Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın KKTC ziyareti öncesi Yunanistan ve Güney Kıbrıs endişeli
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın KKTC'ye 20 Temmuz'da yapacağı ziyaret öncesinde Yunanistan ve Güney Kıbrıs'ta endişenin hakim olduğu ortaya çıktı. BBC'de yer alan habere göre, Erdoğan'ın yapacağı açıklamanın Batı ülkelerinde merakla beklendiğinin altı çizdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 20 Temmuz'da Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne (KKTC) yapacağı ziyaret, başta Güney Kıbrıs ve Yunanistan olmak üzere Batı ülkelerinde merak ve kaygıyla bekleniyor.
Yunan Kathimerini gazetesi, Ankara'nın Güney Kıbrıs'a ait olduğunu ileri sürdüğü bölgede yeni bir sismik araştırma planladığını yazdı. Habere göre, sevkiyat planları şimdiden yürürlüğe konulan Türk sondaj gemileri önümüzdeki aylarda Doğu Akdeniz'e açılacak.
Kathimerini, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 2 Temmuz'da yaptığı açıklamanın yeni hamlenin habercisi olduğunu savundu: "Doğu Akdeniz'de varız, olmaya da devam edeceğiz. Allah nasip ederse 20 Temmuz'da Kuzey Kıbrıs'tayım. Geniş bir ekiple orada olacağız...
...Biz hakkımız neyse bu hakkımızı söke söke alırız ve alacağız. Doğu Akdeniz'de, Kıbrıs'taki özellikle bütün o denizlerde, oralardaki petrol arama işlemlerimizi yürüteceğiz. Şu anda yürütüyor muyuz? Yürütüyoruz. Sondaj yapıyor muyuz? Yapıyoruz. Sismik araştırmalarımızı yapıyor muyuz? Yapıyoruz ve devamlı doğalgazın sinyalleri geldi."
BBC ise manşetten verdiği haberde, Erdoğan'ın ziyaret sırasında vermesi beklenen mesajların Batılı ülkeleri kaygılandırdığını bildiriyor. Habere göre, Kıbrıs çıkarmasının 47'inci yıldönümünde gerçekleşecek ziyarette Avrupa Birliği (AB) ve ABD'nin gözü de adada olacak.
İKİ DEVLET VURGUSU
BBC haberinde dört konudaki muhtemel mesajlara dikkat çekildi. Erdoğan'ın ziyareti sırasında Kıbrıs sorunun sadece iki devletli bir formatta çözülebileceğini kuvvetli bir şekilde vurgulaması öngörülüyor.
Türkiye ve KKTC, Birleşmiş Milletler'in 26 Nisan'da gerçekleştirdiği 5+1 formatındaki toplantıda, Kıbrıs sorununun çözümünün sadece "iki devletin" varlığının tanınmasıyla mümkün olacağını, dolayısıyla mevcut BM parametreleri çerçevesinde federal bir çözüm için müzakere etmeyeceklerini kayda geçirmişlerdi.
2004 Annan Planı ve 2017 Crans Montana görüşmelerini hatırlatan Türk tarafı, Kıbrıs Rumları'nın daha önce federal bir planda Kıbrıs Türkleri ile yönetimi paylaşmak istemediklerini ve dolayısıyla artık bu sistemin ömrünü doldurduğunu vurgulamışlardı. Türkiye ve KKTC, en son BM Genel Sekreteri Antonio Guterres'in sorunun çözümü için yeni bir özel temsilci atanması önerisine mevcut koşullarda gerekli olmadığı gerekçesiyle karşı çıkmışlardı.
AB, ABD ve Rusya gibi Kıbrıs sorununu yakından takip eden ülkeler ise Kıbrıs sorununda BM Güvenlik Konseyi kararlarınca belirlenen çerçevenin esnetilmesine karşılar. AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, bu konuda en net açıklamayı 6 Temmuz'da yaptı ve AB'nin iki devletli çözümü hiçbir zaman kabul etmeyeceğini ilan etti.
Batıda Erdoğan'ın iki devletli çözüm pozisyonunu daha da ileriye götürerek yeni bir diplomatik söylemi gündeme getirmesi, örneğin Kıbrıs Türk yönetiminin tanınmasını sağlamak için bir süreç başlatacaklarını açıklaması olasılığı kaygıların temelini oluşturuyor.
