Kayıp Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı öldü mü?
Washington Post yazarı Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın durumu hakkında yapılan araştırmalar devam ediyor. Yapılan haberler neticesinde Kaşıkçı'ya ne olduğu, ölüp ölemediği ve nerede olduğuna dair yapılan araştırmalar devam ediyor. Peki, Cemal Kaşıkçı'ya ne oldu? Öldürüldü mü? Neden kayıp? Nerede? Tüm detaylarıyla haberimizde...
Nişanlısıyla birlikte Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğu'na gittikten sonra kendisinden haber alınamayan Washington Post yazarı Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın durumu belirsizliğini koruyor. Hakkında yapılan çeşitli haberler neticesinde Kaşıkçı'ya ne oldu? Nerede? Öldürüldü mü? gibi sorular araştırılmaya başlandı. Peki, Cemal Kaşıkçı'ya ne oldu? Öldürüldü mü? Neden kayıp? Nerede? Tüm detaylarıyla haberimizde...
BİNAYA GİRİŞİ VAR, ÇIKIŞI KESİNLİKLE YOK!
Hürriyet yazarı Sevilay Yılman Suudi Arabistanlı gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın kaybolması hakkında yazdı:
Evlilik hazırlığında olan Cemal Kaşıkçı, kendisinin Suudi Arabistan’da dul olduğunu, evli olmadığını kanıtlayan bir evrak için 28 Eylül’de Suudi Arabistan’ın İstanbul Konsolosluğuna başvuruyor.
Ve konsolosluk yetkilileri istediği evrakın tetkikinin gerektiği ve bu evrakı hemen vermelerinin mümkün olmadığını söyleyip Kaşıkçı’ya 2 Ekim’e randevu veriyor.
O da bunun üzerine nişanlısı Hatice Cengiz ile birlikte geçtiğimiz salı günü saat tam 13.00'te randevusuna geliyor. Ve kendisini bekleyecek olan nişanlısına telefonlarını teslim ettikten sonra da saat 16.00’ya kadar dışarı çıkmaması durumunda yakın dostu olan AK Parti Genel Başkan Danışmanı Yasin Aktay’a ve Türk Arap Gazeteciler Derneği’ne haber vermesini tembih ediyor.
Ve saatler 16.00’yı geçince, Kaşıkçı girdiği konsolosluk binasından geri çıkmayınca da Hatice Hanım, nişanlısının talimatını yerine getiriyor ve durumu söz konusu isimlere bildiriyor.
Ve bunun üzerine meseleden İçişleri Bakanlığı ve MİT haberdar ediliyor.
Ve hem İstanbul polisi, hem de MİT İstanbul Bölge Müdürlüğü Kaşıkçı’nın akıbetini araştırmak için en hızlı şekilde göreve başlıyor.
Ve derhal konsolosluk binasını, giriş kapısını gözetleyen mobese ve diğer tüm çevre kameralardaki görüntüler izleniyor.
Ve defalarca yapılan izlemeler neticesinde polis ve MİT Suudi Gazeteci Kaşıkçı’nın binadan giriş görüntüsünün olduğunu ancak çıkış görüntüsünün olmadığını tespit ediyor ve bu bilgi başta Cumhurbaşkanlığı olmak üzere konunun muhatabı olan tüm üst düzey yetkililere bildiriliyor.
Konuyla ilgili bir süre sessiz kalan Suudi Arabistan Konsolosluğu ise Türk yetkililerinin Kaşıkçı’nın akıbeti ile ilgili endişeleri dile getirmesi üzerine Suudi Haber Ajansı üzerinden; “Diplomatlarımız, Cemal Kaşıkçı’nın konsolosluk binasını terk ettikten sonra kayboluşunun koşullarını araştırmak için yerel Türk yetkililerle birlikte çalışıyor” açıklamasını yapıyor.
O SAATLERDE KAMERALAR NEDEN BOZUK?
Konsolosluk binasına giriş kanıtı olan ancak çıkış kanıtı olmayan gazeteci ile konsolosluğun böyle bir açıklama yapması polis ve MİT görevlilerinde Kaşıkçı’nın öldürülmüş olabileceği yönünde şüphelerin oluşmasına neden oluyor.
Peki yüzde 100 olmasa da Kaşıkçı’nın öldürülmüş olabileceği ile ilgili şüpheler neler?
