'Demir Yumruk' son yolculuğuna uğurlandı
Hayatını kaybeden Türkiye'nin ilk milli boksörü Garbis Zakaryan, son yolculuğuna uğurlandı.
Galatasaray formasıyla İstanbul ve Türkiye şampiyonluklarının yanı sıra Orta Doğu boks şampiyonluğu da yaşayan "Demir Yumruk" lakaplı Garbis Zakaryan için Beyoğlu Üç Horan Ermeni Kilisesi'nde cenaze töreni düzenlendi. Törene, Gençlik ve Spor Bakanı Dr. Mehmet Muharrem Kasapoğlu, İstanbul Valisi Ali Yerlikaya, Beyoğlu Belediye Başkanı Haydar Ali Yıldız, Spor Genel Müdürü Mehmet Baykan ile Türkiye Boks Federasyonu Başkanı Eyüp Gözgeç’in yanı sıra, Garbis Zakaryan'ın ailesi, yakınları ve sevenleri katıldı.
BAKAN KASAPOĞLU: ONUN AZİZ HATIRASINA SAHİP ÇIKACAĞIZ
Bakan Kasapoğlu, törende yaptığı açıklamada, “Bugün çok önemli bir ağabeyimizi, şampiyonumuzu, önemli bir değerimizi ebediyete yolcu ediyoruz. Değerli ailesinin, Ermeni cemiyetinin, spor camiamızın ve milletimizi başı sağ olsun. Değerli sporcumuz hem kişiliği ile hem sporcu yönüyle her açıdan toplumumuza, milletimizi, sporcularımıza örnek bir ağabeyimizdi. Onu kaybetmenin üzüntücü çerisindeyiz. Yıllarca onunu başarılarıyla, Ay-Yıldızımızı dalgalandırmasıyla gurur duyduk, onur duyduk. Çalışkanlığını, inancını, azmini ve ahlakını gençlerimize sporcularımıza daha güçlü bir şekilde hakim kılarak onu yaşatacağız, onun aziz hatırasına sahip çıkacağız. Hepimizin başı sağ olsun” diye konuştu.
CEMAL YILMAZ: "BEN VEFAT ETTİĞİM ZAMAN BENİ TÜRK BAYRAĞI İLE DEFNEDİN" DEMİŞTİR
Garbis Zakaryan’ın yakınları da Demirören Haber Ajansı’na (DHA) açıklamalarda bulundu.
Eski boksör ve Garbis Zakaryan’nın arkadaşı Cemal Yılmaz ise yaptığı açıklamada, “1965 senesinde Unkapanı’nda boksa başladım, rahmetli Garbis ağabeyi 1966 senesinde Unkapanı Kulübü’nde gördüm, beraber devamlı antrenmanlar yapıyorduk. Bana elinden geldiği kadar yardımcı oluyordu, benim ileride iyi bir insan olacağımı düşünerek sağ olsun her şeyimi yaptı. Bende onun yeri çok ayrıdır, onu ikinci babam olarak kabul ederim, saygı duyduğum bir insandır. 1966’da boks yaparken İstanbul ikincisi oldum, o daha boksu bırakmamıştı ve bana ‘Ee Cemal bundan sonra isim yapıyorsun, kıran kırana dövüşeceğiz’ demişti. Tabii bunu vuracağından değil, benim ileride iyi bir sporcu olacağımı düşünerek yapmıştır, kendisine onun için çok büyük saygı duyarım. En çok saygı duyduğum günlerden biri de kandil günleriydi, kandil günlerinde ‘Kandiliniz mübarek olsun’ diye elinde simidiyle gelirdi. Onun yeri bende ayrıdır. Zaten Orhan ağabeyden duyduğum gibi ilk milli maçında İspanyol bir sporcuyla dövüşmüş, yenmiş ve her zaman da kendisinden de duyduğum gibi ‘Ben vefat ettiğim zaman beni Türk Bayrağı ile defnedin’ demiştir” şeklinde konuştu.
Garbis Zakaryan’nın yakın dostlarından, eski futbolcu Varujan Arslanyan ise “Çok yıllar evvel ben eski bir futbolcuyum, o dönemde de sevdiğim arkadaşım, kardeşim boksördü. Yıllar boyu beraberce o boks yaptı, ben de futbol oynadım. Hayatta tanıdığım tüm arkadaşlarım içinde bu kadar müstesna olanlardan, çok nadir olanlardan biridir. Allah nur içinde yatırsın. Bayrağa sarılmasını istemesi de yüzde yüz doğrudur, işitmişimdir ve kendisiyle bunu konuşmuşuzdur. Allah nur içinde yatırsın” dedi.
