Askeri Casusluk Davası savcısı Kılınç hakkında iddianame
İzmir'deki "askeri casusluk" davasının meslekten ihraç edilen savcısı Zafer Kılınç hakkında, "Görevde yetkiyi zincirleme kötüye kullanmak" ve "Verileri yok etmemek" gibi suçlamalarla iddianame hazırlandı.
Karşıyaka Cumhuriyet Başsavcılığınca, aralarında muvazzaf askerlerin de bulunduğu 357 sanığın yargılandığı ve beraatle sonuçlanan İzmir'deki "askeri casusluk" davasının meslekten ihraç edilen savcısı Zafer Kılınç hakkında iddianame hazırlandı.
Karşıyaka Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan eski Donanma Komutanı emekli Oramiral Nusret Güner mağdur, İzmir'deki askeri casusluk davasının beraat eden sanıkları Bilgin Özkaynak, Safiye Köten, İsmail Volkan Şahin, Özcan Celep, Andaç Keskin, Onur Süer, Taner Güçlü, Doğan Şahin ve Mustafa Ufuk Kök'ün ise müşteki olarak yer aldığı iddianamede, Kılınç hakkında "Görevde yetkiyi zincirleme kötüye kullanmak", "Özel hayatın gizliliğini zincirleme ihlal ve ifşa etmek", "Hakaret" ve "Verileri yok etmemek" gibi suçlamalarla 8 yıl hapis cezası istendi.
İddianamede, Kılınç'ın davanın soruşturma aşamasında İzmir Cumhuriyet Savcısı sıfatıyla görev yaptığı, mesleğin şeref ve onurunu bozan ve mesleğe olan genel saygı ile güveni gideren nitelikte hareket ederek, başta Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) olmak üzere bir kısım kamu kurumları ile buralarda görev yapan kamu görevlilerini itibarsızlaştırma amacıyla kamuoyunda "İzmir Askeri Casusluk Davası" olarak bilinen dava üzerinden karara bağlanan evrakın soruşturma sürecinde usul ve yasaya aykırı işlem yaptığı belirtildi.
"Askeri Casusluk Davası"nın 1 numaralı sanığı olarak yargılandıktan sonra beraat eden Bilgin Özkaynak ile diğer sanıklarda ele geçirilen materyallerde yer alan kişisel bilgi mahiyetindeki kayıtların, Kılınç tarafından tahkik etmeden doğru kabul ederek iddianameye açıkça yazdığı ve tarafların itibarsızlaştırılmasına neden olduğu bildirilen iddianamede, "Astsubay Sunay A.'da ele geçirilen dijital belgelerdeki fişleme kayıtlarına, mağdurun ve kızının reddetmeleri, doğrulayıcı hiçbir delil bulunmamasına rağmen, gerçek hayatta yaşanıp yaşanmadığını araştırmadan, sansürsüz ve bütün detayıyla iddianamede yer verildiğine dikkat çekildi.