Aynı gazetede iki yazar nasıl pişti oldu?

Sabah yazarları Engin Ardıç ve Dilek Güngör’ün bugünkü köse yazılarının başlıkları dikkat çekti. Ardıç yazısına, “Atılan taş ve ürkütülen kurbağa” başlığını koyarken, Güngör’ün yazısının başlığı da “Bazen atılan taş ürkütülen kurbağaya değmez” oldu. Ardıç yazısında 1 Mayıs olaylarında emniyet güçlerinin eylemcilere müdahalesini ve kamuoyuna yansıyan ‘yerde sürüklenen kız” fotoğrafını değerlendirirken Güngör de İçişleri Bakanlığı'nın kafa karıştıran son genelgesini eleştirdi.

Sabah yazarları Dilek Güngör ve Engin Ardıç'ın bugünkü yazılarında seçtikleri başlık, okuyucuları şaşırttı.

Güngör, İçişleri Bakanlığı'nın son genelgesini eleştirdiği yazısına “Bazen atılan taş ürkütülen kurbağaya değmez” başlığını verdi.

Güngör yazısında şu ifadelere yer verdi;

Son duruma göre, alkollü ürün satışı kısıtlamasının yanı sıra marketlerde, 7 Mayıs'tan itibaren, elektronik eşya, oyuncak, kırtasiye, giyim ve aksesuar, ev tekstili, oto aksesuar, bahçe malzemeleri, hırdavat, zücaciye gibi ürünlerin satışına izin verilmeyecek.

İçişleri Bakanlığı, bakanlıklar, kamu kurum ve kuruluşları, meslek odaları, sektör temsilcileri ile yapılan görüşmeler sonucunda tedbir alındığını söylüyor. Doğrudur.

Zira, o gece Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK) ile görüşüldüğünü duydum. Hatta öneriyi TESK'in getirdiğini de…

Tamam, zincir marketlerin elektronik eşyadan çiçeğe, zücaciyeden kırtasiye malzemesine kadar her şeyi satmasına ben de karşıyım. Pandeminin en çok kaybedeni olan küçük esnaf bir de haksız rekabetle uğraşmasın, eyvallah…

Ama… Şu anda o ürünleri satan zücaciyeci, kırtasiyeci, çiçekçi kapalı…

O zaman tam kapanma sırasında uygulanacağı söylenen bu genelgeyle küçük esnafı nasıl korumuş oluyoruz?

“ATILAN TAŞ VE ÜRKÜTÜLEN KURBAĞA”

Ardıç ise 1 Mayıs olaylarında emniyet güçlerinin eylemcilere müdahalesini ve kamuoyuna yansıyan ‘yerde sürüklenen kız” fotoğrafını değerlendirdiği yazısında “Atılan taş ve ürkütülen kurbağa” başlığını uygun gördü.

Ardıç'ın yazısından bir kısım ise şu şekilde;

Efendim 1 Mayıs bayramı idrak edildi...

Çocukluğumuzda, hepten yok sayamadıkları için "bahar bayramı" yaptıkları şu 1 Mayıs.

1 Mayıs geldi geçti, tantanası birkaç gün daha sürüyor.

1 Mayıs idrak edildi ama "Bütün yurtta, dış temsilciliklerimizde ve yavru vatan Kıbrıs'ta kutlandı" diyemiyoruz.

Çünkü burada da kutlanmadı, yasak savıldı.

"Daaevrimci arkadaşlar" elbet eylem yaptılar.

Yapamadılar da, yapmaya teşebbüs ettiler.

Bunların devrimci eylemden anladıkları, 1 Mayıs günü kuralları zorlayıp polisten dayak yemektir.

Kurtlarını döküp rahatlıyorlar ve kendilerini eylem yapmış sayıyorlar.256 kişi gözaltına alınmış.

Bunlardan 247'si savcılıktan, 9 kişi de mahkemeden salıverilmiş.

8 kişiye "adli kontrol" kısıtlaması konmuş.
Böylece emekçinin alım gücü artmış, kitle çizgisi de yükselmiş olmalı!

Belki sömürü de azalmıştır...

Bazı yayın organları artık gelenek olmuş "yerlerde sürüklenen kız" resmi yayınlıyorlar...

Amaç da oydu zaten: Polis baskı yapıyor dedirtmek.

Umarım o kız korona morona kapmamıştır. Polise de bulaştırmamıştır.

GÜNÜN VİDEOSU

Dilan Polat'ın hayranı pes dedirtti: Cezaevine girdiğinizde kalp krizi geçirdim!

Dilan Polat cezaevine girince kalp krizi geçirdiğini söyleyen hayranı, Polat ile bir araya gelince ağladı.