Böyle ele geçirmişler: FETÖ'nün YÖK’teki 46.666 sırrı!

Odatv yazarı Suat Çağlayan, FETÖ'nün YÖK'teki 46.666 sırrını ve nasıl devleti ele geçirdiğini yazdı.

İşte o yazı;

Fethullahçıların, ülkenin en can alıcı noktalarına kadar girdiğini görünce hepimiz bir şok yaşadık.

Polisin içine girenlerin çok olduğunu biliyor olsak da, askeriyenin içine girerek en yüksek makamları ele geçirebilecek düzeyde bir Fethullah Gülen organizasyonu olabileceğini düşünmemiştik.

Üniversitelerdeki Fethullahçı kadrolaşmanın ulaştığı boyutları da bir ölçüde kestirebiliyorduk. Çünkü bu örgütlenmenin bürokrasi ve siyaset işbirliği ile çok önceleri başladığının farkındaydık.

Özellikle de, yüksek eğitime en büyük darbenin vurulduğu 1993-1994 yılından sonra, yüksek öğretimde kalitenin düşmeye başlamasıyla birlikte, Fethullahçı kadrolaşmanın başını alıp gittiğini söylemek mümkün…

Bu yıllarda, Prof. Dr. Mehmet Sağlam YÖK’ün başındaydı. 1992 yılında yeni açılmış olan 23 üniversite ve yüksek teknoloji enstitüsüne öğretim üyesi yetiştirmek amacıyla yurtdışına bilim insanları gönderilmesine karar veriliyor…

1993 yılında açılan bilim sınavında başarılı olabilmek için saptanan “başarı puanı” sınırı, yüz üzerinden kırk. Yani YÖK o tarihte, çok düşük bilim puanı ile yurtdışına adam göndermeye karar veriyor!

HOKUS POKUS İLE YURT DIŞINA

O yıl, bu düşük başarı puanı sayesinde çok sayıda insan yurt dışına gitmeye hak kazanıyor…

Ertesi yıl, yani 1994 yılında, başarı puanı bu kez 60’a çıkarılıyor.

Eh, bu fena değil diye düşünüyorsunuz değil mi? Bekleyin!

Sınavlar yapılıyor, bu kez YÖK aldığı yeni bir kararla 60 puan barajını alt üst ediyor.

Hiç anlaşılamayan bir nedenle barajı 46.666’ya çekiyor!

Nasıl bir hesaptır ki, 50 değil, 45 değil, 40 değil, 46.666…

Kendilerini kurtarmak için söyledikleri şey şu; Biz 60 puanı 46’ya çekmiyoruz, bütün 46.666’ları 60’a çekiyoruz.

Yani özürleri kabahatlerinden büyük!

Bu puan oynaması sayesinde, aldığı puan 46.666’nın üzerinde olan herkes başarılı sayılmış oluyor.

Tam 726 kişi, adına sınav denen böyle bir hokus pokusla, yurtdışına gönderilmiş.

YÖK RAPORU SAĞLAM’I SUÇLUYOR

Prof. Dr. Mehmet Sağlam’dan sonra YÖK Başkanı olan Kemal Gürüz, 1993-94 yıllarını kapsayan bir inceleme başlatıyor ve bir rapor hazırlanıyor.

İşte anlattığımız olayların hepsi bu raporda var.

Bu yazıyı hazırlarken, inceleme yaptırarak bir rapor hazırlanmasını sağlayan Eski YÖK Başkanı Prof. Dr. Kemal Gürüz ile görüştüm. Bana;

“Evet, o dönemde çok düşük bilim puanı alanlar yurtdışına gönderilmiş,” dedi. “İncelemeyi yapan arkadaşlarımız, önemli usulsüzlüklerin olduğunu saptadılar. Gönderilenlerin bilimsel düzeyleri düşük olduğu için yaklaşık yarısı, gittikleri yerlerde tutunamayarak geri dönmek zorunda kaldı!” dedi.

Raporun bir işe yarayıp yaramadığını sorduğumda da;

“Hiç kimse elini kıpırdatmadı,” dedi. “Oysa yapılanlar, üniversite eğitimine büyük bir darbe demekti!”

O zaman yurtdışına gidenler kimlerdi? Bunlardan hangileri akademik yaşamına devam etti? Türkiye’ye döndükten sonra, akademik sınavlarda ellerinden kimler tuttu? Hangi üniversitelerin yönetimlerine, kimlerin yardımlarıyla atandılar?

Sanıyorum, bu akademik zincirin araştırılmasıyla, bugün üniversitelerde yaşanmakta olan- akademik yetersizlikler veFethullahçı kadrolaşma- gibi bir sürü sıkıntıyı açıklamak mümkün olabilir…

FETHULLAH GÜLEN’LE YAKIN İLİŞKİ

Fethullah Gülen’i sadece bir din figürü olarak görerek ona inanan ve biat edenlerin sayısının az olmadığını sanıyorum. Ülkemizde, böylesi bir kitlenin var oluşu şaşırtıcı değil!

