Bahçeli: Sultan Alparslan ölmedi ama Bizans da ölmedi!
Devlet Bahçeli Malazgirt zaferinin yıl dönümü nedeniyle düzenlenen törende konuştu
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Düşmandan kaçmayız, dövizden korkmayız. Bilmeyen varsa ikazen söyleyeyim, taarruz ruhu, taarruz tecrübesi Türk milletinin sinesinde hala kor gibi yanmakta, Malazgirt şuuru bayrak gibi dalgalanmaktadır." dedi.
Malazgirt Meydan Muharebesi Tarihi Milli Parkı alanında düzenlenen Anadolu'nun Fethi Malazgirt 1071 Töreni'nde halka hitap eden Bahçeli, Türk tarihinde eşsiz bir yeri, emsalsiz bir önemi olan Malazgirt Zaferi'nin 947'nci yıl dönümünde Malazgirt'te olmaktan duyduğu memnuniyeti aktardı.
Bahçeli, 26 Ağustos 1071'de sıradan iki ordunun, sıradan iki devletin tesadüf eseri muharebe ve mücadeleye girişmediğini, Malazgirt Ovası'nda iki ayrı dünyanın, iki ayrı medeniyetin, iki ayrı stratejik hedefin tarihin akışı içinde kaçınılmaz bir şekilde karşı karşıya geldiklerini anlattı.
Malazgirt'in, yankıları hala devam eden haç ile hilalin çatışmasına, hak ile batılın çarpışmasına sahne olduğunu belirten Bahçeli, Malazgirt Zaferi'nin tarihin rotasını temelden değiştirdiğini, aynı şekilde beşeriyetin kaderini ve karar dinamiklerini de derinden etkilediğini bildirdi.
Bahçeli, Türk milletinin yurt tutma arzu ve arayışının mükafatla neticelendiğini vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Anadolu prangalarından sökülüp kurtarıldı. Malazgirt Zaferi, İstanbul'un fethinin mutlak bir habercisi, Türkiye Cumhuriyeti'nin muhkem bir harcıdır. Aziz ecdadımız Sultan Alparslan 26 Ağustos 1071 Cuma günü zaferden önce giydiği beyaz elbiseyi kefeni görmüş, şehadeti de muzaffer olmayı da bir saadet kabul etmişti. Malazgirt Zaferi askeri bir başarının çok ötesinde, imanın, öngörünün, aklın, sabrın, stratejik yönetim kudretinin, yüksek ülkülere bağlanışın, dahası vicdanın, insaniyetin, kaynaşma ve kucaklaşma hasletinin imrenilecek bir mahsulüdür.
Şuurlu bir heyecanla, yılgınlıktan ve çılgınlıktan uzak bir kavrayış ve hazırlıkla, köklü, aynı zamanda dengeli ve istikrarlı bir büyüme hedefiyle Anadolu yurt tutulmuştur. Bu sayede Anadolu'ya yüzyıllar içinde serpilmiş ölü toprağı kaldırılmıştır. Maceracı olmayan atılganlık, gevşekliğe prim vermeyen kararlılık, adım adım gelişip genişleyen mücadeleci ruh sonucunda muzafferlik yeşermiş, nihai olarak Türk milletinin adını ve şanını cihana duyurmuştur."
- "ŞEHADET ŞUURU ŞEAMET VE ŞEDİT KORKAKLIĞI PUT GİBİ DEVİRMİŞTİR"
Milletin vatan vuslatıyla atalet ve acziyetin son bulduğuna değinen Bahçeli, bu topraklara hakim olan Bizans-Grek-Ortodoks zihniyetinin, Malazgirt Zaferi'yle birlikte yerini Türk-İslam kültürünün azamet ve ahlakına bıraktığının altını çizdi.
Bahçeli, İslam'ın savunma hattının bu şekilde tesis edildiğini belirterek, "Şehadet şuuru şeamet ve şedit korkaklığı put gibi devirmiştir." dedi.
