Başbakan Binali Yıldırım'dan AP'nin Afrin kararına sert tepki

Başbakan Binali Yıldırım Azerbaycan'da aralarında SuperHaber Genel Yayın Yönetmeni Cengiz Er'in de bulunduğu gazetecilere önemli açıklamalar yaptı. Binali Yıldırım AP'nin Afrin kararıyla ilgili, "Türkiye hem kendi ülkesinde hem de Avrupa’ya terörün yayılmasının önüne geçiyor. " diye konuştu

Başbakan Binali Yıldırım, '6. Bakü Küresel Forumu' nedeniyle gittiği Azerbaycan'daki temaslarını tamamlayarak yurda döndü.

Ziyaret kapsamında Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile görüşen Yıldırım, ayrıca aralarında SuperHaber Genel Yayın Yönetmeni Cengiz Er'in de bulunduğu gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Günemdeki sıcak gelişmelere ilişkin önemli açıklamalar yapan Binali Yıldırım, AP'nin Afrin'le ilgili skandal kararına sert tepki gösterdi.

İşte Binali Yıldırım'ın açıklamaları;

“TÜRKİYE AVRUPA’YI TERÖRDEN KORUYOR”

SORU: Avrupa Parlamentosu’nun Afrin’le ilgili kararına ne diyorsunuz?

-Avrupa Parlamentosu böyle çıkıntılıkları yapıyor. Terörle mücadeleyi onlar mı yapıyor? Kusura bakmasınlar, onlar sıcacık koltuklarında otururken Türkiye hem kendi ülkesinde hem de Avrupa’ya terörün yayılmasının önüne geçiyor. Bir anlamda Türkiye Avrupa’yı terörden koruyor.

Bu kararları almadan önce dönüp dolaşıp, yatıp kalkıp Türkiye’ye dua etmeleri lazım. İşte efendim Kürt kuvvetler... Ne zamandan beri PKK’lılar PYD’liler YPG’liler eli kanlı Kürt kuvveti oldu. Öyle bir devlet mi var da Kürt kuvvetinden bahsediyorlar. Bunlar tamamen vizyonsuz, cahilce, bölgenin sorunlarından bihaber insanların verdiği kararlar...

Avrupa Parlamentosu’nun bu anlamda sicili bozuk. Aldığı bu karar bizim için yok hükmündedir. Bu kararları alırlar, bunları hangi saiklerle aldıklarını da biliyoruz. Arkasında kimlerin olduğunu da biliyoruz.

Yazık koca Avrupa kıtası bölücü terör örgütüne neredeyse teslim oldu. Böyle bir şey olabilir mi? Camiler kundaklanıyor, havalimanlarına saldırdılar, evlere işaretler konuyor.

Dilimizde tüy bitti. Diyoruz ki, bakın bunları şımartmayın. Müsamaha göstermeyin. Yarın bir gün sizin de başınıza bela
olur. Ve dediklerimiz bir bir çıkıyor.

frfregreg

SORU: Afrin operasyonunun mayıs aylarında bitebileceğine dair Dışişleri Bakanı’nın da açıklamalar oldu. Bu konuda bir değerlendirme alabilir miyiz?

- Afrin operasyonu devam ediyor. Şu gün biter, şu gün gireriz çıkarız diye bir şey yok. ÖSO milisleri ve bizim silahlı kuvvetlerimiz, jandarmamız, polisimiz titiz çalışıyor.

Neticede sivillerin arasına sızmış silahlı terör örgütünden bahsediyoruz. Burada sivillere zarar vermeden çalışmak teröristleri etkisiz hale getirmek, sivillerin herhangi bir zarar görmemesi kolay bir iş değil. Bu operasyonun tabiatından kaynaklanan bir zorluk var. O yüzden şu gün biter, şu gün gireriz, şu gün çıkarız gibi bir şey demek doğru olmaz. İşlerini tamamlayınca çıkacaklar. Biz zaten baştan burada gelip kalma niyetimiz yok dedik. Bu lafları Cerablus ve Azez hattında Fırat Kalkanı’nda da duyduk. ‘Türkiye buraya girdi, çıkmayacak’ denildi. 135 binden fazla Suriyeli aile oraya gitti, yerleşti. 160 bin çocuk orada okula başladı. Bu sadece 2 bin kilometrekarelik Cerablus-Azez hattında... Köyler, ilçeler, beldeler kuruldu, asayiş sağlandı, okullar açıldı. Mahkemeler kuruldu. Bayağı bir devlet modeli oldu. Geçici bir yönetim oluştu.

SORU: Menbiç Türkiye’nin gündeminde. Obama döneminden bu yana tartışma var. Ne olacak?

