Bin yıllık hesaplaşmadır bu!
Yeni Zelanda'da gerçekleşen saldırıda 49 Müslüman hayatını kaybetti. Yeni Şafak Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Karagül, Yeni Zelanda'da gerçekleşen saldırı ile ilgili "'Zulüm 1453’te başladı' diyenle 'Viyana 1683' diyen aynıdır. * İstanbul’un Batısına geçmeyin diyenle, 15 Temmuz’da köprü kapatan aynıdır. * Yeni Zelanda’daki Cuma katliamı terör değildir.. * Bin yıllık hesaplaşmadır bu. Ve bin yıl daha bu topraklardayız!" adlı yazıyı kaleme aldı.
İşte Yeni Şafak Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Karagül'ün yazısı;
İstanbul sokaklarına “Zulüm 1453’te başladı” yazan adamlarla, Yeni Zelanda’da, silahına “Viyana 1683” yazan ve Cuma namazında 49 Müslümanı şehit eden katiller aynıdır.
Gezi terörü üzerinden Erdoğan’ı devirip “Türkiye’yi durdurma”ya çalışan akıl ve irade ile, küresel ölçekte İslâm düşmanlığını (İslâmofobi) Türk düşmanlığına dönüştürmeye çalışan akıl ve irade aynıdır.
Yeni Zelanda’daki, “Ayasofya’nın minarelerini yıkacağız, İstanbul’un Avrupa yakasına geçmeyin, orası Konstantinapol” diyen radikal Hristiyan katillerle; 15 Temmuz akşamı, köprüden Anadolu’ya geçişleri serbest bırakıp Avrupa’ya geçişleri durduranlar aynıdır.
“ERDOĞAN DEVRİLİRSE TÜRKİYE ZAYIFLAR”MIŞ! DAHA ÇOK BEKLERSİNİZ
“Erdoğan devrilirse Türkiye zayıflar” diyen yeni Haçlılar ile Avrupa’dan sonra bütün Arap coğrafyasını Erdoğan’a karşı kışkırtan ve Türkiye içinde bu yönde çalışmalar yapanlar aynı.
“Türkiye’yi durdurma” projesi, bütün Batı’nın ortak hedefi haline geldi. Bunun için öncelikle Erdoğan’ı devirme, ortak hedef ahaline geldi.
İslâm düşmanlığını, yabancı düşmanlığını, göçmen karşıtlığını Türk düşmanlığına, Türkiye düşmanlığına dönüştürmek, yeni ve yükselen bir siyasi söyleme, girişimlere, projeye dönüştü.
BİZ BU VATANA BOŞUNA “SON KALE” DEMEDİK...
Batı, yüzlerce yıllık tarihsel hesaplaşmayı bugüne çağırıyor. Terör örgütlerini, ırkçıları, radikal Hristiyan grupları bu yönde seferber ediyor. İslâm’ı küresel ölçekte kuşatmak, Türkiye’yi bölge düzeyinde çevrelemek ve yalnızlaştırıp zayıflatmak ana hedef haline geldi.
Biz bu vatana boşuna “son kale” demedik. Bu kale düşerse bir coğrafyanın, bir medeniyetin çökeceğini, yeniden rehin alınacağını, tarih dışına itileceğini, bize yeni bir 20. yüzyıl yaşatmak istediklerini biliyoruz.
HESAPLAŞMA YÜZYILI BU
21. yüzyılın bizim için hesaplaşma yüzyılı olduğunu, biz istemesek de onların buna çalıştıklarını, Osmanlı’yı ve bir coğrafyayı imha edenlerin yeni bir imha plânı içinde olduklarını, Kudüs’ün işgalinden sonra Mekke ve Medine’yi de mahvedip Müslümanları utançtan kafasını kaldıramaz hale getirmek istediklerini biliyoruz.
Suudi Veliaht Muhammed bin Selman ve BAE’li Muhammed bin Zaid üzerinden yürüttükleri plan budur. DEAŞ ve diğer terör örgütleri üzerinden uyguladıkları senaryo budur. Suriye’nin kuzeyinden çevreleme planının arka planı budur.
BATI’NIN HEDEFİ TÜRKİYE’DİR. BU BİN YILDIR HEP BÖYLEYDİ...
