Aşk ne zaman biter biliyor musun? Bitti dediğinde yüreğin acımadığında…
Bazı yazarlarla aramda tuhaf bir ilişki var. Sanki başımdan geçenleri anlatmışım onlara, ya da tanık olmuşlar gibi olanlara; işte öylesine hakimmişçesine duruma yazıyorlar.
Ben bir aşkın içinden geçerken neler hissettiysem adını koyamadığım, tam da boğazıma koca bir yumruğun oturduğu o boğucu andan başlayıp, adeta yaşadıklarımı bire bir anlatıyorlar.
‘İnsan; geçmişin hasretçisi, geleceğin özlemcisi, yaşadığı anın şikayetçisidir...’
Nasıl da güçlü bir cümle işte bu! Tıpkı başlıktaki biten aşk tarifi gibi dolu…
Ne bir harf eksik, ne de fazla.
Bukowski’nin büyük yazarlığının sırrı da zaten burada.
Kendime en yakın hissettiğim, hayatı umursamazlığına hayran ve lafın fazlasını atıp duyguyu en yalın haliyle ifade ettiği kitaplarının müptelası olduğum yazarın 98. doğum günü bugün.
Cümlelerinin izinden gidip anmak en güzeli sanırım onu. Bakın ne derin ifade etmiş tam da şu anda içinde bulunduğum acayip duygu durumunu…
‘Gülmenin moda olduğu bir devirde ağlıyorum. Genç olmanın moda olduğu bir devirde yaşlıyım. Seni sevmenin daha az cesaret istediği bir devirde, senden nefret ediyorum…’
Çarpıcı, sarsıcı, ilham verici, ufuk açıcı… Her devirde gerçek, her çağda kalıcı.
Yazdığı gibi yaşayan, yaşamıyla da anıtlaşan bir büyük usta…
‘Ne zaman ki en sevdikleriniz yanıltır sizi, ne zaman ki birer birer düşürür herkes maskesini, ne zaman ki yalnızlıktaki o muhteşem gücü keşfedersiniz, işte o zaman başlarsınız gerçekten yaşamaya...’
Yazarken bile duraklatıyor sözlerindeki o sert, yalın gerçeklik beni. Tekrar tekrar okuyorum.
Gözlerimi kapatıp, içime bakıp, kendimi onunla köhne bir meyhanede karşılıklı kadeh tokuştururken buluyorum.
Geçip giden yıllara, izi hatırlanan acılara ve gözlerimizin içine baka baka söylenen yalanlara…
‘Yeterince dürüstsen, fazlasıyla aşık ve gerçekten seviyorsan; hazırsın demektir: Artık mutsuz olabilirsin…’ demiş bir yerde…
Sanırım hazırım; yüreğim yeni celladını davet ediyor, sesini duyuyorum derinlerde…
‘Herkes, herkesi aynı sevemez dostlarım… Kimileri gururunun yettiği kadar sever, kimileri ömrünün yettiği kadar…’