Cumhurbaşkanı Erdoğan, Sudan Meclisi'nden Trump'a seslendi/VİDEO...
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ABD Başkanı Donald Trump'un Kudüs kararına ilişkin, "Şunu bilmemiz lazım eğer, demokrasinin beşiğiyseniz yaptığınız iş yanlış. Sayın Trump, senin şimdi bundan sonra yapman gereken şu; başını iki elinin arasına alacaksın, biz nerede yanlış yaptık. Bunu düşüneceksin ve buradan tekrar geri döneceksin." dedi.
Sudan Meclisi'nde, tekbirler eşliğinde kürsüye çıkan Erdoğan, buradaki hitabına, "Bugün bir kez daha ikinci evimizde, Sudan'da bulunmaktan, siz değerli kardeşlerimle bir araya gelmekten dolayı şahsım, eşim, heyetim olarak gerçekten çok mutluyum." diyerek başladı.
Türkiye-Sudan ilişkilerinin kadim bir tarihi ve kültürel mirasın üzerine inşa edildiğini belirten Erdoğan, kendi üstlerine düşenin bu mirasla yetinmemek ve gelecek nesiller için daha derin siyasi, ekonomik, askeri, kültürel ilişkiler kurmak olduğunu söyledi.
Erdoğan, güçlü bir Türkiye ile daha güçlü bir Sudan'ın tesisi için birlikte çalışmak ve bunu başarmak zorunda olunduğuna işaret ederek, "Sudan güçlü olmazsa, Türkiye güçlü olmazsa, bunun bedelini sadece bizler değil, tüm mazlumlar öder. Sahip olduğumuz ortak tarih, ortak değerler ve aramızdaki köklü kardeşlik bağları, önümüze çıkan zorlukları aşma noktasında en büyük gücümüzdür." ifadelerini kullandı.
ZOR ZAMANLARDA BİRBİRİMİZİN YANINDA OLDUK
Sudanlıların yıllardır maruz kaldıkları ambargolara rağmen, onurlu duruşlarından zerre taviz vermeden yollarına devam ettiklerini takdirle izlediklerini dile getiren Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
"Biz sıkıntılı günlerinde nasıl Sudan'ın yanında yer aldıysak, Sudan da zor zamanlarımızda bizim yanımızda yer aldı. Türkiye'nin maruz kaldığı 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında, Sudan halkının desteğini ve dayanışmasını dile getirmek için bizi ilk arayan liderlerden biri de kardeşim Cumhurbaşkanı El-Beşir olmuştur. Darbe teşebbüsünün yaşandığı gece, milletimiz şehitler verirken, bir destan yazarken, Türkiye Büyük Millet Meclisimiz hainler tarafından bombalanırken, tüm Sudan halkının dualarıyla, bütün kalbiyle yanımızda olduğunu gördük. Darbe teşebbüsü bertaraf edildikten hemen sonra Sudan'da düzenlenen destek mitingi bizi ziyadesiyle duygulandırmıştır. Bu mitinge video konferansla katılarak hitap etme imkanı bulmuştum."
Erdoğan, bu vesileyle, Sudan devletine ve hükümetine, FETÖ'ye karşı verdikleri destek ve özellikle onları yıldırma noktasında attıkları adımdan dolayı teşekkürlerini iletti.
"TERÖR TEHDİTLERİNE KARŞI DİKKATLİ OLMALIYIZ"
Her platformda, tüm dostlarına, FETÖ ve benzeri örgütlerin herkes için büyük bir tehdit oluşturduğunu anlattıklarını ifade eden Erdoğan, "Bu tehlikeyi en iyi idrak eden ülkeler arasında yer alan Sudan makamlarıyla yakın iş birliği içinde mücadelemizi sürdürüyoruz ve sürdüreceğiz. FETÖ terör örgütüyle iltisaklı Hartum ve Nyala'daki okulların, Türkiye Maarif Vakfımıza devrilmesinden memnuniyet duyduk. Türkiye Maarif Vakfının bu okullara daha fazla yatırım yapacağından, yeni okullar açacağından ve eğitim kalitesini yükselteceğinden hiçbir şüpheniz olmasın ve bunu Sudan Milli Eğitim Bakanlığıyla beraber yapacaklar." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu terör örgütüyle bağlantılı şahısların takibi ve yakalanmaları konusunda ilgili makamların yakın iş birliği içinde çalıştığını belirtti.
