Dilhan Eryurt kimdir? NASA'daki ilk Türk kadını Dilhan Eryurt Neler Yaptı?
Dilhan Eryurt Kimdir sorusu merak ediliyor. Google'ın 20 Temmuz doodle olarak hazırladığı Dilhan Eryurt, NASA'da görev yapan ilk Türk kadını olarak biliniyor. Güneş'in ve yıldızların evrimi hakkında çalışmalar yapan Dilhan Eryurt neler yaptı? Kaç yaşında? İşte detaylar...
Dilhan Eryurt Kimdir sorusunun Google'ın 20 Temmuz doodle olarak hazırlamasından sonra vatandaşlar tarafından merak ediliyor. NASA'da görev yapan ilk Türk kadını olarak tarihe geçen Dilhan Eryurt, Güneş'in ve yıldızların evrimi konusunda yaptığı çalışmalarla tanınsa da yaptıklarıyla Türk gökbilimine katkılar sundu. Peki Dilhan Eryurt neler yaptı? İşte detaylar...
DİLHAN ERYURT KİMDİR?
Araştırmaları ile Güneş'in ve yıldızların evrimi çalışmalarına katkıda bulunmuş bir bilim insanıdır. 1961-1973 yıllarında NASA’da görev alarak bu kurumdaki ilk Türk bilim kadını olan Eryurt, ODTÜ'de astrofizik anabilim dalını kurmuş ve 1988-1993 yıllarında ODTÜ Fen Edebiyat Fakültesi dekanlığını yürütmüştür.
29 Kasım 1926’da İzmir'de doğdu.[1] Babası, 1944'te Denizli milletvekili olarak TBMM'ye giren Abidin Ege’dir.
Babasının Yüksek Ziraat Mektebi kuruluşu nedeniyle bulunduğu İzmir'de dünyaya gelişinden kısa bir süre sonra ailesi önce İstanbul'a, birkaç yıl sonra da Ankara'ya taşınmıştı. İlköğrenimini Ankara'da tamamladıktan sonra Ankara Kız Lisesi'ne devam etti. Lise yıllarında matematiğe özel bir ilgisi vardı. Bu nedenle liseden mezuniyetinin ardından İstanbul Üniversitesi Yüksek Matematik ve Astronomi Bölümü'ne girdi. Astronomi merakı üniversite öğrenimi sırasında ortaya çıktı.
1946 yılında İstanbul Üniversitesi Yüksek Matematik ve Astronomi Bölümü'nden mezun olduktan sonra Ankara Üniversitesi'nde astronomi bölümü açmak üzere görevlendirilen Tevfik Oktay Kabakçıoğlu'nun yanında iki yıl boyunca fahrî asistanlık yaptı. Lisansüstü çalışmalarına bir süre Michigan Üniversitesi'nde devam etti ve 1953'te Ankara Üniversitesi Astrofizik Anabilim Dalı'nda doktorasını ve ardından doçentlik çalışmalarını tamamladı.
1959'da Uluslararası Atom Enerji Ajansı'nın bursuyla iki yıllığına Kanada'ya gitti. Burada Prof. Dr. Alastari G. W. Cameron ile çalıştı. Ardından ABD’ye giderek önce Amerikan Soroptimist Federasyonu bursuyla ABD'de Indiana Üniversitesi'nde görev aldı. Üniversiteye bağlı Goethe Link Gözlemevi'nde yıldız modelleri yapmakla tanımış Prof. Dr. Marshall Wrubel ile çalıştı. Bu deneyimden sonra NASA'ya bağlı Goddard Uzay Araştırma Enstitüsü'nde görev aldı. Çalışmalarına NASA'da devam eden Alastair G. W. Cameron ile Güneş tarihi üzerine araştırmalar yaptı. Bu dönemde Goddard Uzay Araştırma Ensitütüsü’ndeki görevi sırasında kurumda çalışan tek kadın astronomdu.
