Can Dündar eteğine saklandığı eşini yine aldattı! Genç bir spikerle aşka yelken açtı...
FETÖ ile şaibeli ilişkileri deşifre olan ve Cumhuriyet Gazetesi'nin genel yayın yönetmeni olduğu dönemde gazeteyi örgütün propoganda enstrümanı haline getiren Can Dündar uzun süredir yurt dışında firari bulunuyor. Can Dündar Almanya'da gizlice yeni sevgilisi Duygu Demirdağ ile görüşüyor. Can Dündar'ın yasak aşkını, Almanya'da gizlice görüştüğü yeni sevgilisini SuperHaber açıklıyor! Duygu Demirdağ kimdir?
FETÖ ile şaibeli ilişkileri deşifre olan ve Cumhuriyet gazetesininin genel yayın yönetmeni olduğu dönemde gazeteyi örgütün propoganda enstrümanı haline getiren Can Dündar uzun süredir yurt dışında firari bulunuyor.
Can Dündar, MİT TIR'ları görüntülerini yayınladığı gerekçesiyle "devletin gizli kalması gereken bilgilerini açıklamak" suçundan 5 yıl 10 ay hapis cezasına çarptırılmıştı.
Ancak Can Dündar'ın tutuklanmaması ve yurt dışına çıkış yasağının kaldırılması tepki toplamıştı.
Yurt dışına çıkış yasağı kaldırılan Dündar kısa süre sonra firar ederek, birçok FETÖ'cünün yaptığı gibi, Almanya'ya yerleşti.
Can Dündar'ı sevgilisi Duygu Demirdağ kimdir? CNN Türk'te Gece Haberleri ve Hafta Sonu Ana Haber’i sunarak spikerliğe adım atan Duygu Demirdağ'ın Can Dündar'la Almanya'da buluştukları ve aşk yaşadıkları iddia ediliyor.
CNN Türk televizyonunda çalışmaya muhabir olarak başlayan Duygu Demirdağ, Gece Haberleri ve Hafta Sonu Ana Haber’i sunarak spikerliğe adım attı.
Ancak Can Dündar'ın tutuklanmaması ve yurt dışına çıkış yasağının kaldırılması tepki toplamıştı.
Yurt dışına çıkış yasağı kaldırılan Dündar kısa süre sonra firar ederek, birçok FETÖ'cünün yaptığı gibi, Almanya'ya yerleşti.
"SİLAHLI SALDIRI" DÜZENLENDİ!
Dündar'ın yurt dışı yasağının kaldırıldığı duruşmada, mahkemenin ara kararı öncesi firari gazeteciye yönelik "silahlı saldırı" girişimininde bulunulmuştu.
Daha sonra bu saldırı girişiminin mahkeme heyetini etki altına almak için gerçekleştirildiği de iddia edilmişti.
6 Mayıs 2016 günü duruşmanın görüldüğü Çağlayan'daki Adalet Sarayı önünde yaşanan saldırı girişiminde Can Dündar'ın yanına kadar yaklaşan silahlı kişi yere doğru iki el ateş etti, ancak Dündar'ı hedef almadı.
Bu sırada Can Dündar, saldırganın üzerine atılarak durduran eşi Dilek Dündar'ın ve NTV Muhabiri Yağız Şenkal'ın arkasına saklandı.
Silahını yere atan saldırgan ise olay yerine gelen sivil polisler tarafından gözaltına alındı.
Bu olayın, ardından Dündar yurt dışına çıkarak Almanya'ya yerleşti. Can Dündar burada haber sitesi kurdu ve Türkiye karşıtı faaliyetlerini bir süredir buradan yürütüyor.
CAN DÜNDAR'IN AŞK HAYATI DA HAREKETLİ
Türkiye'nin uzun yıllar "romantik isyankar" olarak tanıdığı Can Dündar'ın aşk hayatı da oldukça hareketli geçiyor.
Dündar'ın "çapkınlığı" 2009 yılında "Su samuru" adlı teknede İranlı oyuncu sevgilisi Taies Farzan ile öpüşürken kameralara yakalanması sonucu belgelenmişti.
Can Dündar'ın bu yasak aşkı nedeniyle evliliği bitme noktasına gelmiş ancak, "Sevmek suçsa sevdim. Hesabını da eşime verdim " açıklaması yapmıştı.
Bu aşk kaçamağı sonunda Dilek Dündar eşini bağışlamış ve çift ilişkilerine devam etme kararı almıştı.
'SU SAMURU'NDA USLANMADI!
Ancak "Su Samuru" skandalı Can Dündar'ın uslanmasına yetmedi! Dündar, 6 Mayıs 2016 günü Çağlayan Adliyesi'nde arkasına saklandığı, kendisine siper olan eşini bir kez daha aldattı!
Can Dündar'ın yeni sevgilisi ise oldukça tanıdık... FETÖ firarisi Dündar'ın yeni bir aşka yelken açtığı isim; CNN Türk spikeri Duygu Demirdağ...
