'Bu ziyaret hem ABD'ye hem de Rusya'ya bir mesaj!'
SuperHaber YouTube Koordinatörü Barış Özkan ve SuperHaber programcısı Ceyhun Bozkurt ile ‘Haberin Olsun’ yeni bölümüyle yayında…
Ceyhun Bozkurt ve Barış Özkan, ‘Haberin Olsun’un yeni bölümünde, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ABD Başkanı Joe Biden’ın kritik görüşmesinin detaylarını ve Erdoğan’ın Azerbaycan Şuşa’ya tarihi ziyaretinin perde arkasını konuştu.
BOZKURT: NATO VE ABD TÜRKİYE’Yİ DIŞLAMAK DEĞİL, TAM TERSİNE TÜRKİYE’NİN KONTROLÜNÜ ALMAK İSTİYORLAR!
Ceyhun Bozkurt, “NATO Zirvesi’nde şunu görüyoruz, Türkiye-ABD ilişkileri, Türkiye-NATO ilişkileri noktasında iç iç geçmiş. Bu ilişkiler Biden-Erdoğan görüşmesinde bir şekilde masaya yatırıldı. Ancak tamamı bir anlamda gündeme gelmedi. Ortadan çıkan sonuçta gördüğümüz fotoğraf, 13 Haziran’da hangi problemler varsa 15 Haziran’da aynı sorunlar devam ediyor. Herkes aynı pozisyonunda, aynı problemler devam ediyor. “Biz o pozisyonda olduğumuz problemleri çok fazla öne çıkarmayalım bu dönemde, ‘Başka hangi alanlarda ortak çalışabiliriz?’in analizini yapalım” dediler. Afganistan boyutu bir anlamda o çerçevede ele alınabilir. Zaten farklı farklı boyutları da bulunuyor. Bu çerçevede bakıldığında Türkiye açısından Türk-Amerikan ve Türk-NATO ilişkileri çerçevesinde bir fotoğraf veriyor. Sorunlar aynen kalıyor. Çünkü Türkiye’nin NATO’dan beklediği gerek terörle mücadele, gerek ulusal güvenlik anlamında Türkiye’nin gereken desteği alamaması tepkiye neden oldu. Açıkça müttefiklik hukukuna bağdaşmayan bir yaklaşım sergilediğini söylemiştik. Düşman ülkelere uygulanan yaptırım kararları Türkiye için de gündeme geliyordu. NATO’dan dönemsel sert çıkışlar geliyordu. Yunanistan ile ilişkiler meselesinde Ege, Doğu Akdeniz boyutunda, terörle mücadelede NATO üyesi ülkelerin yine Türkiye karşıtı pozisyon alması NATO’nun kurumsal olmasa bile NATO’nun eğilimi açısından bize bir veri sunuyordu. Cumhurbaşkanı dün ‘PKK/PYD/YPG konusunda gerekli hassasiyetimizi söyledik.’ dedi. S-400 konusunda Türkiye’nin dün ne söylüyorsa bugün de aynı şeyi söylediğini belirtti. Sorunlar aynı duruyor. Ancak Türkiye de NATO’da bu masada sorunların öne çıkmasını istemediler. ABD yönetimi de bunu istemedi. Çünkü küresel bir planlama yapılıyor, Rusya ve Çin ile. Onların tek gündemi Türkiye değil. Tam tersine çok daha küresel bir boyut üzerinden meselelere yaklaşımı var. Rusya ile mücadele, sonuç bildirisine bakıyoruz. Rusya ile ilgili net ve sert ifadeler yer alıyor. Çin ile küresel anlamda bir mücadele yürütüleceği belli. Askeri, siyasi, ekonomik boyutları var. Bu nedenle Türkiye’ye bu mücadelede son derece ciddi ihtiyaç duyuyorlar. NATO veya ABD Türkiye’yi dışlamak değil, tam tersine Türkiye’nin kontrolünü