Devlet Bahçeli, Malazgirt'te sadece vatanın değil, Anadolu'da parlak bir istikbal, perçinlenmiş bir iradenin de kazanıldığını vurguladı. Bahçeli, "Böylelikle Türk milleti hakkaniyetini, adaletini, temizliğini, mertliğini Anadolu’yu merkezine alarak ta Viyana'ya kadar gururla taşıdı. Sultan Alparslan'ın yenilmiş, yıkılmış ve utanç verici hallere düşmüş Romen Diyojen'e savaş sonrası gösterdiği muamele elbette hatır ve hafızalardan çıkmayacak bir asaletin özetidir." ifadesini kullandı.
- "TÜRK MİLLETİ DÜŞENE VURMAZ, AMAN DİLEYENE EL KALDIRMAZ"
Türk milletinin düşene vurmadığını, aman dileyene el kaldırmadığını aktaran Bahçeli, "Çünkü bizim medeniyet müktesebatımızda zulüm yoktur, eziyet yoktur, işkence yoktur. Çünkü bizim tarihimizin hiçbir döneminde zorbalık, zorda kalana acımasızlık görülmüş, duyulmuş şey değildir. Ancak Bizans'ın kokuşmuş zihniyeti bütün bu insafsız ve insanlık dışı eylem ve niteliklere sahiptir. Malazgirt'le beraber Anadolu'nun kapıları Türk milletine ardına kadar açıldı. Bu topraklar vatan yapıldı, milli namusa teslim ve tevdi edildi." diye konuştu.
Bahçeli, 1071'den sonra yeni yurda yayılma ve yerleşme döneminin başladığını anımsatarak, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Anadolu'ya kök saldık, umut bağladık, milli ufkumuzun vizyonunu belirledik. Anadolu'yu istiklalimizin sancağı bildik. Kahraman şehitlerimiz bu coğrafyada kalemiyle, kılıcıyla, duasıyla, direnciyle var olan aziz ecdadımız, bize sonsuza kadar emanetimizde yaşayacak bir vatan bıraktı. Vatan dedik, 947 yıldır nice badireleri göğüsledik. Bayrak dedik, 947 yıldır nice musibetleri ezdik. Ezan dedik, 947 yıldır nice saldırı ve suikastları birlik ve dayanışma azmiyle erittik."
- "MAZİSİ 947 YILI BULAN MAĞLUBİYETİ HAZMEDEMİYORLAR"
"Sultan Alparslan ölmedi, biliniz ki yaşıyor, ahfadının aşkı ve adanmışlığıyla yine beyaz atına binerek manen aramızda dolaşıyor." diyen Bahçeli, şu görüşlere yer verdi:
"Malazgirt’te Allah Allah nidalarıyla gökkubbeyi çınlatan yiğitler ölmedi, ruhları vatan yaptıkları bu toprakların üzerinde manevi muhafız olarak bekliyor. Buna karşılık Bizans da ölmedi, ne yaparsak yapalım tarihten silinmedi. Her seferinde, her fırsatta Bizans fitnesi ete kemiğe bürünüp 947 yıl önceki hezimetin rövanşını almak istiyor. Zaman geçse de aktörler değişse de Bizans'ın kalıntıları, Bizans'ın varisleri Malazgirt'in intikamını almak için kuyruğa giriyorlar. Mazisi 947 yılı bulan mağlubiyeti hazmedemiyorlar. Bu nedenle komplo üstüne komplo tezgahlıyorlar. Asırlardır Türk ve İslam düşmanlarının emelleri bir ve benzerdir.
