Bir Obama anısı ile, Biden görüşmesinin şifrelerini çözdü
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ABD Başkanı Biden arasında merakla beklenen görüşme nihayet gerçekleşti... NATO zirvesinde baş başa görüşen iki liderin ne konuştuğu şimdilik bir sır olarak kalsa da, gazeteci Fehmi Koru Erdoğan'ın "ikna kabiliyeti" üzerine bir yazı kaleme alarak, birkaç ipucu paylaştı...
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dün, NATO Zirvesi kapsamında ABD Başkanı Joe Biden ile baş başa ve heyetlerarası görüşmeler gerçekleştirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, kritik görüşme sonrası yaptığı açıklamada temasların olumlu geçtiğini belirtti.
Bu görüşmenin hemen öncesinde ise NATO oturumu sırasında ABD Başkanı'nın Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yanına gidip selamlaması bir fotoğraf karesi üzerinden gündem oldu.
İki liderin koronavirüs önlemlerine dikkat ederek selamlaşması sırasında, Erdoğan tam ayağa kalktığı sırada çekilen bir fotoğraf, Cumhurbaşkanı'nın şahsına saldırmak isteyen Batı basını ve FETÖ'cüler tarafından küçümseyici ifadelerle dolaşıma sokuldu.
ERDOĞAN'IN İKİLİ GÖRÜŞMELERDEKİ LİDERLİĞİ
Ancak, tüm bu girişimler bugün gazeteci Fehmi Koru'nun kaleme aldığı köşe yazısı ışığında "güneş balçıkla sıvanmaz" atasözünü bir kez daha akıllara getirdi.
Fehmi Koru "Dünkü Biden ile Erdoğan görüşmesinin düşündürdükleri…" başlığını taşıyan yazısında, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Amerikan devlet başkanları karşısındaki siyasi liderliğini anı kitaplarına yansıyan anektodlarla anlattı.
"Anlaşılan iki lider ikili ilişkilerde sorun teşkil eden maddeleri ele alıp görüşmek yerine aradaki bağları güçlendirmeyi amaçlayan bir anlayışa ulaşmayı sağlayacak bir girizgah üzerinde mutabakata varmayı daha uygun bulmuşlar." görüşünü paylaşan Koru, görüşmeler sonrası gerçekleşen basın toplantılarından bu izlenimi edindiğini dile getirdi.
Daha önce söz konusu görüşmeye ilişkin “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın muhataplarını ikna etme mahareti”nin önemine dikkat çektiğini hatırlatan Koru "Örnekler var..." diyerek sözlerine şöyle devam etti;
"Tayyip Erdoğan ABD başkanlarından en uzun süre Barack Obama ile ilişki halindeydi. Bir ara, Obama’nın “Benim kendisinden en fazla yararlandığım lider” diye söz ettiği de duyulmuştu.
Obama’nın ‘A Promised Land’ adıyla geçen yıl yayımlanan anılarına biraz da bu konuya açıklık getirmek için göz gezdirdiğimde Erdoğan’ın muhatapları üzerinde bıraktığı izlenimin derinliğini görebildim.
“Erdoğan’la çıkarlara dayalı yararlı bir ilişki geliştirebildim” diyor Obama. Ardından da şunları yazıyor (s. 196):
“Şahsen, başbakanı samimi ve taleplerime cevap verir buldum. Fakat ne zaman kendisini konuşurken dinlesem, çeşitli rahatsızlıklarını ve fark ettiği sapmaları dile getirirken, uzun boyunun hafifçe eğildiğini, güçlü sesinin perdesinin bir oktav daha yükseldiğini fark ediyordum. Demokrasiye ve hukuk devleti ilkesine bağlılığının iktidarını koruduğu sürece devam ettiğine dair kuvvetli bir izlenime sahibim.”
Barack Obama 2008 yılında ABD’ye başkan seçildi, Beyaz Saray’a 20 Ocak 2009 tarihinde taşındı. Başkanlığı devir almasından kısa süre sonra, 2009 yılı Nisan ayı başlarında, ilk yurtdışı ziyaretini Türkiye’ye yaptı. TBMM’nde milletvekillerine hitap etti. İstanbul’da gençlerle buluştu, onlara karşı da bir konuşma yaptı.
Obama’nın danışmanlarından Ben Rhodes Beyaz Saray’da yaşadıklarını anlattığı anılarında (The World as It is: A Memoir of the Obama White House) Obama-Erdoğan görüşmelerinden birini de anlatıyor.
BM genel kurulunda konuşma yapmadan bir gün önce, Obama, kurula katılmak üzere New York’a gelmiş olan Erdoğan’la buluşur. BM’de yapacağı konuşma İsrail yanlısı mesajlar ihtiva edecek biçimde hazırlanmıştır. Erdoğan bunu fark edince bir yıl önce yine BM’de yaptığı konuşmada Obama’nın Filistin devletine temsil hakkı tanınmasını tavsiye ettiğini gülerek hatırlatır.
Rhodes’tan aktarayım (s. 89):
“Obama ve Erdoğan biraz zaman alsa da yararlı bir çalışma ilişkisi kurabilmişti. Erdoğan konuları uzun uzadıya tartışmayı sever. Her geçen yıl biraz daha iddiacı da oldu. Ülkesinde gücünü sağlamlaştırdıkça itirazları daha az kabul eder hale gelir gibiydi.”
Erdoğan’ın o görüşmede örnekler de vererek Filistin konusunu yeniden düşünmesini istemesi sonuç vermiş ama. Erdoğan ile görüşmesi sonrası Rhodes’u odasına çağırmış Obama, hazırlanan konuşma metninin Ortadoğu’ya ilişkin bölümünü yeniden elden geçirmişler. “Erdoğan’ın argümanlarından nefret ediyorum” demiş Obama.
Rhodes, “Ben ‘Sudan örneği bayağı iyiydi ama’ dedim” diyor.
Obama, Erdoğan’a Filistin devletinin tanınmasının zaman alacağını anlatırken, “Güney Sudan diye yeni bir devletin kurulması hem zaman aldı hem de müzakereler yapılması gerekti” görüşünü savununca, Erdoğan, “Bunun için Kuzey’e yaptırımlar uygulanması da gerekmişti; yoksa benzer bir yöntemin İsrail’e de uygulanmasını mı düşünüyorsun?” deyivermiş…
Sağlam argüman bu işte…
Amerikalılar dünküne benzer toplantılar için “Keşke o sırada duvarda sinek olabilseydim” derler.
Keşke olabilseydim."