ARA KARANFİL: BEN O'NA "GARBİS BABA" DERDİM
Zakaryan’ı yakından tanıyan, eski dünya kick boks ve Avrupa şampiyonu Ara Karanfil de “Çok üzüntülü, hakikaten milletimiz için de çok büyük bir kayıp olduğunu söyleyebilirim. Ben O'na Garbis Baba derdim, öncelikle hepimizin başı sağ olsun. Birçok kişide hakkı olduğu gibi aynı şekilde bende de hakkı var. 2011 yılında benim jübilemden sonra kendisiyle çok konuşuyorduk, çok istiyordum ve ‘Bir gün beni çalıştırır mısın’ diyordum. O da ‘Oğlum, ben artık eskisi gibi güçlü ve süratli değilim. Seni çalıştırabilecek kadar enerjim yok’ diyordu ama sağ olsun beni de kırmadı ve ben de kendisiyle çalışma şerefine nail oldum. 2011 yılında kendisiyle çalışmıştık, iyi bir çalışmamız oldu. Hatta hiç unutmam bana ‘Oğlum sen niçin bu kadar erken bıraktın? Hala çok gençsin, hala yumrukların balyoz gibi. Seni çok beğendim’ dediğini. Fakat ben de gözümden bir problemim olduğu için erken bırakmak zorunda kalmıştım, onu kendisine anlattım ve o da ‘Aa o ayrı ama bana göre erken bırakmışsın’ demişti. Sağ olsun, nur içinde yatsın. Bende çok emeği var, ruhu şad olsun, mekanı cennet olsun. Hepimizin başı sağ olsun, çok büyük bir değeri kaybettik. Böyle değerler yetişmiyor. Bence yaşarken bu değerlerin kıymetini bilmek lazım. Bu insanların hayatımızda olmaları bile bizim için çok büyük bir sevinç ve onur. Bu yüzden değerlerini bilmemiz gerekiyor, hepimizin başı sağ olsun” açıklamasında bulundu.
“MİLLİ SPORCU OLMAK HERKESE NASİP OLMAZ”
Zakaryan’ın milli duygularından bahseden Ara Karanfil, “Bir kere her şeyden önce ilk milli boksör olan Garbis Zakaryan’dan bahsediyoruz. O duygu çok farklı bir duygu, ben de milli oldum ama onun Türkiye’deki ilk milli boksör olması, Türkiye ve Avrupa’da ilk boksu Türk Milli Takımı adına taşıması, böyle bir gurur yaşamasının onda böyle bir etki bırakmış olduğunu düşünüyorum. Şahsen çok güzel bir duygu, sonuçta burada yaşıyoruz, burada doğmuşuz, burada büyümüşüz. İlk milli sporcusunuz bu duyguyla ve kendinin o anki psikolojisiyle milli olduktan sonraki süreçte de böyle bir şey istemiş olmasını çok normal buluyorum. Biz burada yaşıyoruz, Türk Bayrağı altındayız, milli sporcu olmak herkese nasip olmaz ve bunu ilk kez yaşayan biri olarak da böyle bir duygunun olması doğal” dedi.