DOĞALGAZ REZERVİ Mİ BULUNDU?
Türkiye'nin Kıbrıs adası açıklarında doğalgaz araması, Güney Kıbrıs ve Yunanistan'ın yanı sıra Avrupa Birliği'nin de tüylerini diken diken ediyor. Doğu Akdeniz'de geçtiğimiz yaz mevsiminde seyreden Türk gemileri büyük gürültü kopardı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 20 Temmuz tarihinde KKTC'de bir müjde vermesi de bekleniyor. Erdoğan'ın müjdeli haber olarak Karadeniz'de yeni bulunan doğalgaz rezervlerini mi yoksa Akdeniz'deki faaliyetlerin sonuçlarını mı kastettiği henüz netleşmedi.
Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki faaliyetlerine yeniden başlama ihtimali, Batılı ülkeleri endişelendiriyor. Güney Kıbrıs ve Yunanistan'da, Erdoğan'ın ziyareti sırasında yeni çalışmalarla ilgili takvimin açıklanabileceği kaygısı var.
BBC'ye göre, Güney Kıbrıs'ın mevcut hidrokarbon kaynaklarından elde ettiği geliri Türk tarafı ile paylaşmaması durumunda Türkiye'nin de faaliyetlerine yeniden başlayabileceği Ankara'da yapılan değerlendirmeler arasında.
MARAŞ'IN STATÜSÜ DEĞŞİR Mİ?
Cumhurbaşkanı Erdoğan, adaya son ziyaretini 15 Kasım 2020'de yaptı ve 1974'den bu yana kapalı olan Maraş'ın kullanıma açılması için ilk adım atıldı. Erdoğan, söz konusu ziyaretinde Güney Kıbrıslıların Taşınmaz Mal Komisyonu'na müracaat edebileceğini de kaydetti.
BBC'ye göre, 20 Temmuz'daki ziyarette ise Erdoğan'ın Maraş açılımını daha da ileriye götürecek adımların atılması ve bu yönde alınan kararların açıklanması olasılıklar arasında görülüyor.
Erdoğan'ın Kıbrıs Rumları'nın Taşınmaz Mal Komisyonu'na başvurmalarını hızlandıracak yeni açılımlarda bulunabileceği, Maraş açılımını hızlandıracak yeni projeleri gündeme getirebileceği kaydediliyor. Batılı ülkeler, Maraş'ın statüsünün değiştirilmesine şiddetle karşı çıkıyor.
GEÇİTKALE'YE KALICI SİHA ÜSSÜ
Yunanistan ve Kıbrıslı Rumları kaygılandıran bir diğer başlık, Türkiye'nin adanın kuzeyinde kalıcı askeri üsler kurması ihtimali. BBC, haberinde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sözlerine yer verdi:
"Şimdi havaalanı olarak iki tane havaalanı var Kıbrıs'ta; birisi işte Türkiye'de tüm vatandaşlarımın bildiği Ercan, birisi de tabii daha önce orada bulunan, ama biz orayı da şimdi bir değişikliğe sevk etmek suretiyle yeni bir isimle ve daha çok SİHA'larımızın ve İHA'larımızın yer aldığı alan.
Bunları niye acaba bu denli hareketlendiriyoruz, sebep? Bölgede olabilecek herhangi bir saldırıda güçlü olmamız lazım. Güçlü olmak için de havada, karada, denizde her şeyinle var olacaksın."
Türkiye, Kuzey Kıbrıs'ta yer alan Geçitkale havaalanını silahlı insansız hava araçlarını konuşlandırmak için kullanıyor. Ancak Geçitkale'nin kalıcı bir askeri üsse dönüştürülmesi ihtimali, Rumlar ve Yunanistan'ı endişelendiriyor.
BBC'ye göre, Batılı ülkeler için kaygı yaratan bir başka olasılık da Türkiye'nin adanın kuzeyinde deniz kuvvetlerinin kullanımı için yeni bir askeri liman inşa etmesi ya da var olan imkanları askeri kullanım için düzenlemesi.