Ancak, Cemaat faaliyetlerinde etkin rol alarak, bu Cemaatin devleti ele geçirecek güce ulaşmasına katkı verenlerin ne denli tehlikeli iş yaptıkları ortada…

Mehmet Sağlam bunlar içinde hangi gruba giriyor bilmiyorum ama onun, Fethullah Gülen’e kol kanat gerenlerden ya da onun ‘şefaatinden!’ yararlananlardan olduğu iddia ediliyor…

Mehmet Sağlam’ın Fethullah Gülen’le yakın ilişkisini anlamak için çok geriye gitmeye gerek yok. Bugünlerde basına bir göz atmak yeterli…

Fethullah Gülen’in en yakınlarından biri olduğu söylenen Nurettin Veren, Mehmet Sağlam’ın, Fethullah Gülen ile olan yakın ilişkisini anlatıp duruyor…

Zaten, Gülen’in en büyük etkinliklerinden biri olan Türkçe Olimpiyatlarını düzenleyen kurulun başkanı da Mehmet Sağlam değil mi?

Elbette, “Bunda ne var?” diye soracaksınız. “Fethullah’ın etkinliklerinde görev alan, ya da bu etkinliklere katılan tek kişi o mu?”

Bunda haklısınız! Çünkü çok değil dört yıl önce, 14 Haziran 1912’de, TT Arena Stadı’nda yapılan Türkçe Olimpiyatlarının kapanış gecesine, o günün Başbakanı, Recep Tayyip Erdoğan da katılmış ve herkesi ağlatan bir konuşma ile Fethullah Gülen’iülkeye çağırmıştı.

Ardından da, Düzenleme Kurul Başkanı, AKP Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Sağlam’ın elinden bir ödül almıştı…

AKP ile Fethullah Gülen Cemaati arasındaki ilişkinin, yakın zamana kadar etle tırnak gibi olduğunu bilmeyen mi var!

FETHULLAH GÜLEN İÇİN REFERANS MEKTUBU

Mehmet Sağlam adı, Fethullah Gülen’e ABD’de ‘sürekli oturma izni’ verilmesi için yazılan referans mektuplarında da karşımıza çıkıyor.

Basında çıkan haberlere göre, ABD yönetimine bu mektubu yazan isimlerden biri de Mehmet Sağlam…

Çok sayıda ABD’li istihbaratçı, bürokrat, politikacı hatta başka dinlerden din adamları da, Fethullah Gülen’in ABD’de sürekli kalması için ricada bulunuyor.

Elbette bunlar arasında, Fethullah Gülen’in bir organizasyonu olan Türkçe Olimpiyatlarını düzenleyen kurulun başkanı Mehmet Sağlam’ın da bulunması normal.

GATA YASASI ÇIKARILIRKEN…

2000 yılında, TBMM, MSB Komisyonuna GATA ile ilgili ilginç bir yasa tasarısı gelmişti.

Buna göre, GATA’nın eğitim işlevi allak bullak ediliyor, değerli hocalar uyduruk bir kurula atılarak, anabilim ve bilim dallarının yönetimlerinden uzaklaştırılıyordu. Onların yerine çoğunluğu doçent olan bir jenerasyon geliyordu!

Eski Gülhaneliler olarak, iki MHP’li milletvekili arkadaşımla birlikte bu tasarıya şiddetle karşı çıkmıştık. Çünkü gerçekten de, böyle bir tasarının yasalaşması durumunda hem GATA’daki hekimler ve hem de asker sağlığı büyük zarar görecekti.

Komisyon görüşmeleri sırasında, bu yasa tasarısını ‘kahramanca!’ savunan bir kişi vardı; DYP Milletvekili (o tarihte DYP’deydi) Mehmet Sağlam…

Biz yasa tasarısının TBMM tatile girinceye kadar komisyondan geçmesini engellemiştik ama ne yazık ki hükümetimiz, 2000 yılının yaz ayında çıkardığı bir KHK ile bu tasarıyı yasa haline getirmişti.

Bugün geri baktığımızda; hem GATA’da o zaman yapılan bu operasyonunun ve hem de Mehmet Sağlam gibi bazı kişilerin MSB Komisyonuna gelerek yasa tasarısını kahramanca savunmalarının boşuna olmadığını görüyoruz.

GATA, 2000 yılında çıkarılan o KHK ile büyük darbe yemişti ama asıl darbeyi, darbe girişiminde sonra çıkarılan KHK’den yedi!

Üniversitelerin bugünkü durumu değerlendirilirken, 1993-1994 yıllarında, Mehmet Sağlam’ın başkanlığı sırasında YÖK’deyapılan usulsüzlükler unutulmamalı…

GÜNÜN VİDEOSU

Dilan Polat'ın hayranı pes dedirtti: Cezaevine girdiğinizde kalp krizi geçirdim!

Dilan Polat cezaevine girince kalp krizi geçirdiğini söyleyen hayranı, Polat ile bir araya gelince ağladı.