Cumhurbaşkanı Erdoğan: Biz AB'nin bu kararlarını tanımıyoruz, yok farz ediyoruz!
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Katar ziyaretinin dönüşünde gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Erdoğan, AB'nin Osman Kavala kararıyla ilgili soruya, "Biz, Avrupa Birliği'nin Kavala'yla, Demirtaş'la, şununla, bununla ilgili aldığı kararları tanımıyoruz. Olay bu kadar basit. Yok farz ediyoruz." ifadeleriyle yanıt verdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Katar'daki temaslarını tamamlayarak Türkiye'ye döndü.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Katar ziyareti sonunda gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı, hem iç hem dış politikaya dair önemli mesajlar verdi.
Erdoğan'a yöneltilen sorular ve alınan yanıtlar şöyle...
Türkiye ve Katar arasında Kabil Havalimanı'nın işletilmesi konusunda görüşmeler yapılacağı söylenmişti. Bu konuda bir görüşme gerçekleşti mi?
''TALİBAN'LA DA GÖRÜŞECEKLER''
Gerçekleşti. Bu konuyla ilgili olarak şu anda Katar tarafı özel sektörden bir isim belirledi. Aynı şekilde Türkiye tarafı bir isim belirledi. Bu firmalar birbirleriyle görüşmek suretiyle, aynı zamanda Taliban’la da görüşmeleri yaparak, ilgili arkadaşlarımızla bu işe müzaheret edecekler. Başta güvenlik hususu olmak üzere uygun şartlar sağlanırsa Kabil’deki bu havalimanının işletilmesi sürecini ele alacaklar.
Geçtiğimiz perşembe günü Rum Kesimi'nin Bakanlar Kurulu’nda bir karar çıkmıştı. Türkiye’nin kıta sahanlığını da kapsayacak şekilde 5. parselde Amerikan firması ile Katar Petrolleri ortaklığına verilen bir arama izni var. Dışişleri Bakanlığı’nın bu konuda bir tepkisi olmuştu. Bu konu gündeme geldi mi bu görüşmede?
''KIBRIS TÜRKLERİNİN HAKLARINI YOK SAYIYOR''
Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin bu tek taraflı adımının ülkemizin ve Kıbrıs Türklerinin haklarını görmezden geldiğini belirttik. Çünkü söz konusu ruhsat sahasının bir kısmı Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki kıta sahanlığını ihlal ediyor ve Ada’nın ortak sahibi Kıbrıs Türklerinin haklarını yok sayıyor. Bu konuyla ilgili tabi hatırlatma yaptık. Üzüntümüzü de belirttik. Temenni ederim ki bunu aşarlar. Tabi Dışişleri Bakanlığımız da bunun takipçisi olacaktır.
Yeni ekonomi politikasının etkileri ne zaman görülmeye başlanacak? Bu süreçte enflasyondaki yükselmeye devam ederse enflasyonla mücadele adına yeni politikalar geliştirilecek mi? Pandemi süreciyle tedarik zincirlerinin Türkiye’ye kayması, yeni modelin etkilerinin görülme sürecini hızlandıracak mı?
''DÜŞÜK FAİZ POLİTİKASIYLA KURU DA ENFLASYONU DA AŞAĞI ÇEKECEĞİZ''
Biz bir defa yüksek faize kesinlikle inanmıyoruz. Düşük faiz politikasıyla kuru da enflasyonu da aşağı çekeceğiz ve bunu düzenleyeceğiz. Kesinlikle yüksek faizin, zengini daha zengin, fakiri daha fakir yapan bir anlayış olduğuna inanıyorum. Buna asla müsaade edemeyiz. Dolayısıyla da bu işi bir defa bu güzergahta, bu düzlemde devam ettireceğiz. Bizim derdimiz düşük faizle yatırımı teşvik etmek suretiyle istihdamı artırmak; istihdamı artırmak suretiyle üretimi ve ihracatı artırmak... Bunu sağladığımız zaman bu bize büyümeyi getirecek. Kaldı ki bu zaten OECD içinde de görülüyor. OECD’nin en yüksek oranda büyüyen ikinci ülkesiyiz. Türkiye’nin 2021 yılı büyüme tahminlerini yüzde 10 olarak ifade eden uluslararası kurumlar var. Biz de zaten şu anda o oranı yakalayacağımızı ifade ediyoruz. Şu anda üçüncü çeyrekte malum yüzde 7,4’ü hamdolsun yakaladık. Yıl sonunda da inşallah bunun fazlası olacak, azı olmayacak. Bu konuda da kendimizden eminiz.
