Bakan Elvan: Yönetemeyeceğiniz riski almayın

Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan, "Kripto para düzenlemesi kısa sürede bitecek, vatandaş yönetemeyeceği riski almasın" dedi.

Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan, Türkiye'nin yıl sonu cari açık beklentisinin 22-25 milyar dolar arasında olduğunu söyledi. Pandemi sürecinde verilen destek tutarının milli gelire oranının krediler hariç %3'ü aşacağını ifade eden Elvan, kripto varlıkların nasıl vergilendirileceği ve alım satım süreçleriyle ilgili kurallar konusunda çalışmaların sürdüğünü anlattı.

Elvan, bankacılık sektörüyle ilgili olarak da bilişim, savunma ve enerji alanlarında kredi tahsis süreçlerinin değişeceğini belirtti.

Elvan'ın Bloomberg ile gerçekleştirdiği mülakatta kendisine yöneltilen sorular ve yanıtları şöyle:

SORU: Turizm ile ilgili hedefler gerçekleşmezse, iç borç ödemeleri ve yabancı fon çıkışları da göz önünde bulundurulursa, cari denge ile ilgili bir sıkıntı yaşanma ihtimali söz konusu mu?

CEVAP: Dengeli bir ekonomik büyüme ve finansal istikrar açısından cari işlemler dengesi üzerindeki riskleri yakından takip ediyoruz. Aşılama faaliyetlerinin özellikle haziran ayından itibaren hız kazanacağını düşünüyoruz. Böylece turizmde bir canlanma bekliyoruz. Aslında sadece turizm değil, emtia fiyatları, kredi genişlemesi ve tedarik zincirlerindeki olası aksamaların etkileri de sürekli olarak radarımızda. Bununla birlikte tabii fırsatların da farkındayız. Dönemsel gelişmelere baktığımızda ihracat pazarlarımızda ciddi bir toparlanma var. Altın ithalatımız azalıyor, bizim en önemli ticari partnerimiz AB ve buradaki büyüme gerçekleşmeleri bizim için son derece önemli. Bu açıdan baktığımızda da ihracatımızda ciddi bir canlanma bekliyoruz. İlk kez Türkiye olarak 200 milyar dolara ulaşacağımızı öngörüyoruz. Yıl sonu için 22 milyar dolar ile 25 milyar dolar arasında bir cari açık bekliyoruz.

Bakan Elvan: Yönetemeyeceğiniz riski almayın

SORU: Ciddi bir sorun yaşanacağını düşünmüyorsunuz?

CEVAP: Ödemeler dengesi tarafında bir sorun görmüyoruz. Çünkü bu yılki hedefimize baktığımızda, 2021 yılı borçlanma programımızın altında bir borçlanma hedefliyoruz. Kalan vadeye göre dış borç stokuna baktığımızda reel sektörün 16,3 milyar dolarlık bir borcu olduğunu görüyoruz. Bunların kısa vadede 25 milyar doların üzerinde bir döviz fazlası söz konusu. Ticari kredilerde özellikle ithalat borçları kesiminde kendi içinde dönen bir mekanizma var. Burada bugüne kadar bir sıkıntı yaşamadık, bundan sonra da yaşayacağımızı düşünmüyoruz. Bankalar kesimine baktığımızda, bankaların aşağı yukarı 34,7 milyar dolarlık bir kredi borcu olduğunu görüyoruz ki bankaların şu anda sendikasyonla ilgili çalışmaları gayet iyi gidiyor. Bankaların 6 milyar doların üzerinde bir döviz pozisyon fazlasının olduğunu görüyoruz. Açıkçası biz cari denge açısından ciddi bir sorun görmüyoruz.

SORU: Pandemi süreci işsizlik konusunda ciddi bir baskı oluşturdu. Bundan sonraki süreçte ne tür adımlar atmayı planlıyorsunuz?