Su uyusa da düşman hiç uyumuyor. Anadolu'nun fethiyle ezilen Bizans ruhu şimdilerde ülkeden ülkeye geçiyor, vücuttan vücuda girip kıtalar arası mekik dokuyor. Bugün Türk milleti, 947 yıl önceki zaferi kabullenemeyen, punduna getirip bedel ödememize çabalayan Türk düşmanları tarafından açıkça, alçakça hedef alınıyor. Terör örgütlerini kullanan namertlerin taktiği Bizans taktiğidir. Siyasi ve ekonomik operasyonları vahşice kurgulayanların ilham kaynağı Bizans tahrikidir. Döviz ve kur oyunları Bizans yöntemidir. 947 yıldır üzerimize geliyorlar. 947 yıldır Türk milletini Anadolu'dan çıkarmanın planını yapıyorlar. 26 Ağustos 1071'de vatan kurmuştuk, bundan 851 yıl sonra da yani 26 Ağustos 1922’de Büyük Taarruz'la vatan kurtardık. 9,5 asırdır zulme, Haçlı operasyonlarına, barbar emperyalizme direniyor, dik duruyoruz."
Bahçeli, üstün bir şevk ve cesaretle vatan mücadelesi verildiğine dikkati çekerek, şöyle dedi:
"Şark meselesiyle denediler, başaramadılar. 15 Temmuz'da da denediler, yine hüsrana uğradılar. Aslında Malazgirt’in hesabını görmek istiyorlar. Dün amaçlarına ulaşamadılar, Allah'ın izniyle yine ulaşamayacaklar. Bizans varsa, Malazgirt ruhu da vardır, hamdolsun ayaktadır. Vatanı her ne pahasına olursa olsun koruyacağız. Bir olursak, diri durursak, beraberliğimize sahip çıkarsak, kardeşliğimizi korkusuzca muhafaza edersek, hiçbir zalim, hiçbir hain, hiçbir Bizans artığı karşımıza çıkmaya cesaret bile edemeyecektir. Ne yapsalar boştur ne etseler boşunadır. Anadolu'ya vurulan vatan mührünü sökmeye hiç kimsenin gücü yetmeyecektir."
- "DÜŞMANDAN KAÇMAYIZ, DÖVİZDEN KORKMAYIZ"
MHP Genel Başkanı Bahçeli, "Malazgirt'te yendiklerimiz, İzmir'de denize döktüklerimiz tekrar hıyanete teşebbüs ederlerse, tekrar kalkışmaya ve işgale heveslenirlerse ya istiklal ya ölüm seçeneğini masaya koyup, can feda olsun diyerek gereğini seve seve yapacağız. Malazgirt Zaferi'yle doğduğumuz bu topraklarda, Büyük Taarruz'la doğrulmayı başardık, sonsuza kadar da var olmaya ant içtik." ifadesini kullandı.
İmanın küfrü, milliyetçiliğin istilayı, cesaretin korkaklığı, sadakatin sahtekarlığı, bağımsızlığın esareti her devirde mahvettiğini ve her zaman alt ettiğini vurgulayan Bahçeli, şunları kaydetti:
"Düşmandan kaçmayız, dövizden korkmayız. Bilmeyen varsa ikazen söyleyeyim, taarruz ruhu, taarruz tecrübesi Türk milletinin sinesinde hala kor gibi yanmakta, Malazgirt şuuru bayrak gibi dalgalanmaktadır. Bu itibarla Malazgirt'teki şanlı muzafferiyetin 947'nci yıl dönümünde büyük hünkarımız Sultan Alparslan'ı rahmetle, minnetle yad ediyorum. Büyük Taarruz'un 96'ıncı yıl dönümünde Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü, Milli Mücadele kahramanlarımızı saygıyla, şükranla, rahmetle anıyorum. Kanlarıyla destan, inanmışlıklarıyla tarih yazarak bize vatan bırakan tüm şehitlerimize, elleri öpülesi ecdadımıza Cenab-ı Allah'tan rahmet diliyorum. Sözlerime son verirken hepinizi bir kez daha hürmet ve muhabbetle selamlıyorum. Sağ olun, var olun, ne mutlu Türk'üm diyene."