Dünyaca ünlü aşçı Sarıcan ultra lüks mega yatta ölümden döndü!

Türkiye'yi yurt dışında çeşitli yarışmalarda başarı ile temsil eden ve ünlü ailelere aşçılık yapan, Emine Gülşen Sarıcan ölümden döndü.

Ünlü aşçı Emine Gülşen Sarıcan, yaşadıklarını SuperHaber muhabiri Mevlüt Yüksel'e anlattı.

AŞÇI SARICAN ULTRA LÜKS MEGA YATTA KAZA GEÇİRDİ!

Dünyanın en zengin ailesi olan Rothschildler’in aşçılığını da yapan ünlü aşçı Emine Gülşen Sarıcan'ın, ultra lüks mega yatta kaza geçirerek ağır yaralandığı ortaya çıktı. Aşçı Sarıcan'ın Bangladeşli işadamı M. A. Zaman'a ait Porsche dizayn mega yatta, İtalya'nın Sardunya Olbia Adası açıklarında geçirdiği kazada, kaburga kemiklerinin kırıldığı, dalağının da parçalandığı için alındığı ve akciğerinde hasar oluştuğu anlaşıldı. Kazadan sonra Türkiye'ye dönen ve tedavisine Antalya'da devam eden aşçı Emine Gülşen Sarıcan, “Yatın sahipleri benimle hiç ilgilenmediler. Hastane hastane gezdirildim ve tedavi masraflarımı karşılamadılar. Yatta kapağı açık bırakan kişiler, ne bir önlem almışlardı ne de  orada herhangi bir işaret vardı. Halen tedavi görüyorum. Adeta beni ölüme terk ettiler, sonrasında da oyaladılar ve adeta dalga geçtiler. Maddi, manevi ve bedenen kaybım çok büyük. Yat sahiplerini dava ettim." dedi.

ÜNLÜ AŞÇI 35 MİLYON DOLARLIK YATTA YAŞADIĞI KAZAYI SUPERHABER'E ANLATTI!

Dünyanın bir çok ülkesinde aşçılık yapan Emine Gülşen Sarıcan, 35 milyon dolarlık ultra lüks yatta yaşadığı kazayı, SuperHaber'e anlattı. Sarıcan konuşmasında, “30 Temmuz 2021'de, İtalya Sardunya Olbia kentinde Royal Falcon isimli Porsche dizayn hatta Porsche'nin ilk mega yat dizaynı olan motor yatta ölümden döndüm. Mega Yatın firması İsveç şirketi yatın sigorta acentesi Londra'da Yacht Owners Ship Owners Clup adında bir şirket. Bu maili yazarken bile gözyaşlarımı tutamıyorum. Charter misafirlerimiz gelmeden kumanya alışverişinin tamamlandığı gün (-18) difrize iki paket bonfile ile giderken, sintine kapaklarından birinin açık unutulmuş olması ile içine düştüm aslında düşerken arada kaldım.

“AĞIR YARALANDIĞIM HALDE BENİ YÜRÜMEYE ZORLANDIM!”

Kaburga kemiklerim kırıldı, dalağım parçalanmış, akciğerim de hasar görmüş. Hatalar zinciri başlamış oldu. Beni oradan üç kişi dikkatle çıkardılar. Fakat nefes alamıyor ve yürüyemiyordum, yürümeye zorlandım oturamıyordum. Çalışma arkadaşlarımdan Melica, kaptana ısrarla "kaburgaları kırıldı kesin!" diyerek, “acil hastaneye gitmeli!" diyerek baskı yaptı. Kaptan çalıştıkları acenteyi aradı. Hatta bana bir öneride bulunuldu. Sabah çok iyi bir hastane varmış, oraya götürelim sabah değil. 2 saat içerisinde ölebilirdim!! Melica ısrarla, "hayır şimdi gitmeli!" dedi. Acente bir araç yolladı. Alarga yani demirde olduğumuz için, beni karga tulumba bota bindirdiler ve marinaya gittik bir arkadaşımız ile. Sonra tam 46 dakika araç gelmesini bekledik, araç geldi ve en yakın kliniğe götürüldüm. Fakat onlar ekipmanlarının olmadığını söylediler ve Gianno Paolo Hospital 2 hastanesine, yine yolda 35 dakika geçti. Hastanenin önüne geldiğimizde araçtan çıktım ve en yakın banka attım kendimi. Ölüyordum, midem bulanıyordu, gözlerim kararmıştı. Hemen sedye getirildi. Kan alınır alınmaz iç kanama diye bağırdı hemşire." dedi.

“ÖLMEK ÜZERESİN, GEREKLİ EVRAKLARI İMZALAMALISIN!”