Duygu Demirdağ'ın, Almanya'da firari bulunan Can Dündar ile görüşmek üzere sık sık Berlin'e gittiği ortaya çıktı.
demirdağ'ın Can Dündar'a Berlin'de yaptığı gizli ziyaretler en son şu tarihler arasında gerçekleşti;
10-14 Ekim 2016 İstanbul / Berlin / İstanbul
13-17 Mart 2017 İstanbul / Berlin / İstanbul
2-4 Eylül 2017 İstanbul / Berlin / İstanbul
SuperHaber'in edindiği bilgilere göre; ikilinin buluşmalarını, Dündar ve Demirdağ'ın yakın arkadaşları organize ediyor.
Bu kişiler arasında bazı Cumhuriyet çalışanlarının da bulunduğu belirtiliyor.
Can Dündar ve Duygu Demirdağ'ın yasak aşklarının geçmişinin 5 yıla kadar dayandığı iddia ediliyor.
CAN DÜNDAR'IN YENİ YASAK AŞKI DUYGU DEMİRDAĞ KİMDİR?
CNN Türk televizyonunda çalışmaya muhabir olarak başlayan Duygu Demirdağ, Gece Haberleri ve Hafta Sonu Ana Haber’i sunarak spikerliğe adım attı.
1987 yılında doğan ve Can Dündar ile arasında 26 yaş fark bulunan Demirdağ halen bu kanalda spikerlik yapmaya devam ediyor.
Duygu demirdağ, Can Dündar ile ilk olarak 2012 yılında tanıştı.
22 Mayıs 2012'de "Can Dündar'la Aşka Veda" başlığı adı altında bir röportaj gerçekleştiren Demirdağ, firari gazetecinin kitabı "Aşka Veda"nın tanıtımını yaptı.
BİRLİKTE KİTAP YAZDILAR
İkili daha sonra 2014 yılında ortak bir proje için kolları sıvadı. Ünlü iş adamı Hacı Sabancı'nın eşi Özcan Sabancı'nın biyografisi olan “Ben Seni Bırakıp Gider miyim?” isimli kitabı, Can Dündar'ın danışmanlığında Duygu Demirdağ kaleme aldı.
Duygu Demirdağ ayrıca Can Dündar'ın hapis cezası aldığı 6 Mayıs 2016 tarihinde Twitter hesabından "Gazetecilik... Tutuksuz ama mahpus..." mesajını paylaşmıştı.
* İşte Duygu Demirdağ'ın Dündar ile 2012 yılında gerçekleştirdiği o röportaj;
- CAN DÜNDAR'LA AŞKA VEDA
"Çoğu tanışmamı da, ayrılığımı da mektupla yapmış biriyim." diyor... Onunla, yazdıkları yoluyla yakın olanlardan hala mektuplar alıyor. "Aşka Veda" etmeye yazgılı çağdan şikayetçi. Yine de "varlığını bilip de kanıtlayamadığı gerçeği" soranlara, "insan iyidir" diye cevap veriyor...
Son kitabı Aşka Veda'dan bahsetmek için buluştuğumuzda, hayatla ilgili yanıtını bulamadığımız zor soruları da sorduk Can Dündar'a...
Aşka veda ettiği yerde neye "Merhaba" der insan?
Geçici aşka diyelim. Sarsıcı, kalıcı, deprem yemişe döndüren, başka bir ruhta yaşamak anlamına gelen bir aşkın derinliğine veda ettik. Yoksa aşk başka bir formatta yaşıyor. Ama o, benim anladığım aşk değil. Aslında kadın-erkek ilişkisinin aldığı hale dair bir çağ eleştirisi.
Vedalaşamadığınız aşkla ne yaparsınız?
Zaten aşk içinde çok veda barındırır. Şarkıda da söylendiği gibi,veda da aşka dahildir. Veda etmek zordur. Ettiğiniz zaman da aşkın ne kadar yoğun olduğunu hissedersiniz. Bugün öyle değil. Suya girip çıkmak gibi. Diğeri biraz daha derinlerde kulaç atmak...
Aşka Veda'da yazanları klişe bulanlar için de soralım. Aşkın el değmemiş, "orijinal" tarifi yapılabilir mi?
Aşk üzerine söylenmedik çok az şey kalmıştır. "Söylenmedik bir şey kalmamıştır ama nasıl söylediğiniz önemli" dedi Hıncal Uluç geçenlerde. Yeni bir şey değil, iyi bir şey söylemek önemli ama kötü şeyler söyleyenler çoğaldı ne yazık ki.
Hem Mustafa belgeselinden hem de yaşadığınız ilişkiden sonra başlatılan kıyıma bakıp, "Ben bu kadar organize halde duran nefreti hangi arada biriktirdim?" diye sordunuz mu? İnsanların, hiç bilmedikleri bir hayatı yargılama aşkıyla aranız nasıl?
