BIG Genel Başkan Yardımcı İsmet Mısırlıoğlu SuperHaber’e konuştu
SuperHaber’den Arzu Erdoğral’a konuşan Mısırlıoğlu, Almanya’nın darbe olayını çürütmek istediğini söyledi.
Almanya’da medya her gün bir olaya imza atıyor. Tabi sadece medya değil, siyaseten de gerginlik sürekli olarak Almanya tarafından tetikleniyor. Tüm bunları ve FETÖ’nün Almanya’daki son durumunu Yenilik ve Adalet Partisi (BIG) Genel Başkan Yardımcı İsmet Mısırlıoğlu ile konuştuk. Mısırlıoğlu, Kılıçdaroğlu’nun Alman Focus dergisine Türkiye’yi ve özelikle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı şikayette bulunmasına dikkat çekti. Ayrıca FETÖ ve PKK’nın Almanya tarafından desteklendiğine vurgu yaptı.
ALMAN MEDYASI MAÇTAKİ OLAYLARI ERDOĞAN’A BAĞLAYACAK KADAR DÜŞTÜ
Konyaspor-Beşiktaş maçında yaşanan olayları da Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bağladılar. Ne dersiniz bu hususta?
2005 yılında Avrupa müzakerelerinin başladığı dönemde Alman medyasında Türkiye aleyhinde kampanya başlamıştı. O gün bugündür bu kampanya hala devam ediyor. Biz Almanya’da Türkler olarak Türkiye’deki her seçimden sonra bittiğini umut ederken yeniden bir anti kampanya yapıldı. Dolayısı ile şimdide Almanya’da seçim var. Türkiye’de seçim olduğunda Almanya’da seçim olduğunda Erdoğan düşmanlığı yapılıyor bunun sonu yok. Almanya’da çok seçim oluyor. Eyalet sistemi olduğu için 16 eyalet var. Ortalama 5 yıl da bir seçim yapılıyor. Dolayısı ile her sene bir eyalette seçim denk geliyor. Erdoğan düşmanlığı aldı başını gidiyor. Ne zaman biter Allah’ü alem. Onu kestirmek çok güç. Beşiktaş maçını bile oradaki tatsız olayları Erdoğan’a bağlayacak kadar düştü Alman medyası maalesef.
ALMANYA DARBE OLAYINI ÇÜRÜTMEK İSTİYOR
-İsmet bey özelikle referandum süreci, onun öncesinde 15 Temmuz’da sonra bu saldırılar daha da arttı gibi siz ne düşünüyorsunuz?
Tabi kesinlikle. 15 Temmuz’da zaten FETÖ’nün arkasında Almanya vardı. Almanya bu kalkışmadan haberdardı. Kalkışmanın başarısız sonuçlanması Almanları çok üzdü. Kaldı ki Merkel bile 1 ay sonra üzüntüsünü belirtti. Alman delegasyonu aylar sonra Türk parlamentosunu ziyaret etti. Alman milli istihbaratı 8 ay sonra işte kalkışmanın kontrollü olduğundan bahsetti. Arkasında FETÖ’nün olmadığından bahsetti. Yani bakıyorsunuz ki burada Alman medyası organizeli bir şekilde darbe olayını çürütmek istiyor ve bundan da nemalanıyor. Hem seçimlerde nemalanıyor hem bizi burada Almanya’da bulunan Türkleri sindirmek için yapıyor. Çünkü burada Türkler onların istediği şekilde asimile olmadı. Biz onların gözünde memleketlerine gitmesi gereken veyahut ta kalırsak Almanlaşması gereken bir azınlık bir kitle olarak algılanmaya başladık. Esasında bir taşla iki kuş vuruyorlar. Türkiye’de siyasi yapılanmaya mesaj gidiyor. İstediğimiz sistem ve rejim değilsiniz. Aynı zamanda da Almanya’daki Türklere aba altından sopa gösteriliyor.
FETÖ VE PKK ALMANYA TARAFINDAN DESTEKLENİYOR
-FETÖ’nün Almanya’daki varlığı son olarak ne durumda?