Dilhan Eryurt'un Goddard Enstitüsü'nde yaptığı çalışmalar, Güneş hakkında o zamana kadar yanlış bilinen bazı gerçekleri ortaya çıkardı. Güneş'in parlaklığının oluşumundan bu yana gittikçe artmadığını, geçmişte çok daha parlak ve sıcak olduğunu ortaya koydu. Çalışmaları o dönemde yeni başlayan uzay uçuşlarının gidişatını etkileyecek önemdeydi. Aya ilk iniş için yaptığı başarılı çalışmalar nedeniyle 1969'da Apollo Başarı Ödülü ile ödüllendirildi. Eryurt, Goddard Enstitüsü’nde iki yıllık çalışmasını tamamladıktan sonra kendisine yabancılara sıklıkla tanınmayan bir ayrıcalık gösterildi ve kıdemli araştırmacı olarak enstitüde çalışmaya devam etti. Enstitü, kendisini yıldızların oluşumu ve gelişimi üzerine araştırmaları için yeni bilgiler edinmek üzere California Üniversitesi'ne gönderdi.
1968'de Türkiye'ye gelerek ODTÜ’de bir yıl görev yapan Eryurt, bu sırada TÜBİTAK’ın desteğiyle I. Ulusal Astronomi Toplantısı'nı düzenledi.
1969-1973 arasında NASA'da bilimsel araştırmalarını sürdürdü. 1973 yılında ODTÜ Fizik Bölümü'ne dönerek astrofizik ana bilim dalını kurdu. 1977 yılında Tübitak Bilim Hizmet ve Teşvik Ödülü ile ödüllendirildi.1988’de altı ay kadar fizik bölümünün başkanlığını yürüttükten sonra beş yıl süreyle Fen Edebiyat Fakültesi dekanlığı yaptı. 1993 yılında emekliye ayrıldı.
13 Eylül 2012’de geçirdiği bir kalp krizi sonucu Ankara’da hayatını kaybetmiştir. Eski Erzurum milletvekillerinden Sabahattin Eryurt'un eşidir.
DİLHAN ERYURT NELER YAPTI?
Bilim insanı, yüksek matematik ve astronomi bilgini. 29 Kasım 1926 tarihinde İzmir’de doğdu. Küçük yaşlardan itibaren matematiğe ilgi duyan Eryurt, Ankara Kız Lisesi’ni bitirince, üniversite eğitimi için İstanbul Üniversitesi Yüksek Matematik ve Astronomi Bölümü’nü seçti. Eryurt’un astronomi merakı üniversite öğrenimi yıllarında ortaya çıktı. İlk bilimsel temel bilgilerini, yabancı hocalar da dahiı olmak üzere. orada aldı. Üniversiteyi bitirince, yeni keşfettiği astronominin hevesiyle, Ankara Üniversitesi’nde bir astronomi bölümü açmakla görevli olan Prof. Dr. Tevfik Okyar Kabakçıoğlu’nun yanında asistan oldu. Ancak kadro olmaması nedeniyle, işini iki yıl hiçbir ücret almadan sürdürdü. Yine AÜ’sinde, Astrofizik Doktorası (1953) yaptı. Araştırma alanları; astrofizik, yıldızların yapı ve gelişimleri, güneş modelleri, neutrino problemdir.
Dilhan Eryurt, yıllar sonra ABD'ye gittiğinde National Academy of Sciences bursunu alarak NASA’nın New York’taki Goddard Uzay Araştırma Enstitüsü’nde çalışmaya başladı. Doçentliğini AÜ Astrofizik Anabilim Dalı’nda Prof. Dr. A. E. Kreirken’in danışmanlığında tamamlar ve 1959 yılında Uluslararası Atom Enerji Ajansı tarafından verilen bir bursla iki yıllığına Kanada'ya gitti, gerçek astrofizikle orada karşılaştı. Prof. Dr. Cameron ona çalışması için üç konu teklif etti ve o hidrojen yıldızlarını seçti. Ardından da, önce hidrojenden oluşan bir gazın opozitesini hesaplamak gerektiğini, bunun için de yapması istenen bilgisayar programını yapmayı başardı. Daha sonra basıldığını söylediği bu çalışmayla burada ilk öğrendiği şey de “fitting” yöntemi olmuş… Eryurt, Kanada’daki çalışmalarının ardından, ABD'den aldığı bir bursla Indiana Üniversitesi’nde araştırmacı olarak çalışmaya başladı. Indiana’da yıldız modelleri yapmakla tanınan Prof. Dr. M. Wrubel ile çalıştı.