Doğrusu hissettim böyle bir nefret dalgası ve bunu hak edecek ne yaptığımı da düşündüm. Böyle durumlarda tarihten destek alırım. Şunu gördüm, ülkede bir şey yapmak isteyip de başına felaket gelmemiş kimse yok. Bu insana cesaret veriyor. Yeni bir şey deneyen herkesin bu ülkede ağır bir bedel ödemeye hazır olması lazım. Onu ödedim. Zordu ama tekrar ayağa kalktım. Diğer konunun üstesinden de şöyle geldim. Sadece değer verdiğim insanların eleştirisine cevap verdim. Öyle olunca listeniz bir hayli boşalıyor. Değer verdiklerimin eleştirisi çok incitti, yordu beni... Onlarla hesaplaştım, konuştum.
Ya da o kadar değerli olmadıklarını fark ettiniz...
Bir kısmının, evet. Kalanı için de hayıflanmamayı öğrendim. Çok önemli bir hayat dersi, herkese tavsiye ederim. Hayat yolu çok dikenli. Onlara sürtünmeden yürüyeyim istiyorsanız, o yola hiç girmemenizi öneririm. Çünkü yara bere hatta kan revan içinde kalacaksınız. Bedeli bu. Ama yolunuza inanıyorsanız, gözü kara girmeniz lazım.
Biraz da meslek aşkından bahsedelim. Yeni nesil haberciliği, eski habercilerin yaptığını düşünüyor musunuz? Biraz mecburiyetten. Blog yazarak, tekrar sahada olarak...
Evet, baskı bizi yeni yollar aramaya sevk etti. Bu da hayırlı bir şey oldu. Çünkü mevcut mecranın konforuna alışmıştık. Ama bence asıl cesaret sınavı baskı altındayken konuşmak. Esas şimdi bayrağı gösterme zamanı. Söylediğin sözün bedeli ağırken, işinden, özgürlüğünden hatta hayatından edebilecekken konuşmak. Zor zamanlar iyi zamanlardır gazeteciler için.
Siz nasıl vereceksiniz bu mücadeleyi?
Gücüm yettiği sürece yazacağım. Değişik mecraları da deneyeceğim. Sinema yapmak ve dizi senaryosu denemek gibi... Bir süredir bir dizi senaryosu yazıyorum örneğin. İnsanlarla ilişkin bir yerden tıkanırsa başka kapılar açmayı öğreniyorsun.
Kitapta Oscar Wilde'dan bir alıntı da var. "Kesin seçim yapmanız gereken zamanlar var. Yaşamı dopdolu yaşamak mı, iki yüzlü bir dünyanın istediği yere sürüklenmek mi?" diyor. Bu kadar kesin seçimleriniz oldu mu?
Bunu her gün yaşıyoruz. Her kararda bir başkasından vazgeçiyoruz. O yazıyı değil bu yazıyı yazarken bir gelecek tercihi yapıyoruz. Neyi tercih edip nelerden vazgeçtiğinizin muhasebe yaparsanız, hayata nasıl baktığınız ortaya çıkar. Başkaları için mi yaşadınız? Kendiniz için mi? O başkaları kim? Patronunuz mu? Sevgiliniz mi?
Siz kimin için yaşamışsınız?
Daha yapmadım muhasebesini... Ama topluyorum. İlginç bir kitap var. "Kaç dakikalığına babasınız" diye. Erkeklerin çocuklarına günde ne kadar vakit ayırdığını araştırıyor. Sorduğunuz zaman, "Çocuk benim tüm hayatım" diyor ama ortalama 7 dakika çıkmış süre. Siz 7 dakikalığına babasınız, 23 saat 53 dakika başka bir şeye aitsiniz.
KISA KISA....
Var olduğunu bildiğim ama henüz kanıtlayamadığım gerçek şudur ki...
İnsan iyidir.
İlla veda edeceksek, aşka vedanın en iyi yolu...
Cesur ve samimi olmak.
Aşkla ilişkinizde patron kimdir?
Elbette aşktır. Gerçek aşksa, başka hiç kimseyi dinleyemezsiniz."İmajı bozan aşk, aşkını gömen imajdan evladır." diyorsunuz kitapta. "Evla aşk" için yaptığınız en cesur şey...
Aşkın kendisini göze aldığım zamanlar oldu.Hem kimseler duymasın hem de cümle alem bilsin istediğim gerçek şudur ki...
Çok sevdim aslında.
Aşkla ilgili yapmaya doyamadığım hata şudur ki...
Sevdim.
"Yazmak için yerim dar" diyenler hangi mecrayı denesin?
Duvara yazsınlar, tuvalet kağıdının üzerine yazsınlar... Kızlar tuvaletine gidip çantaların içine bıraksınlar... Her yer mecra... Sözünüz varsa mutlaka sahibine ulaşır.
Sahibine teslim etmek gerekir belki de...
Cesaretiniz varsa... / SuperHaber