"Çok büyük saldırı altındayız! Ne yani teslim mi olacağız?"
Yeni Şafak Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Karagül, Türkiye'nin çok büyük saldırı altında uyarısında bulundu. ABD Başkanı ve yardımcılarının açık açık Türkiye'yi tehdit ettiğinin altını çizen Karagül, "Ne yani, teslim mi olacağız?" diye sordu ve ekledi; "Panik yok, büyük mücadele var."
Yenişafak Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Karagül, ABD'nin Rusya, Çin ve İran ile başlattığı savaşın dördüncü ayağını Türkiye ile başlattığını ileri sürdü "Çok büyük saldırı altındayız. Açık açık tehdit ediyorlar.. Ne yani, teslim mi olacağız? Panik yok, büyük mücadele var." başlıklı yazısında...
Meselenin Brunson ile sınırlı olmadığının altını çizen Karagül, "Çok büyük mücadele var" tespitinde bulunuyor. Ve ekliyor; "Bu, diz çöktüremedikleri, susturamadıkları, coğrafyada yalnızlaştıramadıkları, büyümesini ve güçlenmesini engelleyemedikleri Türkiye’yi açıktan vurma girişimidir." diye...
İşte Karagül'ün ABD ile Türkiye arasında yaşanan krizin perde arkasına ilişkin yazısı;
Açık açık tehdit ediyorlar. ABD Başkanı Trump tehdit ediyor, yardımcıları tehdit ediyor, finans çevreleri tehdit ediyor, savunma çevreleri, dışişleri çevreleri tehdit ediyor. ABD yönetimi, Rusya ile, Çin ile, İran ile başlattığı savaşın dördüncü ayağını Türkiye ile başlattı.
15 Temmuz’da bu ülkeye saldırıya geçen, insanlarımızı tanklarla ezen, kurşuna dizen, bu ülkeyi iç savaş ve işgalle yüz yüze getiren herkes, her çevre, o gizli karargahlar, o açık oraklar bugün yeniden harekete geçmiş durumda.
Topyekun Türkiye’ye saldırıyorlar. Bu bir ekonomik savaştır. Bu, Türkiye’yi ekonomik alanda çökertme, diz çöktürme, teslim alma operasyonudur. Ama bu Papaz Brunson’la sınırlı bir meselesi değildir. Bu, içerideki ABD istihbaratının adamları olan FETÖ’cüleri çıkarma şantajıyla da sınırlı bir şey değildir.
Mesele Brunson’la sınırlı değil, çok büyük bir mücadele var..
Bu, aynı zamanda bir siyasi saldırıdır. Aynı zamanda “Türkiye’yi durdurmak” için bütün ABD yönetiminin ve yakın müttefiklerinin harekete geçmesidir. Bu, 15 Temmuz’da yapamadıkları, bitiremedikleri işi tamamlama ajandasının uygulanmasıdır.
Bu, diz çöktüremedikleri, susturamadıkları, coğrafyada yalnızlaştıramadıkları, büyümesini ve güçlenmesini engelleyemedikleri Türkiye’yi açıktan vurma girişimidir.
Bu, yüzünü Asya’nın yükselen güçlerine çeviren, ABD ve AB boyunduruğunu reddeden, yüz yıl sonra yeni yükseliş dönemini başlatan, küresel güç kaymasında büyükler liginde oynamaya başlayan Türkiye’yi cezalandırma girişimidir.
ABD bütün dünya için tehdit haline gelmiştir
Bu, Selçuklu’dan, Osmanlı’dan, Cumhuriyet’ten sonra devletler sürekliliğini yeni bir çağa taşıyan, yeniden tarih yapan ve tarih değiştiren Türkiye’den intikam alma çabasıdır.
Küresel güç kaymalarında yalnızlaşan, yalnızlaştıkça agresifleşen, sadece Türkiye için değil bütün dünya için tehdit haline gelen ABD’nin dünyayı çılgınlığa sürüklemesinin Türkiye ayağıdır.
Dört yüz yıl sonra, dünyayı tek yanlı yönetme ehliyetini kaybedenlerin, bir daha bu güce erişmesi mümkün olmayanların, güç inşa eden herkese saldırı girişimidir.
Rusya’ya ekonomik savaş, İran’a ekonomik savaş, Çin’e ekonomik savaş, Türkiye’ye ekonomik savaş.. Yakında Almanya ve başka Avrupa ülkelerine de, Güney Amerika ülkelerine de, Asya ülkelerine de ekonomik savaş ilan edecekler.
Küresel ölçekte yeni bir yağma talan planı uygulamaya sokuldu
Küresel ölçekte yeni ve büyük ölçekte bir yağma, talan planı devreye sokulmuş durumda. Bugün Türkiye’ye yaptıkları, son on beş yılda, bu ülkedeki zenginleşmeye el koyma, talan etmedir.
ABD ve Batı, duraklama hatta gerileme dönemine girdi. Patronu oldukları ekonomik düzen kilitlendi, hareket edemez hale geldi, bitti. Dünyanın kaynaklarını, zenginliklerini yağma etmek için çılgınca saldırıya geçtiler.