- Biliyorsunuz, geçtiğimiz günlerde ABD Dışişleri Bakanı Tillerson Türkiye’ye gelmişti. Görüşmeler vesaire oldu. Orada bu Menbiç meselesi çok tırmandırıldı. Savunma, istihbarat ve diplomatlardan oluşan teknik heyetler kuruldu. Onlar çalıştılar, kağıt üzerinde bir noktaya geldiler. Pazartesi itibarıyla Dışişleri Bakanları buluşup görüşecekti. Tabii Tillerson ABD Başkanı Donald Trump’ın azizliğine uğradı. Yeni gelen arkadaş ile Dışişleri Bakanımız Mevlüt Çavuşoğlu ileriki tarihlerde görüşecek. Burada şu var. Bizim oradaki duruşumuz çok net. Afrin’de duruşumuz neyse Menbiç’te de duruşumuz aynı... Sınırlarımızın güneyinde terör örgütlerinin varlığını istemiyoruz.

SORU: Türkiye’nin oraya girmesi mi?

- Yerli halkın yüzde 90’dan fazlası Arap. Orada ABD’nin de Rusya’nın da varlığı var. ABD oradaki PYD-YPG unsurlarını güya oradaki güvenliği sağlamak amacıyla tuttuğunu söylüyor. Burada bizim arzumuz, tercihimiz gerek Rusya gerek ABD ile bir mutabakat içinde sorunun çözülmesi... Ama her halükarda çözülecek. Daha önce ABD’nin Türkiye’ye verdiği sözler var. Önceki yönetim döneminde biz mutlaka bunları buradan çekeceğiz denildi. Bunun tahakkuk etmesini bekliyoruz. Devlette devamlılık esastır. ‘Öncekiler söyledi, beni ilgilendirmez’ demek yakışmaz.

SORU: Yeni Dışişleri Bakanı Pompeo süreci nasıl değiştirir?

- Bakıp göreceğiz. Bizim için o gitmiş, bu gelmiş fark etmez. Bizim için ilkeler esastır. Türkiye hiç bir zaman terör tehdidi altında varlığını sürdürmek niyetinde değil.

SORU: Fırat’ın doğusunda Afrin ve Menbiç’te olduğu kadar net mi Türkiye?

- Terörde "Doğu ve Batı" diye bir şey olmaz. Fırat’ın doğusu, Fırat’ın batısı diye bir ayrım olmaz. Terör neredeyse bizim uluslararası ve ulusal anlamda meşru hakkımızdır. Bize rahatsızlık veren, canımızı yakan bütün unsurların hakkından gelmesini biliriz. Eğer bunların arkasında birileri varsa ona karşı da tutumumuz değişmez. Üye olduğumuz NATO’daki üyelerden bir tanesi ‘ben bu teröristlere destek oluyorum’ derse o başka bir şey. Bu ne NATO’nun ilkelerine uyar, ne ülkelerin teröre bakışına uyar. ABD baştan bu yana şunu söylüyor: “Bizim bunlarla birlikteliğimiz taktik birliktelik, tercih değil mecburiyet...” Mecburiyet ne? Burada DEAŞ var onları halletmek için bunlarla kısa vadeli işbirliği yapıyoruz. DEAŞ gitti. Büyük oranda yok oldu. Mazeret de kalmadı. Biz artık samimiyet istiyoruz. ABD burada samimi olup olmadığını gösterecek.

fewfewfefe_1

MÜHÜRSÜZ OY PUSULASI TARTIŞMASI

SORU: Seçim ittifakıyla ilgili yasa TBMM’den geçti. En çok tartışılan bölümü mühürsüz oy pusulaları konusu. Partilerin mühürsüz oy pusulası fırsatıyla seçimde sahtekarlık yapması gündeme gelebilir. Bu nasıl önlenebilir?

- Şimdi artık eski kafa, eski düşünce şekliyle yeni icraatları yapamayız. Şimdi bütün oy pusulaları filigranlı. Yani, mühre falan gerek yok. Elektronik imzaya milleti geçirene kadar alnımızın derisi çatladı. Yok imzayı öyle abanarak yapacaksın, üstüne mührü vuracaksın ki, devlet olduğu belli olsun. Bu eski, klasik devlet bakışı. Şimdi bilişim gelişti, her şey gelişti. Barkodlu çekler var, filigranlı oy pusulası var. Oy pusulasının hiç bir yerine mühür bile vurulmaması lazım. İhtiyaç yok. Ama alışkanlık. Efendim işte birden bire terk etmeyelim... Uzun yıllar hatırlamıyor musunuz elimizi boyaya batırıyorlardı da bir hafta çıkmıyordu. Aslında burada bir sahtekarlık söz konusu olmaz. Asıl olan seçmenin oyuna oluyor. 50 milyon seçmenin neredeyse yüzde 8-10’unun oyu boşa gidiyor. Yazık değil mi? Günah değil mi? Tüm bunları ortadan kaldıralım. İşte neymiş efendim “oy pusulasını zarfa koyarken muhtarın kağıdını da koyuyorlar”... Eee konulsun, ne olacak? Sayım yaparken ayır, ne var? Aynı zarfa konur mu, konmaz mı? Günlerce bu tartışılıyor. Böyle bir şey olur mu? Ne olacak aynı zarfa koyarsa?