Prof. Eryurt, daha önce de belirttiği üzere, Indiana’dan sonra NASA’ya geçti. Oraya daha önce gelmiş olan Dr. Cameron ile birlikte çalışarak, küçük kütleli yıldızlardan büyük kütleli yıldızlara kadar hepsinin oluşumunda geçirdiği tüm evrimleri incelediler: Uzaydaki dev bir toz ve gaz bulutunun, yıldız olabilmesi için içindeki nükleer sıcaklığın çok yükselmesi gerekir ki, nükleer enerji oluşabilsin. Bu sıcaklığı elde etmesi için, yıldızın ilk devreleri olan çökme dönemleriyle yavaş yavaş merkezdeki sıcaklığın yükselmesi sağlanmış oluyor. Bunun için yıldızın kütlesinin, belirli bir kütle boyutuna erişmiş olması da gerekiyor ki, gerekli sıcaklığı verebilsin. Eğer yıldız kütlesi çökmesiyle bu sıcaklığı oluşturamıyorsa, nükleer reaksiyon başlayamaz. Burada Eryurt’un özellikle ilgilendiği sorun, ‘küçük kütlelerin limiti ya da küçük yıldızlarda kütle limiti nedir?’ oldu ve bu problem üzerinde çalıştı. Eryurt’un bu konudaki ilk çalışması sadece hidrojen gazından oluşmuş yıldızlardı.
Bu bilginin yıldız evrimindeki anlamını Dilhan Eryurt, yıldız olması için gerekli koşullar olarak belirtmektedir. “Fitting” yöntemiyle çalışırlarken Prof. Eryurt, programa devamlı yeni seçenekler katarak ilerledi. Böylece fitting yöntemini geliştirdi ve sonuçta yeni bir program ortaya çıkardı. Bu, o dönemin en kusursuz programıydı, ama sonra öğrencileri, örneğin içine dönmeyi de katarak giderek bu programı geliştirdiler.
Prof. Eryurt, Prof. Cameron ile birlikte güneşin evrimi üzerine de araştırmalar yaptı. O günlerde geçerli olan güneş evrimi modeli artık giderek eleştirildiğinden, son kuramları ele alan yeni bir modelin oluşturulması gerekiyordu. Yeni modelle sıcaklık, yoğunluk, ışınım ve güneş ile gezegenler arasındaki etkileşimin incelenmesi de koşuldu. Eski teoriyle, güneşin ilk oluşumunda daha soğuk olduğu ve yavaş yavaş bugünkü durumuna ulaştığı kabul ediliyordu. Güneşin oluşumundan dört milyar yıl sonraki bir zaman aralığında daha sönük bir yıldız olduğu ve yavaş yavaş parladığı, böylece bugünkü parlaklığını bulduğu sanılıyordu.
Eryurt’un bu konudaki çalışmasının en önemli tarafı, güneşin ilk oluşumunda şimdikinden çok daha parlak olduğu ve yavaş yavaş sıcaklığının düştüğü ve sonra günümüzdeki duruma geldiğinin anlaşılmasıdır. Bu mekanizmanın özel içeriğini de kısaca açıklamak gerekirse; güneşin önce parlak sonra azalan durumu, içindeki hidrojenin yanmasıyla ilgilidir. Hidrojen reaksiyonları başladıktan sonra yüzey sıcaklığı yavaş yavaş artıyor. Bilindiği gibi güneş, günümüz itibarıyla sahip olduğu hidrojenin yarısını yakmış ve bugünkü yapısına ulaşmış durumdadır. Bu da diğer bir anlatımla ilk dönemine göre azalma demek, yani güneşin tükenişine 4.5 milyar yıl daha var. Halen geçerliliğini koruyan bu yeni model büyük ölçüde Dilhan Eryurt’un buluşudur. Böylece Prof. Eryurt güneşin oluşumuna ilişkin bilgilere önemli bir katkı yapmış oldu. Bu çalışmanın önemi ise; dünya, güneşin en parlak döneminde oluşmuşsa, bu gezegeni meydana getiren maddelerin on binlerce yıl ve binlerce derece sıcaklıkta kalmasıyla, dünyanın fiziksel ve kimyasal özelliklerine de doğrudan önemli bir etki yapmasıydı. Doğal olarak aynı yöndeki bir etki, uydumuz ay için de geçerliydi. 1960’lı yıllarda yapılması tasarlanan Apollo Ay Yolculuğu Projesi nedeniyle, bu yüksek sıcaklık etkisi, ay yolculuğuna çıkacak astronotların karşılaşacakları ortam nedeniyle önemliydi. Eryurt, NASA enstitünde yıldızların oluşumu ve güneşin evrimi üzerine yaptığı çalışmaların yanında “nötrinolar” konusuyla da ilgilenmiş.
