Diyarbakır Anneleri
Diyarbakır Annelerinin PKK tarafından kaçırılan çocukları için eylem yapabilme cesaretini bulmuş olmaları bir açıdan ilginç!
Eskiden, yani mevcut hükümetten önceki dönemlerde sistemin geliştirdiği öfke veya anomali halindeki genç-isteyerek ya da zorla- örgüte dahil olursa ailenin başına dağ yıkılırdı.
Evlat kaybının acısına bir de ağır sorgu ya da mahkûmiyetle gelen devlet baskısı eklenince perişan olanlar hiç de az değildi.
Diyarbakır Cezaevi ve benzerlerinde yitirilen insanlık, onuru çiğnenen canlar, PKK’ya kovalanan gençler; örgüt içi dayatma ve infazlarla canından olanların hikâyesi defalarca konuşuldu… Bizden sonra da konuşulacak!
O zamanlar cesareti olan çıkıp da kendini çift yönden sıkıştıran (PKK-Devlet) duvarları durdurmaya çalışsın bakalım, daha neler göremezdi!
Süreç içinde sistem değişti.
İnsan hakkı olup da Kürtlere yasaklanan, ötekileme malzemesi yapılan ne varsa ele alındı ve düzeltildi. “Gerekirse baldıran zehri içerim, yeter ki ülkeye huzur gelsin.” diyerek irade gösteren Sn. Erdoğan’ın kararlılığı sayesinde evvelce çekilen acılar, yaralar iyileşiyor.
Artık okuyan, meslek sahibi olan, huzurlu yaşamlara kavuşan binlerce Kürt genci var; ülkenin yeniden yapılanma sürecinde yer alan sayısız zeki insan.
Diyarbakır Anneleri, aileleri de evlatları için böyle bir gelecek istiyor. Bu doğal bir hak.
“Türkiye’nin partisi olma ” ve ” Öcalan’ın heykelini dikme” iddiaları arasında gidip gelen HDP kapısında oturma eylemi, partilinin ”demokratik sivil siyaset” yapma iddialarını ispat için hâlâ fırsata dönüşebilir.
Hâlâ annelerin evlat yaşamı için başlattığı eylemi siyasi parti sorumluluğu ile üstlenebilir, kendilerine terörden arınmış bir sayfa açma yoluna girebilirler.
Ya da etnik hak ihlalinin öznesi olmaktan çıkmış halk için “hak takipçisi olacağız” demeye devam edip örgüt vasiliğindeki macerayı sürdürürler. Bu tercihte artık, annelerle başlayan “dur”durma cereyanına çarpma ihtimali de var.
Hali hazır durumda yaptıkları gibi dört maymunu oynamaya devam etmek de serbest: ” Görmüyorum, duymuyorum, bilmiyorum; (dördüncüsü) dil çıkarıyorum!”
Yüreği yanan seçmen-ya da seçmeyen- annelere Twitter üzerinden alaycı mesajlar gönderen; oturma mahallinde, çözüm üretmesi beklenirken yaygara yapan milletvekili tavrı dördüncüsü! Bu da bir yol yordam tabi!
Ama unutmamalı, tutulan “her yol yol değil”.
Milletimiz 1984’ten (PKK’nın ilk silahlı eylem tarihi) değil, Osmanlı gerilemesinden beri evlatlarını ülkeyi içeriden yıkmaya çalışan maşalara kurban veriyor. PKK’den evvel ASALA vardı. Ondan önce de başkaları.
Teröre, baskıya karşı sayısız evladımız şehit oldu… Gerekirse gene olur.
Kölelik ve şiddet temelli hiçbir hamleye Elhamdülillah alışmadık, alışamayız. Bu minvalde Diyarbakır Annelerinin erdemli kararlılığını sonuna kadar desteklemek sadece insani sorumluluk değil vatanseverlik anlamı da taşır.
Evlatlarının mezarını isteyen Cumartesi Anneleri; çocuklarını yanında görmek isteyen Diyarbakır anneleri ve haklı olan tüm anneler için Allah’ın yardımı ile mücadele sürecek.
Selam ile…