''STOKÇULUK YAPANIN TEPESİNDEYİZ''
Tabi şu anda kimi ürünlerde görülen fiyat artışlarının bir sebebi küresel emtia fiyatlarının yükselişiyken, bir sebebi de maalesef piyasadaki açgözlü fırsatçılardır. Bu özellikle de stokçuluktan kaynaklanıyor. Şimdi bu bütçe müzakerelerinden sonra hemen bir yasal düzenleme yapacağız ve bu stokçuların üzerine ciddi manada gideceğiz. Bundan sonraki süreçte cezai müeyyidelerin çok daha yüksek olacağının sinyalini şimdiden veriyorum. Bunu bilsinler ve bu stokçuluğa tevessül etmesinler. Hem ellerindekine el koyacağız hem de cezai müeyyideleri yüksek tutacağız. Stokçuluk bizim dinimizde de haramdır. Bunun adı ihtikardır. Buna fırsat veremeyiz. Kimse yaptığı işle vatandaşımıza zulüm edemez. Vatandaşımıza yaptıkları bu zulümle, oradan kazandıklarıyla helal lokma yediklerini zannetmesinler. Fakir fukaranın hakkını gasp ediyorlar, bunu yiyorlar, buna fırsat vermeyeceğiz. Bunu da bilmelerini istiyorum. Yeni ekonomik düzenin en önemli adımlarından bir tanesi de bu olacak. Çalışsın, kazansın. Şu anda Türkiye, imkanlarıyla buna çok büyük fırsatlar veren bir ülke. Niye helalinden çalışmıyorsun arkadaş? Niye haram yollara başvuruyorsun? Stokçuluğu bırakacaksın bir defa. Kim olursa olsun, her alanda stokçuluk yapanın tepesindeyiz.
KILIÇDAROĞLU'NA TEPKİ: TÜRKİYE CUMHURİYETİ'NİN TARİHİNDE BÖYLE BİR OLAY YAŞANDI MI?
Bir yandan da yatırımla, üretimle, istihdamla ve ihracatla ekonomimizi daha da güçlendireceğiz. Ama tabi bunu anlamayan bir ana muhalefet var. İşte Meclis’teki konuşmasında Meclis’in kutlu diyebileceğim kürsüsünde ana muhalefetin başındaki adamın el kol hareketlerini izlediniz, gördünüz. Türkiye Cumhuriyeti’nde ana muhalefetin başındaki bir adamın yaptığı hareketlere bakın. Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihinde böyle bir olay yaşandı mı? Bundan sonra da yaşanmaz herhalde. Bu, tam bir ibret vesikası. CHP’ye gönül veren tüm kardeşlerime de özellikle sesleniyorum, acaba böyle bir adama nereye kadar sabredeceksiniz? Yani ülkedeki iktidar partisine ve oraya gönül veren insanlara bu şekilde küfür eden bir ana muhalefetin başına nereye kadar sabredeceksiniz? Herhalde 2023’e kadar.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, siyasette sürekli seviye ve üslup daveti yapıyorken, böyle bir hareket yapıyor olmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
''BİR TARAFTAN 'HELALLEŞMEK' DİYECEKSİN, ÖBÜR TARAFTAN...''
