'Gelin yıl içinde anayasa çalışmalarını tamamlayalım'
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin grup toplantısında açıklamalarda bulundu. Erdoğan'ın bugünü işaret ederek 'Güzel haberler vereceğim' dediği müjdeyi açıklaması beklendi ancak Cumhurbaşkanı, beklenen açıklamayı henüz yapmadı. Erdoğan, burada yaptığı konuşmada partilere yeni anayasa için çağrıda bulunarak, "Gelin hep birlikte tekliflerimizi yıl içinde hazırlayalım ve tartışmaya başlayalım. Vizyoner bir bakış ile bunları milletimizle paylaşalım" dedi.
Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
Ülke ve millet olarak böyle bir Meclis'e sahip olmakla ne kadar övünsek azdır. Meclis'i yeni ve tarihi bir görev daha bekliyor. Reformun çatısını oluşturan yeni anayasa teklifimizi milletimizle paylaştık. MHP'nin de teklife olumlu bakması ile Türkiye tarihinde ilk defa sivil bir anayasa hazırlama ve gerçek bir özgürlük ortamında milletin takdirine sunma şansına sahip olmuştur. Uzun süreli iktidar dönemleri bile sıkıntıları çözmeye yetmemiştir. Vesayet kurumlarının ve medyanın küstah meydan okumalarına kadar nice demokrasi ayıplarıyla karşı karşıya kalmıştır. Cumhuriyet mitingleri gösterileriyle, kendini milletin üstünde gören nice kibir abidesinin saldırılarına şahit olduk. Türkiye, son 7-8 yılda, sınırlarının içinden ve dışından sayısız yeni işgal girişimi ile karşı karşıya kaldı. Terörün, teröristin, sinsiliğin her türlüsünü yaşadık. Bu ihanetlerin hepsi, aziz milletimizin sinesine çarparak paramparça oldu. Diğer yandan sürekli sorun üreten yönetim sistemimizi de rehabilite etmek için çalıştık. Sonunda Cumhur İttifakı olarak ülkemizi yeni bir yönetim sistemine kavuşturmayı başardık.
"YENİ ANAYASA İÇİN ŞARTLAR GAYET UYGUN"
Yakında kamuoyu ile paylaşacağımız insan hakları eylem planı hazırlıklarında da bunu gördük. Meclis'teki pek çok çalışmada da bu gerçek karşımıza çıktı. Her adımda meselenin eklektik yöntemlerle çözülemeyeceği gerçeği ile karşılaştık. Yeni bir anayasa çalışması başlatmıştık, tüm partilerden eşit üye ile bir komisyon kurarak yeni anayasa için ilk adımı atmıştık. Bu samimi adımımız, CHP'nin işi sürekli yokuşa sürmesi ve masayı devirmesi ile akamete uğramıştı. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçiş aşamasında tekrar bunu gündeme aldık ancak iklimin buna uygun olmadığını gördüğümüz için konuyu dile getirmedik. Bugün uluslararası alanda özgürce irade ortaya koymuş bir Türkiye var. Yeni anayasa için şartlar gayet uygun.
"CUMHURİYETİN YÜZÜNCÜ YILINA DARBE ANAYASASI İLE GİRMEYELİM"
Anayasaların toplumun kahir ekseriyetinin desteğini alması gerekir. Tercihimiz tüm partilerimizin bu sürecin içinde yer almasıdır. Bunun için sonuna kadar samimi bir gayret göstereceğiz. Ancak kimi partiler kendini sürecin dışında tutsa bile biz tüm kesimlerle konuşarak yeni anayasa çalışmalarının içinde olmalarını temin edeceğiz. Bunun için sonuna kadar, acele etmeden, her kesimle istişareleri yaparak bir anayasa metni ortaya çıkartmalıyız. Hatta bu öyle bir metin olsun ki, Türkiye'nin 150., 200. yılları kutlanırken, bu çalışma tarihi dönüm noktalarından biri olarak gösterilsin. Öyle bir metin olsun ki, anayasa hukuku literatüründe tüm dünyada örnek gösterilsin. Diğer toplumlara da ilham versin. Hiç şüphesiz bu konuda en önemli görev TBMM'ye, Cumhur İttifakımıza ve AK Parti grubumuza düşecektir. Sizlerden bu sürece özellikle sahip çıkmanızı istiyorum. Sayın Bahçeli'nin ortaya koyduğu çerçeveyi memnuniyetle karşıladım. Bu konuda Cumhur İttifakı olarak tam bir anlayış biçimindeyiz. İnsan hakları eylem planımızda yeni anayasa meselesi ile ilgili de özet bir çerçeve ortaya koyacağız.