almak istiyorlar. Güç dengeleri de değiştiği için bu ciddi şekilde Türkiye ile bu kuvvetler arasında gerilime yol açıyor. Bu gerilimleri aşıp, Türkiye’de siyasete müdahaleler, 15 Temmuz gibi işgal girişimlerinin perde arkasında Türkiye’nin kontrolünü alıp Rusya ve Çin’e karşı mücadelede konumlandırmak var. O yüzden Türkiye’den vazgeçemiyorlar. İki arada bir derede kalmış durumdalar. Önümüzdeki dönemde özellikle Rusya ile ciddi bir gerilim olacağı kesin. Ukrayna, Gürcistan, Polonya meselesi üzerinden. Bu çerçevede Türkiye’yi kaybetmeden tam tersi Türkiye ile ortak hareket edebilecekleri noktaları belirlemeye çalışmışlar. Bir Afganistan meselesi gündemde. Kuşak ve yol projesi bakımından Afganistan’ın bulunduğu coğrafya, Güney Kafkasya coğrafyası o Avrasya coğrafyasının merkezleri. Rusya açısından da önemli, güneyinden oraya bir hat çekiyor. Türkiye’ye bu açıdan ciddi ihtiyaç duyuyorlar. Türkiye de ‘muhalif güç haricinde yapabileceğim katkıyı yaparım ama aynı zamanda yanımda Pakistan ve Macaristan’ı alırım’ diyor. Türkiye artık ‘Senin dibinde, senin emirlerini dinleyen bir ülke değilim. Aynı zamanda dostlarım var. Polonya’dan başlayıp Pakistan’a, Afganistan’a uzanan, hatta Türk dünyası üzerinden Çin’e kadar uzanan bir hattım var’ diyor. Ortak sorunlar bir tarafta, kenarda duruyor. Hiçbir şekilde çözüm yok. Bu sorunlar dışında neler yapılabilir çalışmaları yürütülmüş. Türkiye bu dönemde de NATO’dan ayrılma gibi bir düşünceyi gündeme getirmez. NATO ağırlıklı olarak küresel bir mücadeleye hazırlanıyor. Bu çerçevede Türkiye’ye ciddi bir ihtiyaç var. NATO da Türkiye’ye bu anlamda yaklaştı. Türkiye dolaylı yondan ABD’ye ve muhattaplarına mesajları verecektir. PKK’yı vurarak, PYD’yi vurarak ve terör örgütleriyle mücadelesini sahada sürdürerek mesajını verecektir. Hem NATO’ya, Biden’a, ABD’ye ciddi bir mesaj. ‘Güney Kafkasya’da söz sahibiyiz’ mesajı. Güney Kafkasya önümüzdeki dönemin en önemli coğrafyalarından biri. Aynı zamanda Rusya’ya da bir mesaj. Rusya Karabağ meselesinde kendi çıkarları çerçevesinde dengeleri gözetmeye çalışan, Ermenistan’da bir denge kurmaya çalışan, Güney Kafkasya’daki etkisini arttırmaya çalışan bir güç. Burada Rusya’ya da bir mesaj var. ‘Türkiye Azerbaycan’ın hep yanında olacaktır’ mesajı. Şuşa son derecede stratejik bir noktada. Aynı zamanda kültürel anlamda da önemli. Kültür başkentidir. Buradan mesajı veriyoruz. ‘Bizim bir ayağımız Şuşa’da, bir ayağımız Pakistan’da, bir ayağımız Polonya’da, bir ayağımız Balkanlar’da, Macaristan’da, Libya’da, Kıbrıs’ta, Suriye’de… Bir bütün olarak ele aldığımızda Türkiye’nin etki alanının genişlediği görülüyor.” ifadelerini kullandı.
Ceyhun Bozkurt ve Barış Özkan ile ‘Haberin Olsun’un tamamını YouTube kanalımızda izleyebilirsiniz...