Ekranlar, horoz dövüşçüleri ve küfürbazlar…
Ekranlar tartışma programlarıyla dolu.
Bilindik, bilinmedik pek çok kişi, akademik veya uzmanlık unvanları ile programlara konuk oluyorlar.
Program süreleri uzun.
Bir program içinde aynı konuklarla pek çok farklı konu ele alınıyor.
Konular değişiyor ama konuklardaki konuşma şevki ve heyecanı değişmiyor.
Değişen konular bazen izleyicilerin başını döndürse de konuklar üzerinde zerre kadar etki yapmıyor.
Ülkemizin her konuya derinlemesine vukufu olan bu kadar mümtaz şahsiyetlere sahip olmasından ötürü muhtemelen ekran başındaki herkes büyük bir gurur duyuyordur.
Güncel konuları “bilen” kişilerin açıklamaları ile öğrenmek kadar güzel bir başka şey olabilir mi?
Çok kıymetli akademisyenler, uzmanlar, stratejistler… Hepsi mesleklerinde ömürlerini harcamış insanlar…
Ancak işin fena tarafı şu; konudan konuya atlarken bu güzide şahsiyetler bazen harddiski yakıyorlar…
Sıradan polemikler, bayağı cümlelerle kavgalar, yetersiz bilgiler “işin uzmanının seviyesi bu mu?” dedirtiyor…
Oysaki bu programların olduğu televizyonlar tematik yayın yapan ve izleyici kitleleri belli bir düzeyde olan kuruluşlar.
Konuklarını çok daha ciddi, düzeyli tespit etmeleri ve tartışma programlarına bir standart getirmeleri mümkün.
Dersine çalışmadan gelen öğrenci gibi, tartıştığı konuyu aslında hiç bilmeyen pek çok insan televizyonlardan ve tartışma programlarından soğumayı beraberinde getiriyor.
Bazı tartışmacılar ise bir siyasal görüşü resmi veya gayri resmi temsil ederek ekranlarda yer buluyorlar ama yetersizlikleri ve agresiflikleri hiçbir şekilde o anlayışı ifade etmese de doğrudan oralara adresleniyor.
Elbette bu bir haksızlıktır.
Her siyasi kurum fikir ve düşüncelerini ifade etme kudretine malik pek çok değerli isme sahiptir. Ekrandaki tartışmacılardan ibaret değildir ve üslupları, tarzları hele hele birikimleri kesinlikle yansıtıldığı kadar değildir.
Akademisyenlerin durumu da yine fena. Bir alanın uzmanı olarak ekranlarda insanlarla buluşan isimler, ailelerde “evlatlarımızı bunlara mı emanet ediyoruz?” sorusunu sordurabiliyorlar.
Bir program konuğunun programların konusu olduğu vahim durumlar da oluyor. Birini de yeni yaşadık. Tamamını izlemedim, ama tartışmaya konu olan yerleri gördüm. Tartışmaya konu cümleleri okudum. Konuşan uzun bir konuşmanın içinden seçilen cümleler diye mazeretini belirtse de, son derece kötü, seviyesiz ve kesinlikle suç olan cümleler. Eğitimi fizik öğretmenliği olan, sonrasında dış politika okuyan birinden ne diye alanları dışında bir konuda fikir beyan etmesini talep ederler ki?
Konunun gerçek uzmanları mı yok, hakkıyla tartışacak insan mı kalmadı bu konuları?
İnsanlarımıza ve ekranlarımıza yazık ettiğimizin farkında değil miyiz?