"Bağımsızlıkçı" Soner Yalçın'a ne oldu?

Osman Kavala'nın tutuklu olarak yargılandığı Gezi Parkı olaylarına ilişkin davada beraat ettikten hemen sonra 15 Temmuz darbe teşebbüsüyle ilgili bir soruşturma kapsamında tutuklanması kamuoyunda tartışmalara neden oldu. Anadolu Kültür AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Osman Kavala, "Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme" suçundan bir kez daha tutuklanırken karara muhalif çevrelerden itirazlar yükseldi.

Oda TV sitesinin kurucusu ve Sözcü gazetesi yazarı Soner Yalçın, bir süre önce Osman Kavala hakkında bir yazı kaleme alarak tutuklama kararını eleştirdi. Yalçın, "Ayıptır. Yazıktır. Günahtır. Ve büyük siyasi-hukuki rezalettir…" ifadelerini kullandı.

Soner Yalçın'ın bu değerlendirmelerine yanıt ise Akşam Gazetesi yazarı Turgay Güler'den geldi.

Yine Soner Yalçın'ın geçmişte kaleme aldığı bir başka yazısı üzerinden konuya yaklaşan Güler, "Bundan sonrasını ben anlatsam, ‘yandaş’ diyecekler" ifadelerini kullanarak sözü Soner Yalçın'a bıraktı...

İşte o köşe yazısı;

- Plan hâlâ işliyor

Tarih 17 Şubat 2015. Günlerden salı.

Yaklaşık olarak bundan tam 5 yıl önce.

Selahattin Demirtaş partisinin grup toplantısında kürsüde.

Tek cümlelik bir grup toplantısı.

‘Seni başkan yaptırmayacağız’ diyor. Peş peşe toplamda üç kez de tekrarlıyor. Sonra grup toplantısı sona eriyor.

Bu kadar!

İddia o ki bu sözlerin yazarı Osman Kavala. Ama yalanladı, ispatı da yok.

Neyse önemli değil.

Demirtaş o sözleri söylerken kendinden çok ama çok emindi. Çünkü kulağına birileri bir şeyler fısıldamıştı. O birileri yaklaşık bir buçuk yıl sonra darbe yaptı.

Ama başaramadılar. Pes de etmediler.

Bundan sonrasını ben anlatsam, ‘yandaş’ diyecekler, sözlerimi itibarsızlaştırmak için ellerinden geleni yapacaklar. Hakikate gözlerini yumacaklar. Duymayacaklar.

Bu nasıl bir körlüktür, bu nasıl bir sağırlıktır!?

Kafası hayli karışık Soner Yalçın arkadaşımız bundan dört yıl önce bakın neler yazmıştı?

Dört yıl sonra niye yalpalıyor anlaşılır gibi değil?

Bugün hâlâ cari olan o gerçekleri gelin Soner Yalçın arkadaşımızın satırlarından okuyalım.

Yalçın 15 Temmuz darbesinden 5 gün sonra ‘Darbeyi izleyen bir çift göz’ başlıklı yazısında şunları söylüyordu:

Darbe girişimi gecesi CNN International TV’ye çıkan ABD’li analistler aynı cümleyi kurdular: “Bu olağan ve beklenen bir askeri müdahaledir!”

Şaşırtıcı değil. Pentagon danışmanı Michael Rubin’den, Dick Cheney’nin ulusal güvenlik danışmanı John Hannah’a kadar Amerikalılar sadece bu yıl neler yazmadılar ki?

Hannah, tam bir ay önce Foreign Policy dergisine yazdı:

“Erdoğan problemi ABD çıkarları için büyük tehlikeler yaratmaya devam ediyor. Er ya da geç bir hesaplaşma günü yaşanması ihtimal dâhilinde. ABD, zararlarını azaltma hazırlıklarına şimdiden başlamalı…”

Rubin, 4 ay önce Newsweek’te darbecilere güvence verdi.

***

Uzatmayayım… Amerikalı gazeteci Mike Whitney şubat ayında şunu yazdı:

“Sorun çıkarıcı Erdoğan, Washington’dan yönetilen bir darbeyle etkisiz hale getirilebilir. Benzer bir oyunu daha önce, Kiev’de CIA eliyle gerçekleştirilirken izlemiştik.”

Henri J. Barkey adını duydunuz mu?

Bu köşede yazdım:

İzmirli Yahudi ailesinin çocuğuydu.

