Aşk hakkında ezber bozacak gerçekler! 3 dakika onun gözlerine bakarsan...
Bazı duygular vardır tarifi olmayan… Kelimelere sığmayacak kadar derin, sığmayacak kadar güçlü… Öylesine içten ve öylesine kalpten… Bazı duygular vardır şiirlere ilham olan… Bir şair der ki cümlesiyle başlayan ve ‘hatta sevda yüzünden ölmek de ayıp değil’ mısrasıyla biten bazen… Şiirlerin, şarkıların yegane ilham kaynağı olan, onu anlatmaya cesaret edemedikleri için sözcüklerin köşe bucak kaçtığı ve kalpte bir deprem yaratan duygu… Düşünmeden söyleyebiliriz ki bunun adı AŞK’tır. Nörolog Dr. Mehmet Yavuz, yüzyıllardır üzerine binlerce şey söylenen aşk ile ilgili bugüne kadar duymadığınız insan üzerindeki mucizevi etkilerini sizler için anlatıyor.
Şiirlerin, şarkıların yegane ilham kaynağı olan, onu anlatmaya cesaret edemedikleri için sözcüklerin köşe bucak kaçtığı ve kalpte bir deprem yaratan duygu… Düşünmeden söyleyebiliriz ki bunun adı AŞK’tır. Nörolog Dr. Mehmet Yavuz, yüzyıllardır üzerine binlerce şey söylenen aşk ile ilgili bugüne kadar duymadığınız insan üzerindeki mucizevi etkilerini sizler için anlatıyor.
Aşk bir delilik halidir…
Önce kalp atışlarınız hızlanır. Avuçlarınız terlemeye, elleriniz titremeye başlar. Ya gözleriniz ona kitlenir ya da gözlerinin içine bakacak cesareti bile bulamazsınız. En sonunda da tüm bedeninizi o büyülü duygu sarar. Evet, aşk böyle başlar ve vücudun verdiği tüm bu tepkilerin aslında bilimsel bir zemini vardır.
Aşk kimyasal bir tepkime olup insanların hormonlar tarafından yönetildiği komplike bir süreçtir. Sadece sembolik gibi görünse de vücudumuzda ölçülebilir değişikliklere neden olur. Örneğin çok daha mutlu ve çok daha pozitif oluyoruz. Gün içinde hayal kurmak için daha fazla zaman ayırıyor hatta bazı geceler bunun için uykusuz bile kalıyoruz. Aşk gerçekten de üzerimizde güçlü etkiler bırakıyor ve bıraktığı etkilerin izleri kolay kolay silinmiyor.
Aşk vazgeçilmesi en zor bağımlılıktır!
Dopamin beynin zevk alma hormonudur. Kumar, sigara ve uyuşturucu bağımlılığında rol oynadığı gibi aşkta da hissettiğiniz duygulardan sorumlu olan hormon dopamindir. Aşık olan çiftlerin mutlu ve enerjik olması çok miktarda salgılanan dopamin hormonunun eseridir.
Dopamin hormonu aşk kimyasalı olarak da bilinir. Bu tanımlamadan da anlaşılacağı gibi aşk duygusuyla doğrudan bağlantılı olan bu hormon yüksek miktarlarda salgılandığında aynı zamanda noradrenalin denilen ve dikkati, kısa süreli hafızayı, hiperaktiviteyi, uykusuzluğu ve hedef amaçlı davranışları da tetikliyor.
Aşık olunca; dokunmak, öpmek ve sarılmak çok daha anlam kazanıyor…
Oksitosin hormonu, aşık olunca devreye giren bir diğer güçlü hormon. Vücudumuzda birçok tepkimeye yol açan bu kimyasal, çifleri sakinleştirerek onları birbirine bağlıyor. Haliyle dokunma, öpme gibi eylemler daha fazla önem arz ediyor. Ayrıca cinsel dürtüleri de harekete geçiren oksitosin, partnerler arasındaki çekim gücünü arttırıyor.
Oksitosin hormonunun yarattığı etkiler bununla da sınırlı değil. İlişkileri sağlamlaştırırken stresi azaltıyor. Sosyal yetenekleri geliştirirken, koruyucu güdüleri tetikliyor. Oksitosin, şefkatten ve hoş görüden sorumlu. Haliyle karşısındakine çabuk inanan ve güvenen empatik bir ruh halini de beraberinde getiriyor.
Aşk konuşamama halidir!
Aşık olan herkes bilir ki, eğer karşınızda sevdiğiniz kişi varsa ya diliniz tutulur konuşamazsınız ya da diliniz dolaşır ne dediğinizi bazen siz bile anlamazsınız. Tüm bu tepkileri vermenizin sebebi ise diğer bir aşk iksiri olan nöroepinefrindir. Aslında bir stres hormonu olan nöroepinefrin aynı zamanda sevdiğiniz kişiyi gördüğünüzde hissettiğiniz sıcaklık ve heyecanın da nedenidir.
Aşk ile ilgili okuyacağınız bu bilgiler ezber bozacak…
Birbirlerine aşık çiftler 3 dakika boyunca birbirlerine baktıklarında nefes alışları ve kalp atışları sekronize oluyor.
Sevdiğiniz insanın fotoğrafına bakmak bile yaşadığınız acı ve özlem duygusunun belli oranda azalmasını sağlıyor.
İlk bakışta aşk gerçektir, bir insan saniyenin beşte birinde oksitosin hormonun üretimi ile aşık olabilir.
‘Aşkın gözü kördür.’ deyimi bir nevi doğrudur. Çünkü aşık olduğumuz kişiyi ilk başlarda idolleştiriyoruz. Haliyle iyi özelliklerini gözümüzde büyütürken kötü özelliklerini görmüyoruz.
Belki de en in ilginç olanı ise birbirlerini çekici bulmayan insanların belli bir süre sonra birbirlerine aşık olma oranları daha yüksek olması…