CIA, MİT ve FETÖ üçgeninde kilit isim Enver Altaylı! Mahmut Övür yazdı...

Övür, FETÖ'den gözaltına alınan CIA, MIT ve FETÖ'nün kilit ismini rahmetli Uğur Mumcu'nun sık sık yazdığını hatırlatarak başlıyor yazısına...

Altaylı'nın 1970-80 yılları arasında Türkiye'de 5 bin gencin öldüğü karanlık yılların en karanlık aktörü olduğunu belirtiyor.

1988'de Almanya'da bulduğunu, o karanlık yıllara ışık tutacak birçok soru sorduğunu ancak içi boş uzun cevaplar aldığını ifade eden Övür, Altaylı'nın Fetullah Gülen ile bağlantısının ise 1974'lere uzandığını belirtiyor.

Gülen'i keşfedenin eski MİT Müsteşarı Fuat Doğu olduğunun altını çizen Övür, onunla eski NAZİ istihbarat şefi, CIA'cı Reinhard Gehlen'in öğrencisi Ruzi Nazar'ın bağlantısını hatırlatıyor.

İşte Övür'ün MİT'in "Karakutusu" olarak ifade ettiği Enver Altaylı ile ilgili "CIA, MİT ve FETÖ üçgeninde kilit isim" başlıklı yazısı...

CIA, MİT ve FETÖ üçgeninde kilit isim Enver Altaylı!

Birkaç gündür gazeteler küçük küçük de olsa enteresan bir habere yer veriyor: "Eski MİT'çi Enver Altaylı FETÖ'den gözaltına alındı."
Hiç şaşırmadım ama biraz bekledim; acaba soruşturmaya ilişkin ayrıntılar çıkacak mı? Şaşırmadım diyorum çünkü daha gazeteciliğe başladığım ilk yıllardan itibaren adını sık duyduğum bir isimdi Enver Altaylı...
Rahmetli Uğur Mumcu çok yazardı. 1970-80 arasında Türkiye'nin 5 bini aşkın gencini kaybettiği o karanlık yılların en "karanlık" aktörlerinden biriydi.
Abdullah Çatlı gibi onun da peşine düşmüş ve 1988'de Almanya'da bulmuştum. Büyük beklentilerle Türkiye'nin yaşadığı karanlık dönemi aydınlatacak sorular sormuş ama içi boş uzun cevaplar almıştım.
Yıllar sonra, 17-25 Aralık 2013'te FETÖ darbe yapınca elebaşısı Gülen'in MİT ve dolayısıyla CIA ile ilişkisine dikkat çeken yazılar yazmıştım.
O sürecin kilit isimlerinden biri Nazi istihbarat şefi olan ve savaştan sonra CIA'da çalışan Reinhard Gehlen'in öğrencisi olan Ruzi Nazar ve 1966'da MİT müsteşarı olan Fuat Doğu'ydu.
Gülen'i ilk keşfeden büyük olasılıkla o dönem Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı olan Yaşar Tunagür aracılığıyla Fuat Doğu'ydu.
İşin CIA ayağında ise hâlâ Gülen'le ilişkisi süren Graham Fuller vardı. 1966'da CIA'nın İstanbul masa şefiydi. Bu kadronun Türkiye'deki esas oğlanı ise 1960-1971 arasında Ankara'da CIA'nın Ortadoğu direktörü olan Ruzi Nazar'dı.
Yukarıda sözünü ettiğimiz ve birkaç gün önce gözaltına alınan Enver Altaylı da Nazar'ın baba dostu ve oğlu kadar yakınıydı. O da aynı tarihlerde MİT'e girmiş ve 1974'te ayrılmıştı. İkisi de Özbek kökenliydi. Komünizmle mücadelede uzmanlaşan bu iki istihbaratçının ilgi alanları ise Türki cumhuriyetler ve Türkiye'ydi.
Bir enteresan nokta da Altaylı'nın katıldığı 1963'teki Talat Aydemir darbesinde Gülen'in de er olarak bulunmasıydı.
Altaylı'yı daha sonra Alpaslan Türkeş Avrupa'ya "Genel Müfettiş" olarak atayacak ve üs olarak da Almanya'yı seçecekti.
Böyle bir geçmişe sahip Altaylı'nın, Türki cumhuriyetlerde dal budak saran Türkiye'yi de içeriden ele geçirmeye çalışan ve en sonunda 15 Temmuz darbe girişimini yapan FETÖ elebaşısı Gülen'le ilişkisi hiç şaşırtıcı değil.
CIA ajanı Ruzi Nazar hakkında kitap yazan, yazdığı kitabı CIA'ya onaylatan Altaylı, şimdi Ankara'da yürütülen bir soruşturma nedeniyle gözaltında. Hakkında çarpıcı iddialar var.
Eski MİT mensubu Altaylı, FETÖ'nün "karakutusu" olarak niteleniyor. Özellikle FETÖ'nün Özbekistan ve Kazakistan'da etkin olmasında Altaylı'nın önemli rolü olduğu iddia ediliyor. Ama en vahim ve şaşırtıcı iddia, Altaylı'nın, Doç. Dr. NecipHablemitoğlu'nun öldürülmesiyle ilişkilendirilmesiydi.
Aslında Altaylı ile FETÖ ilişkisi yeni gündeme gelmiyor. 2014'te internete düşen bir ses kaydında "Özbek dostu" koduyla onun adı yazılmıştı. O ses kaydında, FETÖ elebaşısı Gülen'in, en önemli adamı Mustafa Özcan'la konuşurken Özcan, "Özbek bir dostun uyarısından" yani CIA'nın uyarısından söz etmişti. İşte o Özbek dostun Altaylı olduğu iddia edildi. Altaylı bunu kabul etmese de kayıtlara böyle geçti.
Altaylı ile ilgili çok sayıda soru işareti var. Türkiye'nin karanlık tarihinin en önemli isimlerinden biri, bir sır küpü... Kim bilir belki 73 yaşına gelmiş bir milliyetçinin "milli" damarı harekete geçer ve Türkiye'ye geçmişte kurulan ve bugün kurulmaya devam eden tuzakları bir bir ifşa eder.