Malumunuz dörtyüzün üzerinde diplomat Almanya’ya sığındı. Bunların arasında darbeye bulaşmış 2 general var. FETÖ her zeminde Almanya tarafından destekleniyor. Bazı medyada FETÖ karşıtı şeyler çıksa bile onlar gelip geçici göz boyamaya yönelik ifadeler. Burada FETÖ ve PKK Almanya tarafından destekleniyor. En azından onların hukuk dışı yaptığı işlere göz yumuluyor. Yani siz Türkiye’de 249 kişinin ölümüne sebep olmuş kişilere hak tanıyorsunuz. Yasak olduğu halde flamaların taşınmasına mitinglerde müsaade ediyorsunuz. Çifte standart Almanya açısından üzücü bir durum. En son bu Dışişleri Bakanının Türkiye’yi protesto etmesi Almanlara seyahat uyarısı vermesi Türkiye’ye gitmeyin demesi bunu Bild gazetesi üzerinden yapması işin talihsiz ve komik yanı da Bild gazetesinin CEO’nun da Bodrum’da tatil yapması ve twitter hesabından paylaşması… Bazen Türkiye’ye giydirmek istiyorlar ama ertesi gün foyaları ortaya çıkıyor.
ALMANYA’NIN DIŞİŞLERİ BAKANI KONUMUNDAKİ MUHALEFET LİDERİ!
Olduğu gibi tiyatro. Ne olacak? Sonuçta Almanya kaybedecek. Hem ekonomik açıdan hem de imaj açısından kaybedecek. Biz Almanya’da Türkler olarak güçlüyüz burada. 80’e yakın işadamımız var. Bizde daha çok bilinçlenme oldu. Bu Alman düşmanlığı anlamında değil ama en azından siyasi bir bilinçlenme oldu. Almanya’da bütün mevcut partilerin Türklere hitap etmediği anlaşıldı. Düşünebiliyor musunuz? Bütün yaptığınız eylemler Türklere karşı. Siz Ermeni yasasını meclisten geçiriyorsunuz. Oradan bütün Türklere katil diyorsunuz. Atalarımıza katil diyorsunuz. Ondan sonra yüzümüze gülerek bizimle dost olduğunuzu söylüyorsunuz. Yani yemezler diyelim kaba tabirle. Bir de bunun üstüne Kılıçdaroğlu’nun Alman Focus dergisine Türkiye’yi ve özelikle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı şikayette bulunması. Neymiş Türkiye’de demokrasi yokmuş, Erdoğan gidecek ben size söz veriyorum tarzı açıklamaları. Sanki Almanya’nın dışişleri bakanı konumundaki muhalefet lideri!
BAZI TÜRKLER KAMUOYUNUN HİSLERİNE TERCÜMANLIK EDİYOR
-Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarına Almanya’daki Türklerin tepkisi ne oldu peki?
Geleneksel anlamda tepkiler geldi. Genelde maalesef şu var. Almanya’daki STK’lar sindirilmiş konumda. Almanya politikasına karışmıyorlar, eleştirmekten çekiniyorlar. Dini teşkilatlar zaten bazı konularda açıklama yapmaktan çekiniyor. Alman devletinden bir şekilde bütçe alıyorlar belli projeler kapsamında. Almanya’da bir elin parmaklarını geçmeyecek duyarlı insanlar var. Onlar bir şeyler söylemeye çalışıyorlar. O da yetiyor aslında. Almanya’daki bazı Türkler kamuoyunun hislerine tercümanlık ediyor bu çok önemli.
SEVİM DAĞDELEN PKK’LI BİR MİLLETVEKİLİ
-Daha önce Avrupa Birliği’ne ekonomik yaptırımdan bahsettiler. Son olarak da Alman Kürt vekil Dağdelen para yardımının kesilmesini ve müzakerelerin durdurulmasını istedi. Ne dersiniz?
