göstermek istedim. Öyle bir şey yoktu. En büyük vicdan azabı annemin ahlakı hakkında iftira attığım için yaşıyorum."