Çağırılan ruh Adnan Menderes'e "Sana darağacı gözüküyor” dedi
Cumartesi, gecenin bir vakti evde uykum gelsin diye koyun saymaktan bıkmış bir halde sinirden mutfağı talan ederken, baktım ekranda parapsikoloji, ruh çağırma, celse, ölümden sonra yaşam türünden envai çeşit laf uçuşuyor havada.
"Hah" dedim benim iyi saatte olsunlar ziyarete geldi! Hafiften ürperdim…
Ve fakat ekranın karşısına geçip televizyonun sesini biraz daha açtığımda gördüm ki, CNN Türk’te Deniz Bayramoğlu’nun sunduğu Gündem Özel’de paranormal olaylar konusunu masaya yatırmışlar.
Konuşan da, bu alandaki engin bilgisi ve yazdığı kitaplarla tanınan araştırmacı – yazar Ata Nirun. Mevzu tam benlikti, hemen kulak kesildim…
Ankara'da 60’lı yıllarda kurulan 'Ruhsal Araştırmalar Merkezi'ne gelen ünlü sanatçılardan ve siyasetçilerden bahsetmeye başladı Ata Bey. Diş hekimi Ferhan Erkey’in yaptığı ruh çağırma seanslarını anlatıyordu...
İsmet İnönü'den Adnan Menderes'e, Celal Bayar’dan Zeki Müren'e, Hülya Koçyigit ve Füsun Önal'a kadar birçok ünlü isim müdavimiymiş bu toplantıların.
Zaten bir türlü kapımı çalmaya tenezzül etmeyen uykum, gördüklerimden sonra çoktan bizim muhiti artık dönmemek üzere terk etmiş, sert bir gece kahvesi yapmanın vakti gelmişti.
Pür dikkat izlemeye devam ettim…
Ata Nirun, Ankara’daki merkezde gerçekleştirilen seanslardan birine katılan dönemin Başbakanı Adnan Menderes'e 'Sana darağacı gözüküyor' denildiğini söylediğinde ise bu defa gerçekten üperdim.
Nirun’un, Dr. Ferhan Erkey’den birebir dinleyip naklettiğine göre Adnan Bey çok evhamlı bir adammış. Ve hep “Bana ne olacak? Akıbetim nasıl olacak?” diye sorarmış katıldığı seanslarda…
Kim bilir rahmetli Menderes darağacına giderken, ruh çağırdıkları o geceyi hatırladığında neler hissetmiştir diye düşünmekten alıkoyamadım kendimi…
Gerçekten de film gibi, acı dolu hazin bir hikaye değil mi?..
Yıllarca sürmüş bu seanslar ve birçoğuna da tanık olmuş Ata Nirun.
Zamanın Adalet Parti kabinesinden birçok milletvekili ve bakan da katılırmış.
Ayrıca Nihat Erim, Kemal Satır, Ali İhsan Göğüş, Orhan Öztrak, dönemin Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Beyhan Cenkçi, Erol Sayan, Ziya Taşkent, Sadi Hoşses de kaçırmazmış toplantıları.
İsmet Paşa ise kızı Özden Hanım’la gelmiş birkaç defa. Aynı yılların İçişleri Bakanı Faruk Sükan da devam edermiş celselere ve hatta o günkü güvenlik meselelerini danışırmış çağrılan ruhlara.
Celselerde olan bitenlerden de bahsetti Ata Nirun. Bir defasında masanın havalandığına bizzat şahit olduğunu belirtti.
Ve sözlerine “Bakmayın bunları yazıp, çizdiğime. Aslında ben çok kuşkucuyumdur. Kolay kolay inanmam hiçbir şeye” diye devam etti…
“Ama açıklanamayan yüzde beşlik bir kısım var. Siz de yüzde beşlik bir gerçeklik payı ihtimalini göz ardı etmeyin tüm bu acayip hikayelerde” diye bitirdi konuşmasını.
Kütüphanemdeki Ata Nirun kitaplarını çıkarıp, dizdim masaya…
Kıyamet Almanağı, Atatürk’süz İlk On Gün, Nostradamus, Ruhlar, Karanlığın Işığı, Anadolu’nun Gizemli Kapıları…
Uzun, tuhaf ve bir o kadar da keyifli okumalar bekliyordu anlamıştım beni.
Ve ne mutlu ki güneşin, gecenin karanlığını yırtıp yüzünü gösterme vakti de artık yavaş yavaş gelmişti...