HÜSEYİN YILDIRIM: BANA, "SENDEN ÖNCE ÖLÜRSEM BENİ ÜZERİMDE BAYRAKLA GÖM" DEDİ
Zakaryan’ın en değerli dostlarından birisi olan Hüseyin Yıldırım ise şunları söyledi: “Burada iyi bir kalabalık var çünkü Garbis’i çok sevenler var. Garbis benim 1950’den beri arkadaşım, milli takımdan arkadaşım. Boks antrenörlüğünden arkadaşım, beraber antrenman yaptığımız, beraber arkadaşlığımızın dostluğumuzun devam ettiği iyi bir arkadaşımdı, Allah rahmet eylesin. Şimdi ondan sonra sırada ben varım, Garbis sırasını savdı. Yaş olarak aramızda 6 yaş fark vardı, Garbis ağabeyi ben çok severdim, biz İzmit’te, İzmir’de, Ankara’da beraber kaldık. Tüm profesyonel maçlara giderken hep beraber dövüşürdük diye. O biraz teknikti, ben de kuvvetliydim, bana kuvvetli vururdu, bir tabiri vardır; ‘O kadar sert yumrukları vardı ki katır gibi yumruk atardı.’ Bizde öyle derler. Garbis ağabey çok iyi bir insandı, size bayrak hikayesini anlatayım. Bizim boks milli takım antrenörü Vedat Karakurum vardı, aynı zamanda boks milli takımının kaptanıydı ve benim iyi arkadaşımdı. Beraber milli takımlarda dövüştük, beraber müsabakalara gittik, Avrupa’ya gittik, İran’a, Irak’a gittik hep beraberdik, rahmetli oldu. Beraber Levent Camii’ne gittik, Garbis ile yan yana oturuyoruz. Bir baktım ki Vedat’ın üzerinde bayrak yok, milli formayı giyen adam her zaman bayrakla gömülür. Onun için o aklıma geldi ve o an dedim ki ’Bizim milli takım kaptanımız, aynı zamanda arkadaşımız ve milli boksör. Üzerinde niye bayrak yok’ diye. O anda baktım arkadaşlar var, Orhan Ayhan, Zeki Karalı, bir iki arkadaş daha var. Sonra dedik ki ‘O zaman hep beraber bayrak bulalım’, oradan Metin Çakmak dedi ki, ‘Spor yazarları yakın.’ Ben de ‘Hemen bir bayrak getirin’ dedim, bayrağı getirdik ve Vedat Karakurum’un üzerine örttük. Örtünce Garbis ağabey yanımda dedi ki ’Ya Hüseyin, ben senden önce ölürsem beni üzerimde bayrakla göm. Sen benden önce ölürsen söz veriyorum bayrakla gömeceğim.’ Bayrak hikayemiz budur. Allah rahmet eylesin, milliyetçi, vatanperver, çok fevkalade bir insandı daima. Hani Ermeni demek, bir söz vardır derler ki ‘Bir insan ermeli, istemeden vermeli.' Bu adam kendini tamamen boksa, Türk milliyetçiliğine, Türk vatanperverliğine vermiş bir arkadaşımdı. Ben Garbis ağabeyi seviyorum, Allah rahmet eylesin. Yattığı yer nur, mekanı cennet olsun."
GARO HAMAMCIOĞLU: BENİM 67 YILLIK AĞABEYİM
Taksim Spor Kulübü Başkanı Garo Hamamcıoğlu ise şunları dile getirdi: “Garbis Bey benim 67 yıllık ağabeyim, büyüğüm, feyz aldığım, çocukluğumdan beri ailece görüştüğüm bir insandı. Gençliğimizde babamızdan aldığımız üç beş kuruş harçlıkla gider en önde Garbis ağabeyin maçlarını izlerdik. Daha sonra ben birtakım yerlerde başkanlık görevinde bulundum, Garbis ağabeyle Beyoğlu Üç Horan Vakfı’nda da beraber çalıştık, ben onun bu mesleği nasıl seçtiğine hayret edenlerin başındayım çünkü karıncayı bile incitmeyecek tipte bir insandı ve bazen ona takılırdım, ‘Sen bir rakibe yumruk attıktan sonra pardon mu diyorsun’ diye. Dünya güzeli bir insandı, şimdi huzurunda, rahmetlinin arkasından kötü konuşulmaz ama gerçekten tabiri caizse adam gibi adamdı. En az 65-67 senelik bir mazimiz vardı, nurlar içinde uyusun. Bizim spor kulübümüz olan Taksim Spor Kulübü’nde spor yapmıştır ve kulübümüzde de resimleri, yapmış olduğu maçlar var. Çok üzgünüz."
Hamamcıoğlu, “Garbis ağabeyim Güney Amerika’dan Orta Doğu’ya her tarafta Türk Bayrağı’nı şerefle taşımış bir insandır” diyerek sözlerini şu şekilde tamamladı: “Kendisi bunu yaptığı zaman da gurur duymuştur. Türklüğü ile gurur duymuştur, Türk Bayrağı ile Avrupa’nın her yerinde maç yapmıştır. Celal Kamacı’nın da hocasıdır, onu Avrupa şampiyonu yapan da odur, mütevazı, saygılı, dört dörtlük bir büyüğümüzdü. Nurlar içinde uyusun.”
Zakaryan'ın naaşı cenaze töreninin ardından Şişli Ermeni Mezarlığı'nda toprağa verildi.