Buradan akademisyenlerimize, üniversitelerimize, medya kuruluşlarımıza çağrıda bulunmak istiyorum. Gelin hep birlikte tekliflerimizi yıl içinde hazırlayalım ve tartışmaya başlayalım. Vizyoner bir bakış ile bunları milletimizle paylaşalım. Milletimizin önüne en kapsayıcı, ufku geniş metni koyalım. Cumhuriyetimizin 100. yılını yeni sivil bir anayasa ile karşılayalım. Biz, Cumhur İttifakı olarak çalışmalara en yapıcı katkıyı sunmakta kararlıyız. Nihai karar elbette milletimizin olacaktır. Şimdiden hayırlı olmasını diliyorum.
SALGIN TEDBİRLERİ
Dünya salgın tehdidi ve tedbirlerinin yol açtığı ağır sorunlarla yüzleşiyor. Biz, sistemimizin gücü ve tedbirler sayesinde bu süreci nispeten daha az hasarla atlatıyoruz. Batılı ülkeler salgınla baş etmekte zorlanırken biz sonrası dönemin hazırlıklarına başladık. Esnaf başta olmak üzere her vatandaşımızın sıkıntısını biliyoruz. Çözüm için sürekli yeni destek programları geliştiriyoruz. Vatandaşlarımıza verilen destekler 51 milyar lirayı geçti. Bizim şu anda hazinemiz hamdolsun tamamen esnafımızın, milletimizin emrindedir. Bay Kemal bunları takip edemiyorsa ben ne yapayım. Biz kasamızdan çıkanı biliyoruz.
Bay Kemal, Malatya'yı Elazığ'ı bir gitsin görsün. Bence, 'ya bunu da nasıl da yapmışlar?' der.
KILIÇDAROĞLU'NA İZMİR TEPKİSİ
Şehirde halkına hizmet etmek isteyen bir belediye yönetiminin, zihniyetinin var olmasıdır. Geçtiğimiz günlerde İzmir'deki yağışlar sonucu yaşanan sel felaketi ile ilgili bir habere benim de gözüm ilişti. Sel felaketinin ardından nasıl olduysa hatırladı. CHP Genel Başkanı'na bir esnaf ''Altyapı İzmir'de bitik. Sizden ricam ediyorum, burada 35 senedir CHP var, lütfen bu altyapıyı düzeltin'' diyor. Aklıma bu vatandaşımız kimi kimi şikâyet ediyor düşünmedim değil. İzmir'deki Çiğli tramvayı temel atma töreninde konuşan Kılıçdaroğlu, kendi belediyesinin hazineden daha uygun şartlar borçlandığını övünerek anlatıyordu. İzmir Büyükşehir Belediyesi zaten bütçesinin 2,5 katı borçlu belediye olarak böyle bir borçlanma hakkına sahip değildir, Bay Kemal. Bunları öğren"
"BUNLARIN HANGİ YALANLARINI DÜZELTECEĞİMİZİ BİLMEKTEN USANDIK"
Ortada borçlanma izni bulunmadığı için belediyenin kredi kullanımız söz konusu değildir. Proje finansmanı ile tahvil ihraçları birbirleriyle ilgisi olmayan konulardır. Kılıçdaroğlu ekonomiden ve rakamlardan anlamadığı için hazinenin sağladığı uluslararası finansman kredi şartlarının daha uygun olduğunu da bilmiyor. Hepten cahil. Bunların hangi yalanlarını düzelteceğimizi bilmekten usandık. Bunları görünce bir anda 1994 yılında İstanbul Belediye Başkanlığına seçildiğimiz günleri hatırladık. Hazine ve Maliye Bakanlığı herhangi bir tahvil müsaadesi vermedikten sonra hiçbir belediye bu şekilde borçlanmaya gidemez. Bu sonunda bana gelir, benim de onaylamam gerekir. Ben onamadan bu dış borçlanmayı yapamaz. Bilmiyor. Hiçbir şeyi takip etmiyor. Bundan sonra da sen bu yanlışla gidecek olursan burada soru işaretleri artar.
