"Dursun Özbek hem başarısız hem de yalancı!"
Habertürk yazarı Fatih Altaylı, Bloomberg HT'de yayınlanan ve Fatih Kuşçu'nun moderatörlüğünü yaptığı 'Spor Saati' programında spor gündemini değerlendirdi
Galatasaray'ın Antalyaspor galibiyeti hakkında yorumda bulunan Altaylı, ''Bir hafta gecikmeyle liderliği geri aldı. Sivas maçından sonra burada Fatih Terim için çok ağır konuştum. Galatasaray'ın bugün liderliği alamamasının sonucu Fatih Terim'dir demiştim. Nedenlerini de çok açıkça anlatmıştım. Hem beyin hem de oyun olarak Selçuk ve Belhanda'yı aynı anda kenarda oturup Tolga ve Donk gibi benzer iki ismi sürerseniz o kaybın sorumlusu siz olursunuz. Belhanda ve Selçuk oynasaydı da kayıp olabilirdi ama futbolun yanlışıyla kaybetmek insanın ağrına gidiyor. Bu büyük bir hataydı. Galatasaraylı taraftarlar bana 'sen imparatora nasıl laf edersin?' diye bana laf geldi. İmparatorlara dil uzatırsan da meseledir, uzatmasan da meseledir. Dil uzatırsan, ''Senin haddine ne?'' derler. Dil uzatmassan da 'Yalaka mısın?' derler. Galatasaray'ın başarısını isteyen kim varsa söylediklerime sevinsinler çünkü benim dışında başka kimse Fatih Terim'e bunları söyleyemez.
Ben bunları söyledikten sonra her iki maçta da hem Selçuk hem Belhanda oynadı ve Galatasaray farklı olarak maçları kazandı. Evet, Sivas belki bu takımlardan daha iyi diyebilirler ama iyi oyun her zaman herkesi yenme ihtimaliniz olur. Terim, Antalya karşısına da aynı kadroyla çıksaydı yine zorlanırdı. Maç bittiği sırada Belhanda, dünyanın en aptalca kırmızı kartını gördü. Herhalde iki maç ceza alacak ve Galatasaray iki maçına bu önemli oyuncudan yoksun çıkacak. Bundan ötürü Fatih Terim, Belhanda'ya uzun süreli bir ceza verebilir. Bu da yeni bir formasyon doğurabilir. Fernando dönerse; o oynayabilir. Sinan Gümüş'a oynama şansı doğabilir. Belhanda da bu durumdan uzun vadede pişman olabilir. Galatasaray çok önemli pozisyonlara girdi ama Antalyaspor çok zayıftı. Taş gibi Fenerbahçe savunmasında aynı golleri atabilir mi? Emin değilim. Kızdığım hikaye şu; çok büyük çile çekmiş taraftar grubu olarak, Dursun Özbek varken maça gitmeyeceğime yemin ettim. Uzun süredir aldığım locayı bu kez almamıştım. Dursun Özbek gidince; gidip kendimize yine loca aldık. Biz oraya eğlenmeye gidiyoruz. İkinci yarıda Galatasaray'ın maçı bırakmaya hakkı yok. Bir maçta 3 kere değil 5 kere kucaklaşalım. Taraftarı mutlu edin abi. İkinci yarı biz maçı bırakıp sohbet etmiyoruz. Stadyum çok dolu değildi. 33 bin seyirci vardı, kapasiteye bakılırsa; 19 bin eksik vardı. Pazartesiye göre oldukça iyi bir kalabalık olduğunu da söylemeden geçmeyelim. Fatih Terim, duysun ve hatasından vazgeçsin diye bunları söylüyorum. İlk yarıda o coşkuyu bize verdiren takım Galatasaray'dı ama ikinci yarıda taraftar tezahüratla başladı. Takım oynamayınca taraftar da maçtan koptu. Skor garanti olunca sanıyorum ki yorulmak istemediler. Diyelim ki bu bir gösteri sanatı. Tiyatroya gidiyorsunuz ve salon dolu, 1 aylık biletler de satılmış. Oyuncular ikinci sahnede 'biz kötü oyun sergileyelim' derler mi kardeşim? Bu da bu durumla aynı ağabey. Arasında hiçbir fark yok.'' dedi.