Sevim Dağdelen zaten burada PKK savunucusu PKK’lı bir milletvekili. Sol partilerin bu konudaki tutumu belli. Dağdelen’in PKK’lı olması ciddiye alınmıyor bizde ciddiye almıyoruz ama sonuçta Alman medyası açıklamalarını büyük manşetler ile sunuyor. O dedi bizde onu kast ediyoruz tarzında Türkiye’ye karşı algı operasyonunda faydalı oluyor. Çünkü Alman kamuoyunu Dağdelen’in PKK’lı olması ilgilendirmiyor en azından bir Türk asıllı milletvekilinin Türkiye’yi eleştirmesi onların hoşuna gidiyor.
KILIÇDAROĞLU’NA SORUŞTURMA AÇILMASI LAZIM
Sevim Dağdelen’in dediği şey esasında Avrupa Birliğindeki lobiye düşündüğünü söyleyerek tercüman oluyor. Onlar açık ve net ifade edemiyorlar. Mülteciler konusunda verilen vaatler, kararlar yerine getirilmedi. Bir nevi Türkiye’ye kelek atıldı. Aynı şekilde uyum yasaları çerçevesinde Türkiye’ye verilmesi gereken bütçe 3-4 milyardan bahsediliyor. Onunda engellenmesi ki Almanya’daki kamuoyu algısı bu. Sevim Dağdelen ile de bunu kamuoyuna afişe ediyorlar. O da seve seve kullanılmaya hazır. İşte Belçika’da bir Kürt ya da Türk asıllı bakan oldu. İlk yaptığı iş Türk vatandaşlığından çıkmaktı. Zaten Alman kamuoyu üst aklı milletvekili yaptığı üste oynayan Kürtler hep belli inanç ve etnik yapıdan gelen insanlar. Yani seni beni almıyorlar hiç müsaade bile etmiyorlar. Siyasi anlamda çok güç Almanya’da. İşte bizde o zamandan partimizi kurduk ki kendimizi ifade edelim. Yani zor seni kontrol etme boşluklarını mercek altına alma her şeyi kontrol etme iç güdüsü Almanlarda hakim maalesef. Türkiye düşmanlığı benim işte 2004 -2005’ten bu yana hala devam ediyor. Şimdi seçim biter 24 Eylül’de ondan sonra yine devam eder. Seçimlere malzeme ediyorlar. Seçim olmadığı zaman da bu düşmanlıklar oldu. Çünkü Almanya’nın Ortadoğu’da ve Türkiye’deki birçok yerdeki kendi menfaatleri tehlikeye girdi. Almanya’nın kaygısı bu. Eskiden Erdoğan dostluğu vardı. 2013 öncesi bir dostluk vardı biliyorsunuz. Gezi olaylarından sonra dostluk falan her şey bozuldu. Çünkü orada ilk kalkışma oldu başarısız oldular. 15 Temmuz’u desteklediler yine başarısız oldular. Baktılar Türkiye’de gücümüz kalmadı ondan sonra vur abalıya. Medyada savaş yaşanıyor şu an. Almanya’da medya tek sesti. Almanya’da Türk medyasını okuyabiliyorsunuz. Aydınlık gazetesinden Sözcüsünden, Cumhuriyetinden hepsini bulabiliyorsunuz. Bir düşünce farklılığı var. Birgün gazetesine bakın Almanya’da izdüşümü yoktur mesela. Almanya’da medya özgürlüğü olsa da tek ses tek ağızla konuşuyor. Özellikle dış politikada. Ama gelgelelim Kılıçdaroğlu gibi ana muhalefet lideri o da Türkiye’yi Cumhurbaşkanını Almanya’ya şikayet ediyor! Esasında soruşturma açılması lazım. Bu aynı zamanda iç güvenliğe tehdittir. Bu davetiyedir. Bu dış ülkeye gelin müdahale edin davetiyesidir! Aynı Kılıçdaroğlu kontrollü darbeyi Almanya İstihbaratının seslendirdiği gibi aynı şekilde seslendirdi. Kalkışmaya kontrollü darbe dedi. Esasında Kılıçdaroğlu kendini kurtarmaya çalışıyor. Çünkü Berberoğlu “ben 5 yıl yatmam konuşurum. Bunlar bana nereden geldi kim biliyor” şeklinde açıklamalar yaptı geçen hafta. Dolayısı ile Kılıçdaroğlu şu an kendi canının derdinde etekleri tutuştu tabiri caiz ise.