"İslam dünyasının birliğine ihtiyacımız olduğu şu günlerde, coğrafyamızın her köşesinde farklı isimler altında ortaya çıkan terör tehditlerine karşı dikkatli olmalıyız." diyen Erdoğan, şu değerlendirmede bulundu:
"Terörizmin, İslam dünyasının güçlenmesini istemeyen çevreler tarafından desteklendiğini üzüntüyle görüyoruz. Biz, terörizmin, uluslararası ilişkilerde bir terbiye aracı, bir müdahale vesilesi haline getirilmesine kesinlikle karşıyız. Terör örgütlerinin iyisi kötüsü yoktur, hepsi de insanlığın ortak düşmanıdır. Kendi çıkarları için terörizmi destekleyenlerin, eninde sonunda teröristlerin hedefi haline geldiklerini gördük, görüyoruz. Terörizmle mücadelede başarının, ancak uluslararası düzeyde müşterek ve samimi çabalarla, çifte standarttan vazgeçilerek sağlanacağına inanıyoruz. Bunu her fırsatta anlatmayı sürdüreceğim, sürdüreceğiz."
"KENDİ KENDİNE BU KARARI VERDİ"
Erdoğan, mazlumların gözyaşlarının, terör örgütlerinin ve devlet terörü uygulayan ülkelerin kanlı ellerinin arasında kaybolup gitmesine izin vermeyeceklerini vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, salonda kendisini dinleyenlere, "Kimse bizden, Rohinga Müslümanlarının tüm dünyanın gözü önünde katledilmesine, Filistin halkının yıllardır maruz kaldığı saldırılara, Suriye, Irak, Libya, Yemen ve Somali'deki insani krizlere, sahil ülkelerindeki, Çad gölü havzasındaki sıkıntılara sessiz kalmamızı beklemesin." şeklinde seslendi.
Zorbaya, zorbalığa, haksızlığa ve haksızlık edene karşı olduklarının altını çizen Erdoğan, "Bu duruşumuz için şayet bir bedel ödememiz gerekiyorsa, onu da ödemeye hazırız." dedi.
Haksızlığın, adaletsizliğin ve sağduyudan yoksun kararların sonunun hüsran olduğuna dikkati çeken Erdoğan, bunun son örneğinin, Kudüs'le ilgili gelişmelerde yaşandığını söyledi.
Amerika Birleşik Devletleri yönetiminin, 6 Aralık'ta tüm bölgeyi ateşe atmak pahasına Kudüs'ü, İsrail'in başkenti olarak tanıdığını ve büyükelçiliğini buraya taşıyacağını açıkladığını hatırlatan Erdoğan, "Kime sordu? Kendi kendine bu kararı verdi. Peki bunun için İslam ülkeleriyle en azından bir görüşme yapmak veya Hristiyan dünyasıyla bir görüşme yapmak gerekmez miydi? İslam İşbirliği Teşkilatı'nın dönem başkanı bendim. Benimle hiç görüşmedi. Bunun yanında Papa ile hiç görüşmedi." ifadesini kullandı.
"TELEFONLARLA HER TARAFI ARADILAR, TEHDİT ETTİLER"
Kudüs'ün, Müslümanların ilk kıblesi olması sebebiyle söz haklarının bulunduğuna işaret eden Erdoğan, "Aynı şekilde Kudüs'te bir diğer taraftan Hristiyanların söz hakkı var. Beyefendi bunlara sordu mu? Hayır, sormadı. Kararı kendisi verdi. Peki ne oldu?" diye konuştu.
Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Telefonlarla her tarafı aradılar, tehdit ettiler. 'Biz, size şu kadar dolar veriyoruz, milyonlarca dolar veriyoruz, bundan sonra bu dolarları alamayacaksınız.' dediler. Biz, 'demokrasi, iradelerin dolarla satın alındığı rejimler değildir.' dedik. Siz paralarınızla bir şeyler satın alabilirsiniz ama insanlığın iradesini satın alamazsınız. Şunu bilmemiz lazım, eğer demokrasinin beşiğiyseniz yaptığınız iş yanlış. Sayın Trump, senin şimdi bundan sonra yapman gereken şu; başını iki elinin arasına alacaksın, biz nerede yanlış yaptık. Bunu düşüneceksin ve buradan tekrar geri döneceksin. Zira Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda 128 ülke dik durduysa, karşı durduysa sizin yanınızda 8 ülke ki bunların da nüfusları çok enteresan, 15, 20, 25, 30 bin adeta bizim Türkiye'deki ilçeler gibi. Ne oldu? Telefonlar yaptınız, tehdit ettiniz."
Erdoğan, dünyada güçlü olanın silahları, parası olanın değil, haklı olanın güçlü olduğunu vurguladı.