Bir taraftan “helalleşmek” diyeceksin, öbür taraftan milletin Meclisinde bu edepsiz el kol hareketini yapabilme cüreti göstereceksin. Kim öğrettiyse buna bunları... Sen zaten kasetle geldin. Kasetle gelen bir adam olarak şimdi yerini bu şekilde mi koruyacaksın? Bu millet bu tür ahlaksızlara, böyle bir yolu “hadi yürü” demez. Ona başka türlü “yürü” der. O ne kadar böyle yaparsa yapsın, biz aynı dille ona cevap vermeyiz. Çünkü biz iktidar olarak, onun gibi edepsiz, ahlaksız bir yapıya, bir karaktere sahip değiliz.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, 2022 bütçe konuşmasında, “son günlerdeki kur hareketlerinin ekonominin gerçeklerine uygun olmadığını” sizin söylediğiniz gibi tekrar teyit etti, “Bu manipülasyonun gerisinde bize karşı operasyon çekenler sözde bize diz çöktürmek istiyorlar” dedi. Piyasada sığ bir hareket var ama bunun kurları bilinçli, sistematik olarak hemen hemen her hafta, her gün yukarı doğru çektiği, dolayısıyla ekonomiyle ilgili bir belirsizlik yaratmaya çalıştığı izlenimi var. Bu sığ piyasa operasyonlarını kimler çekiyor? Devlet Denetleme Kurulu bu konuda çalışmaya başladığı bilgileri vardı. Bu konudaki düşünceleriniz nedir?
''KUR ATAKLARINI TERSİNE ÇEVİRECEĞİMİZE İNANIYORUM''
Bu konuda Devlet Denetleme Kurulu’na talimatımızı verdik. Devlet Denetleme Kurulu bu işin arkasında kimlerin olduğu konusunda araştırmalarını yapıyor, yapacak. Buralardan kimler çıkacak onları da görme fırsatımız olacak. Ayrıca tabi şunu yine çok açık, net söyleyeyim; bizim rezervler noktasında ciddi bir sıkıntımız söz konusu değil. İnşallah rezervlerimizi de yine tırmandırmaya devam edeceğiz. Rezervlerimiz inşallah daha da artacak. Rezervlerde son rakam 124 milyar dolar. Şu anda bu rezerv miktarı, herhangi bir korkuya yer olmadığının bir alametidir. Bu rezerv, bundan sonraki süreçte daha da artacak inşallah. Dolayısıyla bir rezerv sıkıntımız söz konusu değil. Yeter ki yatırımcı bulalım. Yeter ki bu konuda yatırımcılarla beraber geleceğe daha güçlü bir şekilde yürüyelim. Şu anda Merkez Bankamız birçok ülkenin Merkez Bankalarıyla da dayanışma içerisinde. Onlarla da birçok görüşmeler yapılıyor. Buralardan da tabi çok daha büyük güç kaynaklarını inşallah elde edecektir. Bizim bu noktada da herhangi bir sıkıntımız söz konusu değil. Ben bu kur ataklarını da tersine çevireceğimize inanıyorum. Her zaman söylediğim gibi, inşallah bu da bizi teğet geçecektir. Bunu herkes böyle bilsin.
Selahattin Demirtaş, cezaevinden “Muhalefet birleşip bir miting yapmalı” dedi. Bunun üzerine CHP ve İYİ Parti de miting yapmaya karar verdiler. Demirtaş’ın bu çağrısını nasıl değerlendiriyorsunuz? Siz de Siirt’teydiniz. Meydanların dili ne anlatıyor?