1990’larda ilân ettikleri “küresel terörle mücadele” doktrininin ana hedefi budur. Bu çerçevede Afganistan’dan Irak’a kadar coğrafyamızı talan edip imha etmelerinin nedeni budur.
Bütün bu imha operasyonlarında merkezî hedef Türkiye’dir. Zaman geçtikçe Türkiye’nin etrafındaki çemberi daraltmalarının nedeni budur.
BU BİR TERÖR DEĞİLDİR. BİR ZİHNİYETTİR, BİR HESAPTIR
Yeni Zelanda’da Müslümanlara yönelik vahşi saldırı bireysel terör değildir. Sadece ırkçılık değildir. Bir zihniyettir, bilinçaltının harekete geçirilmesidir. İntikam ve imha planlarının niyetlerinin yeryüzünün en uzak köşelerine kadar ulaştırılmasıdır.
“İslâm’la savaş”ı, “İslâm kendi içinde savaşacak” tezini bütün yeryüzünde uygulayanların, “Türkiye ile hesaplaşma”yı da küresel bir doktrine dönüştüreceklerine dair güçlü bir işarettir.
BİN YIL DAHA BU TOPRAKLARDAYIZ!
Endülüs’ü yedi yüz yıl sonra yok edenlerin, İstanbul ve Anadolu üzerine hayallerinden hiçbir zaman vazgeçmediklerinin göstergesidir. Gezi ve 15 Temmuz’da İstanbul’dan mesaj veren irade, Yeni Zelanda’dan Viyana, İstanbul mesajları vermektedir.
Ama onlar, bin yıl daha bu topraklarda olacağımızı göreceklerdir. Onlar, tarih yapıcı genetiğin, yüz yıl aradan sonra, yeniden harekete geçtiğini göreceklerdir. Onlar, İstanbul’un doğusunun da batısının da bizim olduğunu, bizim kalacağını göreceklerdir.
YENİ ZELANDA’DAN BİR MESAJ ALDIK: YERYÜZÜNE SAÇILMIŞ HÜCRELER BUNLAR..
Onlar, coğrafya inşa etmenin, harita yapmanın ne anlama geldiğini bu yüzyılda bir kez daha göreceklerdir. Onlar, bu işaretlerin, mesajların bu milleti nasıl güçlendirdiğini, harekete geçirdiğini, bunun nasıl bir güç kaymasına yol açacağını göreceklerdir.
Yeni Zelanda katilleri sadece katil değildir. Sadece ırkçı Hristiyan terörü mensupları değildir. Yeryüzüne saçılmış, istihbârî hücrelerdir. Mesajlar da, hareket tarzı da, seçilen yer de böyledir. Buna dar anlamda terör diyenlerin gözleri kör demektir.
Yeni Zelanda’dan çok önemli bir mesaj aldık. Biz biliyorduk ama yine de aldık. Önümüzü görüyoruz, yapacaklarımızı biliyoruz, olacakları tahmin ediyoruz.
TÜRKİYE OLAĞANÜSTÜ ÖLÇEKTE GÜÇ İNŞA ETMEK ZORUNDADIR..
Türkiye’nin güce yatırım yapma dışında hiçbir seçeneği yoktur. Türkiye’nin savunma kalkanlarını güçlendirme, merkez iktidar alanını güçlendirme, toplumsal dayanışmasını güçlendirme dışında bir seçeneği yoktur.
Bu ülke, Anadolu’daki bin yıllık tarih, güç ile inşa edilebilmiştir. Ve biz, 20. yüzyıl vesayetinden kurtuldukça, yeniden yükselişe geçtikçe, güç inşa etmeye başladıkça, bin yılın hesaplaşma tarihi yeniden masaya getirildi.
Tarih dönüşü budur. İsteseler de istemeseler de bu dönüş gerçekleşecektir. Korkudan ödleri patlasa da bu yürüyüş devam edecektir. Üç büyük yıkımdan sonra Anadolu’dan üçüncü büyük yükseliş başlamıştır ve bu, durdurulamayacaktır.
Öyle, ırkçı katiller sürüsü ile bu yürüyüşün durdurulamayacağını bütün dünya görecektir.