Cumhurbaşkanı Erdoğan: Senin şahsımla daha çok sıkıntın olacak
Adalet Bakanlığı tarafından, 12 Eylül 1980 darbesinin 40. yılı dolayısıyla Vesayetten Demokrasiye Milli İrade Sempozyumu düzenlendi. Burada konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ''Milletimize savaş açanların yöntemlerini asla unutmayacağız. Hiçbir darbe meşru, mili, masum ve onurlu değildir'' ifadelerini kullandı. Erdoğan, Türkiye ve kendisi hakkında skandal ifadeler kullanan Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'a, ''Senin şahsımla daha çok sıkıntın olacak. Defalarca bunu sana söyledim'' dedi.
Demokrasi ve Özgürlükler Adası'ndaki sempozyuma, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve eski başbakanlardan Tansu Çiller de katıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkanlar;
''Bu sempozyumun düzenlenmesinde emeği geçen tüm kurumlarımıza özellikle teşekkür ediyorum.
Türkiye demokrası sürecine en erken katılan ülkeler arasındadır. İstiklal harbinin ardından milli iradeye dayalı bir yönetim biçimi benimsemiş olsak da, beklemek zorunda kaldık.
Bedeli ağır ödediğimiz bu süreci asla unutmayacağım. Milletimize savaş açanların yöntemlerini asla unutmayacağız.
Türkiye'de bugüne kadar yapılmış veya teşebbüs edilmiş hiçbir darbe, özellikle vesayetin hiçbir oyunu, meşru, milli, masum, onurlu değildir.
Her kesimden vatandaşın, 15 Temmuz gecesi onurlu duruş sergileyen tavırları, milletimizin kalbinde yer almıştır. 15 Temmuz'da yaptığımız konuşmada da söylediğimiz gibi biz bu milletin gücünün üzerinde bir irade tanımadık, tanımıyoruz.
12 Eylül darbesinden önce yaşanan hadiseler kendi tabii dinamiğiyle ortaya çıkmamıştır, bilinçli bir senaryo ürünüdür.
Hiç şüphe yok ki 15 Temmuz gecesi birileri yine 'Bizim çocuklar başardı' demek için bekliyordu.
Can güvenliği kalmayan, geleceğinden umudunu kesen bir toplum elbette darbeye direnemez. 12 Eylül Anayasası'nın yüksek bir oy oranıyla kabul edilmesi, meşruluğunu değik, milletin umudunu kesmesi şeklinde değerlendirilmelidir.
Türkiye'yi 12 Eylül darbesine hazırlayan karanlık odak darbe sonrasının planlamasını da yapmıştır.
Anadolu'nun çok küçük bir şubesi 12 Eylül'de kapatıldı. Şube binasındaki kitaplar ve eşyalar tahrip edilerek ortadan kaldırılıyor. Bu kitaplar ve dergileri yanmaktan kurtarmak isteyenler ise hapse atılıyor. Amaç milletimizin değerlerini oluşturan maddi alt yapısını tümüyle yok etmektir. Bunun yerine gençlerimizin zihinleri tercümeye dayalı ideolojik akımların bilgileriyle dolduruldu.
Ekonomimiz sürekli çıkarılan krizlerle IMF'e borçlu hala getirildi. Göreve geldiğimizde borç 23 milyar dolardı, ve biz bu borcu sıfırladık. Ama ana muhalefet, yine IMf'ten borç alın diyor. Artık bizim IMF diye bir kapımız yok. Biz bize yeteriz.
12 Eylül son dönemde sıkça gündeme getirilen sancılı konuların sebebidir.
Ciddi manada Cumhurbaşkanlığı Sistemi bunları rahatsız etmiştir. Son 18 yılda milletimizin demokrasi hasretini dindirecek birçok proje gerçekleştirdik.
MACRON'UN SKALDAL SÖZLERİNE SERT TEPKİ
Dayanışma olduktan sonra bu milletin yapamayacağı hiçbir şey yoktur. Allah'ın yardımıyla akamete uğrattığımız her saldırıyı yenisi izledi ama hepsini boşa çıkartmakta kararlıyız.