''FERNANDO'NUN YEDEĞİ DONK OLACAK GİBİ DURUYOR''
Fatih Terim'in Donk ve Linnes tercihiyle ilgili de konuşan Fatih Altaylı, ''Donk tek başına oynayınca takımda sırıtmadı. Kupa maçında da bu maçta da iyiydi. Gördüğüm şu; Donk, orta alandayken kaliteli ama o kaliteyi ortaya koymuyor çünkü sorumsuz bir adam. Bu kendilerine tarafımdan uyarı olarak yapılmıştı. Aldılar ve kötü oynadı. Şuna dikkat ettim. Mustafa Denizli kısa teknik direktörlük döneminde kimleri aldı? Linnes ve Donk. Fatih Terim ikisiyle de oynuyor. Çünkü potansiyelli ve kumaşı iyi oyuncular. Linnes tam bir Kuzey Avrupalı. Bence çok da iyi oynamaya başladı. Nagatomo çok iyi oynuyor. Bu maçta da iyiydi. Kupa maçında çok çok daha iyiydi. Donk'un da kalitesinden yararlanmaya çalışıyorlar. Pasın şiddetini zaman zaman ayarlayamıyor. Oyunu iyi okuyan bir adam. Daha da oynadığı futbolu ciddiye alacaktır. Fernando'nun yedeği Donk olacak gibi duruyor.'' şeklinde konuştu.
''FENERBAHÇE, GALATASARAY VE BEŞİKTAŞ MAÇLARININ DA FAVORİSİDİR''
Fenerbahçe'nin Başakşehir karşısındaki galibiyetini değerlendiren Altaylı, ''Fenerbahçe baskın mıydı? Çok emin değilim. Üstün müydü? Evet. Kötü bir maçtı. Maçtan keyif aldın mı? Fenerbahçe nasıl oynuyor biliyor musun? Büyük ve güçlü takımlarla oynadığı maçlarda, tipik bir Anadolu takımı gibi oynuyor. Defansı kastırıp, rakibi bozayım, ortaya seyre dayalı bir futbol çıkıp çıkmaması önemli değil, pas yollarını keseyim, adam adama baskı yapayım ve rakip oynayamasın' diyor. Evet dün Başakşehir oynayamadı. Sonra, 'Bende birkaç usta ayak var, kontralarla işi bitiririm' diyor ve bitiriyor da... Evet, dün o maç 3 gün oynansaydı; Başakşehir ne gol atabilirdi ne de maçı kazanabilirdi. Başakşehir'in 20 tane kurtarışı yok. Pozisyonlar vardı ama çok kurtarışlık bir şey olmadı. Fenerbahçe oyun kurarak değil hep kontralarla atak buldu. Bu Anadolu takımı taktiğidir. Anadolu takımları da böyle oynuyor ama Fenerbahçe'deki kadar kaliteli adamları yok. Valbuena yoktu. Ben dahil herkes Aykut Kocaman'ı kaybetselerdi tefe koyardı. Fenerbahçe herkesi yenebilecek bir takım ve göreceksin ki başka maçları da böyle kazanacaklar. Galatasaray ve Beşiktaş maçlarının da favorisi Fenerbahçe'dir. Fakat Başakşehir'in bu kadar kötü futbol oynayacaı kimsenin aklına gelmezdi. Emre yok tamam ama Galatasaray maçında da Emre yoktu. Rakip kapandı tamam ama hani usta ayakların vardı? Ne oldu ağabey? Bir tane şutun, kafan olmaz mı? Neydi onların şahane santrforu? Adebayor! Galatasaray maçındaki Adebayor'a bak dünkü Adebayor'a bak! Hiçbir şey yoktu. Mossoro çok önemli adammış, o ortaya çıktı. En çok onun yokluğu etkiledi.'' ifadelerini kullandı.
''ARDA'NIN YILDA 6 MİLYON EURO ALIYOR OLMASINA, EMRE DAHİL TAKIM ARKADAŞLARI BOZULMUŞ OLABİLİR''
Arda Turan'ın Fenerbahçe karşısındaki performansını da değerlendiren Altaylı, ''Baktığın zaman Arda Turan'ın parladığı bir kaç an oldu. Bazı pozisyonlarda 'kaliteli oyuncu bu' diyorsun. Fakat maça ağırlığını koyamadı. Emre'nin yaptığını yapamıyor. Emre bir maestro gibi alıyor veriyor, sorumluluk alıyor her şeyi yapıyor. Bunların hiçbirini Arda'da görmedik. Arda ne yapıyor? Kendi alanında topu alıp, Atletico ve Barcelona'da yaptığını yapmaya çalışıyor. Messi, Iniesta, Neymar, Suarez ve Rakitic'in olduğu yerde senin onu yapman istenmiş olabilir ama sen burada oradaki Arda değilsin. Sen burada başka bir adamsın. Sen bu takımn en pahalı oyuncususun. Arda'nın oraya yıllık 6 milyon Euro'dan fazla paraya aldığını ben duyduysam; takım arkadaşları hayli hayli duymuştur. Onların da 'bir dakika kardeşim, biz bu takımı şampiyonluğa götürüyoruz. Arda neden bu kadar para alıyor?' diyebilir. Emre bile bozulmuş olabilir bu duruma...'' dedi.
