‘Atlantik Paktı Rusya’yı çektiği kuyuda boğmaya çalışıyor’
Rusya-Ukrayna Savaşını yönetmeye çalışan ABD-İngiltere önderliğindeki Atlantik Paktı’nın hala ‘Rusya’yı çektiği kuyuda boğmaya çalıştığı’ değerlendirmesinde bulunan Terör ve Güvenlik Uzmanı Abdullah Ağar, bazı Batılı uzmanların nükleer savaş öngörüleriyle Putin’e adeta “gel gel” dediğini belirtti.
Terör ve Güvenlik Uzmanı Abdullah Ağar, küreselde bir çok krizin tetikçisi olan Rusya-Ukrayna Savaşına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Savaşı çok sayıda etkenin manipüle ettiğini ve uygun ortam sağladığına dikkati çeken Ağar, TV100’deki köşe yazısında Rusya’nın tehdit ve blöf söylemlerinin boşuna olmadığının altını çizdi.
Ağar’ın köşe yazısı:
“- Rusya’nın Karadeniz’deki savaşını, yapacağı olası Odessa çıkartmasını, harekata katılacak birliklerini ve savaş gemilerini koruyan muhafız/amiral gemisi Moskova Kruvazörünün vurulması,
- Savaşı yöneten 10 civarında Rus generalinin etkisiz hale getirilmesi,
- Geçmişte Avrupa’ya yıllık 55 milyar m3 gaz taşıyan Kuzey Akım-1’le birlikte Kuzey Akım-2 doğalgaz boru hatlarının sabotaja uğrayarak kullanım dışı kalması.
- Rus Birliklerinin özellikle Harkov cephesinde inisiyatif kaybetmesi, buna karşılık Ukrayna ordusunun bölgesel taarruz inisiyatifi kazanması, Ruslardan asker ve toprak kapması,
- Rusya’nın Batı’nın Ukrayna ordusuna verdiği vuruş yüzdesi, menzili, kullanma becerisi yüksek ateş destek vasıtalarına mütekabil karşılık verememesi, dengeyi istediği şekilde kuramaması,
- Rusya’nın Herson ve Zaporajya cepheleri başta savaşını ve Kırım yarımadasını besleyen Kerç köprüsünün vurulması.
Bu 7 etki Ukrayna savaşını çok maniple etti, kırılgan, öfke, intikam duyguları, çaresizlik ve dengesizlik üretti, gerilimi çok yükseltti, savaşı yönetmeye ve yönlendirmeye kalktı ve buna hala devam ediyor.
"RUSYA'NIN TEHDİT SÖYLEMİŞ BOŞUNA DEĞİL"
Özellikle Kırım’daki Kerç Köprüsünün vurulması, tekrarlanır, ulaşım tamamen kapanır, cepheye paralel giden diğer ikmal yolları da baskı/ateş altında kalırsa, o zaman bu cephelerdeki konvansiyonel savaşın akıbeti ne olur?
Sonuçta Herson ve Zaporajya cephelerinin silah, asker, araç, mühimmat, teçhizat, yakıt, gıda, ilaç ve ekipmanı bu ana can damarından gidiyor. Yaralılar, naaşlar, hasarlanan araçlar vs buradan Rusya’ya geri dönüyor.
Bunun üstüne Ukrayna Ordusunun Ozi/Dinyeper nehrinin karşı kıyısında kalan Gazi Kerman-(Ukr’ca) Berislav’a kadar ilerlediği, eğer karşı kıyıya geçmeyi başarır ve/veya karşı kıyıdaki İslam Kerman-(Ukr’ca) Kakhovka düğümünü (karayolu-demiryolu kavşağını, Kırım’ı besleyen barajı) Melitopol yol ve kavşaklarıyla birlikte etki/ateş altına alırsa, Rusya’nın bu cephedeki savaşı, birlikleri ve Kırım ne olur?
Rusya'nın tam bu noktada bir nükleer tehdit/söylev/şantaj/blöf üretmesi boşuna değil.
Sorumuz şudur:
Her ne kadar şu ana kadar muazzam kazanımları olsa da, konvansiyonel savaşta ağır yaralar alan, gerileyen ve gerilemesinin sonuçlarını göremeyen Rusya ne yapar?
Rusya’nın ürettiği nükleer söylevi; kazandığı toprakları korumaya ve fiili oldubitti durumu stabil/siyasi bir gerçeklik hale getirmeye çalışan bir ön alma olarak okumak mümkün.
Ancak bu sefer de bu oldubittiyi Ukrayna’nın, özellikle Ukrayna Ordusunun kabul etmesi pek mümkün değil. Sonuçta, bütün zorluklarına rağmen, ülkelerini işgal ve istila eden, onurlarını yaralayan, geçmişlerini ve geleceklerini yok eden Rusları kendi güç ve kabiliyetleriyle geriletebileceklerini, hatta konvansiyonel alanda yenebileceklerini gördüler.
Bir nükleer tehdit, onları caydırır mı? Kararlılıklarını bozar mı? Belirsizliği savaş yordamıyla ortaya çıkartmaya kalkarlar mı?
"RUSYA'YI ÇEKTİKLERİ KUYUDA BOĞMAYA ÇALIŞIYORLAR"
Peki ortaya çıkan bu fiili durumu; savaşı yönettiğini, sınırlarını, etkilerini ve sonuçlarını belirlediğini düşünen, en azından belirlemeye ve yönetmeye çalışan ABD-İngiltere önderliğindeki Atlantik Paktı bunu kabullenebilir mi?
Aradığı jeopolitik sonuçlar ve hedefler garanti altına alınırsa, neden olmasın!
Ama şu an ortaya öyle bir şey yok.
Onlar hala, Rusya’yı çektikleri kuyuda boğmaya çalışıyorlar. Hatta şöyle düşünmeleri bile pekala mümkün. Sınırları ve etkisi kendilerini sarsmayan, düştüğü kuyudaki Rusya’yı çok daha derine çekebilen ve çok daha kısa sürede boğulmasını sağlayabilen, paktını, hedeflerini, yatırımları ve menfaatlerini sağlamlaştıran bir taktik nükleer saldırı! Neden olmasın!"
Yazının devamını okumak için tıklayınız...