Türkiye’de CIA istasyon şefliği yapan ve Ilımlı İslam Modeli’ni savunan Graham Fuller’in yakın çalışma arkadaşıydı ve birlikte “Kürt Sorunu” adlı kitabı yazdı. Abdullah Öcalan’la İtalya’dayken görüşmek için birlikte Roma’ya gittiler.

Barkey, PKK’nın ABD’deki temsilcisi Kani Gulam’a ABD’de kalması için referans mektubu yazacak kadar Kürt çevrelerine yakın. Selahattin Demirtaş’ın, Washington’daki Holiday Inn otelindeki basın toplantısında yanı başında oturan kişi Henri Barkey idi.

Eşi Elen Barkey de CIA’nin üst düzey görevlisi.

Yazdım, anımsayınız:

Tarih: 13 Haziran 2007…

Daha Ergenekon operasyonları başlamamıştı. Henri Barkey Hudson Enstitüsü’nde toplantı düzenledi. Konusu, Türkiye’de darbeydi! Senaryosu şuydu:

Anayasa Mahkemesi Başkanı Tülay Tuğcu suikast sonucu öldürülecekti…

Beyoğlu’nda patlayan bomba 50 kişinin ölümüne neden olacaktı…

Türk Ordusu 50 bin askerle Kuzey Irak’a girecekti… Vs.

Hudson toplantısı gündemi Türkiye’de “bomba” gibi patladı. Güya, askerler darbeye hazırlanıyordu! Sonra Ergenekon operasyonu başladı.

Şimdi. Bunları niye anımsattım?

Fetullah Gülen’e sürekli övgüler dizen, “Ilımlı İslam” teorisyenlerinden Henri Barkey, darbe gecesi İstanbul Büyükada Splendid Palace’da konuktu. Niye acaba?.. Darbenin sebebi… Evet. Cemaat yenildi.

Ama. ABD’de de şimdilik yenildi. Şöyle…

1990’da Berlin Duvarı yıkılıp Soğuk Savaş bitince, Türk Ordusu’ndaki bağımsızlıkçı-Atatürkçü askerler; iki kutuplu dünyadan çok kutuplu dünyaya gidildiğini, sadece NATO’ya bağlı kalınmaması gerektiğini ve Rusya, Çin, İran gibi ülkelerle de yakınlaşılmasını dile getirmeye başladılar. İşte…

Bu Avrasyacı politikayı benimseyen askerlerin tümü Ergenekon-Balyoz gibi kumpaslarla cezaevine atıldı; tasfiye edildi. Kuşkusuz bu planı yapan ABD ve; uygulayan Cemaat idi.

Bu arada, 2012 itibarıyla…

Erdoğan’ın “bizi Şangay Beşlisi’ne alın AB’yi unutalım” gibi sözleri.

Çin ile silah anlaşması imzalaması…

Rusya’yla yakınlaşması…

Ve en önemlisi İsrail’e tepki göstermesi…

***

Keza…

Cemaat, MİT’e operasyonu bu amaçla yaptı.

Cemaat, 17-25 Aralık Operasyonu’nu bu amaçla yaptı.

Cemaat, MİT TIR’larına müdahaleyi bu amaçla yaptı.

Ve en sonunda…

Cemaat, darbe kalkışmasını bu amaçla yaptı.

Sonuçta…

ABD piyonu Cemaat yenildi.

Mesele budur.

Ancak biliniz ki, ABD’nin Türkiye’de tek kartı Cemaat değildir.

Erdoğan, Soğuk Savaş ürünü Amerikancı-Suudi düşünce kirliliğinden kurtulmalı ve Atatürkçü-bağımsızlıkçı subayları etkin görevlere getirmelidir.

***

Ve son bir not.

Evet, Soner Yalçın arkadaş o gün bunları söylüyordu! Peki, bugün kimlerle iş tutuyor?

 

 

"Bağımsızlıkçı" Soner Yalçın'a ne oldu? ile ilgili etiketler Sözcü Soner Yalçın Turgay Güler Osman Kavala
GÜNÜN VİDEOSU

Diyarbakır'da üzücü olay: Yolda yürürken bir anda yere yığıldı! Gerçek sonradan ortaya çıktı...

Diyarbakır'da bir vatandaş, kaldırımda yürüdüğü sırada kalp krizi geçirerek yola yığıldı. Hastaneye kaldırılan vatandaş, tüm müdahalelere rağmen hayatını kaybetti.