"128 ÜLKEYE TEŞEKKÜR"
"Burada haklı olan bizdik." diyen Erdoğan, dönem başkanı olarak sadece Müslüman ülkeleri aramadığını, konuya ilişkin yaptığı telefon görüşmelerini anımsattı.
Hep beraber İstanbul'da toplandıklarını ve deklarasyon yayınladıklarını, El-Beşir'in de o gün İstanbul'da bulunduğunu aktaran Recep Tayyip Erdoğan, şunları kaydetti:
"Olağanüstü zirveye katılarak, zirvenin başarısına destek veren kardeşim El- Beşir'e buradan bir kez daha teşekkür ediyorum. Dünyadaki bu 128 ülkeye de teşekkür ediyorum, hakkın yanında durdular. Başarıyla sonuçlanan 'Kudüs' konulu olağanüstü zirveyle tüm dünya, İslam aleminin birlikte hareket ettiğinde ne kadar güçlü olabileceğini ortaya koydu. Amerikan yönetiminin bu yanlış kararına bir başka darbe de Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde geldi. Burada tek başına kalan Amerika, veto yetkisini kullanarak her zaman söylediğim, 'dünya 5'ten büyüktür' itirazımızın ne kadar haklı olduğunu ortaya koydu. Hele hele 1'den çok büyük bunu da gösterdi."
SAYIN TRUMP SEN BUNLARI GÖRMEDİN Mİ?
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Down sendromlu 28-29 yaşındaki Muhammed'i, İsrail'in askerleri tartaklıyor. 15 yaşındaki bir gencin gözlerini bağlamak suretiyle silah dipçikleriyle onu tartaklayıp döverek 20 tane asker, polis hep birlikte böyle bir genci sürüklüyorlar. Sayın Trump, sen bunları görmedin mi ya? Ben Tayyip Erdoğan olarak gördüm." dedi.
Erdoğan, Sudan Meclisi'nde yaptığı konuşmada, ABD'nin Kudüs kararını, Türkiye ve Yemen'in, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kuruluna taşıdığını hatırlattı.
Genel Kurulun, Amerika'nın tüm şantajlarına rağmen aralarında Sudan'ın da bulunduğu 128 üyenin kabul, 9 üyenin ret oyu kullanmasıyla, bu kararın yanlışlığını teyit ettiğini belirten Erdoğan, kabul oyu kullanan 128 üyeye, çekimser kalan ve oylamaya katılmayan ülkelerin de ekleneceğini düşündüğünü söyledi.
SESSİZ KALANLAR İSLAM DÜNYASINI KARŞILARINDA BULACAKLAR
Filistin halkının dramının, tüm dünyanın ve özellikle Müslüman halkların vicdanını yaraladığını kaydeden Erdoğan, "Bu drama sessiz kalanlar, tüm İslam dünyasını karşılarında bulacaklarını unutmamalıdır. Bu karar ve benzeri provokatif adımların, sadece daha büyük sıkıntılara, sıkıntı ve çatışmalara kapı aralamanın dışında hiçbir anlamı yoktur." diye konuştu.
Erdoğan, Türkiye ve Sudan'ın, Müslümanların tüm meseleleri gibi, Filistin ve Kudüs konusunu da sonuna kadar takip etmekte kararlı olduğunu vurgulayarak, şöyle konuştu:
"Bütün bu olay cereyan ederken düşünebiliyor musunuz, down sendromlu 28-29 yaşındaki Muhammed'i, İsrail'in askerleri ne yapıyor? Tartaklıyor. Bu down sendromlu bir genç. Ya utanmaz mısınız siz, sıkılmaz mısınız? Bunu nasıl yaparsınız? 15 yaşındaki bir gencin gözlerini bağlamak suretiyle silah dipçikleriyle onu tartaklayıp döverek 20 tane asker, polis, hep birlikte böyle bir genci sürüklüyorlar. Sayın Trump, sen bunları görmedin mi ya? Ben Tayyip Erdoğan olarak gördüm. Senin imkanların daha fazla. Sen rahatlıkla bunları görmüşsündür. Ya 15 yaşındaki o gence acımadın mı? Sen de evlat sahibisin, ben de evlat sahibiyim. Ben nasıl acıyorsam, senin de acıman lazım ama bu, başka bir duygu. Ve bir anne kızını, yavrucağını, kucağına sarılmış, merdivenlerde onunla beraber yürürken ona da aynı şeyi yapıyorlar.
