Çözüm süreci, devam mı, tamam mı?
Çözüm süreci ile ilgili olarak PKK’nın önde gelenlerinin TSK’nın müdahaleleri öncesi yaptıkları açıklamalar, sona erdi afra tafraları an itibariyle PKK’nın Avrupa Temsilcisi pozisyonundaki zat tarafından “devam ediyor, bitmedi” biçiminde ilan edildi.
Buradan anlamamız gerekenleri şu şekilde değerlendirmek, ifade etmek sanırım mümkün olacak:
TSK’nın operasyonları etkili oldu. Büyük kayıplar vermeye başlayan terör örgütü, Türkiye’ye posta koymanın ve silahlı bir çatışmaya girmenin maliyetinin kendisinin sonu olacağını farketti.
PKK’yı yıllardır var eden arkasındaki ülkeler de TSK’nın etkili müdahalesi ile birlikte örgütün ellerinden gideceğini hissettiler ve şimdi örgüte bu türden yumuşak mesajlar verdirerek kaybı durdurmaya çalışıyorlar.
Olası bir erken seçimde terör örgütünün elindeki kanı artık gizleyemez hale gelen HDP’nin daha fazla erimesini ve tükenmesini istemedikleri için, yeniden geri plana çekilmeleri isteniyor.
Dağdaki etkisizleşme, yok olma artık şehirlerde de insanların örgütten korkmasına mani olan bir iklimi doğurmakta, devlet hakimiyeti ile birlikte örgüt istediği halk desteğinin arkasından kaydığı telaşesiyle yeniden bir oyalama sürecini tercih etmekte.
Kuşkusuz ki bu saydıklarımızın hepsi doğru. Hepsi, örgütün yeniden çözüm süreci devam ediyor, silahların susmasını istiyoruz türünden teranelere sarılmasına etkili oldu. Ancak, örgüt bu açıklamalarında ne kadar samimi, ne kadar gerçekten süreci devam ettirmek ve sorunları çözmek için adım atacak en temel mesele burada.
Herşeyden evvel örgütün hedefi zaman kazanmak. TSK’nın operasyonlarının etkisini azaltacak tedbirler almak ve şehirlerde yeniden hareket kabiliyeti kazanabilmek için çalışmak.
Bu gerçeklerin umarım ki, hükümet de farkındadır. PKK denilen eli kanlı örgütün, daha bundan on gün evvelki söylemlerini ve fiillerini unutmamışlardır. Çözüm süreci diye çıktıkları yolda kendileri dahil hiçbir siyasi oluşumun doğu ve güneydoğuda normal siyaset yapma şansının kalmadığını hatırlarından çıkarmıyorlardır…
Şayet, 7 Haziran seçimlerindeki seçim neticelerinin nasıl oluştuğunu unuturlarsa, Ceylanpınar’da başlayıp dalga dalga yayılan ve en son 25 şehide ulaşan, pek çok yaralı ve gazi ile devam eden vahşeti hatırlarından çıkarmamışlarsa son noktaya kadar bu katiller sürüsünün üzerine gitmezlerse, durum öncekinden farklı olmayacaktır. Hatta maalesef, çok daha kötü günleri yaşayacağımız aşikardır.
Eli silahlı, devlete kafa tutan, milleti sindirmeye uğraşan caniler şebekesi ile ne müzakere olur, ne barış olur, ne kardeşleşme gerçekleştirilir. Bunların derdi, ilk gün yola çıktıkları emellerini tahakkuk ettirmeden sona ermez. O da bellidir. Hiç kimsenin kendisini aldatmaması gerekir.
Bölgeden insanlarla konuşuyorum. Devlet operasyonları keser ise, bunlar bizi artık hiç rahat bırakmaz, diyorlar. Devleti dize getirdik, üzerimize gelemez ettik, propagandası yaparlar, diyorlar. Bu endişelerinde haklılık payı var. Şimdi ise, terörist cenazelerinde basın açıklaması yapmak için HDP’nin teşkilatları dışında kimseyi sokağa çıkaramayacak kadar etkilerini kaybetmiş vaziyetteler. Bu bakımdan mutlaka ama mutlaka dağ kadrolarına yönelik olarak, sınırdışı operasyonların devam ettirilmesi elzem görünüyor.
Madem bu dilden anlıyorlar, madem 10 günde bile bu noktaya kadar gerilediler, madem artık ellerindeki silahla devlete kafa tutulamayacağını gördüler; bunu doğu ve güneydoğudaki her vatandaşımızın fark etmesi, bu terör baronlarının kendi hayat standartlarını yıllardır ne kadar düşürdüğünü idrak etmesi, çocuklarının hayatlarını ne kadar kolaylıkla yok saydıklarını bir kez daha iyice anlaması için; terör baronlarını doğrudan hedef alan operasyonların devamı çok iyi olacaktır.
Her ne kadar CHP su kaynatsa da, PKK’nın nefes alması için atılan adımların bir parçası olarak rol alsa da, HDP ile seçim işbirliğine kadar varacak bir projeksiyona girmiş olsa da; Hükümetin bu zor dönemde MHP’nin ve Dr. Devlet Bahçeli’nin dimdik duruşunu unutmaması gerekir. Bu duruş, Türkiye’yi açılım diye başlayan beladan Türkiye’yi halas etmenin yegane mihengidir. Terörle yeniden müzakere ile değil, başlatılan mücadele ile hayırlı netice alınacağı bilinmelidir.