CEVAP: Salgın nedeniyle 2019 yılına göre 2020 yılında 1,3 milyon istihdam kaybı yaşandı. Tüm dünyada bu istihdam kaybının yaşandığını görüyoruz. Ancak aldığımız tedbirler sonucunda 2020 haziranına göre istihdamda bir iyileşme var. Haziran ayında 26,5 milyon olan istihdam sayısı 2021 mart ayında 28 milyona ulaştı. Bu elbette bizim hedefimizin altında, ama tedbirlerimizi hayata geçirdiğimizde bunların olumlu etkilerinin olacağını düşünüyoruz. Toplam 9 milyon 546 bin vatandaşımıza destek sunduk. Parasal tutarı da 55 milyar TL'ye ulaştı. Haziran sonu itibarıyla bu rakam 67,5 milyar TL'ye ulaşacak. İstihdamı iyileştirmeye yönelik hemen atmaya başlayacağımız adımları 5 başlıkta toplayabiliriz istihdam teşviklerini revize ediyoruz, sadeleştiriyoruz. İkincisi, ilave istihdama finansman desteği sağlayacağız. Mikro ve küçük ölçekli firmalarımızdan likidite sıkıntısı çekenlere istihdam katkıları her bir ilave kişi için 100 bin TL'lik krediye erişim imkanı sağlayacağız. İstihdam taahhüdünü yerine getiren firmanın istihdam ettiği her bir kişi için 12 ay boyunca ödediği SGK ve İşsizlik Sigortası primleri firmaya katkı olarak kredi faiz bakiyesinden düşülecek. Genç istihdamını ve işgücü niteliğini artırmaya yönelik tedbirler alacağız. Türkiye'nin en temel problemlerinden bir tanesi ara kademedeki istihdam problemi. Buna yönelik çok ciddi iki tedbir alıyoruz. Yeni nesil çalışma yöntemlerini yaygınlaştıracağız. İl bazında sektörel beceri haritaları hazırlıyoruz, geleceğin işleri odaklı işgücü dönüşümü için geçiş destekleri vereceğiz.

 SORU: Dolar cinsinden büyüme rakamları TL'de olduğu gibi olumlu değil. Türkiye'nin ana hedefi 2023 yılında dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri haline getirmek. Dolayısıyla bu tablo hedefi olumsuz etkiler mi?

CEVAP: Türkiye sınai altyapısı, zengin insan kaynağı, inovatif kabiliyetleri ve girişimcileri sayesinde yüksek büyüme potansiyeline sahip. Ancak en temel problemimiz büyümenin finansmanı konusunda ortaya çıkıyor. Örneğin geçen yıl toplam yatırım harcamalarının milli gelirdeki oranı %31 olarak gerçekleşti. Bunların %26'sı iç tasarruflarımızla finanse edildi. Geriye kalan %5'lik kısım için de dış tasarrufları kullandık. Yatırım-tasarruf eşitsizliği, yani %5'lik kısım geçen sene verdiğimiz cari açığa karşılık geliyor. Dolayısıyla kalkınma önceliklerimizle büyümenin finansmanı konusunda bir denge kurmamız gerekiyor. Büyümenin finansmanında dışarıya kısmen bağımlı olmamız ve sermaye akımlarındaki olası aksaklıklar, döviz kurlarındaki volatiliteye karşı kırılganlığı artırırken, kurdan enflasyona geçişi de hızlandırıyor. Kurun oynaklığı da bu yapısal sorundan geçiyor. Faizin yüksekliği de, enflasyonun katılığı da buna ilave edilebilir. Bu yapısal sorunla mücadele konusunda kararlıyız. İşin bir de tabii konjonktürel boyutları var, 2013'ten bu yana gerek iç, gerekse dış kaynaklı ciddi sınamalarla karşılaştık. 2020 Mart'ından itibaren içinde bulunduğumuz pandemi süreci tüm dünyada alışık olduğumuz düzenleri sarstı. Ancak, aşılama performansımız pek çok ülkeden daha iyi. Bu durum büyüme performansımızı olumlu etkiliyor. Temel önceliğimiz büyümenin kaliteli, dengeli ve istikrarlı bir patikada oluşması. Elbette zorlukların da farkındayız bu zorlukların hiçbirisi aşılamayacak nitelikte değil, kırılgan tarafları hızla onarıp güçlü yönlerimizi daha da perçinleyeceğiz. Türkiye'nin ekonomik politikalarının yönü ve hedefi bellidir. Piyasalar bize güvensin, sanayicimiz güvensin, halkımız bize güvensin.

SORU: Türkiye son 1,5 yılda bir kemer sıkma politikası uyguladı mı? Pandemi sürecinde ne kadarlık destek harcaması yapıldı ve yıl sonu öngörüleriniz nedir?