''TÜİK NEYLE UĞRAŞIR, EMNİYET NEYLE UĞRAŞIR, BUNDAN DA HABERİ YOK''
Meydanların dili bana “AK iktidar, ak günlere yürüyüşünü aynen devam ettirsin” diyor. Geçen gün çok rahatsız olmuş Bay Kemal. Biz Siirt’te köprü, baraj, fabrika ve diğer projelerin toplu açılış törenini yaptık. Siirt’teki o meydan yıllar önce bana cezaevi yolunu göstermişti. Biz oradan cezaevine yürümüştük. Fakat o gün baktım ki Siirt’te o meydan neredeyse iki katı dolu. Aynı anda bu beyefendi de Mersin’deydi. Ama tabi Siirt, Mersin’den daha kalabalıktı. Oradan bize bir laf attı; “Herhalde bu rakamı TÜİK’ten aldı” dedi. Çok zavallı bu adam. TÜİK neyle uğraşır, Emniyet neyle uğraşır, bundan da haberi yok. Emniyet’ten aldığımız rakamlarla Siirt’teki katılımın Mersin’e göre daha yüksek olduğunu öğrenmiş olduk. Kıskanma, çalış senin de olur. Biz çalışıyoruz, bunun neticesinde de Siirt’te elhamdülillah meydanlar tıklım tıklım doluyor. Halbuki ondan öncekileri de takip etmiş olsa; Mersin’e biz de gittik, Mersin’de nasıl bir katılım olduğunu öğrenirdi. Ama tabi takip edemiyor zavallı. Aynı şekilde Adana’yı bir takip et bakalım, neredeydik, nasıl oldu… Bundan sonraki süreçte de bunlar aynı şekilde evelallah devam ediyor, devam edecek. Hiç endişemiz yok. Meydanların dili şu anda çok çok olumlu bir şekilde gelişiyor. Bundan sonraki süreçte de böyle gelişecek. Yağmur, çamur demeden evelallah meydanlar bizimle hemhal oluyor, bizimle bütünleşiyor.
Ben terörle mücadele başlığında bazı sorular sormak istiyorum. Gerek MİT’in gerek TSK’nın gerçekleştirdiği operasyonlar gündemdeki yerini koruyor. Ayrıca farklılık da gösteriyor. Sözde elebaşları canlı olarak ele geçirilip ülkeye getiriliyor. Operasyonlar ne aşamada? Türkiye tarihinde özellikle PKK ile mücadelede en iyi noktaya geldiğimizi söyleyebiliriz. Bir de siz geçtiğimiz aylarda bir açıklama yapmıştınız, bu da sınır ötesi bir operasyon sinyali olarak okunmuştu. Gündemde var mı böyle bir şey? ABD, Suriye sınırında, Haseke’de YPG/PKK’lı teröristlere yeni silahlı eğitim veriyor. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
''TERÖRLE MÜCADELEYE ASLA ARA VERMEYİZ''
Biz Amerika’ya şunu söylüyoruz; “Siz teröre karşı birleşelim derken, öbür taraftan teröristlere silah, mühimmat, her türlü yardımı veriyorsunuz. Bu nasıl dostluktur, bu nasıl NATO’da beraberliktir? Bize, bunun cevabını verin?” Tabi bize bunun cevabını veremiyorlar. Daha yeni görüştük Biden’la. Dışişleri Bakanım muhatabıyla bunları konuşuyor. Onlara da bunlar söyleniyor. Ama bütün bunlara rağmen maalesef Amerika bölgede yanlış bir politika yürütüyor. Biz bunu kendilerine söylemeye yine devam edeceğiz. Çünkü ne Cudi’de ne Gabar’da ne Tendürek’te ne Bestler-Dereler’de, aklınıza neresi gelirse, bütün buralarda biz terörle mücadeleye asla ara vermeyiz.
Diğer taraftan Edirne’de cezaevindeki zat bunlara diyor ki “bir araya gelin, birlikte mitingler yapın.” Bunu söyleyeceğine sen bir tane miting yap bakalım orada. Sen önce kendi tabanına bir sinyal ver bakalım. Senin tabanının şu anda miting yapacak mecali kaldı mı? Biz tabi bunlarla muhatap olacak durumda değiliz. Böyle bir derdimiz yok. Eğer hala bunlar oradan idare ediliyorsa, benim milletimin özellikle bu konudaki tavrı çok açık, net ortaya çıkacaktır ve ortadadır. Milletim teröristlere veya terörizme asla taviz vermeyecektir.