Bütün insanlık tehdit altındadır. Şimdilik sadece ekonomik ayağını görüyoruz. Yakında siyasi ve askeri ayağına da tanık olacağız. Öyle bir fırtına yaklaşıyor ki, dünya, bütün ülkeler bu yeni yağmacılığa karşı harekete geçmeli, ortak çalışmalı, dayanışmalıdır.
Dengesiz, ayarsız, ne yapacağı belli olmayan bir devlettir ABD..
Çünkü ABD bütün dünya ile savaş haline girmiştir. Kredisini, güvenilirliğini, dostluğunu kaybetmiştir. Latin Amerika’dan uzak Asya’ya kadar dünya genelinde bir ABD tedirginliği başlamıştır. Dengesiz, ayarsız, ne yapacağı belli olmayan bir devlet haline gelmiştir.
Yerel para birimi ile ticaret, Dolar’a karşı yeni kur ya da ortak para birimi için harekete geçmek, ABD öncülüğündeki küresel düzeni sorgulamak, Batı’nın hegemonyasına itiraz edenlerle yakın durmak şuanki ABD öfkesinin sebebidir. Bu çıkışların tamamı ABD hegemonyasına meydan okumaktır, onu reddetmek, tanımamaktır. Ama dünya genelinde bu trend yükselen değer haline gelmiştir.
Kimse ABD ile birlikte anılmak, yan yana görünmek istememektedir. Rusya Başbakanı Medvedev, “ABD’nin yaptığı ekonomik savaş ilanı anlamına gelir. Öyleyse ekonomi dışında da, siyasi ve başka alanlarda da cevap veririz” diyor. Bu ne demek? Askeri cevaplar demek? İşte dünya böyle tehlikeli bir noktadadır.
Teslim mi olalım? Bu bir intihardır. Yok olmak, tarih dışına itilmektir..
Peki ne yapacağız. Boyun mu eğeceğiz? Dolar üzerinden baskı yaptı diye, Dolar aşırı yükseldi diye, Türk mallarına vergileri artırdı diye, ABD ekonomimiz çökertmeye çalışıyor diye yalvaracak mıyız? El açıp dilenecek miyiz? Bir tarihi, bir gelecek hesabını, bir milletin büyük yürüyüşünü terkedecek miyiz?
Öyle yapacaksak 15 Temmuz’a niye direndik, Gezi terörüne niye direndik, teröre niye direndik, bizi Suriye’den kuşatma planlarına niye direndik?
Geri dönüş intihardır. Yok olmak, tarih dışına itilmek, küçülmek, 21. Yüzyılı ve sonrasını kaybetmektir. Bunu asla yapmayacağız. Nasıl bir vatan mücadelesi verdiysek, şimdi de ekonomik bir mücadele vereceğiz. Milli olan, yerli olan ne varsa hepsine saldıran bu aç kurtlar, bu çakallar, yağmacılar karşısında pes etmeyeceğiz.
Direnmekten başka seçeneğimiz yok!
Başka seçeneğimiz gerçekten yok. Direnmekten, büyük mücadeleden, hesaplaşmadan başka seçeneğimiz yok. “Var” diyenler yalan söylüyor. “Var” diyenler ya dünyadaki büyük hesaplaşmayı anlamıyor ya da bu saldırıların içerideki ortaklıklarını yapıyor.
Bu millet Haçlılara direndi. Bu millet Anadolu üzerinden bütün coğrafyayı yönetti. Bu millet Avrupa kapılarını yokladı. Bu millet olağanüstü bir siyasi zenginliğe sahip. Bu millet sadece bu coğrafyada bin yıldır tarih yapıyor. Bunu kimse küçümsemesin, kimse hafife almasın. En zor dönemleri başarıyla aşmış, “yok oldular” dedikleri anda yeniden dirilmiş bir milletiz.
Yine yapacağız? On beş yıldır bu yolda yürüyoruz zaten. Devam edeceğiz. Asla tereddüt etmeden, dizlerimiz titremedin, büyük bir dayanışma ile devam edeceğiz. Büyük hesaplaşmalar olmadan zafere ulaşılmaz. Bedel ödenmeden büyük devlet olunmaz, büyük devlet olmadan coğrafya inşa edilmez, tarih yapılmaz.
Panik yok, mücadele var. Bu bir kuru iddia değil, biz kazanacağız
Korkmayacağız, paniklemeyeceğiz. Bu açık tehditlere, şantajlara, milletimize ve ülkemize yönelen aşağılamalara suskun kalmayacağız. Bunu yaparken, ABD adına, bizi içeriden dövmeye çalışanları asla affetmeyeceğiz. Bunu fırsat bilip içeride bir takım sinsi hesaplar içine girenlere asla izin vermeyeceğiz.
Biz kazanacağız. Bu kuru bir iddia değildir. Sadece biz değil, neredeyse bütün dünya ABD ile ekonomik savaş içinde. Bu çok büyük bir jeopolitik hesaplaşmadır. Çok büyük güç kaymasıdır. Bu sadece Türkiye’nin savaşı değildir. Sadece Türkiye’ye bakarak fotoğrafı göremezsiniz.
Kaybedecek olan ABD’dir. İnsanlık, yeryüzünün ezici çoğunluğu ABD’den intikamını alacaktır. Şimdi topyekün mücadele zamanıdır. Bütün ajandalarınızı bir kenara koyun, erteleyin ve yola çıkın.. Ekonomik milli mücadele dönemidir!