''BEŞİKTAŞ KEŞKE BAYERN İLE SEZON BAŞINDA OYNASAYDI...''
Beşiktaş'ın Karabükspor galibiyeti ve Bayern eşleşmesiyle ilgili konuşan Altaylı, ''Beşiktaşlı futbolcular, teknik direktör ve taraftarlar, '5 attık' havasına girmesinler. Sen şimdi niye diyeceksin. Ben hemen cevaplayayım. Çünkü Karabükspor, ligden düşmüş bir takım. Karabükspor 2. lig takımı hatta 2. ligden bile düşebilecek bir takım haline gelmiş. Antalyaspor maçında Galatasaray nasıl rahat oynadıysa; Beşiktaş, Galatasaray'dan daha rahat oynadı. 5 değil 15 gol de atabilirdi. Bu maça güvenerek 'biz çok iyiyiz' derlerse yanılırlar. Yine de 5 atıp kazanmak taraftarı coşturan ve keyif veren bir şey. Bu futbol ve bu savunma, Bayern Münih'e yetmez. Keşke Beşiktaş, Bayern ile sezon başında karşılaşsaydı. O gün dökülen Bayern, bugün Heynckes'in dönüşüyle bambaşka bir takım oldular. Ben bu İtalyan teknik direktörlere asla ısınamadım. Hepsinde bir acayiplik var. Hoş gelmiyorlar. Hepsinin kariyeri iyi. Bize gelen Mancini kötü mü? İtalyan teknik direktörler bende hiçbir zaman güven uyandırmıyor. Ancelotti'yi hiçbir zaman sevemedim. Bana deseler ki, '1 milyon dolar bütçen var, Galatasaray'a getirir misin?' deseler, şerefsizim getirmem. Ancelotti tipim değil. Bayern'e dönersek; onlar yıldızı takım değil. Onlar bir makine. 1000 beygir gücünde uçak motoru gibi makineler... Fakat bir Barcelona değiller. Öyle değiller. Bayern'de muazzam diyeceğin kim var? Lewandowski var. Fakat o bile 100-200 milyon Euro verilen adamlardan biri mi? Değil. Mesela bir Neymar'ı yok. Bir Modriç'i yok. Hepsi vasatın üzerinde, ultra yıldızlardan kurulu olmayan şahane bir takımlar. Almanlar işte...'' ifadelerini kullandı.
''GALATASARAY 2000 YILINDA 18 GÜNDE 5 MAÇ OYNADI''
Beşiktaş'ın erteleme talebiyle ilgili yorumda bulunan Fatih Altaylı, ''Çok istiyorlarsa böyle bir şey olabilir. En iyi antrenman maç oynamaktır. Galatasaray'da görev yaptığım dönemde Şampiyonlar Ligi'nde çeyrek final oynamıştık. Bir kez de çeyrek kapısından döndük. Hiçbir zaman böyle bir talebimiz oldu. Çünkü maç oynamak iyi bir şeydir. Galatasaray'ın bazı maçlarıyla ilgili böyle şeyler oldu fakat o dönem bunun doğru olmadığını gördük. Galatasaray'ın 2000 yılındaki maç programını sana okuyayım. 3 Mayıs'ta Antalya ile deplasmanda oynadık. 7 Mayıs'ta Kocaelispor'la lig maçı oynadık. 12 Mayıs'ta Altay'la lig maçı oynadık. 17 Mayıs'ta Arsenal'le UEFA finali oynadık ve kazandık. 21 Mayıs'ta İstanbulspor'la lig maçı oynadık ve kazandık. Sene sonunda da şampiyon olduk. 18 günde 5 maç oynadık. Bunlardan biri de UEFA Kupası finali... Demek ki böyle bir araya ihtiyaç yok. Fakat bahane olmasın, milli görev falan demesinler diye ve illa böyle bir şey istiyorlarsa; erteleme olabilir. Dünyada başka takımlar da bundan şikayet ediyorlar ama 'maç ertelensin' diye etmiyorlar. 'keşke bu fikstür daha iyi düzenlenseydi' diyorlar. Federasyonlar diyor ki, 'ben ligle ilgilenirim, hangi tarihte hangi takımla oynayacağını nerden bileyim' diyor. Beşiktaş elenseydi bu sıkıntılar olmayacaktı. Bir mucize olur da inşallah Bayern Münih'i elerler. İngiliz takımları 1 haftada 3 maç oynuyor.'' dedi.