Dr. Dilhan Eryurt tam anlamıyla “mucize” bir kadın. Çünkü 50 yıl öncesi bir yana, şimdi bile her türden “evrim” sözcüğü insanların tüylerini diken diken edebiliyor. Bunu, onu anlatan dergilerin yazılarında bile izlemek olası... Eryurt yaptığı işi “yıldızların evrimi” olarak nitelerken, gazeteci-yazarlar sürekli biçimde “yıldızların tarihi” sözcüğünü kullanıyorlar. Eryurt, ABD’de kaldığı sürece çeşitli defalar Türkiye’ye geldi.. Amacı, bilgi ve deneyimlerini Türkiye’ye de aktarmak, öğrenciler yetiştirmekti. Ama bu işin yıldızların evriminden daha güç olduğunu öğrenmişti. Önce 1968'de Ortadoğu Teknik Üniversitesi Fizik Bölümü’nde bir yıl boyunca misafir profesör olarak çalıştı. Derslerinin dışında bilimsel toplantılar da düzenliyordu. I. Ulusal Astronomi toplantısını düzenlediğinde toplantıya ancak 25 kişi katılmıştı. Daha önce Türkiye’de bir astronomi derneği vardı, ama o dernek bilimsel toplantılar yapmak yerine, geziler falan düzenliyordu. Oysa ABD’deki derneklerde hep bilimsel toplantıların yapıldığına tanık olmuştu. Orada yaptığı toplantılarda hep kendi bilimsel çalışmalarını anlatı ve çok büyük ilgi çekti. Türkiye'de ise, toplantılar bir yana, astrofizik dersi vermek bile kolay değildi, çünkü ders dinleyecek kimseler yoktu...
Prof. Dr. Dilhan Eryurt 1973 yılında kadrolu olarak ODTÜ Fizik Bölümü’ne döndü ve burada Astrofizik Anabilim Dalı’nı kurdu. 1988 yılında, önce ODTÜ Fen Edebiyat Fakültesi Fizik Bölümü Başkanı olarak görev aldı, ardından da Fen-Edebiyat Fakültesi Dekanlığını beş yıl yaptıktan sonra, 1993 yılında emekliye ayrıldı… Prof. Dr. Dilhan Eryurt, 1969 yılında NASA tarafından verilen Apollo Başarı Ödülü’nü aldı. Daha sonra dünya çevresinde belli bir yörüngeye yerleştirilen ve içinde ilk insansız uzay araçlarının geliştirilmesinden sorumlu kurumlarda da görev yaptı. Bir diğer başarı ödülünü de, 1977 yılında TÜBİTAK “Bilim Hizmet ve Teşvik Ödülü” olarak aldı…
ABD, Kanada ve başka ülkelerdeki mesleki dergilerinde ortak ya da kendi imzasıyla birçok makalesi yayımlandı... International Astronomical Union, American Astronomical Society, Turkish Astronomical Society (Türk Astronomi Derneği) gibi ulusal ve uluslararası meslek kuruluşları ile Türkiye Bilimler Akademisi şeref üyesidir. Bilim ve Teknik dergisi Kasım 1997 sayısında onun için bir özel bölüm haırladı.
Kaynak:Vikipedi