EKK kararları ne getiriyor?
Doç. Dr. Göksel Aşan SuperHaber için EKK kararlarını değerlendirdi
Son bir kaç aydır mevduatların kredilere dönüşüm oranında belirgin bir düşüş ortaya çıkmıştı. Bu düşüş mevduattaki artış trendindeki bir yukarı hareketten ziyade kredilerdeki artış trendinin yavaşlamasından kaynaklanıyordu. Bunun iki sebebi olabilir. İlki bankacılık kesiminin var olan ekonomik gelişmeleri dikkate alarak ortamı daha riskli görmesine kredi taleplerini daha sıkı incelemesi, ikincisi ise yatırım iştahının düşmesi. Sebep ne olursa olsun bunun ekonomik aktivitelerde bir yavaşlamaya sebep olacağı açık. İşte kredilerle ilgili alınan önlem bu tespit üzerine alınmış durumda. Amaç belli bir teminat yolu ile yaratılacak kaldıraç etkisini kullanmak ve toplam kredi kullanımında artış sağlamak. Bu tür uygulamalar elbette bir ölçüde etkinsizliğe yol açabilir ama doğru uygulanabilirse amaca hizmet edeceği söylenebilir.
İstihdama dair alınan önlemler daha önceleri de benzer durumlarda alınmış önlemlerle paralellik gösteriyor. Bu önlemler çok daha olumsuz şartlarda uygulanmış olmasına rağmen kısmi başarı sağlanmıştı. Bu sefer bu başarının daha da yüksek olacağını söylemek mümkün. Ancak açık ki önce uygulamayı görmek gerekiyor.
İhracata dair alınan önlemler (özellikle Eximbank kredi hacminin artması) paketin en önemli kısımını oluşturuyor. Zira iç pazarda daralmanın alternatifi dış pazaralara mal satmak. İhracat için belki bazı ek önlemler dahi düşünülebilirdi. Ancak bizce ihracata dair en hayati önlem Dolar kurunun 3,20’nin altına inmesini önlemek olur.
KOBİ’lere destek her zaman bu tür paketlerin değişmez maddelerindendir. Bu pakette de alınmış bazı önlemler mevcut. Burada da ana unsuru kredi kolaylığı oluşturuyor. Kanaatimiz KOBİ’ler için vergisel teşviklerin daha etkili olacağı yönündedir. Bir miktar vergi kaybı göze alınıp bazı vergi teşvikleri sağlanabilirdi.
Başbakan ısrarla bu paketin finansmanının bütçe imkanları içerisinde kalınarak bazı tasarruf önlemleri ile sağlanacağını söyledi. Bütçeye ek bir açık getirmeden tedbirlerin uygulanacağını bir kaç kez ifade etti. Özellikle iş dünyasının bu paketten tedirgin olmaması gerektiğini de vurguladı. Bu elbette rahatlatıcı bir taahhüt ancak bir riski de barındırmıyor değil. Şayet yıl ortasında beklene tasarruf yapılamaz ve/veya paketin maliyeti hesaplananın üstüne çıkarasa bütçeye sadık kalma çabası bir vergi artışı baskısı yaratabilir. Bunun ciddi bir hata olacağını düşünüyoruz.
Türkiye Avrupa’nın en düşük kamu borç stoğuna sahip ülkesidir. 2017 Bütçe açığı Milli Gelir’in %1,9’u olarak belirlenmiş durumda. Açık ki açığın bunun bir miktar üstüne çıkmasında hiç bir sakınca yoktur. Bu Türkiye’nin bütçe disiplininden uzaklaştığı anlamına gelmez. Hatta büyümeyi destekleyeceği için orta vadede etikisi pozitif dahi olabilir. Türkiye artık eski Türkiye değil. Bir zamanların %15'lik açıklarına dönmemiz artık mümkün değil. O günlerden kalan kötü hatıraları sürekli zihnimizde tutup aşırı katı davranmak bazen ihtiyaç duyabileceğimiz esnekliklerden bizi uzaklaştırıyor.
Özet olarak ekonomik aktivitenin artmasına, istihdama ve ihracata olumlu katkısı olacak bir paket hazırlanmış. Görünen o ki bu önümüzdeki yıl için açıklanan tek paket olmayacak.