Bir kahraman komutan aranıyor
Günlerdir ulus olarak ağır yaralıyız. Kafamız karışık, geleceğe dair en hafifi bundan sonra, 'ne olur' olan binlerce soru ile kurşun gibi ağır bir havayı solumaya çalışıyoruz.
Her birimiz, ailemizden birini kaybetmiş, sanki babamızı, abimizi, kardeşimizi vurmuşlar kadar büyük bir yasın içindeyiz.
Ama aynı zamanda da, birbirimize bakıp, "Bu devletin binbir zorlukla okuttuğu, milletinin ekmeğini yiyen bu hainler nasıl olur da devletine, milletine saldırır?" çıkmazının sorusunu bile hazmetmeye çalışıyoruz.
Biz böyle öğrendik. Vatan ve millet sevgisi her şeyin üzerindedir. Borcunuz olan sadece millettir ve onun için canınızı verirsiniz. Bunun alternatifi düşünülemez bile. O nedenle hala olanları hazmedemiyorum. Bir insan bu okullarda bu fakir milletinin imkanları ile okuyup nasıl bunları yapabilir?
Sadece askeri okula da gerek yok, bu toprakların insanları bu alçak ihaneti nasıl yapar inanılacak gibi değil.
Ama işte tam bu noktada eğer bir asker gerçekten vatanını milletini çok seviyorsa, yeri geldiğinde miletine vatanına hizmet etmek için rütbe makam terfi düşünmeden adım atmayı bilmeli.
Hesap yapmadan, birilerine acaba ayıp mı olur demeden, birilerini korumanın silah arkadaşlığı olmadığının bilincine vararak hareket etmeyi bilmeli.
Bu neden mi önemli? Çünkü;
Hepimiz hala 15 Temmuz gecesindeyiz. O günden bu yana o gece neler yaşandığına dair yüzlerce haber, komutanlara ait onlarca ifade çıktı. Çok sayıda açıklama yapıldı.
Ama açıklamalar geldikçe o gece kim ne tarafta yer aldı, kim neye karşı çıktı, ne dedi, ne demedi başlıkları giderek karmaşık bir hal aldı.
Hala çözülemeyen o geceki olaylar, yanıtı verilemeyen, bırakın sıradan vatandaşı devletin zirvesinin bile 'şüphelerim var hala' dediği bir ortamın içindeyiz. Yanıt bekleyen onlarca soru da cabası.
Dediğim kurşun gibi ağır bir hava var. Şüphe bir türlü gitmedi. Askerin içinde tam temizlik olup olmadığına dair şüphe bulutu bir türlü dağılmıyor. Bu durum, içeride bu ağır psikoloji ile işini yapmaya çalışan askeri personele de ne kadar ağır bir baskı yaratır düşünsenize.
İşte tam bu noktada, en başta Sayın Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar olmak üzere tüm komutanlara, o gece neler olduğunu yaşayan tüm paşalara tarihi bir çağrıda bulunmak istiyoruz.
Lütfen harp okulunda ettiğiniz yemin üzerine, sizi okutan bu millete borcunuz adına, aziz şehitlerin adına, bu ülkenin gelecek nesillerine sorumluluğunuz adına o gece gerçekten ne oldu bu ülkeye anlatın...
Kim ne yaptı, ne yapmadı, kim ihmalde bulundu, kim bu ihanete katılmadı ama göz yumdu, kim yalan söylüyor ve daha neler saklanıyor, yıllardır nerelerde hatalar yapıldı?
Bunları söyleyecek bir yiğit, bir kahraman komutan aranıyor. Hepiniz öylesiniz ama lütfen biriniz bir adım öne çıkın... Bu millet için.
Kahramanlık illa savaş meydanında olmaz. O gece silahlı kuvvetlerde kahramanlık destanı yazan ülkesi adına hainlerin önünde duran hayatını feda eden Astsubay Ömer Halisdemir size de diğerlerine de hepimize tüm ülkeye örnek olsun...
Ne varsa çıkın anlatın. Ülkesinin aleyhinde bildiği bir şey varsa ve eğer o kişi vatansever ise uyuyamaz.
Eğer durum böyle ise ve söyleyecek birşeyiniz varsa siz de mutlaka bunun ıstırabı ile uyuyamıyorsunuzdur.
Rütbeler makamlar ikbal gelip geçicidir. Önemli olan bu ülkenin ikbalidir.
Çağrımızı tekrarlıyoruz... Sayın komutanlar varsa sizi yetiştiren bu millete söylemek istediğiniz bilinmeyen bir şey çıkın söyleyin. Çekindiğiniz bir şey varsa da korkmayın bu millet sizi korur.
Böylece tarih sizi, hem kendi ordusunu temize çıkaran, hem de milletine hizmet eden gerçek bir kahraman olarak yazsın...
Elbet bu millet tarihinde yaşadığı bu en büyük ihanetin ardından düştüğü yerden kalkıp daha güçlü yoluna devam etmeyi bilecektir.
Ama bu uğurda kendisine hizmet edenleri de unutmayacaktır.
Bakın dün 8 evladını Güneydoğu'da şehit verdi bu ülke. 15 Temmuz'dan bu yana da 20'den fazla evladını...
Geçen temmuzdan bu yana da 1000'e yakın vatandaşını askerini polisini...
Bunun vebali büyüktür...
Bu kahraman millete yakışan bir yiğit komutan aranıyor...