Bahçeli: Kavala Soros'un kuryesi, Gezi olaylarının azmettiricisidir! Herkes haddini bilsin!
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Konuşmasında büyükelçilerin Kavala çağrısına ağırlık veren Bahçeli, çağrıya destek veren Kılıçdaroğlu ve Akşener'e sert sözlerle yüklendi. MHP lideri, "Osman Kavala Soros'un kuryesi, Gezi olaylarının azmettiricisidir. Herkes haddini bilsin." dedi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin TBMM Grup Toplantısında açıklamalarda bulundu.
Bahçeli'nin açıklamalarından öne çıkanlar şöyle;
Bazı maksatlı cahiller Türkiye Cumhuriyetinin reddi mirası ile kurulduğunu söylese de tarihsel gerçeklere aykırıdır.
Şunu açıklıkla söylemeliyim ki tarihte kurulan her türk devleti bir diğerinin nizam eseridir. 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı'nı kutlayacağız. Cumhuriyet korunup kollanması gereken bir emanettir.
100.yıla şunun şurasında 2 yıl kalmıştır. Cumhuriyet, demokrasi sistemi ile devletin yönetimidir. Rejim ile hükümet sistemi arasındaki farkı çarpıtmak için kara propaganda yapanlar sürekli olarak Cumhurbaşkanlığı sistemini hedef tahtasına koymuştur. Rejim değişti diyenler iflah olmaz iftira hastalığına yakalanan gafiller. Rejim başka, hükümet ve yönetim sistemi başkadır. Rejimin adı Cumhuriyettir, hükümet sistemi ise Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemidir.
Cumhuriyet zalimlerin hunhar baskıları altında, emperyalistlerin saldırısı altında ortaya çıkmıştır. Cumhurbaşkanlığı sistemi ise başkentimizin bombalandığı, parlamenter sistemin duvara tosladığı bir dönemde milli diriliş ruhu olarak ortaya çıkmıştır.
Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine itiraz edip güçlendirilmiş parlamanter sistem peşinde koşanlar 15 Temmuz'un rövanşını almak isteyen FETÖ ve PKK'nın suyuna giren yozlaşmış partilerdir. Bunlar emperyalistlerin kurşun askeri haline gelmiştir. Dün Ali Kemaller vardı bugün de aynıları ortadadır. 29 Ekim 1923'ün mihmandarı büyük Türk Milleti'dir. Cumhurbaşkanlığı sistemi halk oylaması ile gerçekleşmiş, Milletimiz Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini tasdik etmiştir. 4 yıl önce Cumhurbaşkanlığı sistemine dünya üzerinde çok az şekilde karşılaşılan şekilde kansız ve kavgasız geçilmiştir. Cumhurbaşkanlığı sistemi yönetim sisteminde muazzam bir reformdur. Sonumuzu hazırlamak isteyen çevrelere milli bir cevaptır.
Sistem krizine oynayan suyu bulandırarak devleti ve milleti aciz düşürmek için fırsat kollayanlar yabancı muhbirleridir. Kılıçdaroğlu, Türkiye'de demokrasi olmadığını, gerçek demokrasiyi getireceklerini söylüyor. Kılıçdaroğlu'na kim ne söylüyor ise yanlış söylüyor, komik düşürüyor, yanlışa sürüklüyor. Bu gidişle dost gördükleri postuna samanı dolduracaklardır.
Kılıçdaroğlu hem devlete hem de millete kazan kaldırmıştır. Böyle bir şahsın CHP Genel Başkanı olması inanılmayacak bir talihsizliktir. Türkiye'de milli irade vardır, egemenliğin sahibidir. Kılıçdaroğlu'nun gözü ile bakınca her şey rezalettir. Geçmişini unutan mankurttur.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün CHP ile yalnızca kuruluş yılları ile ilgili bağlantısı kalmıştır. CHP o eski cHP değildir.
Herkesin iş ve aş sorunlarını çözmüş bir milli ekonomiyi, terörün kökünü kazımış ve felç etmiş bir bünyeyi, dünyaya Türkçe bakan bir dış politika mimarisini el birliği ile, Cumhur İttifakı ile sağlayacağız. İrademiz ve gücümüz Büyük Türk Milleti'dir. Türkiye Cumhuriyet toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet içinde, Atatürk Milliyetçiliğine bağlı, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir. Laikliğin tahribatı ve tenkisatı imkansızdır. Bu milletin devletin varlığı ile kimin sorunu var ise bizim de onlarla sorunumuz sonuna kadar olacaktır. Alayını her cephede karşılayacağımız iyi bilinmelidir. Cumhurşiyet kolay kazanılmadı, işbirlikçi kalpazanlara bırakılmayacaktır. Cumhuriyete düşmanlık, cumhura düşmanlıktır.
Cumhurbaşkanlığı sistemi milletin tercihidir. Buna meydan okuyanlarla mücadelemiz andolsun ki heyecanla sürecektir.
Türkiye Cumhuriyeti yaşayacaktır, devletimiz ve milletimiz baki kalacaktır. Bir kere yükselen bayrak bir daha düşmeyecektir.
Bizim mutabakat zeminimiz Türkiye'dir. Aziz Milletimizin 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı'nı bugünden ve yürekten kutluyorum.
TEPKİ ÇEKEN OSMAN KAVALA ÇAĞRISI
ABD'nin resmi hesabından seviyesiz bir açıklama yapıldı. Devam eden bir davanın faili ile ilgili hukuksuz bir çağrıda bulunmuşlardır. Demokratik teamüller çiğnendi, Türkiye 10 büyükelçi tarafından hedef alındı. Yürüyen bir yargısal sürece müdahale gibi bir skandala imza atmışlardır.