Bakıyorsunuz ki Suriye'de bir terör devleti oluşturmak istiyorlar. Öbür tarafta bir bakıyorsunuz Libya'da Hafter. Onların yanında bakıyorsunuz Fransa sürekli gündemde. Macron diyor ki, "Bizim Türk milletiyle değil, Erdoğan'la sorunumuz var" dedi. Macron, senin şahsımla daha çok sıkıntın olacak. Defalarca bunu sana söyledim ama dinlemiyorsun.
Libya'da bunlar yüz binlerce insanı öldürdüler, siz bize insanlık dersi veremezsiniz.
Biz kendi kararımız kendimiz veriyoruz. Bunu da kararlılık yapıyoruz. Her ne kadar hala ülkemizde darbe sevdalıları varsa da bunlara asla izin vermeyeceğiz.''
Bahçeli'nin açıklamalarından öne çıkanlar;
Bahçeli'nin açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde;Zor ve metanetli olan 12 Eylül vesayetinin milli ve siyasi hafızadaki vahim sonuçları hâlâ mevcuttur.
Belirsizliği kuşatan esrar perdesi kaldırıldıkça, aziz millet varlığı kutlu iradesine tartışma kabul etmez istikbaline sarıldıkça 12 Eylül'ün karanlık yönleri bütünüyle ortaya dökülmüştür.
Siyaset kurumunun görevi yaşanan acıklı dönemlerin bir fezlekesini düzenleyip geleceğin Türk nesillerinin ihtiyaçlarını tespit etmektir.
"12 EYLÜL ZULÜMDÜR, REZALETTİR, CİNAYETTİR"
Elbette her gün bir düşmanın boğaz tokluğuna casusluğunu yapanlar için bu düşüncelerimin geçerliliği olmayacaktır.
Türkiye'ye her türlü müdahale ve operasyona müsait hale getirenler, dış teşviklerle millete silah doğrultanlar tarihin akış istikametinin tersine kürek çekmişlerdir. Hiçbir zulmün kalıcı olmayacağını haksızlıkların ilahiyane ayakta duramayacağını açıklıkla söylemek mümkündür.
Yıllar sonra 12 Eylül darbecilerin mahkemeye çıkartılarak yargılanması, hayatlarını kaybetmelerine rağmen hak ettikleri cezaları almaları, vatana ve millete karşı işlenen suçların karşılıksız bırakılmayacağının delilidir.
12 Eylül zulümdür, rezalettir, cinayettir. 12 Eylül cuntasına bedel ve beyin olanlar ise tek kelimeyle zalimdir.
Darbeler Türk demokrasi kültürünü zedelemiştir. Vesayeti özendirmiştir. Statükoyu beslemiştir.
Her darbe, her muhtıra, her kalkışma, her ara rejim özlemi gayri ahlakidir, gayri millidir, gayri insanidir.
Çok partili hayata geçtikten bir süre sonra Türkiye'nin önü silah zoruyla kesilmiştir. Demokrasiye kast edilmiştir.Her darbe haksızlıkların ve kanunsuzlukların sivrilmesi demektir.
"TÜRKİYE'NİN DARBE ORTAMINA SÜREKLENDİĞİNİ GÖRMEMİZ KAÇINILMAZDIR"
Çıkar ilişkilerini kurumsallaştırmış, uzun seneler mahkum olmanın toplumsal ekonomik travmalara kaldıraç işlevi görmüştür. 12 Eylül 1980 öncesi var olan olayların, asayişsizlik vakalarının, terör eylemlerinin etraflıca sorgulanması, daha müreffeh bir gelecek adına mecburiyettir. Türk gençlerinin hedef alınması analiz edilmelidir. Artık gerçeklerin üzerini örten sis bulutu dağılmıştır.
1980 öncesi bölgesel gelişmelerin sürat ve seyriyle bunun ülke içindeki yansımalarına bakıldığında Türkiye'nin darbe ortamına sürüklendiğini görmemiz kaçınılmazdır.Kutuplaşmış bir Türkiye'nin yay gibi gerilmesi ve müdahale şartlarının oluşması melanet bir projedir. 12 Eylül darbecileri tarih huzurunda Türk milletinin değerlerine kıymış, vahşete mihmandarlık vesayete de mimarlık yapmışlardır.
12 Eylül öncesinde Şili'de Güney Kore'de Bolivya'da gerçekleşen darbeler; Sovyetler'in Afganistan'a müdahalesi, İran şahının devrilmesine çanak tutmuş emperyalizmin yüksek gerilim atmosferi Türkiye'yi kuşatmıştır.