Ünlü aşçı Sarıcan konuşmasının devamında, başına gelen kaza hakkında, "Tomografi cihazına götürüldüm. Yarın baygındım. Başımda bir doktor, "ölmek üzeresin, hemen gerekli belgeleri imzalamalısın!" dedi. Maalesef İtalya'da kaza anında hastanelerde polis tutanak tutmuyor ve ölsem istedikleri gibi rapor tutabilirlerdi. "Ameliyattan çıkma şansım nedir? diye sorduğumda, yüzde 60!" dedi nöbetçi doktor Daniel. "Dışarıdaki  arkadaşımda çantam var. Lütfen onu alın. Telefonumu çeken bir yere götürün." dedim. Önce Roma Konsolosluğu'nu arayıp durumumu bildirdim. Sonra ailemi aradım. Ailemde Roma Konsolosluğunu aramış. Ve evrakları imzaladım, ameliyathaneye alındım. Saat: 22:15 gibiydi. Ameliyata girdiğimde, gözümü açtığımda gün doğmuştu. Hemşireye ailemi aramam gerektiğini söyledim. İç kanama tehlikem devam ediyordu. Burnumdan ciğerlerime salınmış bir sonda vardı. Zorlanarak onları aradım.

SARICAN'IN BAŞINA GELEN İNANILMAZ OLAYLAR OLDU!

Kabus devam etti, hastane yönetimi ile şirket iletişiminde sorun oldu. Başhekim önce "7 günde dikişlerin iyileşti." diyerek, taburcu olmaya zorladı ve dikişleri almak istedi. Ben iyileşmediğini biliyordum. Alınan raporlarda ne hikmetse, ne akciğerimdeki hasar, ne boynum ve belimdeki hasar görünüyordu. Kaptanın yapması gereken ilk şey, önce sahil güvenliği aramak, sonra bayrak ülkesine bildirim yapması idi. 24 saat içerisinde ve kontratlarda da belirtilen en yakınımın aranması gerekliydi. Bana bir tercüman yollanması gerekliydi. Hiç biri yapılmadı malesef. Ağustos'un 9'unda taburcu oldum, sonra otel işkenceleri. İyileşmemiştim, içeride iltihap vardı, ilaçlarımı yazıyorlar ama almaya gidecek kimsem yoktu. Otel odası 4. kattaydı. Bazen asansör bozuk oluyordu. Otelin temizlik yapan bayanı Sabrina, eczaneye ve markete gidiyor, insani yardım yapıyordu. Ben gidemediğimde, bir doktor geliyor, arada kan alıyor, ilaç yazıp gidiyordu. Sonra otel odası satıldığı için, başka bir otelde de 3 ya da 4 gün geçirdim. Türkiye'ye doktor Ricardo ile birlikte geldim Akdeniz Üniversitesi Hastanesi'ne." şeklinde konuştu.

Mega Yat'ın sahibi Bangladeş'li işadamı M. A. Zaman.

“HASTANE HASTANE GEZDİRİLDİM!”

Dünyanın ultra lüks mega yatında geçirdiği kaza sonucu, sağlık ve ekonomik açıdan, kötü günler yaşayan Sarıcan, diğer iddialarını da şöyle anlattı:

“Bir avukat tuttum, fakat kalıcı, engelli raporu çok uzadı psikiyatriden sebep. Aylarım hastanede geçti. P&I Clup atanmıştı. Türkiyede Ömür Marin raporları istediler, yolladık. Bir daha istediler. Bir daha yolladık avukatları değişti, tekrar istediler, tekrar yolladık. En son bize, “kalıcı rapor almanız gerek!" diyerek, örnek rapor yolladılar. Kalıcı yüzde 51 rapor aldık. Halbuki daha fazlası olması gerekliydi. Dalak oranını minimumda verdi. Hastane bel ve boyundaki fıtıklar ve disk kaymalarına oran vermediler. Akciğerime ve hatalı dikiş ile haritaya dönen, estetik oranımı ise yazmadılar. Çünkü adli vaka görünmüyordu. Olay extra çağrıldığım iş adamı Bangledeşli Mr. Zaman'a ait Porsche Dizayn yatta ve Sardunya Olbia İtalya'da olmuştu. Bunu bile bile Ömür Marin oyaladı beni. Hastane hastane gezdirildim ve tedavi masraflarımı karşılamadılar. Mücadeleye devam ediyorum, edeceğim. Hem Türk sağlık sistemi ile hem firma ile hem bu dönemde kanımı emmeye çalışanlar ile bir not eklemek istiyorum, Tekne Porsche dizayn, fakat son halinde -18 soğuk oda iptal edilip, yakıt tankı yapılmış. Ben -18 oda olmadığı için, difriz aldırdım. Makine dairesi kontrol panelinin olduğu odaya koyduk. Oraya giderken düştüm. Kapağı açık bırakan kişiler, ne bir önlem almışlardı nede orada herhangi bir işaret vardı. Bayrak ülkesine, o dönemki  avukatım yazdı. Resmen bizimle alay edildi. Ömür Marin hala alay ediyor. Benim canımdan edecek olan firma, sadece maaş yatırıyordu. Fakat onuda eylül ayı itibari ile kestiler. MLC'ye göre, kesme hakları yok. Bana çok komik bir tazminat rakamı önerdiler, kabul etmedim. Maaş ödemelerini tazminattan keseceklerini yazdılar ve kanuni haklarımı kullanabileceğimi söyledim. Çalışamıyorum, hala terapi görüyorum. Dikişlerim bir yıl geçmesine rağmen, hala tam iyileşmedi. İstedikleri her şeyi yaptık. Avukatımın da acemiliği ile maalesef 1,5 yıla yakındır mücadele ediyorum. Sevgi ve Saygılarımla."