Birincisi, ki en önemli nedenlerden biri, konsolosluğun doğru beyanda bulunmaması. İncelenen tüm kameralarda Kaşıkçı’nın binaya girişinin olduğu ancak çıkışı olmadı kesin ve net bir biçimde belli. Konsolosluk eğer şahsın binadan çıktığını iddia ediyorsa bunu da bina içindeki kamera görüntüleriyle ispat etmek zorunda.
Ancak edemiyor ve Reuters muhabiri bunu sorduğunda da İstanbul Başkonsolosu Muhammed Uteybi; “Kameralarımız o saatler arasında çalışmadığı için kayıt yapmamış” şeklinde açıklıyor.
İkincisi, olayı araştıran polis ve MİT görevlilerinin ulaştığı ilginç bir ayrıntı. Bilgiye göre Kaşıkçı’nın konsolosluktaki ikinci randevuya gitmeden bir gün önce Suudi Arabistan’dan iki ayrı uçakla 15 kişilik bir ekip geliyor ve bu ekip İstanbul’a iner inmez İstanbul'daki konsolosluk binasına geçiyor.
Ne zamana kaadar peki?
Ertesi günü saat 16.00'ya kadar.
Yani polis ve MİT’in tespitlerine göre Suudi istihbaratından olduğu tahmin edilen bu 15 kişi, 1 Ekim günü gelip, 2 Ekim günü saat 18.00'de İstanbul’dan ayrılıyor.
Üçüncüsü ise konsolosluğun ancak 5 gün sonra kapılarını açması… Üstelik de uluslararası haber ajansı Reuters’a. Bizzat Başkonsolos Muhammed Uteybi muhabire 6 katlı binanın tümünü gezdiriyor ve dolapların içi dahil açılıp; “Bakın işte burada yok!” diyerek Kaşıkçı’nın binada olmadığı ispat edilmeye çalışıyor.
İstanbul'daki Suudi Arabistan Başkonsolosluğu'na girdikten sonra kendisinden haber alınamayan Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı'ya dair gelişmeler Arap medyasında da geniş yer buldu.
Katar merkezli Al Jazeera televizyonu Pazar günkü yayınında Kaşıkçı'nın durumuna sıklıkla yer verirken, internet sitesinde de haberi manşetine taşıdı.
BBC İzleme Servisi'nin haberine göre Al Jazeera "İşkence ettiler ve parçalara ayırdılar… Türk polisi Kaşıkçı'nın konsoloslukta öldürüldüğünü düşünüyor" başlığını kullandı.
Al Jazeera internet sitesinde yayımladığı bir diğer haberinde 2015 ve 2016 yıllarında kaybolan üç Suudi prensin hikayesini hatırlattı ve onların Suudi polisi tarafından kaçırıldığını yazdı.
Suudi haber ajansı SPA, Suudi Arabistan'ın suçlamaları reddeden açıklamalarına yer verdi.
Çoğu Suudi medyası da herhangi bir yorum eklemeden ajansın haberini olduğu gibi kullandı.
Genellikle SPA haberlerini genişleterek işlemeyi tercih eden Al Arabiya ve Al Riyad gibi haber siteleri de SPA'nın açıklamasından başka bir içeriğe yer vermedi. Al Arabiya ayrıca Reuters'ın İstanbul'daki konsolosluk binasında çektiği video ve fotoğraflar ile konsolosun yaptığı "Kaşıkçı burada değil" açıklamasını da yayımladı.
Haberlerini daha detaylı işleyen Londra merkezli Al-Sharq al-Awsat da SPA'nın açıklamasındaki ifadeleri yeniden yazmakla yetindi.
Suudi internet sitelerinde bu açıklamanın haberi hızla alt sıralara itilerek Veliaht Prens Muhammed bin Salman'ın 5 Ekim'deki Bloomberg söyleşisi gibi haberler manşete çekildi.
Al-Sharq: Konsolos tüm dünyayı kandırmaya çalışıyor
Katar'da hükümet yanlısı bir diğer haber sitesi olan Al-Sharq ise Mısırlı bir hukukçu olan El Seyit Abül Keyr'in görüşlerine yer verdi.
İslamcı görüşleriyle bilinen Keyr, "Kaşıkçı'nın kaçırılması uluslararası hukuka göre terörizm suçudur" dedi.
Site "Suudi Konsolosluğu'nun senaryosu inandırıcı değil. Korkunç konsolos dünyayı kandırmaya çalışıyor. Güvenlik kameralarının 'çalışmadığını' söylemesi çok şey anlatıyor" ifadelerini kullandı.