Bir terör örgütünün bitmeyen senaryosu: "Açlık grevi"
İçişleri Bakanlığı, Araştırma ve Etütler Merkezi Başkanlığı, 'Bir Terör Örgütünün Bitmeyen Senaryosu-Nuriye Gülmen Semih Özakça Gerçeği' adlı bir kitap yayımladı.
Kitapta kamudaki görevlerinden çıkarıldıktan sonra açlık grevine başlayan Semih Özakça ve Nuriye Gülmen'in terör ve bağlantılı suçlardan dolayı açılmış 16 davanın devam ettiği, Nuriye Gülmen hakkındaki bir davanın Yargıtay'da karar aşamasında olduğu belirtildi. Açık greviyle ilgili olarak da 'DHKP-C'nin son dönemdeki yeni bir algı operasyonu' ifadesi kullanıldı.
'DHKP-C'NİN ALGI OPERASYONU'
Kitabın giriş bölümünde yazım amacı 'Birilerinin görmezden geldiği ve göstermemeye çalıştığı; yaptıkları kanlı eylemleri değişik algı oyunlarıyla unutturmaya, neredeyse basit bir öğrenci eylemi gibi pazarlamaya, hatta tescilli katillerini dahi şirin fotograflarla masum bir genç kız olarak
dünyaya yutturmaya çalıştıkları DHKP-C’nin son dönemdeki yeni bir algı operasyonunun deşifresine yöneliktir' ifadesiyle belirtiliyor. Devam eden bölümlerde Semih Özakça ve Nuriye Gülmen'in terör suçlarından yargılandıkları davaların detayları veriliyor.
'TERÖR SUÇLARINDAN ATILDILAR'
Gülmen ve Özakça'nın örgütün 'Demokratik Alan Yapılanmaları' kapsamında faaliyet gösterdiğinin belirtildiği kitabın sonuç bölümünde de şu değerlendirmeler yer alıyor:
"Türkiye, eli kanlı bir terör örgütünün kara propagandasıyla karşı karşıyadır. Ne açlık grevi yapan kişiler tamamen masum, kendi hallerinde yaşayıp giden kamu görevlileridir ne de devletin bu işlemde ortaya koyduğu bir haksızlık ve yanlış değerlendirme sözkonusudur. Devlet esasen bu işin en başında kişilerin yaptılarını, ortaya koydukları eylemlere, yürüyen davalarına bakıp kendi bünyesinde çalışmaya uygun görmediğini beyan ederek bir tercih kullanmıştır. Devletin sizi alelade bir sokak kavgası yüzünden işinizden atması garip olabilir ancak terör örgütüyle iltisaklı olduğunuz şüphesiyle hakkınızda yürüyen 4 tane veya 12 tane dava varsa, bu tercih çok garip midir?"