REFERANDUMDAKİ "MÜHÜRSÜZ OY" TARTIŞMALARI TEZGAH MIYDI?

Dolayısıyla referandumda da bu tartışmalar üzerinden orada da bir oyun oynandı. Yani, pırıl pırıl seçimi tartışmaya açmaya çalıştılar. Muvaffak olamadılar. AİHM’e bile götürdüler. Oradan da bir şey çıkmadı. Ben o mühürlerin eksik, fazla basılma işinde de öyle bir ihmal olduğunu düşünmüyorum. Orada da bazıları kaybedecekleri seçimi tartışmaya açmak için öyle bir iş yapıldığı kuşkusu bende var. Tabii, bunun ispatı çok mümkün değil. Daha oylar sayılmamış, seçim bitmemiş, CHP’ye soruluyor, MHP’ye soruluyor, AK Parti’ye soruluyor, herkes kabul ediyor. Olumlu görüş veriyor, sonradan sayılıyor, ediliyor, sonuç belli olunca “vay, işte mühürsüz pusulalar kullanıldı”, şu oldu, bu oldu, denildi.

Bir kaşık suda fırtına koparılmaya çalıştılar. Türkiye, dünyada bana göre en adil, en şeffaf seçim yapan ülkelerin başında geliyor. Türkiye’nin seçim tecrübesi, seçimdeki hazırlığı, titizliği, başka hiç bir ülkede yok. Hakikaten sandıklara Türkiye’de küçük partiler daha fazla sahip çıkıyor. Onlar daha azimli olduğu için. Kayıplar hep büyük partilerden oluyor. Bakın, en fazla kayıp büyük partilerdedir. Herkes oyuna sahip çıkıyor. Öyle söylentiler çıkarılıyor. Onun oyunu ona, bunun oyunu buna yaz, yok öyle şey. 3-4 kademeden geçiyor. Oraya itiraz, buraya itiraz, çok ciddi denetimler var. Tüm bunlar ortadayken, büyük bir fedakarlıkla, gayretle yapılan seçimler üzerine şüphe düşürmek büyük haksızlık. Millete haksızlık…

SORU: CHP geçtiğimiz günlerde tüzük kurultayı yaptı. Bazı CHP’li vekiller bir öneri ortaya koydu. Cumhur ittifakına karşı, seçime girmemek… Kılıçdaroğlu, “Kazanacağız, neden seçime girmemezlik yapalım?” dese de bazı CHP’li vekiller hala seçime girmemeyi savunuyor. Siz bunu nasıl yorumluyorsunuz?

- Yani, o girmeyelim diyenler kazanma ümidi olmayanlar… O kadar tecrübe var, 8-9 seçim kaybettiler. Bundan sonrakine de ne diye zahmete girelim, bunu da kaybedeceğiz diye düşünmüş olabilirler. Ama bir de bu girmeyelim diyenlerin evveliyatına bakarsanız, onlar protest kişiler, üniversitede boykotlar yapanlar, öğrenci hareketlerinde aktifler. O arkadaşların öyle bir alışkanlığı var. Ama Kılıçdaroğlu da tabi “Seçime gireceğiz” dedi. Çünkü o da kazanacağına inanıyor. Yani, ümit fakirin ekmeğidir. Öyle değil mi?

Başbakan Binali Yıldırım'dan AP'nin Afrin kararına sert tepki ile ilgili etiketler Binali Yıldırım Azerbaycan
GÜNÜN VİDEOSU

Kokoreççide öldürülmüştü! Ölmeden önce çektiği video ortaya çıktı! "Ben ölürsem bunu paylaşın"

Adana'da bir kokoreç dükkanındaki saldırıda ölen 17 gencin, ölmeden önce çektiği video ortaya çıktı. İşte o gencin "Ölürsem yok mu bu video, hepiniz beni paylaşın diye kalsın" notuyla paylaştığı o video...