''DURSUN ÖZBEK HEM SPORTİF YÖNDEN BAŞARISIZ HEM DE YALANCI''
Dursun Özbek yönetimini eleştiren Altaylı, ''İki şey söyleyebiliriz. İlki sportif tutarsızlık, ikincisi mali durum, tüm bunları kapsayan bir üçüncü şey de yalancılık. Hem başarısızsın, hem mali açıdan batırıyorsun hem de bize yalan söylüyorsun. Bunları düşünen Galatasaraylılar onu başkanlık koltuğundan yolladı. Habertürk'ün ekonomi sayfasında, bunların ne kadar batak durumda olduğunu gösterdi. Yönetimsel olarak en kötü dönem Dursun Özbek'e aittir diyebilirim. Sermayeye oranla borcun, 2.5 sene içinde 72 milyondan 612 milyona çıktığını görüyoruz. Sportif A.Ş'nin zararını 30'dan 300 milyon seviyesine çıktığını gördük. Bunlar ulaşılabilir bilgiler değil SPK'ya açıklanan bilgiler...'' dedi.
''GALATASARAY'A KAYYUM ATANMASI SÖZ KONUSU DEĞİL''
Galatasaray'ın mali durumlarıyla ilgili açıklamalarda bulunan Fatih Altaylı, ''Dursun Özbek, Galatasaray'da arkasında enkaz bıraktı diyemeceğim çünkü enkaz bir şeydir. Galatasaray Adası nasıl yıkılmış ve perişan haldeyse, simgesel olarak Galatasaray'a bıraktıkları benzer bir şekilde duruyor. Rakamlara aylarca söyledim ama bana herkes 'neden bu adama bu kadar yükleniyorsun?' dediler. Dursun Özbek'e 1 oy bile çıkmaması lazımdı. Kendisinin bile kendisine oy vermemesi lazımdı. Galatasaray'ın Özbek döneminde sadece Sportif A.Ş'de zararı yaklaşık 100 milyon Euro civarında... Buna mukabil, Florya ve Riva arazilerinden elde ettiği gelir 87 milyon Euro. Özbek döneminde Galatasaray, Riva ve Florya'yı satarak, sadece Özbek döneminde, Sportif A.Ş 'de oluşturduğu kendi zararı Galatasaray'ın iki malını satarak karşıladı. Geçmiş dönem ve oluşmaya devam eden zararlar buna dahil değil. Gitti UEFA'ya yalan söyledi ve süre kazandı. Bir ceza aldı, ikincisini almamak için bir takım palavralar söyledi ve yırttı. Geriye bıraktığı tabloya baktığın zaman Mart'ın ikinci haftasında yapılacak görüşmeler asıl sorun olacak. Keşke Mali Genel Kurul daha önce olsaydı. UEFA ile vardığı anlaşmada '30 milyonu geçmeyecek zararlar' dedi ama 100 milyonu geçti. Özbek döneminden önce 30 küsür zarar varken Özbek döneminde 300'ü buldu. SPK bazı giderleri kabul etmedi. Dernekten oraya 80 milyona yakın bir para gelmişti. 10 milyon karlı gözükmüştü. Bir sonraki dönem bu 10 milyon kar gidecek demiştim. 117 milyon zararla toplamın ne kadar olacağını göreceğiz. Dursun Özbek, 450 milyonluk bir zarar verdi. Sadece Sportif A.Ş tarafındaki zarar bu. Arazilerden gelen gelir bu kadar değil. 'Borç kapadım' dedi ertesi gün o borcu başka bir bankadan yine aldı. 'Cebimden para verdim' dedi banka kredisiyle bu parayı aldıpğını söyledi. Yüksek faizle bunu aldığını söyledi. Galatasaray'ın borçlandığı dönemde Aktif Bank'tan faizlerle borçlandı. Galatasaray'ı perişan ederek gitti. Otellerinden Galatasaray'a kestiği faturalar da var. Çarşamba günü divanda bir konuşma yapacakmış. Ne konuşacağını çok merak ediyorum. Benim söylediğim her şeye itiraz etti. 