"CHP'Lİ BELEDİYELERİN OLDUĞU YERLERDE YENİDEN HORTLAMAYA BAŞLADI"
İstanbul'u sokakları çöpten geçilmeyen, ulaşım felç, havası kirli, insanları sahipsiz bir şehir olarak devralmıştık. El ele verip, birkaç yıl içinde şehrin tüm sorunlarını çözüm yoluna koyduk. CHP belediyesinden devralmıştık. Bu meselelerin bazıları yeniden hortlamaya, CHP'li belediyelerin olduğu şehirlerde görülmeye başlandı.
Bu ülkede kimin hizmet, kimin eser, kimin istismar siyaseti yaptığı bu örneklerle ayan beyan ortaya çıkmıştır. Öyle zannediyorum ki ayda bir bazı başlıklarda görüntülerle gerçekleştireceğim. Devamlı hatırlatmamız gerekiyor. Milletimize bunları hatırlatmak şart.
Bunlarda yalan bol, işte görüyorsunuz İzmir'in hali ortada. 35 yıl insan altyapı yapmaz mı? İzmir tüm altyapı ve kaçak yapılarıyla çökmüş vaziyette. İzmir gibi güzel şehrimizin halini görünce 'Eyvah' diyorum. Ne iş yapıyorsunuz? İzmir'e suyu biz getirdik, DSİ'ye verdiğim talimatla. Halk benim halkım."
Aklı erdiği günden beri bu partiye hizmet etmiş kişileri dahi isyan ettirecek istikamet sapmasına uğramış olan şu andaki CHP, siyasetin nice önemli isimlerinin CHP'si midir? Siyasetteki rekabeti kendi ülkesini felaketini dileyecek, kendi halkını aşağılayıp azarlayacak seviyesizliğe indiren şu anki CHP, adını aldığı kavramların CHP'si mi? ABD ve AB'den demokrasi dilenen, oradan kulağına üflenenleri içeride tekrarlamayı siyaset sanan şu andaki CHP, yıllarca emperyalizme karşı yumruk sallayanların CHP'si mi?"
BAKANLARIN ATANMASINA TEPKİ GÖSTEREN KILIÇDAROĞLU'NA: EVET CHP'DEKİ GİBİ KASETLE GELİP GİTMİYORLAR
Bakanların atanarak gelmesine tepki gösteriyor. Evet, yeni sistemde bakanlar milletin seçtiği Cumhurbaşkanı tarafından atanıyor. CHP'deki gibi kasetle gelip, kasetle gitmiyor.
Bu ülke için ne yaptınız da karşı çıktık diyor. Anayasa Mahkemesi'nin, Danıştay'ın önünde kamp kuran, her kanunu yargıya taşıyan bunlar değil miydi? Esasen biz hiçbir partinin iç işlerine karışmayız, kendimizinkine de karışışmasını istemeyiz. Kiralık milletvekili vereceksin, böyle bir şey olabilir mi ya? Böyle demokrasi mi olur? Bunlar bunu da yaptı. Diğer partilerden istifa edenleri alkışla karşılayanların CHP'deki istifaları yerden yere vurmasını da ibretle takip ediyoruz. Bu tabloyu faşist zihniyetin ifşası olarak değerlendiriyoruz. Gelişmelerin düğüm noktası 2023 seçimleri olacak.
