ALBERT FISH
Kuzuların Sessizliği filmine ilham olan Albert Fish'in toplam 100'den fazla cinayet işlediği düşünülüyor. Aynı zamanda yamyam (insan eti yiyen) Fish, en yaşlı seri katil olma özelliğindedir.
Annesinin yanında cinsel istismara uğradıktan ve çocuk yurduna yerleştikten sonra ruhsal yapısı ciddi derecede bozulan katil, dine eğilim göstermeye başladı. İlk cinayetini 1910 yılında işledi. Küçük ve savunmasız çocukları kurban olarak seçip işkence etmeden, tecavüz etmeden ve etlerini yemeden öldürmüyordu. Acı çektirmekten zevk alıp bunları "din" uğruna yaptığını düşünüyordu.
Aynı zamanda kendisine de işkenceler yapıyordu. kendi idrarını içip kendini çivili sopayla döverek günahlarından arındığına inanıyordu.
1928'de Budd ailesiyle yakınlaşan Fish, onların güvenini kazandıktan sonra küçük kızları Grace Budd'ı, yeğeninin doğum günü eğlencesine götürmek bahanesiyle kaçırarak boş bir eve götürdü. Grace'in cesedini parçalayan Fish, bazı parçaları kaldığı pansiyona getirdive dokuz gün boyunca hiç dışarı çıkmadan bu parçaları pişirip yedi. Daha sonra kaçmaya başlayan Fish, 1934 yılında kendi hatası yüzünden, kendisini yakalamayı kişisel bir konu haline getiren polis William King'in eline düştü. Budd ailesine, kızlarını nasıl öldürüp yediğini anlatan mektuplar göndermesi nedeniyle yakalandı.
1935 yılında yargılanmasının sonunda deliliğine kanaat getirildiyse de elektrikli sandalyede idam cezasına çarptırıldı. Kararı duyunca "Hiç tatmadığım bu büyük zevki tatmaktan mutlu olacağım" dedi. Albert Fish'in idam cezası, 16 Ocak 1936 tarihinde Sing Sing hapishanesinde elektrikli sandalyede infaz edildi.