DEVLET BAHÇELİ’NİN 29 EKİM MESAJININ SATIR ARASI
Terörle mücadele aynı zamanda kavramlar, jargon üzerinden mücadelesidir. Örgütün jargonunu kabullenmek, onun kelimeleriyle konuşmak her zaman terör örgütüne psikolojik avantaj sağlar. ABD’nin Irak’ı işgal süreciyle beraber Türkiye dahil bölgedeki ülkelere terör ihraç ettiği dönemde Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki vatandaşlarımızın üzerinde terör örgütünün bir psikolojik üstünlüğü söz konusu oldu. Onların kullandığı kavramlar sokağa yansırken, bu kavramları kullanmamaya özen gösteren büyük çoğunluk vatandaşlarımızın sesi arka plana itildi.
Geçen sosyal medyada dolaşan bir videoda konuşan terör örgütüne müzahir şahsı görünce bu geldi aklıma. Sanki Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da veya ülkemizin herhangi bir yerinde yaşayan Kürt kökenli vatandaşlarımızın tamamının talebiymiş gibi yansıtılan terör örgütü talepleri, büyük bir psikolojik harekatın parçası olarak yansıtıldı. Zaten ne olduğu belli olmayan şahsın bir organizasyon kapsamında orada konuştu(ruldu)ğunu düşünüyorum.
Amaç, MHP lideri Devlet Bahçeli’nin, İmralı Cezaevinde hükümlü bulunan teröristbaşı Abdullah Öcalan için söylediklerinin etkisini kırmak, öyle olmadığı halde birilerine “Devlet Bahçeli kimlere el uzatıyor”, “Bunlar bölücülerin talepleri, siz bölücülere el uzatıyorsunuz” deme fırsatı vermek.
Sanki bu sözlerin bölücülerin talepleri olduğunu bilmiyormuşuz gibi, bizlere de yazanlar oldu. Evet bunlar bölücülerin talepleri. Arkadaşlara söyleyeyim, bu talepleri biz değil ama 2023 seçimlerinde yüzde 48’in oy verdiği 6’lı masa kabul etmişti.
Peki Devlet Bahçeli ne söyledi?
Açık açık şunu söyledi: Öcalan, amasız, fakatsız terörün tamamen bittiğini ve örgütün lağvedildiğini söylerse umut hakkının kullanımının önü açılır.
Onun dışında ne dedi?
-
Türkiye’de Kürt sorunu yoktur, terör sorunu vardır.
-
Terörle mücadele kararlılıkla devam edecek.
-
Kürt kökenli vatandaşlarımızla ilgili hiçbir problemimiz yok.
“SON ŞANSLARI”
Üstüne üstlük, 29 Ekim mesajında çok önemli iki ifade kullandı:
“Türk milletinin uzanan müşfik ve hoşgörülü elini hala idrak edememiş, manasını kavrayamamış, maksadını anlayamamış siyasi güruhun provokatif açıklamaları, hiçbir değer hükmüyle izah edilemeyen sakat pozisyonları yapıcı olmadığı gibi, tam tersine sorumsuz ve yıkıcı mahiyetlidir.
Güney Kürdistan tanımıyla kuzeyini tescilleme arayış ve çabasına girenlerin son şanslarını kullanmaktan özenle imtina etmeleri, ısrarla ayrıştırıcı ve bölücü üsluba sarılmaları hezeyan olmakla birlikte; sahte demokrat, sanal özgürlük ve temelsiz halklar ezberlerini hurdaya çıkarmaktadır.”
MHP lideri açıkça son şansları diyerek terör konusunda ısrar edenlere gereken mesajı vermiş oldu. Çünkü önümüzdeki dönemin sertleşeceğini, Ortadoğu coğrafyasının, bizi de etkileyecek şekilde yangın yerine döndüğünü hepimiz farkediyoruz. Doğal olarak Türkiye, Suriye’nin kuzeyindeki Teröristan girişimi dahil olmak üzere ciddi bir temizliğe girişeceğinin sinyallerini veriyor. İç cepheyi sıkı tutmak için de, teröre müzahir hiç kimseyi istemiyor.
Devlet Bahçeli 29 Ekim mesajında bunu da söylemekte:
“Terör ve bölücülüğü sadece hayatımızdan değil, milli hafızadan da söküp atma hedefinden cayma, sapma ve savrulma söz konusu değildir.
Şayet buna direnç gösterilirse, eski usul mücadele stratejilerinden çok daha sert, seri ve şiddetli yöntemlerin devreye alınması mukadder hale gelmeli, hiç kimsenin de gözünün yaşına bakılmamalıdır.
Türkiye Cumhuriyeti lütufla, bağışla, ihsanla, ikramla veya piyangodan çekilişle kazanılmamıştır.”
Yani Devlet Bahçeli, bu son şansınız. Ya teröre mesafe koyup Türkiye’ye ait olacak, emperyalizm-siyonizmle ve bunların kuklası terörle mücadelesinde Türkiye’nin yanında saf tutacaksınız, ya da kimsenin gözünün yaşına bakılmayacak diyor.