CEVAP: Türkiye ekonomisinin güçlü yanlarından biri, uzun yıllardır uyguladığı bütçe disiplini sayesinde ulaştığı düşük kamu borcudur. Uygulanan bu politika, ülke risk primini düşüren aynı zamanda para politikasının etkinliğini artıran önemli bir politikadır. 2020 yılından bugüne pandeminin merkezi yönetim bütçesine getirdiği yük 79 milyar TL'ye yakın. 2021 yıl sonunda da açıkladığımız destekleri dahil ettiğimizde yaklaşık 109 milyar TL'ye ulaşmasını öngörüyoruz. Ayrıca pandemi nedeniyle etkilenen vatandaşlarımıza sadece merkezi yönetim bütçesiyle değil, diğer araçlarla da destek vermeye çalıştık. Örneğin pandemi başından bugüne kadar işsizlik sigortasından yaklaşık 55 milyar TL ödeme yaptık. Merkezi Yönetim Bütçesi, İşsizlik Sigortası ve Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Destek Fonu'ndan toplam 136 milyar TL harcadık. Yıl sonuna kadar da bu tutar 182,7 milyar TL'ye ulaşmış olacak. Bahsettiğim bu tutarın milli gelirin %3'ünü aşmasını bekliyoruz. Ayrıca kredi paketleriyle 315 milyar TL'lik bir destek sağlandı. Kredi paketleriyle sağlanan destek milli gelirin yaklaşık %6'sına ulaştı. Yapılan ertelemeler nedeniyle de 200 milyar TL'nin üzerinde bir erteleme söz konusu oldu. Bu tutar da milli gelirin %3,6'sı.

SORU: Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan nefes kredisi konusunda bakanlığınızın çalışma yürüteceğini duyurdu. Bu konuda hangi aşamadasınız? Sanayi sektörünü canlandırmak için neler planlıyorsunuz?

CEVAP: Nefes kredisinin detaylarını çalışıyoruz. Salgından etkilenen tüccarlarımız, sanayicilerimiz ve şirketlerimiz bu kredilerden faydalanacak. Burada biz paranın nereye gittiğini bilmek istiyoruz ve amaç dışı kullanımların da önüne geçmek istiyoruz. Kullandırılacak kredinin öncekilerden farkı, sadece ciro kaybı yaşayan işletmeleri odağına alması olacak. Alınan kredinin doğrudan firmanın ihtiyaçları için kullanılmasını temin edecek bir takım düzenlemelerimiz olacak. Çarşamba gününe kadar teknik detayların netleşmesini planlıyoruz. Faiz ve geri ödeme koşullarını bu hafta açıklayacağız.

SORU: Bankacılık sektörü için ne gibi çalışmalarınız olacak?

CEVAP: Bankacılık sektörünün aktif kalitesinin iyileştirilmesi konusunda bazı tedbirler ortaya koyduk. Katma değer üretme ve istihdam oluşturma potansiyeli bulunan firmaların rehabilitasyonu için de farklı mekanizmaları devreye almak istiyoruz. Örneğin sorunlu alacak varlık fonları kurulması, varlık yönetim şirketlerinin kapasitelerinin güçlendirilmesi gibi. Bankaların yüksek teknolojiye dayalı, bilişim, savunma sanayi veya enerji gibi kritik sektörlerin finansmanında ticari krediler için uyguladıkları geleneksel teminata dayalı kredi tahsis süreçlerinde değişikliğe gidilmesi yönünde bir takım çalışmalar var. Şu anda bankalarımızın sermaye yeterlilik oranları oldukça yüksek. Takipteki alacak oranına baktığımızda %4'ün altında. Bankacılık sektöründe şu anda döviz açık pozisyonu olmadığını görüyoruz. Takipteki alacaklara ve yakın izlemedeki kredilere ayrılan karşılık oranlarına baktığımızda, takipteki alacaklar 148 milyar TL civarında, 115 milyar TL civarında bir karşılık ayrılmış durumda, yani %77. Gelişmiş ülkelere baktığımızda bu oran %40-%45 bandında. Bu açıdan bankalarımız oldukça sağlam bir duruş sergiliyorlar. Yakın izlemedeki kredilere ayrılan karşılık oranı %15'in biraz üzerinde. Gelişmiş ülkelerde bu oran %6 seviyesinde. Buna rağmen biz bankaların aktif kalitelerinin artırılmasını arzu ediyoruz.

SORU: Kripto paralarla ilgili bir çalışma başlatıldı. Kapsamlı düzenleme ne zaman yapılacak? Bir vergilendirme söz konusu olacak mı? 