GABRİEL TÜRKLERE VERDİĞİ HİÇBİR SÖZÜ TUTMADI
-Bir yandan dünyada sadece Türkiye varmış gibi hareket eden Almanya diğer yandan da çarpıtmalar yapan Almanya. Türkiye’ye el uzatmaya hazırız ancak hükümetin tutumunda değişiklikler bekliyoruz gibi bir açıklaması vardı Almanya Dışişleri Bakanı Gabriel’in. Sizce nasıl okunmalı bu durum?
Almanya’nın sesi televizyonunun Türkçe yayın yapan bir kanalı var. Orada bizim tanıdığımız iş adamları katıldı programa. Bakıyorsunuz bazılarının üzerinde bu Alman algı operasyonunun Türkler üzerinde de etkisi var. Burada istenilen olay kendini aciz göstermek Almanlar bunu iyi yapıyorlar. Yani ciddiyetini söylemeden açıklamasını yapıyorlar. Türkiye’ye eski kullandıkları sözcüğü diktatör sözcüğünü kullanmıyorlar. Neden Erdoğan dedi ki “Siz diktatör derseniz bende size nazi metodlarını uyguluyor derim” Daha sonra o olay öyle kapandı ve sözcüğü kullanmıyorlar. Ama her defasında sözde insan haklarından demokrasiden Türkiye’ye ders vermek istiyorlar. Türkiye’nin kötü bir dönemden geçtiğini anlamak dahi istemiyorlar. Darbe atlatılmış, PKK tehlikesi var, olduğu gibi savaş bölgesi bunu görmek istemiyorlar. Türkiye bu bölgenin en güçlü ülkesi barışçıl bir ülke ama huzuru bozmak için ellerinde geleni yapıyorlar. Gabriel’in açıklaması esasında ana akım Türk kamuoyu tarafından iyi karşılanmadı. Biz de onunla ilgili kocaman bir basın bildirisi yazdık. Gabriel şu ana kadar Türklere verdiği hiçbir sözü tutmadı çifte vatandaşlık sözü verdi tutmadı. Dış politikada gitti Sisi’nin diktatörün yanına, iyi bir lidersiniz dedi ve yalakalık yaptı. Aynı Gabriel, 2000 insanın katili olan Sisi’ye her türlü iltifatı yapıyor ama halk tarafından seçilmiş Erdoğan’a büyük bir darbe atlatmış Türk halkına bunu fazla görüyor. Bu Siyonist çevrelerin bir projesi. Sırf Almanya’da yok işin içinde. Almanya belki de bu işin eyleme dökülen uygulayan ülkesi. Ama sonuçta Avrupa veya dünya çapında baktığınız zaman hep ortak ağız Amerika İngiltere Almanya birbirleriyle zıt da düşseler Türkiye konusunda ağız birliği söz birliği devam ediyor. Sosyal demokrat dışişleri Bakanı Gabriel’in bu çıkışı bizi şaşırtmadı. Bunu da Bild gazetesi üzerinden yapması kendini ele verdi ve Türk kamuoyu bunu okudu. Allah’tan birkaç entelektüel basın bildirisi yazdı. Siz ne anlatıyorsunuz. Siz Bakanlarını, milletvekillerini konuşturmadınız ülkeye sokmadınız konuşma yasağı yaptınız. Toplantı salonlarını iptal ettirdiniz. Burada anti insani uygulamalar yaptınız. Sonra diyorsunuz ki Türkiye kötü yolda biz dostuz muhabbeti. Sen önce kendi ülkeni düzelt. G20 zirvesi olduğu zaman Hamburg’da medya organları kabul edilmedi ve dışlandı. Bunu Türkiye yaptığı zaman bası özgürlüğüne müdahale diyorsunuz.
SuperHaber- Özel röportaj/ Arzu Erdoğral