Bir 31 Mart yalanı
Abdülhamid muhalifi ve aleyhtarlarının onun aleyhinde kullandıkları ve hatta tahttan indirilmesinin şer’i mazeret ve delili de kıldıkları bir diğer itham şekli ise onun dini kitapları yaktırdığı söylemidir.
Abdülhamid hakkındaki İttihatçı, Mason, Yahudi, Levanten ve Batı emperyalizmi ajanlarının uydurduğu masallar o kadar gülünç, iğrenç ve havsala yakıcı olmuştur ki, icat edilen bir dizi yalan, hiçbir esası ve değeri olmasa da Abdülhamid’in hal’i fetvasına dayanak kılınabilmiştir. Güya Abdülhamid saltanatı yıllarında, halife sıfatına rağmen, dine hizmet yerine, bilakis dini ve şer’i kitapları yaktırmıştır.
Oysa ki Abdülhamid halifeliği ihya etmiş, İngilizlerin Arap hilafeti tesisi gayretlerine şiddetle muhalefete girişmiş, kendisinden başka kimseyi halife olarak tanımamış, İslamcılık politikası izlemiş, İslam coğrafyasının dört bir tarafından davet ettiği din adamlarını ve tarikat şeyhlerini Yıldız Sarayı’nda danışman sıfatı ile istihdamda bulunmuş, dünyanın her neresinde İslam’a ve onun tebliğcisi Hazreti Muhammed’e, doğrudan veya sanatsal eserler ve temsiller ile dolaylı da olsa, dil uzatılmasına rıza göstermemiş, kasti surette tahrif edilerek bastırılıp piyasaya sürülmüş olanlarını toplatarak orijinal nüshasını esas alarak bastırdığı Sahih-i Buhari’yi meccanen dağıttırmıştı…
Dinime söven Müslüman olsa bari!
Bir gerçeğin tahrif edilmiş numunesi olarak Meşihat makamının hal fetvasına mesnet kıldığı söz konusu kitap yakma hadisesi esasen Çemberlitaş Hamamı’nın külhanında ateşe verilen kitaplarla alakalıdır.
Celal Paşanın Maarif Nazırlığı zamanında, üyeleri ilim adamlarından oluşan Teftiş ve Muayene Encümeni’nin zararlı olduğuna karar verdiği kitaplar Çemberlitaş Hamamı’nın külhanında yakılmıştır.
150 çuvaldan oluşan söz konusu kitapların yarıya yakını ve belki de daha fazlasını dini içerikli kitaplar oluşturmuştur. Bahis konusu dini eserler, dini bilgi ve hassasiyet bakımından eksik ve zararlı görülmüş olmalı ki Encümen üyeleri tarafından yakılması şeklinde bir akıbete maruz bırakılmışlardır.
Önce Kâğıthane Çayırı’nda, bilahare Maarif Nezareti bahçesinde yakılmaları düşünülen söz konusu kitaplar, halkın heyecanına sebebiyet verilmesin diye, nihayeti itibarıyla Çemberlitaş Hamamı’nda yakılsın diye kararlaştırılmış, ancak halkın hayal gücü, daha önemlisi ise Abdülhamid muhalifi ve düşmanlarının tezvir mizacı, 150 çuval kitap alevler içinde kömürleşirken:
Abdülhamid dini kitapları yaktırıyor!
yaygarasına malzeme olmaktan kurtulamamıştır.
Hadise tamı tamına ve özetle bundan ibarettir.