KIBRIS SORUNU
Türk tezinin ilk görüşmeleri 1971'e kadar sürdü. Görüşmeler 15 Temmuz 1974 Rum-Yunan darbesi ile son buldu. Kıbrıslı kardeşlerimizin can güvenliği için gerçekleştirdiğimiz Kıbrıs Barış Harekatı ve sonra 1982'te KKTC kuruldu. 1960'larda Kıbrıs Türk tarafına otonomi hakkı bile tanımayan Rumlardı. AB üyeliği perspektifi güçlenince federasyon fikrini savunur görünen Rumlar asıl fikirlerini daha sonra gösterdiler. Amaçları Türkiye'nin üye olmadığı bir AB içinde hakları aşındırarak adayı tek başlarına yönetmekti. Çalışmalarımızı sürdürürken yine Rumlar kayış attı. Kofi Annan ben söz verdim dedi. Bir referandum gerekiyordu, referandumda Türk tarafı olarak soydaşlarımız bu işe yüzde 75 'evet' dedi, Rumlar ise yüzde 65 'hayır' dediler. Bunlara rağmen Güney Kıbrıs AB'ye alındı, Kuzey Kıbrıs ile alınmadı. Bunlar hiçbir zaman sözlerinde durmadı. Bundan sonra da durmayacaklar.
"MİÇOTAKİS'E GÖRÜŞEBİLİRİZ DİYORUM, MEYDAN OKUYOR... HADDİNİ BİLECEKSİN!"
Kıbrıs meselesi, Türk ve Kırbıs halklarının ortak davasıdır. Tüm çabalara rağmen kalıcı ve sürdürülebilir bir çözüme kavuturulamadı. Türk tezinin yerel özerklik şeklinde ortaya konduğu görüşmeler 1971 sonuna kadar sürdü. 15 Temmuz 1974'te yaşanan Rum-Yunan darbesiyle son buldu. Kıbrıslıu kardeşlerimizin can güvenliğini sağlamak için gerçekleştirdiğimiz Barış Harekatı ve Kıbrıs Cumhruiyeti kuruldu. 1960'larda Kıbrıs Türk tarafına otonomi tanımayan Rumlardır. 1970'lerde iki toplumlu federasyonu kabul etmeyen yine Rumlardı. Amaçları bu süreçte Kbırıs Türk tarafının elde edebileceği hakları, üye olmadığı AB içinde aşındırarak adayı tek başlarına yönetmekti.
İşte bunlar tek millet, hiçbir zaman sözlerinde durmadılar, bundan sonra da durmayacaklar. Ben açıklama yapıyorum 'Miçotakis ile görüşebilirim' diyorum, o meydan okuyor. İstikşafi konuşmalar başlasın dedik, şimdi Atina'da yapılacaktı. Miçotakis meydan okudu. Sen meydan okuduktan sonra seninle nasıl bir araya gelelim? Önce haddini bileceksin. Sende barış arayışı varsa sende haddini bil, meydan okuma. Masadan kaçtın, biz masadaydık. Bu şekilde gitmesi halinde biz senin masaya oturamayız. Neyinize güveniyorsunuz? Eğer bir yerlerden destek geleceğine inanıyorsanız, yanılıyorsunuz. Türkiye yerindedir, gereğini yapmasını da bilir.
"ÇILGIN TÜRKLERİ TANIYACAKSIN"
Bak sen bazı dağlara güveniyorsun o güvendiğin dağlara kar yağdı, hiçbirinden fayda gelmez. Biz kendi göbeğimizi kendimiz keseriz. Çılgın Türkleri iyi tanıyacaksın.