Kısaca söylersek bu 10 büyükelçi Osman Kavala'nın serbest bırakılması için açıklama yapmıştır. Kılıçdaroğlu da aynısını seslendirmiş, İP Başkanı da yeşil ışık yakmıştır. Zalim bir üst akıl hem büyükelçileri ve Millet İttifakı'nı dürte dürte harekete geçirmiştir. Şirret bir oyun ve tehlikeli bir rol paylaşımı sözkonusudur. Türkiye'yi sıkıştırmak, bir sonraki tehditvari adımları tetiklemek için yapılmıştır. Emeller ortaya çıkmıştır. Bu harcın içinde CHP'den İP'ine kadar siyasi partilerin varlığı utanç kaynağıdır. Kavala Soros'un kuryesi, Gezi Parkı olaylarının azmettiricisidir.
Soros uşağı olan Kavala 4 Ağustos 2015'te yapılan bir röportajda PKK'yı rasyonel politika üretmekle ifade etmiş, bu kadar gözü dönmüştür.
AYM'YE KAVALA VE DEMİRTAŞ TEPKİSİ: ŞU ADALETSİZLİĞE BAKIN!
29 Aralık 2017'de AYM'ye daha sonra da AİHM'e başvuru yapmıştır. AYM 22 Mayıs 2019 tarihinde hukuka aykırı demiştir. AYM öyle bir hale gelmiştir ki, Türkiye'nin ne kadar kuyusunu kazan çapulcu varsa yanındadır. Osman Baydemir ile ilgili hak ihlali kararı veren, 30 bin TL tazminat ödenmesi kararını da AYM vermiştir. Şu adaletsizliğe bakın ki hem canımızı alıyorlar hem paramızı alıyorlar. Çünkü failin, katilin, teröristin hak ihlaline kaldığını iddia eden bir mahkemenin şehitlerimize, gazilerimize, yetimlerimize söyleyecek tek bir sözü olamaz. Sorarım sizlere AYM kapanmasın da hak ve hukukun itibarı mı yok olsun. AYM kapanmasın da terörle mücadeleye sünger mi çekilsin. Demirtaş ve Kavala davasında hak ihlali kararı veren sözde hakimler gelsin bunu külahıma anlatsınlar. Haydi buyursunlar, FETÖ'cüler ile bölücüler ile ilgili süren mahkemeler kısa süre içinde sonuçlandırılmalıdır. Teröre yardım ve yataklık yapan vekillerin dokunulmazlıklarının süratle görüşülmesi gerekmektedir.
"CUMHURBAŞKANIMIZIN CESUR VE KARARLI DURUŞU ABD'NİN GERİ ADIM ATMASINDA ÖNEMLİDİR"
Büyükelçiler Türkiye'ye bir nevi muhtıra vermiştir. Ahlaksızlıktır, bağımızlığımıza kumpastır, gayri kanunidir. Kimse hakimlere emir ve talimat veremez. Yargı bağımsızlığı lekesiz ve gölgesizdir. Büyükelçi,ler yargı bağımsızlığına sabotaj yapmıştır. Dün ABD Büyükelçiliği'nden yapılan açıklamada, Viyana sözleşmesinin 41.maddesine teyit ettiklerine yer verilmiştir. Diğer büyükelçilerde aynı açıklamayı yapmıştır. Cumhurbaşkanımızın cesur ve kararlı duruşu ve tavizsiz tavrı tarihi bir yanlışın düzeltilmesinde önemlidir. Türkiye kum torbası değildir. ABD'nin 18 Ekim bildirisinden geri adım atması önemlidir. Kavala ile ilgili hüküm verilirse cezasını burada çekmesi, daha sonra da serbest kalsın diyen 10 büyükelçiden birinin ülkesine vatandaşlıktan çıkarılarak gönderilmesi artık zarurettir. Herkes haddini bilsin, saygısızlığa tahammülümüz yok.
TEZKERE MESAJI
TSK'nın gerektiği taktirde sınırdışına operasyona gönderilmesi ile ilgili tezkereye ön şartsız evet diyeceğimizi belirtiyorum. Herkes tavrını belirlemidir. Terörle mücadelenin aması, fakatı, eğeri olamaz. CHP duyarlı olmalıdır. İP ise hem nalına hem mıhına vurmaktan vazgeçmelidir. ABD, PKK'ya silah verirken F-35'in parasını iade etmeye henüz yanaşmamıştır. Haydut devlet statüsüne düşmek istemiyorsa paramızı vermelidir.
ABD'YE S-400 VE F-35 TEPKİSİ
Türkiye'nin istediği F-16'ların maliyeti 7 milyar dolardır. ABD, S-400 konusunu Türkiye ile ilişkilerin ağırlık konusu yapmıştır. Biden yönetimi S-400'ler ile ilgili kararını tescil etmiştir, bu sorun çözülmeden diğer konuları ele almayacağını belgelemiştir. Rusya'dan S-400 almayın, alsanız da kullanmayın dayatması yapan ABD güvenlik konseyinde ortaktır. Madem Rusya'dan rahatsızlar, Güvenlik Konseyi üyeliğinden neden ayrılmıyorlar? Türkiye, ABD'nin PKK'ya verdiği silahlardan rahatsızdır. Bu her defasında iletilmiştir.
Roma'da düzenlenecek G-20 zirvesinde Erdoğan-Biden görüşmesinde anlaşmazlıkların çözülmesi başlıca temennimdir.