Teröristlerle mücadelede şu anda güvenlik güçlerimiz her türlü tedbirini almış vaziyette. Bunlara her türlü darbeyi vuruyor, operasyonu yapıyor ve buna devam edecek. Buradan taviz vermemiz mümkün değil. Terörizm ve terörist… Bu iki kavramı unutmayalım. Terörizme karşı bir mücadelemiz var, bir de teröristlere karşı mücadelemiz var. Bu mücadelelerde şehitler de veriyoruz ama ciddi manada da bunlardan binlerce teröristi gömdük. Gömmeye de devam edeceğiz. Buradan geri dönüş olamaz. Elhamdülillah bunu gittiğimiz güneydoğu illerinde, doğu illerinde çok açık, net görüyoruz. Bakıyoruz ki artık sokaklara, caddelere huzur gelmiş. Bu huzurdan geri gidilmesine ve tekrar o terör dönemlerine dönülmesine asla fırsat veremeyiz. Bu kararlılığımızı böylece devam ettireceğiz ki Türkiye’nin huzur ülkesi olma konumunu daha da pekiştirelim.
O cezaevinden talimat verene de destek veren bir Avrupa Birliği var. Avrupa Birliği’nin icra komitesi olarak adlandırılan Bakanlar Komitesi, Osman Kavala ile ilgili olarak Türkiye'ye ihlal cezası verdiğini ifade etti. Selahattin Demirtaş ile ilgili de benzer karar alabileceğini söyledi. Yorumunuz, değerlendirmeniz ne olur?
'''AVRUPA BİRLİĞİ'NİN KAVALA'YLA, DEMİRTAŞ'LA İLGİLİ ALDIĞI KARARLARI TANIMIYORUZ''
Buna yorum yapmaya gerek yok ki. Biz, Avrupa Birliği’nin Kavala’yla, Demirtaş’la, şununla, bununla ilgili aldığı kararları tanımıyoruz. Olay bu kadar basit. Yok farz ediyoruz. Bizim indimizde bunlar yok hükmündedir. Bunları kaç kez açıkladık. İster anlasınlar ister anlamasınlar. Bizim yargımızın vermiş olduğu kararın üzerinde biz, Avrupa Birliği kararı tanımıyoruz. Ne biliyorlarsa onu yapsınlar.
Siyasi partiler ve seçim yasası ile yeni anayasa çalışmalarınız uzunca bir süredir devam ediyor. Özellikle seçim yasasında seçim barajı da dahil olmak üzere birçok konuda İttifak ortağınız MHP ile anlaştığınız söylenmişti. Ne zaman kamuoyuna açıklanacak noktaya gelir?
''CUMHUR İTTİFAKI OLARAK YAPILMIŞ BİR ÇALIŞMA VAR''
Bununla ilgili Cumhur İttifakı olarak yapılmış bir çalışma var. Bu çalışmaya bizim taraftan Hayati Bey riyasetinde bir ekip, MHP tarafından da Feti Bey riyasetinde bir ekip katıldı. Bu çalışmaların neticesini paylaşıp adımı atacağız. Mevcut durumu inşallah daha adil bir konuma getireceğiz.
Rusya ve Ukrayna gerginliğiyle ilgili bir soru yöneltmek istiyorum. ABD, bir taraftan istihbarat örgütlerinin açıklamalarıyla Rusya’nın gelecek yıl başına kadar Ukrayna’yı vuracağını söylüyor. Bu yönde haberler çıktı. Diğer taraftan da Biden ve Putin’in bir sanal zirvede bu konuları konuşmak üzere bir araya geleceği açıklandı. Türkiye’nin Ukrayna ve Rusya arasındaki arabuluculuk girişimi devam ediyor. Tüm bu gelişmeler bölgesel, küresel dengeleri nasıl etkiler?
