DEAŞ misyon ve vizyon değiştiriyor...
Uzmanlar binlerce DEAŞ'lının yol açacağı güvenlik açığı konusunda uyarıda bulundu.
YPG’nin Rakka’da, yaptığı tahliye anlaşması sonrası uzmanlar, aralarında Türkiye'nin de olduğu Avrupa ülkelerinin vatandaşlarının bulunduğu binlerce DEAŞ'lının yol açacağı güvenlik açığı konusunda uyarıda bulundu. Örgütün, misyon ve vizyon değiştirerek hedef aldığı ülkelerdeki kırılma noktalarına nitelikli ve sofistike terör üretmeyi sürdüreceği belirtildi.
Karar'dan Hilal Öztürk'ün haberine göre; Rusya ve ABD’nin DEAŞ ile iş birliği iddiaları, Suriye ve Irak’ta çatışmadan çekilen teröristlerin nereye gittikleri sorusunu da gündeme getirdi. DEAŞ’in bu aşamadan sonra ne yapacağı ve nasıl hareket edeceği tartışmaları yapılıyor. Güvenlik kaynakları ve uzmanların ortak görüşü DEAŞ’in yok olmadığı, dönüştüğü yönünde.
SOFİSTİKE TERÖR ÜRETECEKLER
Suriye ve Iraklı yani yerli militanlar yeraltı diye tabir edilen ulaşılması zor alanlara çekilirken, Mısır, Tunus, Libya ve Cezayir uyruklu olan Avrupa vatandaşı örgüt üyelerinin ülkelerine dönmeye çalıştığı, Avrupa ve Kafkas kökenlilerin ise DEAŞ kaydı olmayanların yalnız kurt eylemlerine yönlendirileceği belirtilmişti. Gelinen noktada ise sürecin bu şekilde ilerlediği ortaya çıktı. Örgütün misyon ve vizyon değiştirerek hedef aldığı ülkelerdeki kırılma noktalarına nitelikli ve sofistike terör üretmeyi sürdüreceği belirtiliyor. Yani bir anlamda terör örgütü, Haşhaşiler gibi her an saldırı yapabilmek için Alamut Kalesi’ne çekildi.
DEAŞ’in yok olduğu öngörüsüne katılmadığını belirten Güvenlik Uzmanı Abdullah Ağar, “Irak ve Suriye’de karasal alanlardaki etkisini kaybediyor doğru, DEAŞ artık buralarda değil. Ama boş da durmadı. Toprak kazanımlı alanları değişti. Libya, Nijerya, Mısır Sina Yarımadası, Cebeli Halil bölgesi, Afganistan’ın doğusunda bir alan, Pakistan ve Filipinler’de çok etkili oldular. Bu coğrafyarladaki gücü arttı ama Irak ve Suriyel’deki etkisi azaldı” dedi.
DEAŞ’in misyon ve vizyonu değiştirdiğini söyleyen Ağar şöyle konuştu:
“Bu konuda kıvraklar, mikrolaşacaklar. Bölgede toprak kazanımlı alanlardan, toprak kazanımsız alanlara çekilecekler. Irak ve Suriye’de envai türlü pozisyon alacaklar. Hemrin Dağları, çöller gibi ulaşılamayan yerleri kullanmak isteyecek. Küçük gruplar üzerinde nitelikli sofifstike terör üretecekler çünkü, bunu öğrendiler.”
"MİSYONU HENÜZ BİTMEDİ"
“DEAŞ’in misyonu bitmedi. Mezhep fitnesiyle ilgili etki üretebileceği yerlere Suriye ve Irak çölü, Selahattin, Musul’un derinlikleri, toplumsal katmanlarda buralardan beslenecek, iddiasını kaybetmeyecek. Zaman içinde başka bir örgüte de tevil olabilir. 2001’den beri 7 isim değişikliği var. İsim çok önemli değil, ortaya koyduğu misyon önemli.”
"HÂLÂ HESAPLARI VAR"
“DEAŞ mikrolaşacak derken alana ve zamana yayılıyor. Suudi Arabistan ve Ürdün’de ne yapacak. DEAŞ’in bu ülkelerle hesabı var. Suudi Arabistan’ın geleceğinin konuşulduğu süreçte nasıl bir misyon üstlenecek. Arabistan da Irak gibi karakter olarak kendi üniter yapısına bağlı kültürü yok. Güvenliğini büyük ölçüde yabancılar sağlıyor. Ayrıca Kafkasya’dan devşirilen teröristler var bunlar Rusya için tehdit. Uygurlar ise Çin için. Tunuslular ve Uygurlular DEAŞ içindeki en güçlü teröristlerdi.”
"TÜRKİYE İÇİN RİSK VAR"
“Türkiye için de aynı risk var. Tabanı Türkiye’de olanlar dışında, transfer hücreleri aracılığıyla Avrupa’ya gönderilmek isteyip kalanlar var. DEAŞ kırılganlık ve kamplaşma üretiyor. Tahrik edince amacına ulaşacak. Türkiye’de 29 Ekim, 10 Kasım tarihlerini seçti. Sembol gün, alan, figür hedefleri var. Bununla asıl amacına ulaşmış oluyor. Pratik kazanmış bu alanda.”
"SOFİSTİKE SALDIRILAR YAPACAKLAR"
“Sonuç olarak DEAŞ’in devam edeceğini düşünüyorum. Kitlelerini daha çok etkileyecek şekilde sofistike saldırılar yapacaklar. Ayrıca DEAŞ’i güden iradenin aklıyla hareket edecek, sahada da bunun fotoğraflarını görüyoruz. Terör artık küresel güçlerin dizayn yöntemi. Bize düşen bundan sonraki süreçte radikalizme karşı bilinç üretmek zorundayız. Fiziki varlığıyla uğraşıyoruz ama, kavramsal bir sorun olduğunu görmeli, teşhis edip panzehirini üretmeliyiz.”