BU NASIL BİR PARTİ: CHP’DE NELER OLUYOR?
Altılı masa yetmedi, yedinci, onyedinci partiler girdi devreye. Ancak sorulduğu veya dile getirildiği zaman “Yok öyle bir şey!” dendi.
HDP/YSP’liler açıklamalar yaptılar, “Kapalı kapılar ardında konuştuklarımızı, kararlaştırdıklarımızı, verilen sözleri kamuoyu ile paylaşın”.
CHP’den ve yöneticilerinden hiç ses çıkmadı. “Yok öyle bir anlaşma, kapalı kapılar arasında ilişki…” demediler.
Altılı masa partilerinin bu ilişkilerden haberi olmadığı, verilen sözleri bilmediğini varsayabilir miyiz?
Kemal Kılıçdaroğlu meğer 14 Mayıs yenilgisi sonrası ZP Genel Başkanı Ümit Özdağ ile gizli protokol imzalamış ve kendisine üç bakanlık ve MİT Başkanlığı’nı vaat etmiş.
Bundan altılı masa paydaşlarının haberi yokmuş, partisinin ilgili ve yetkili kurullarının, en yakın çalışma arkadaşlarının da haberi yokmuş. Öyle ki, sadece kendisi ve Özdağ’ın bildiği bir anlaşma imiş…
Özdağ böyle bir anlaşma olduğunu söylediği zaman Parti Sözcüsü Faik Öztrak olmadığını belirtmiş ve Özdağ’ı yalanlamış idi. Gazeteci bunu sorunca Kemal Kılıçdaroğlu’nun cevabı:"Öztrak da protokolü bilmiyor. Danışman dahil kimse bilmiyordu. Bu protokolle ilgili konuşmam doğru değil. İki kişi arasında yapılan ve iki kişinin namusuna teslim edilen protokoldür."
Böyle bir şey olabilir mi?
Üstelik Özdağ İçişleri Bakanı olacağını seçim sürecinde dile getirdiğinde Ahmet Davutoğlu “Ben Sayın Kılıçdaroğlu’na sordum, böyle bir şey yok dedi” diye topluma bir de garanti vermişti…
Durum vahim.
-
Altılı masa kurmuşsunuz, onlara da bir takım taahhütlerde bulunmuşsunuz, seçimlere girmişsiniz ama ilişkilerinizde onlara da açık değilsiniz.
-
HDP/YSP’liler açıklıyorlar, bizimle kapalı kapılar ardında görüştüklerinizi kamuoyu ile paylaşın, hiç ses vermiyorsunuz, “evet veya hayır” demiyorsunuz. Sonra onlar birtakım seçim sonrası vaatler açıklıyorlar kamuoyuna bunlara da tepki vermiyorsunuz.
-
Ümit Özdağ “İçişleri Bakanı olacağım” diyor, masa paydaşınız size soruyor, ona “Hayır böyle bir şey yok!” diyorsunuz…
-
Seçim bitiyor, Özdağ iki protokolden bahsediyor, biri kamuoyuna açık diğeri gizli ve orada kendisine İçişleri Bakanlığı, partisine ayrıca iki bakanlık ve MİT Başkanlığı’nın verileceğinin vaat edildiğini açıklıyor. Sizden ses yok, arkadaşınız/sözcünüz yalanlıyor.
-
Sonrasında siz çıkıyor ve diyorsunuz ki “Evet böyle bir protokol var!”
-
Bu protokolü kimsenin bilmediğini de söylüyorsunuz…
Sorularımız şunlar:
Siz padişah mısınız, siyasi parti genel başkanı mı? Hiçbir yetkili kurulunuzdan geçmeyen, hiçbir arkadaşınızın ve resmi ittifak paydaşınızın bilmediği protokoller imzalayıp, sözler veriyorsunuz?
Size bu millet neden güvensin?
HDP/YSP’ye de sözler vermediğinizi, vaatlerde bulunmadığınızı nereden bilelim?
Bu partinin ve Kandil’den gelen açıklamaların sizin taahhütlerinizden dolayı olmadığına artık nasıl emin olalım?