Bize ne diyemeyiz...
İdlib’de 33 askerimizin şehadeti ve 32 askerimizin yaralandığı haberi yüreğimize bir kor alev gibi düştü.
Allah şehitlerimize rahmet, gazilerimize sağlık ve afiyet versin; milletçe başımız sağ olsun. Tarih boyu pek çok acıyı, kederi göğüsledik, şehitler ve gazilerle doludur bu topraklar…
Türk Silahlı Kuvvetleri o topraklarda sivil ve silahsız insanları korumak, ülkemize yönelik her türlü terörist saldırıları gidermek için uluslararası anlaşmalar çerçevesinde bulunuyor. Niyetinin işgal olmadığı, barışı müteakip sınırlarımız içinde görevine devam edeceği her mevkide yetkili tarafından tüm dünyaya deklare edildi.
Ankara, Astana ve Soçi Anlaşmaları TSK’nın bu topraklarda bulunuşunun hukuki zeminleridir.
Uluslararası hukuka uymayan, savaş suçu işleyen, aynı zamanda bir NATO müttefiki olan TSK’ya böylesi şen’i bir saldırıya cüret eden katil rejim güçlerinin kuşkusuz ki hakkından gelecek bir Türkiye vardır.
Bu günlerde birlik ve beraberlik çok önemlidir. Kısır çekişmelerin, siyasal muhalefeti bu noktalara taşımanın yararı yoktur.
Mehmetçiğin can güvenliği ve TSK’nın caydırıcılığı için gereksiz cümleler kurulmaması, hiçbir fayda sağlamayacak eleştirdiler getirilmemesi önem taşımaktadır.
Kendi halkını yıllardan beri katleden, bir milyondan fazla insanının ölümüne, nüfusunun neredeyse yarısının ülkeyi terk etmesine yol açan cani bir rejimin savunulacak bir tarafı yoktur.
Böylesi cani ve gayrimeşru bir rejim ile Türkiye’nin ilişki geliştirmesi gibi önermelerin tamamının da çöp olduğu bir kez daha ortaya çıkmıştır.
Şunu kabullenmek gerekir ki, olağandışı bir dönemdeyiz.
Böyle dönemlerde her türlü mevkide bulunan, kamuoyuna karşı sorumluluk taşıyan herkesin ve hattı zatında her bireyin sorumluluklarını müdrik olması esastır.
Şehit haberlerinin sosyal medya üzerinden adeta birer beşinci kol faaliyeti gibi milletimizin moralini bozacak, toplumda infiale neden olacak şekilde verilmeye çalışılması bize göstermektedir ki, su uyur düşman uyumaz…
Her zaman söylüyoruz yine tekrarda yarar var, sosyal medyayı da ekranları da birer afet bölgesi haline getirmeyelim.
Yetkililer en uygun anda tamamıyla doğru bilgilerle zaten karşımıza çıkmakta ve bizleri bilgilendirmektedirler.
Bizim haberleri almamızdan önemli olan, çatışma alanlarında hala can güvenlikleri tehlike ve tehdit altında olanların da emniyetini temin ile bilgilerin bizlere aktarılmasıdır.
Şehitlerimiz ve gazilerimiz için üzüntü duymamız son derece doğal ve gereklidir ama onlarla birlikte pek çok Mehmetçiğin de güvenlik içine alınması daha da önemlidir.
Haberler bu nedenle kamuoyu ile paylaşılırken bir zafiyet görüntüsü ortaya çıkarılmadan paylaşılmak ve geride kalanların emniyetinin temini arzulanır.
Terörist yapılanmalar ve düşman ise panik, korku ve dağılma havası ile zayiatı artırmak ister.
Sosyal medya mesajlarını bir oyun olarak görmemek gerekir. Kötü niyetlilere, düşman güçlere bu nedenle dikkat etmek lazımdır.
Ayrıca iletişim ortamlarına yüklenmenin oralardan yararlanma güçlüğünü de beraberinde getirdiğini unutmamak gerekiyor.
Şehit haberleri ile birlikte sosyal medya da, iletişim ortamları da tıkandı…
Son bir hatırlatma daha: Gerçek hayatta suç olarak tanımlanan her husus sosyal medya ortamlarında da suçtur. Lütfen bu gerçekleri bilerek kullanalım. Üstelik böylesi kritik bir ortamda sorumluluk herkes için şarttır.