Bazı subaylar neden hep "tedirgin"?
Askeri darbelerin Türkiye demokrasi tarihine vurduğu kara lekeler, yakın tarihte bir kez daha tanık olunduğu üzere toplumsal hayatta silinmez izler bıraktı. Büyük acılara neden olan darbe ve darbe girişimleri bu konuda hassasiyetleri de en üst seviyeye taşıdı. Ancak kimi asker kökenli isimler geçmişte yaşananlardan ders almamakta ve üniformalarını siyasete paravan yapma konusunda ısrarcı.
104 emekli amiralin, geçtiğimiz gün, gece saatlerinde Kanal İstanbul projesinden vazgeçilmemesi hâlinde Montrö Boğazlar Sözleşmesi'nin tartışmalı hâle geleceğine dair bir bildiri yayımlaması büyük bir tartışmaya neden oldu.
Siyasi iktidar tarafından "muhtıra" olarak değerlendirilen söz konusu metin hakkında soruşturma açıldı ve 10 amiral gözaltına alındı.
Bildiri "ifade özgürlüğü" şeklinde bir bakış açısı ile savunulmak istense de Türkiye'nin darbeler tarihi ve askeri vesayet sicili göz önüne alındığında, siyasi iktidar tarafından "emekli amiraller" tarafından hazırlanan bu metin içerik ve zamanlama açısından "sivil iktidara müdahale" olarak algılandı.
"GENÇ SUBAYLAR TEDİRGİN"
Diğer yandan, yaşananlar askerlerin siyasi saikler ile hareket etmeyi alışkanlık haline getirdiği "eski Türkiye" yıllarını hatırlattı.
İşte 2003 yılında, Türkiye, o askeri vesayet döneminin en önemli kırılma anlarından birine tanıklık etmişti...
Daha sonra CHP'den milletvekili de olan gazeteci Mustafa Balbay 23 Mayıs 2003'te dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök'ün aylarca, hatta yıllarca konuşulacak sözlerini gazetesinin manşetine taşıdı.
Özkök, "Genç subaylar tedirgin" diyerek, seçilmiş hükümete ültimatom vermeyi amaçlıyordu. Cumhuriyet Gazetesi de bugün olduğu gibi, o gün de vesayetçilerin sözcülüğünü yapmaya soyunmuş ve bu mesajı büyük puntlar ile birinci sayfasına taşımıştı.
O SUBAYLAR NEDEN HEP RAHATSIZ?
Darbe sicili kabarık olan ve daha önce pekçok kez hükümet deviren askerlerin, iktidara daha yeni gelen siyasi partiye tehditleri gazetede geniş yer buldu.
‘‘Özkök, Erdoğan'ı uyardı: Bazı AKP milletvekilleri, orduyu yıpratmak isteyenleri cesaretlendiriyor. Huzursuzuz, rahatsızız’’ başlıklı haberde "rahatsızlığın" adresi konusunda "genç subaylar" işaret edildi.
Söz konusu manşet üzerine Erdoğan ve Özkök'ün bir görüşme yaptığı ve görüşmede, dönemin Genelkurmay Başkanı'nın, "Komuta kademesine sürekli tedirginlikler iletiliyor. Özellikle genç subaylarımız durumu endişeyle izliyor. Sonuçta kaygı sadece genç kesimle değil genelimizdedir. Bir huzursuzluk, tedirginlik, kaygı yaşanmaktadır." ifadelerini kullandığı da medyaya yansıdı.
18 SENE GEÇTİ, "GENÇ SUBAYLAR" YAŞLANDI AMA...
Aradan geçen yıllarda genç subaylar yaşlandı, pek çoğu önemli görevlere geldi. Birçoğu emekli oldu.
Bu süreçte Türkiye pekçok iç ve dış badire atlattı. Bir askeri darbenin eşiğinden döndü, FETÖ kumpaslarının hedefi oldu.
Ancak, zaman, "kurmay zeka" olarak tanımlanan askeri dehanın siyaset söz konusu olduğunda pek de işletilemediğini gösterdi. "Eski tüfekler" ellerindeki son kurşunları yine Türk demokrasisine sıktı!
Gençlik yıllarında muvazzaf asker oldukları dönemde AK Parti iktidarına savaş açan ve üniforma ile siyaset yapan o "genç subaylar"dan bir kısmının, emekliliklerinde de huylarından vazgeçmediği ortaya çıktı.