Boğaz’da yalı, lüks araba! Asgari ücret komisyonlarında işçi başkanları ne konuşuyor?
Türkiye bu ay içinde yeni asgari ücret tespit komisyonu toplantılarına hazırlanırken, milyonlarca çalışan için hayati önemde olan komisyonlara temsilci gönderen işçi sendikaları başkanlarının ne muhabbetler çevirdiğini yine bir işçi lideri açıkladı. Tüm-İş Konfederasyonu Genel Başkanı Mahmut Şahin, SuperHaber’e şahit olduğu ilginç ve ibretlik konuşmaları anlattı. İşte detaylar...
TÜM-İŞ Konfederasyonu Genel Başkanı Mahmut Şahin, aynı zamanda Tüketiciler Birliği Genel Başkanı… Sendikalardan kendisine gelen üyelik tekliflerini reddederek hem işçilerin hem de tüketicilerin hakkını korumak üzere Tüm-İş Konfederasyonu’nu da kurduğu dönemlerde Asgari Ücret Tespit Komisyonları’nda işçiyi temsil eden sendika başkanlarının Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) toplantılarında ilginç konuşmalarına şahit oldu. Bu toplantılara sendikacı olarak katılan Mahmut Şahin, SuperHaber’in işçi sendikası yöneticilerinin neler konuştuğuna dair sorusunu şöyle yanıtladı:
“Biri, Ne yaptın? Ev nasıl, boğazı görüyor mu? diyecek. Öteki, aldığım araba harika, ben araca giderken motor çalışmaya başlıyor. Üşümüyorum, araba sıcacık oluyor. İşte bunları konuşacaklar, öyle beklemeyin orada işçinin hali konuşulacak, açlık sınırı konuşulacak.”
İşçi konfederasyonlarının sahibi olduğu şirketlerdeki çalışanlara sendikayı yasakladıklarını (Türk-İş’i sendikacılık) ortaya çıkaran bir gazeteci olarak, Şahin’in anlattıklarını, sendika yöneticilerinin bu davranışlarını hiç garipsemedim. O nedenle Başkan Şahin’den detay anlatmasını rica ettim. Başkan da anlattı:
“Oradaki konuşulan konuşmaları, ben çok iyi biliyorum. Hiç işçi ile ilgili bir konuşma yok.
Ben sendikacılığa ilk başladığımda, sendikacıların yaşantıları yüzünden, gelen teklifleri kabul etmedim. Dedim ki; Ben sendikacı olmam. Ben tüketici haklarını koruyorum yeter bu bana. Fakat sonra baktım ki bir sorun var. Hakikaten ciddi bir sorun. Oraya gitmemekte, sorundan kaçıyor gibi bir hava oluşacaktı. O nedenle Tamam, sorunun üzerine gidelim. Bu sendikacıları bir yakından göreyim, hani uzaktan biliyoruz ya. Yakından bir göreyim...
Ne yiyorlar, Ne içiyorlar, Ne konuşuyorlar, Nasıl Adamlar dedim. İlk, birkaç toplantıya bir Konfederasyon Başkanı olarak değil de, Konfederasyona bağlı bir sendikanın üyesi olarak ismimi yazdım ve gittim.
İlginç bir konuşmaya şahit oldum: Bir sendika başkanı Boğaza nazır bir daire aldım diyor. ‘’Bir kucak para verdim.’’ diyor. Şimdi diyor, bizim ‘avrat’, bir kucak da mimara para verdi, içini yaptırıyor.’’ diyor.
Bakın bunu diyen bir sendika başkanı…
Bir başkası da diyor ki;
‘’Ya, ben geri geri araba park etmeyi hiç beceremem.’’ diyor. ‘’Valla bir araba aldım,kendi handine park ediyor diyor.
Bir başka toplantıda, sendikacı California gezisinden bahsediyordu. İşte yorgunluğu atamamış. Öteki de kaç gün oldu geleli? diyor.
‘’Daha 3 gün oldu, atamadım yorgunluğu’’ diyor…
Ben de; olayı biraz daha netleştirmek adına, nelerle uğraştıklarını anlasınlar diye…
Yine Konfederasyon Başkanı olarak değil de bir sendika üyesi olarak sordum: California’da kaç tane üye yaptınız?
Oradaki kişi, hiç unutamıyorum... Bana çok acıyan bir gözle baktı. California’yı Türkiye’de sanıyorum sandı. California Amerika’da dedi.
-Tamam dedim. Üye yapmaya gitmediniz mi siz oraya?
-Yok dedi.
-Niye gittin o zaman? Ne işin vardı senin California’da dedim...
Yani, şimdi etrafta birkaç kişi bu sorumdaki mesajı anladı aslında. Ama çok garip, sendikaların toplantılarını Ukrayna’da yapıyorlar. Moldova’da yapıyorlar. İtalya’da yapıyorlar. İspanya’da, California’da, Uzak Doğu gezilerine gidiyorlar.
Böyle bir sendikacılık var Türkiye’de. Ama çok garip bunu sorgulama zahmetine katlanmayan işçi sınıfı da var. Bu işçilerle, Türkiye’de bu anlayışı değiştirmek yakın vadede değiştirmek çok zor.
Bunun için Tüm-İş Konfederasyonu olarak işe başlayınca, sorunu bir masaya yatırdık. Baktık ki sorun böyle; Valla, çok uzun bir hedefimizin olması lazım dedik. Böyle 2-3 sene falan değil, en az 5-6 sene de iyi kötü soru işaretleri oluşturacak, 8-10 sene de bilinci artıracak, işte 10-15 içerisinde de mevcut sendikacılığı yıkıp, yeni bir sendikacılık anlayışı getirecek.”