BM'nin geciken adaletine tepki! Yallah! Defolun! BM heyetini ayakkabıyla kovalayan kadın
Ayakkabıyla unutulmaz protesto... Suriyeli kadın sadece geç gelen ziyareti değil, aynı zamanda BM’nin bugüne kadar yeterince adım atmayışını da sert sözlerle eleştirdi.
Suriye’de yıllardır süren çatışma ve insan hakları ihlalleri, uluslararası gözlemcilerin geç gelen adımlarına karşı halkın öfkesini diri tutuyor. Esed rejiminin işkence ve kötü muameleyle anılan ünlü cezaevi Sednaya’ya yapılan Birleşmiş Milletler (BM) ziyareti sırasında yaşanan bir olay, bu öfkenin somut bir yansıması haline geldi.
BM Heyetini Ayakkabıyla Kovalayan Suriyeli Kadından Sert Çıkış
Mahkum yakınlarından Suriyeli bir kadın, beklenenin aksine güler yüzle karşılama yapmak yerine BM heyetini ayakkabısıyla kovaladı, onları yıllardır suskun kalmakla suçladı.
Heyetin Sednaya’da inceleme yapmak üzere geldiği sırada, hapishanede tutulan bir mahkumun yakını olduğu anlaşılan Suriyeli kadın tüm dikkatleri üzerine çekti. Suriye’deki mahkumlar yıllar boyu işkence, açlık ve zalim uygulamalarla karşı karşıya kalırken BM gibi uluslararası kuruluşların etkisizliği halk arasında büyük bir tepki yaratmış durumda. Kadın, “Kaç senedir neredeydiniz?” diye sorarak heyetin bu ziyareti gereğinden çok geç yaptığına dikkat çekti.
“Buradakiler Ölsün Diye Beklediniz”
Suriyeli kadın sadece geç gelen ziyareti değil, aynı zamanda BM’nin bugüne kadar yeterince adım atmayışını da sert sözlerle eleştirdi. “Siz, buradakiler ölsün diye beklediniz!” şeklinde haykıran kadın, uluslararası toplumun sessizliğini eleştirirken, heyete doğrudan “Yallah şimdi, defolun!” diyerek tepki gösterdi. Bu sert çıkış, uzun süreli acı ve ihmalin yarattığı derin bir hayal kırıklığını yansıtıyor.
Arap Dünyasının Şikayetleri
Kadının sözleri sadece kendi bireysel öfkesini değil, aynı zamanda Arap dünyasının genelinde BM’ye karşı oluşan memnuniyetsizliği de simgeliyor. “Bütün Araplar sizden şikayetçi olacak” ifadesi, uluslararası kuruluşların bölgedeki krizlere karşı yetersiz kalmasının kitlesel bir tepkiye dönüştüğünü gösteriyor. Bu olay, Suriye’deki insani dramın ve mağdur ailelerin bitmek bilmeyen sabrının nasıl tükendiğini ortaya koyarken, uluslararası toplumun gecikmiş adımlarının artık inandırıcılığını yitirdiğini bir kez daha gözler önüne serdi.