Doğu Akdeniz’de devam etmekte olan gerilim her geçen gün daha da artarken ABD’nin Güney Kıbrıs’a yönelik 33 yıldır süren silah ambargosunu kaldırmasının yankıları sürüyor.
SuperHaber YouTube kanalında yayınlanan ‘Haberin Olsun’ programında gelişmeyi değerlendiren Ceyhun Bozkurt, "ABD’nin bu kararını 20-30 yıldır uyguladığı politikalardan bağımsız düşünemeyiz. Örneğin, 90’lı yıllarda Orta Doğu’ya yönelik, 2000’li yıllarda Doğu Akdeniz’e yönelik hamleleri vardı. İşte Kıbrıs’taki Annan Planı'ndan tutun da NATO’nun Kıbrıs adasına yerleştirilmesi planına kadar hepsi bir bütün aslında. Ancak Türkiye özellikle FETÖ’yü bertaraf ettikten ve mücadeleye başladıktan sonraki içerideki Amerikaperestlerin de tasviyesiyle beraber ABD’nin müzahir unsurların tasviyesiyle beraber Türkiye belli konularda Doğu Akdeniz’de, Kıbrıs’ta, Suriye’de, Irak’ta ve diğer bölgelerde kendi ulusal çıkarına göre ulusal güvenlik hamleleri yapmaya başladı. Operasyonlar yaptı, 2019 Kasım ayında Libya ile deniz yetki sınırlarını belirledi. Bunları düşündüğümüz zaman Türkiye ile ABD’nin bölgedeki çıkarlarının karşı karşıya geldiğini görüyoruz. Karşımıza tabii ki doğrudan ABD çıkmıyor, aparatlarını çıkartıyor. En baştaki aparatlarından bir tanesi de Yunanistan ve Rumlar. Kıbrıs’ta karşımıza çıktılar, diğer bölgelerde de çıkıyorlar. Şimdi de Yunanistan’ın desteklenmesiyle birlikte aslında şunu görüyoruz, Avrupa Birliği’nin içinde bulunduğu durumda içinde bir bütünlük olmamakla birlikte onların da Yunanistan’ın arkasında durduğunu görüyoruz. Bu şu anlama geliyor; aslında Türkiye’nin karşısında bir batı kutbu ve Türkiye var. 33 yıl sonra Rumlar'a yönelik ambargonun kısmen de olsa kaldırılması. Çünkü tanımlaması şu 'öldürücü olmayan silahlar'. Bir yıl boyunca geçici bir süreden bahsediliyor ama yapılan açıklamada şu da vurgulandı, ‘gerek görüldüğü takdirde ambargo kaldırılarak silah sevkiyatına devam edilebilir ve süre uzatılabilir’ şeklinde açıklandı, Amerika tarafından. Bu da şunu gösteriyor Kıbrıs meselesinde bir çözüm yok. Türkiye ve Kıbrıs Türkleri her türlü çözüm yanlısı olmasına rağmen, Rumların çözümsüzlük tarafları olmasına rağmen adada gidip çözümsüzlüğü destekleyenlere destek verilmesi anlamına geliyor. Bu da yarın öbür gün oluşabilecek itilaf durumunda ABD’nin taraf olduğunu ortaya koyuyor. Bu durum aslında bize yabancı değil. Biz yıllardır söylüyorduk, Annan Planı döneminde de 20-30 yıldır, aslında Barış Harekatı’na giden süreçte bile Batı dünyası hep Rumların arkasında durdu. Türkiye 60’lı yıllarda operasyon yapmak istedi, meşhur Johnson Mektubu geldi. 74’te yaptı, ambargo koydular. Ancak Kıbrıs Türkleri katledilirken hiçbir şekilde sesleri çıkmadı. Ancak Türkiye bu katliamlara ve bu hukuksuzluğa dur demek için hareket geçince hep Türkiye’nin karşısında durdular. Bu beklenmedik bir şey değil, ABD’nin tutumunu ve batı dünyasının her zamanki çifte standartını gösteriyor. Esas olarakta şunu gösteriyor, batı dünyası bizi hiçbir zaman kendisinden yana saymadı. Bunu biliyorduk, kamuoyu da az çok bilgilere vakıftı özellikle 90’lı yıllardan sonra terör örgütlerine verilen destekte sonra. Öyle bir müttefik var ki karşınızda terör örgütlerine destek veriyor. Normalde müttefik yan yana durur. Türkiye’nin hakkaniyetli çözüm önerisine karşı çözümsüzlüğü ve hukuksuzluğu savunan kuvvetlerin yanında yer alan bir müttefikten bahsediyoruz." ifadelerini kullandı.
BOZKURT: ÇATIŞMA MEİS’TEN ÇIKABİLİR!
Yunanistan’ın Doğu Akdeniz’deki provokasyonlarının da konuşulduğu programda Meis’e özellikle dikkat çeken Ceyhun Bozkurt, "Türkiye’yi süreli provoke edip, kışkırtmaya çalışıp saldırgan ülke pozisyonuna getirmeye çalışıyorlar. Yunanistan, batıya güveniyor. Bugün bizim karşımızda Yunanistan yok, ben saymıyorum bile. Elbette ki askeri anlamda bir gücü var. Ancak bizim ordumuz karşısında durabilecek bir kuvvetten bahsetmiyoruz. Bir an önce S400’lerin bölgeye yerleştirilmesi gerekiyor. Yunanistan bizim karşımızda bir kuvvet değil. Bizim her anlamda üstünlüğümüz var. Yunan donanması gemileri eski, bizim hava kuvvetlerimiz güçlü. Bizim karşımızdaki kuvvet Yunan değil, Yunan kışkırtıp Türkiye’yi saldırgan ülke pozisyonuna sokmaya çalışıyor. Saldırgan ülke pozisyonuna soktuktan sonra da uluslararası kamuouyu anlamında batı kamuoyunda şu görüntü oluşturulacak: ‘Yunanistan’ın hakkını gasp eden bir Türkiye…’. Ancak bakıldığında batıda aklıselimi savunan uzmanlar, hukukçular, deniz hukukunu bilen insanlar var. O insanlar ki belli mecrada bunu yazılarıyla da aktarıyorlar. Türkiye’nin haklı, Yunanistan’ın haksız olduğunu gösteriyorlar. Türkiye akıllı hareket ediyor, saldırgan ülke pozisyonuna girmemeye çalışıyor, diplomasiyi kullanmaya çalışıyor. Yunanistan, Meis Adası üzerinden o adaları merkez alıp Doğu Akdeniz ülkesi olduğunu iddia ediyor. Ancak o adaların bir münhasır ekonomi bölge sınırı yok. O adalar, ana karalar gibi sınır belirlenecek durumda değil. Uluslararası hukuk, uluslararası deniz hukuku bunu ortaya koyuyor. Yunanistan'ın her türlü haksızlığına rağmen batı bu milletin arkasında duruyor. Çok açık, Türkiye’ye karşı kuvvet yiyor. Yunan Cumhurbaşkanı’nın gidişi bile provokasyondur. Bu provokasyonu yaparak kışkırtmaya çalışıyorlar. Bu kriz bir sıcak çatışmaya dönecekse Meis Adası merkezli başlayacak bir süreç olabilir. Türkiye’nin alternatifsiz olmadığını da ortaya koymak gerekiyor." dedi.
Ceyhun Bozkurt ve Barış Özkan ile ‘Haberin Olsun’un tamamını YouTube kanalımızda izleyebilirsiniz...