24 Nisan 1979'da ABD yönetiminin isimleri tarafından hazırlanan rapor askeri müdahalenin yaklaştığına işaret etmiştir. "Bizim çocuklar başardı" demek Türkiye'nin emperyalizmin tuzağına düştü demektir.
15 Temmuz'da da analarından doğduğuna pişman edilmişlerdir. Aynısıyla 15 Temmuz'da da olduğu gibi 12 Eylül de dış bağlantılıdır.Darbeci Kenan Evren'in dönemin ABD Başkanına yazdığı mektupta minnet duyan, boyun eğen bir anlayışın küllenmiş izleri görülürken; Yunanistan'ın NATO'nun askeri kanadına alınmasına ön şartsız onay da vardır.Yunanistan bugün Ege'de tahriklerine, gerilim politikalarına hız veriyorsa bunun geri planında 12 Eylül cuntası vardır.
Darbeci Evren, yıllar sonra itiraf gibi bir açıklama yaparak Ege sorunu konusunda Yunanistan'dan yazılı bir güvence almadan NATO'ya girmesine izin vermesini pişmanlıkla ifade etmiştir.Milli tezlerimiz darbeciler tarafından rafa kaldırılmış, Türkiye'nin egemenliğine dayalı çıkarları unutulmaya terk edilmiştir.
Sayın Cumhurbaşkanım, değerli misafirler 12 Eylül'den sonra reva görülen yargısız infazlar, işkenceler eziyetler Türkiye'nin kara bir dönemini resmetmektedir. MHP ve ülkücü kuruluşlar davası 1981'de açılmış 587 dava arkadaşımız büyük haksızlıklara maruz kalmıştır.
"MACRON BUNU BİLMELİ, MİÇOTAKİS BUNU DUYMALI"
Mülk sahibi bağımsız Türk devletidir, mülki millet ise büyük Türk milletidir. Çok şükür tedavi sonuç vermiştir. Bunun şeref payesi de Cumhur İttifakı'nın Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'dir.Türk devletinin asırları kucaklayan bir stratejisi vardır ve aşama aşama ilerlemektedir. Bu millet daralan husumet çemberini yaracaktır.
Türk - İslam ahlakıyla perçinleşmiş akılla pekişmiş, merhamet ve şehadetle yücelmiş aziz milletimiz felaketlerin içinden kahramanlıkla başını kaldıracak, tıpkı 'ya istiklal ya ölüm' diyen Gazi Mustafa Kemal Atatürk gibi hiçbir tehdide aldırış etmeyecektir.
Bilhassa Macron bunu bilmeli, Miçotakis bunu duymalı. Bölgesel ve küresel ihanet şantiyesinin işbirlikçi failleri bu irade gücünü akıllarından asla çıkarmamalıdır.Millet iradesi yalnızca Allah'ın himayesine girer. Bunun dışındaki her irade ya yıkılacak, ya da imha edilecektir.''
TBMM Başkanı Mustafa Şentop'un açıklamalarından öne çıkanlar;
''Türkiye, 27 Mayıs 1960’la başlayan millet iradesini yok sayan bir parantezi fiilen 15 Temmuz 2016'da, hukuken 16 Nisan 2017'de kapatmıştır.
Darbeler, uluslararası sömürü düzeninin yönetim usullerinden biridir.
Darbelerle şekillenen vesayet dönemini tam manasıyla fiilen kapatan 15 Temmuz direnişidir.
Yeni dünyayı ve Türkiye'yi kavramakta acz içinde olan aday Biden'ın 'Muhaliflerle Türkiye'de yönetimi değiştirme' masalı ile boyundan büyük işlere dair konuşan Macron'un 'Türk halkına karşı değiliz, Erdoğan'a karşıyız.' şeklindeki hastalıklı ifadeleri eski alışkanlıkların mizahi görüntüleridir.
Uluslararası darbe mekaniğini çözen, aktörlerini bilen ve ifşa eden, iş birlikçilerini yargılayan Türkiye, bu tür zavallıca ifadelerin sahiplerine pabuç bırakmaz, bırakmayacaktır.
Darbeleri konuşmak, yargılamak ve mahkum etmek, adaletten yana olanlar için bir vazifedir.''
Ayrıntılar geliyor...