''ARABULUCULUK VEYA ARZU EDİLECEK FORMATTA DESTEK SUNABİLİRİZ''
Ukrayna ve yakın çevresindeki gelişmeleri yakından takip etmeyi sürdürüyoruz. Temennimiz, gerilimin daha fazla artmaması ve bölgede istikrarın korunmasıdır. Rusya ile Ukrayna arasında son haftalarda yükselen gerilimi düşürmek ve bir diyalog kanalı tesis etmek amacıyla elimizden gelen desteği vermeye hazırız. İki tarafın rızasıyla kolaylaştırıcılık, arabuluculuk veya arzu edilecek herhangi bir formatta destek sunabiliriz. Elbette bölgenin barışı için üzerimize düşeni çekinmeden yaparız.
Türkiye ile Birleşik Arap Emirlikleri arasında yeni bir dönem başladı. Abu Dabi Veliaht Prensi'nin Türkiye’ye gelişiyle bir dizi önemli anlaşma imzalandı. Buna benzer bir süreç İsrail ve Mısır’la da devam ettirebilir mi, başlatılabilir mi?
''BÖYLE BİR SÜREÇ İSRAİL'LE İLGİLİ DE NİYE OLMASIN?''
Abu Dabi yönetimiyle, böyle bir talep, teklif geldiği için tabi ki biz de bu işi memnuniyetle kabullendik ve görüşmeleri istihbaratımızı, Dışişleri Bakanımızı göndermek suretiyle kademe kademe yürüttük. Burada şimdi de yine Dışişleri Bakanımız, istihbarat, Abu Dabi ile ilgili ilişkilerde aktif rol oynayacaklar. Böyle bir süreç İsrail’le ilgili de niye olmasın? Çünkü biz bir barış dünyası içerisinde, barışın egemenliği için çalışıyoruz ve bölge barışı için de bunu isabetli buluruz, hayırlı buluruz. Geçmişte benim İsrail ile görüşmelerim oldu. Fakat İsrail’in bu noktada, bölgede Filistin politikası üzerinde daha hassas davranması gerekir. Kudüs üzerinde, Mescid-i Aksa üzerinde hassas davranması gerekir. Buradaki hassasiyetleri gördüğümüz anda biz de elimizden geleni yaparız, adımlarımızı da atarız.
Karşılıklı büyükelçilerin tekrar görevlendirilmesi de söz konusu olabilir mi?
''BİZİM HASSAS OLDUĞUMUZ KONULARI İSRAİL BİLİYOR''
Bunların hepsi olur. Bizim hassas olduklarımız nelerdir bunu zaten İsrail tarafı biliyor. Biz de İsrail’in hassasiyetlerini biliyoruz. Dolayısıyla bu hassasiyetlerden hareketle işi çözeriz.
Bir süredir bir araştırma yapıyoruz, özellikle sahillerdeki kaçak yapılaşmayla ilgili. Siz bununla ilgili geçmişte Bodrum’da müthiş bir mücadele başlattınız, çok da iyi oldu. Gerek Çevre Şehircilik Bakanlığı, gerek Tarım Orman Bakanlığı, gerek Jandarma mücadele veriyor. Fakat bizim yaptığımız tespitlere göre sizin sanki biraz daha dokunmanız lazım. Çünkü çok yoğun bir kaçak yapılaşma var. Bu kaçak yapı sahipleri Bölge idare Mahkemelerine itiraz ediyorlar ve bu mahkemeler aylarca, yıllarca sürüyor. Böyle yalnızca Antalya’da 15 bin dosya tespit ettik. Kaş gibi küçük bir yerde mahkemelerde 2 bin küsur dosya var. Bu konudaki değerlendirmeniz nedir?
''KIYILARIMIZDA KAÇAK YAPILAŞMAYA İZİN VERMEYİZ''
Kıyılarımızda kaçak yapılaşmaya izin vermeyiz. Elbette bunların da üzerine gideriz. Bu noktada belediye başkanlarının da müsamahasız şekilde bu sürece destek olması son derece önemli. Kanunun öngördüğü şartlar ne ise o çerçevede hareket edilmeye devam edilecek.