CEVAP: Bakanlığımız koordinasyonunda bir çalışma grubu oluşturduk. Bu grup yoğun bir şekilde çalışmalarını yürüttü. Önce Merkez Bankası bir düzenleme yaptı, arkasında MASAK çalışmalarını kamuoyuyla paylaştı. Çalışma grubumuz öncelikle farklı ülke uygulamalarını inceledi. Üzerinde çalıştığımız alanlar ise kripto varlık ile çeşitlerinin tanımlanması, bu varlıkların ortaya çıkarılması, ihracı ve dağıtılması, alım satım yapan platformların uyması gereken ilke ve esasların belirlenmesi, varlık saklama hizmetinin hangi şartlarda kimler tarafından yapılabileceği, vergilendirme politikasının nasıl olacağı, hangi kripto varlık çeşidi için hangi kurumun düzenleme yapma ve yaptırım uygulama yetkisinin olacağı, özellikle suç gelirlerinin aklanması ve terörizmin finansmanında bu alanın kullanılmasının engellenmesi gibi geniş bir alanı kapsıyor. Bu konudaki çalışmamızı kısa sürede tamamlayacağız. Ancak ben şunu söylemek de istiyorum vatandaşlar, tasarruflarını değerlendirirken, yönetemeyecekleri riskleri almamalı.

SORU: Yeni ekonomi yönetiminin koordinasyonu nasıl yürütülüyor, ekonomi politikası ağırlıklı olarak Merkez Bankası üzerinden mi şekilleniyor?

CEVAP: Cumhurbaşkanımız başkanlığında ilgili bakanlıklarımız ve kurumlarımız uyum içinde çalışıyorlar. Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin en büyük avantajlarından biri de hızlı koordine olabilme kabiliyeti oldu. Ekonomi yönetimi olarak önceliğimiz fiyat istikrarının sağlanması ve kalıcı düşük enflasyon seviyelerine ulaşılması. Politika koordinasyonu noktasında iletişim kanallarımız sürekli açık. Koordinasyonu bir üst basamağa taşımak için ekonomi koordinasyon kurulu, finansal istikrar komitesi ve fiyat istikrar komitesini kuruyoruz. Fiyat istikrar komitesinin ana amacı hiçbir şekilde Merkez Bankası'nın politikalarına müdahale şeklinde algılanmamalıdır. Merkez Bankası'nın para politikalarını tamamlayıcı bir rol üstlenecek. Şunun altını çizmek istiyorum, ekonomi yönetiminde teknik ekipler birlikte çalışıyor, Türkiye'nin kurumsal altyapısı güçlüdür. Dolayısıyla kişilerden bağımsız çok güçlü bir kurumsal koordinasyon söz konusu.

SORU: Enflasyon beklentileriniz nedir?

CEVAP: Enflasyonla mücadele bizim en temel önceliklerimizden bir tanesi. Eğer siz yatırım, üretim, istihdam ve ihracat alanında sağlıklı bir büyüme patikasına girmek ve sahip olmak istiyorsanız enflasyonla mücadele etmek zorundasınız. Yani enflasyonla mücadele makroekonomik istikrar ve finansal istikrarın ön koşuludur. Biz fiyat istikrarını son derece önemsiyoruz. Enflasyonla mücadelede 4 temel alan var. Birincisi tabii para politikası, merkez bankasının sorumluluğunda olan bir alan. Bu yönde de merkez bankasının enflasyon raporuna baktığımızda, diğer açıklamalara baktığımızda enflasyonun kalıcı bir şekilde düşürülmesine yönelik gerekli enstrümanların kullanılacağı yönünde açıklamalar söz konusu. Para politikasını destekleme anlamında kamu maliyesi tarafı da önemli. Bu konuda biz gereken hassasiyeti gösteriyoruz. Kamu maliyesi alanında almış olduğumuz tedbirler enflasyonla mücadeleye önemli bir katkı sunacak. Üçüncü bir alan finansal sektör. Finansal sektörde de kredi gelişmelerini çok yakinen takip ediyoruz. İhtiya ç hasıl olması halinde de gerekli makro ihtiyati tedbiri almaktan da kaçınmayız. Dördüncü temel husus ise enflasyonda yaşanan yapısal sorunlar. Yönetilen ve yönlendirilen fiyatların, enflasyon hedefine göre belirlenmesi çalışmalarımız var. Yine enflasyonla mücadele konusunda yapısal sorunların çözümü noktasında özellikle gıdada soğuk zincir oluşturulmasının desteklenmesi.

 

GÜNÜN VİDEOSU

Zalim ordusu saldırıyor! İsrail Gazze'de “Güvenli Bölge” ilan edilen çadırları vurdu

Gazze’nin Han Yunus şehrinde, İsrail işgal güçleri sivillerin sığındığı çadırları hedef aldı. Bombardımanda çok sayıda masum sivil hayatını kaybederken, yaralıların durumu kritik.