'Size ilaçlı gazoz verdi ve hepinizi uyutuyor' demiştim. Evet, uyutmuş. Galatasaray'dan ceza alırsam; doğruları söylediğim için ceza alacağım. Sağlık olsun, önemli değil. Mustafa Cengiz bunlarla ilgili açıklama yapacak mı? Kendisine sormak lazım. Bu durumda fikrim ve öngörüm yok. Mustafa Cengiz'e şunu hatırlatmak isterim. Cengiz'in vaadlerinden bir tanesi şeffaflıktı. Şeffaflık, bu ortaya çıkacak bilgileri sadece genel kurulla değil taraftarla da paylaşması gerekiyor. Ben olsam böyle yaparım. Bu bilgiler bende mevcut. Bunları kulüpten aşırmadım. Bunlar doğrudan doğruya SPK'ya bildirilmesi gereken rakamlar. Tüm bunların dökümünü yaparım ve uluslararası bir şirkete denetim yaptırırım. Onlarla da tekrar çalışırım. Kontrolünü yaptırırım. Sonrada bunları GS TV'de bir canlı yayında bir tarafıma muhasebeye kim bakıyorsa onu alırım diğer yanıma da bağımsız denetçiyi alır oturturum. 'Tablo budur' derim. Rezalet 1,2,3,4 diye her şeyi anlatırım. Şeffaflık bunu gerektirir. Gelecek olan başkanların da kulüpte ne var ne yok bilmeleri gerekir. Ona göre ekip oluştururlar. Bunlar kamuoyundan saklanmamalı. 'Sneijder'in babasına para verdiler dedik, 'vermedik' dediler, ortaya çıktı. Habertürk TV'de katıldığı bir programda 'Sabri'nin yeri dolsun diye 50 milyon harcadık' diyor, iki gün sonra başka TV'ye çıkıyor 'hayır böyle demedim' diyor. Böyle bir adamla laf yarıştırmak çok zor. Çok sıkıntıya girse, 'Benim adım Dursun Özbek değil' bile diyebilir. Yarın öbür gün sıkıntıya girerse, ''Ben Galatasaray'da başkanlık yapmadım' bile diyebilir. Galatasaray'la ilgili son olarak, bu sorunlardan arınması mümkün değil. Bir yönetim kurulu seçildi. Acemisi var, bileni var. Seçiliyorlar ve günlük rutin olaylarla karşılaşıyorlar. Ödemeler ortaya çıkıyor ve boğuluyorlar. Yapılması gereken şudur. Yönetimi ikiye bölceksin. Diyeceksin ki, 'Günlük sorunlarla uğraşacak icra kurulu kuracağım'. Bunlar bunlarla uğraşacak. İçeride istiyorsan 2 tane başkan olsun. Diğer parça ise mali çıkmazla ilgilenecek. Neden? Çünkü öbür tarafta kaçmaktan kovalamaya vakit bulamıyorlar. Burada batık bir şirket var. Bu şirketlerin kurtarma planına ihtiyacı var. Bunu yapacak yönetimlerin full time bununla ilgilenmesi gerekiyor. Ben Galatasaray başkanı olsam böyle yaparım. Ben bu işleri götürüyorum derim. Uzun vadeli, makro bir plan lazım. Devletle anlaşma sağlayarak bunlar yapılmalı. Aksi takdirde bu kulüplerin hepsi batar. 'Kayyum gelecek' diyorlar ama bu aptalların uydurması. Doğru değil. Kulüp hisselerin ne olursa olsun, senin oradaki yönetimine adam atama yetkin var. Sorunu çözemessen bu yetkin elden gidecek. Çoğunluk kulüplerin elindeyse bu yönetimi onlar belirleyecek. Galatasaray'a şu an için bir kayyum atanması söz konusu değil. İleride bu işlerin içinden çıkamazsan o zaman kayyum atanır ama bu şirketler henüz iflas noktasına gelmiş değil.'' ifadelerini kullandı.
''GALATASARAY'IN TRANSFER YASAĞI ALMA OLASILIĞI %99.9'DUR''
Galatasaray'ın transfer yasağı alma ihtimalinin olduğunu söyleyen Fatih Altaylı, ''Çok ciddi bir performans sergilemeleri lazım. Bu tehlike var. Olasılık olarak söylüyorum. Galatasaray'a transfer yasağı gelme olasılığı %99.9! Çünkü Özbek, verdiği sözü tutmadı ve 3 kat zarar içerisinde kulübü bıraktı. Bu yüzden transfer yasağı gelme olasılığı %99.9 ihtimalindedir. 'Oyuncu al-sat yasağı' da gelebilir ama full bir yasak da gelebilir. Diğer bir olasılık ise; Avrupa kupalarından men söz konusu olabilir. Çünkü UEFA'ya son yollanan dosyada eksik bilgiler olması. Bu azımsanacak bir şey değil. Buradaki en temel mesele; Özbek yönetiminin son yolladığı dosyanın eksik bilgiler içermesi.'' dedi.