Geliyorlar, tekme tokat silahla vuruyorlar. Bütün dünya bunu televizyonlarda izledi mi? İzledi. Peki değişen bir şey oldu mu? Olmadı. Sabır. Temenni ederiz ki olur ama biz dik duracağız. Dik duracağız, dikleşmeyeceğiz. Yolumuza da aynı kararlılıkla devam edeceğiz."
"HARTUM VE NYALA'DA SAĞLIK OKULLARI KURMAYI PLANLIYORUZ"
Sudan'a yaptığı ziyaretin, hem ikili ilişkilerin güçlendirilmesi hem de İslam dünyasının birlikteliğinin tahkimi açısından tarihi öneme sahip olduğuna inandığını belirten Erdoğan, iki ülke arasındaki ilişkileri daha da güçlendirmek için Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi kurma kararı aldıklarını dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ikili siyasi konulardaki ilişkileri geliştirmek, bölgesel ve uluslararası konularda görüş alışverişinde bulunmak, iş birliği yapılabilecek projeleri belirlemek amacıyla da "Ortak Strateji Planlama Grubu" kurduklarını ifade etti.
Ekonomik ve ticari alanda da Türkiye'nin Sudan'daki varlığını artıracağına dikkati çeken Erdoğan, "Mevcut ticaret hacmimiz 500 milyon dolar civarındadır. Bu, bize yetmez. Bu iki ülkenin ticaret hacminin 500 milyon dolar olması çok basit. Bunu bizim yükseltmemiz lazım." dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Sudan'a ciddi kalkınma yardımlarında bulunduklarını anlatarak, ilerleyen dönemde Hartum ve Nyala'da sağlık okulları kurmayı planladıklarını söyledi.
Kızıldeniz'de yer alan Savakin Adası'ndaki Hanefi ve Şafi camileriyle, gümrük binasının restorasyon ve tadilat işlemlerinin tamamlandığını hatırlatan Erdoğan, "Son Darfur Sultanı Ali Dinar'ın, El Faşir'deki kasrı ile Orta Darfur'daki mezarının restorasyon çalışmaları da devam ediyor. Darfur Sultanı Ali Dinar, ortak tarihimizin en önemli sembollerinden biridir. Kendisi, Birinci Dünya Savaşı'nda Osmanlı'yla birlikte emperyalizme karşı mücadele etmiş ve bu uğurda şehit olmuştur." diye konuştu.
"TÜRKİYE'DE 80 MİLYON KARDEŞİNİZİN OLDUĞUNU BİLMENİZİ İSTİYORUM"
Erdoğan, Osmanlı'nın Savakin'e gelişinin, kutsal mekan olan Mekke ve Medine'yi, kardeş halkların yaşadığı İslam topraklarını sömürgecilerden koruma amaçlı olduğunu belirtti.
Türkiye'nin, Afrika'ya bakışı ve bu kıtada yürüttüğü tüm faaliyetlerinin, insani amaçlı ve daima karşılıklı yarar ilkesi doğrultusunda olduğunu vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Hamdolsun, geniş bir coğrafyada hüküm sürüp de tarihinde sömürgecilik ayıbı ve bunun getirdiği vahşet izleri olmayan tek milletiz. Türkiye olarak, dün olduğu gibi bugün de Afrika'nın kaderinin Afrikalılar tarafından belirlenmesi gerektiğini savunuyoruz. Bu doğrultuda, Afrikalı dostlarımızın kendi ayakları üzerinde durmak için ihtiyaç duydukları kurumsal altyapının kurulması ve güçlendirilmesi çalışmalarına büyük önem veriyoruz. Sudan'ın da bu coğrafyada önemli bir ağırlığı olduğunu biliyoruz. Sudan'ın son 20 yıldır içinde bulunduğu sıkıntılı dönemi geride bıraktığını görüyor olmaktan duyduğum memnuniyeti özellikle belirtmek istiyorum. Siz değerli Meclis üyelerinin, Sayın Cumhurbaşkanı Ömer El Beşir öncülüğünde başlatılan Milli Diyalog Süreci'ne verdiği desteği takdirle karşılıyoruz.
Milli Diyalog Süreci'ne katılmayan silahlı gruplar ile muhalefet partilerinin de en kısa sürede sürece dahil olmalarını temenni ediyoruz."
Sudan'ın, bölgesinin güvenlik ve istikrarına yönelik yapıcı aktif dış politikasıyla, uluslararası camianın sorumlu bir üyesi olduğunu ispatladığını vurgulayan Erdoğan, konuşmasını "Sizlere gönül kapılarımız her zaman açıktır. Türkiye'de 80 milyon kardeşinizin olduğunu bilmenizi istiyorum." diyerek tamamladı.