Dışişleri Bakanı'ndan Halkbank açıklaması!
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Halk Bankası'nın eski Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla'nın ABD'de yargılandığı davada suçlu bulunmasına ilişkin, hukukun üstünlüğünden dem vuran bir ülkenin, hukuki olmayan bir siyasi yargılama sürecine sahne olmasını, "trajikomik" diye nitelendirerek, "Bu süreçte Halkbank'a ekonomik olarak zarar verirlerse tabii ki dava açma hakkı var. Mağdur edilirse bu hakkını araması son derece doğaldır." dedi.
Bakan Çavuşoğlu, Atilla davası, Fetullah Gülen'in iadesi süreci ve ABD'nin İstanbul Başkonsolosluğu görevlisi Metin Topuz hakkında yürütülen soruşturma gibi konularda değerlendirmelerde bulundu.
Atilla'nın davada, "ABD'nin İran'a yönelik yaptırımlarını delmek", "ABD'yi aldatma suçuna iştirak etmek", "ABD bankalarını dolandırmak", "ABD bankalarını dolandırmaya iştirak etmek", "kara para aklama suçuna iştirak etmek"ten suçlu bulunmasına değinen Çavuşoğlu, bunun FETÖ güdümlü bir tiyatro olduğunun görüldüğünü ifade etti. FETÖ'nün 17-25 Aralık'ta düzenlediği belgelerin mahkemeye delil diye sunulmasının hukuka aykırı olduğunu vurgulayan Çavuşoğlu, "Hukukun üstünlüğünden dem vuran bir ülkenin hukuki olmayan bir siyasi yargılama sürecine sahne olması gerçekten trajikomik bir olay ve biz bunu Amerikalılara da net bir şekilde söyledik." ifadelerini kullandı.
Bakan Çavuşoğlu, alınan kararın ardından nisan ayına kadar devam edecek süreç hakkında da bilgi verdi. Atilla'nın avukatlarının ya da savcının itirazda bulunabileceğini dile getiren Çavuşoğlu, infaz memurunun da cezalarla ilgili rapor hazırlayacağını, bu rapora da itirazlar olabileceğini ve sonuçta hakimin kararını vereceğini anlattı. Ardından da temyiz yolunun geldiğini söyleyen Çavuşoğlu, "Burada biz çalışmaları yaptık, önce bürokrat arkadaşlarımız, müsteşarlarımız bir araya geldi, sonra Bekir Bozdağ başkanlığında bizler bir araya geldik. Sayın Başbakan ve Cumhurbaşkanı'na bilgileri arz ettik. Hangi adımlar atılır, siyasi, ekonomik yansımaları ne olur, bizler hangi adımları atabiliriz. Bunların çalışmasını yaptık. Bu süreçte Halkbank'a ekonomik olarak zarar verirlerse tabii ki dava açma hakkı var. Mağdur edilirse bu hakkını araması son derece doğaldır." diye konuştu.
'ADALETİN ZAMANINDA TECELLİ ETMESİ ÖNEMLİ'
Çavuşoğlu, ABD'nin İstanbul Başkonsolosluğu görevlisi Metin Topuz hakkındaki soruşturmaya da değinerek her gün yeni bilgiler çıktığını, deliller ve iddiaların geldiğini ve bu nedenle hukuki sürecin kendi mecrasında devam etmesi gerektiğini kaydetti. Kendilerinin ancak bu sürecin hızlandırılması konusunda telkinde bulunabileceğini söyleyen Çavuşoğlu, bunun Topuz için de Amerikalı papaz için de herhangi bir kişi için de geçerli olduğunu anlattı.
Yargı sürecinin bağımsızlığına işaret eden Çavuşoğlu, FETÖ'nün tüm kurumları bozduğu gibi yargıya da zarar verdiğini belirtti. Yeni anayasa değişikliğiyle yargıya olan güvenin yeniden tesis edilmesi gerektiğini kaydeden Çavuşoğlu, yargının bağımsız karar vermesini sağlayacak zeminin oluşturulmasının önemini vurguladı. Yargılama sürecinin mümkün olduğu kadar hızlı olması ve kararların çabuk verilmesi gerektiğini de söyleyen Çavuşoğlu, adaletin tecelli etmesi kadar, zamanında tecelli etmesinin de önemli olduğunu belirtti.
Bakan Çavuşoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Amerika'nın şunu anlaması lazım ki bunda siyasi bir süreç yoktur. Metin Topuz ile ilgili bizim ne sorunumuz olabilir ki. Bu bizim vatandaşımız. Veya bu kişinin yargılanmasından biz ne haz alırız ya da Amerika'ya nasıl zarar veririz. Böyle bir şey yok. Ama Metin Topuz Türkiye'de terör örgütleriyle iş birliği yaptıysa veya onlar adına hareket ettiyse veya Türkiye'de kanunları ihlal ettiyse o zaman da Metin Topuz yargılanır. Topuz'a öyle bir önem veriliyor ki vatandaş soruyor. Bu kişi neden bu kadar önemli? Çok kilit bir insan mı? Neden bu kişiye Amerika kendi vatandaşından bile çok önem veriyor. O sebeple ABD ile bir çalışma grubu oluşturduk. Karşılıklı bir şekilde bilgi paylaşımı yapacağız. Amerika'da da bildiğimiz şahısların dışında da tutuklu Türkler var.
Türkiye'den Almanya'ya gidip de orada tutuklanan, adli süreç içinde olan 2 binden fazla vatandaşımız var. Almanya bir kişi, iki kişi için kıyamet koparıyor, o zaman 2 bin kişi için benim Almanya'ya yönelik ne yapmam lazım, onun karşılığı savaş açmak. Böyle bir şey olur mu? Burada adli yardımlaşma ve iş birliği anlaşmalarımız var. Oturulur, konuşulur, iadesi yapılacaksa iadesi yapılır, Türkiye'de cezasını çekmesi gerekiyorsa Türkiye'de çeker vesaire. Bunları zaten takip ediyoruz ama her tutuklanan kişi için kıyameti koparacaksak o zaman suç işleyen kişileri de desteklemiş oluruz. Suç ne olursa olsun. Suçsa o süreç işlemeli. Kimse 'Benim vatandaşımı işlediği suçtan dolayı yargılayamazsın ya da tutuklayamazsın' diyemez, dememelidir. Biz de demeyiz bunu ama ne olup bittiğini öğrenmek de bizim hakkımızdır, onların da hakkıdır. Dolayısıyla bu çalışma grubunu da bu ayın 23'ünde bir araya getiriyoruz, ilk toplantısını yapacaklar. Umarım etkili bir mekanizma olur ki yanlış anlaşılmalardan da kurtulmuş oluruz."